Ayşe Acar Başaran: Yanlışta ısrar ediliyor, yasal sorumluğunuza uyun 2019-05-30 12:24:49   ANKARA - Kriz masalarına gelen bilgiye göre 9 tutsağın yanlış beslenme sonucu hastaneye kaldırıldığını belirten HDP’li Ayşe Acar Başaran, “Tutsakların yaşamını tehlikeye atan bu keyfi tutumlar karşısında yetkililerin derhal gerekli adımları atmasını, yasal girişimlerin başlatılmasını bekliyoruz” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran ile HDP'li vekil  Necdet İpekyüz, açlık grevleri ve ölüm oruçlarının sona ermesinden sonra cezaevlerinde yaşanan sağlık sorunlarına ilişkin partilerinin genel merkez binasında basın toplantısı düzenledi.    'Bölgelerde kriz koordinasyonları kuruldu'   8 Kasım 2018 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevlerinin Türkiye’nin dört bir tarafındaki cezaevlerinde 3 binden fazla tutsağın katılımı ile dünyanın en kapsamlı eylemine dönüştüğünü hatırlatan Ayşe, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın mesajı ile sona erdiğini anımsattı. Bu süreci izlemek, tutsakların bu kadar uzun süreli açlık grevleri sonrasında sağlıklarında herhangi bir sorun çıkmaması için Kriz Koordinasyon Merkezi kurduklarını aktaran Ayşe, şöyle konuştu: “TTB, SES, ÖHD, İHD’li avukatlarla birlikte kriz masamızı oluşturduk. ÖHD ve ÇHD’li arkadaşlarla cezaevlerine ulaşarak ortaya çıkan sağlık sorunları TTB ve SES üzerinden çözmeye çalıştık. Birçok sorunu çözsek de halen tutsakların yaşamını tehlikeye atan tutum ve davranışlarla karşıyayız. Cezaevlerine hastane yönetimlerine çağrı yapmak, bir taraftan da uyulması gereken kriterleri açıklamak için buradayız.”   Avukatlara, STK’lara ve sendikalara teşekkür    Açlık grevcilerinin sesine ses olan, tecridin kaldırılması için mücadele eden, alanlara çıkan beyaz tülbentli anneler başta olmak üzere bütün toplumsal kesimlere teşekkür eden Ayşe,  açlık grevlerinin bitmesi ile beraber gecelerini gündüzlerini birbirine katan ve sağlık sorunu ortaya çıkmasın diye çaba yürüten ÖHD ve ÇHDli avukatlara TTB ve SES çalışanlarına ve STK’lere teşekkür etti.    ‘9 kişi yanlış beslendikleri için hastaneye kaldırıldı’   Bu sorunların birçoğunun çözülmüş olduğunu birçok cezaevinde ortaya çıkan krizleri, cezaevleri yönetimleri ile görüşerek çözdüklerini kaydeden Ayşe, “Ama özellikle Van Cezaevi’nde cezaevi idaresinin tehlikeli ve keyfi bir tutumu olduğunu belirtmek isteriz. Van Cezaevi’nde cezaevi idaresi ile kurmak istediğimiz iletişim engellenmek istenmekte. Ramazan ve farklı yoğunlukların olduğu gerekçesiyle randevularımıza talep vermemekte, Van Barosu ve TTB’nin girişimlerine cevap verilmemektedir. 27 Mayıs akşamı 9 kişinin yanlış beslendikleri için hastaneye kaldırıldıkları tarafımıza iletildi.  8 tutsak sağlıklı koşulları olmadığı mahkum koğuşunda olmayı reddettiği için tutsakların tedavileri yapılmamıştır ve hala cezaevinde herhangi bir sevk yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.    ‘Elazığ Cezaevi kriz olarak karşımızda duruyor’   Cezaevlerinde uzun süreli açlık grevlerinden sonra beslenme açısından uygulanması gereken kuralların olduğunu ve cezaevlerinin bunların hiçbirine uymadığına dikkat çeken Ayşe, cezaevlerinden kendilerine gelen ihlallere ilişkin şu bilgileri verdi: “Elazığ Cezaevi de bir kriz ve sorun olarak karşımızda duruyor. Elazığ 1 Nolu Cezaevi’nde bulunanlar açlık grevlerini sonlandırdıklarını ve hastaneye sevk edilmek istemişlerdir ancak bu tutsaklardan herhangi biri hastaneye kaldırılmamıştır. 27 Mayıs akşam saatlerinde tutsaklar revire çıkartılmış, kan tahlilleri alınmış ancak bunların hiçbirinin ciddi kilo kaybı olmasına rağmen diyet listesi hazırlanmamış ve takviye yapılmamıştır. Tutsakların sağlık sorunları yaşamaması için kantinde gerekli gıdalar bulundurulmamakta ve buna direnilmektedir.    27Mayıs’ta açlık grevini bitirdiklerini tedavi olmak istediklerini, açlık grevini bitirdiklerini ve tedavi olmak istediklerini idareye bildirmelerine rağmen Ahmet Tekin, Yasin Göngür hastaneye sevkleri sağlanmış ancak bunların kan kusmaları sonucu yeniden cezaevine gönderilmişlerdir.”   ‘Tutsakların sağlığından cezaevi yönetimi sorumludur’   16 Mart’ta greve başlayan Cengaver isimli tutsağın aktarımına göre revir doktorunun yazdığı diyet listesine göre iadelerin sağlanmadığı ve kantinden almak istedikleri uygun gıdaların tedariğinin yapılmadığını vurgulayan Ayşe, “Elazığ daha önce de büyük sıkıntı ve sorunların yaşandığı bir cezaeviydi, bugün de bu tutum ve davranışların sürdüğünü görmekteyiz. Buna karşı idarelere, cezaevi hekimlerine, cezaevinin güvenliğini sağlayan jandarmaya çağrıda bulunuyoruz. Tutsakların sağlıklarından cezaevi yönetimi sorumludur. Bunun hem yasal hem vicdani sorumluluğu olduğunu hatırlatmak isteriz” diye konuştu.    ‘Patnos Cezaevi’nde ölüm orucundakilerin tedavileri engellenmiştir’   Merkezi yetkililere seslenen Ayşe, birçok sorunu aşmalarına rağmen özellikle tutsakların yaşamını tehlikeye atan bu keyfi tutumlar karşısında yetkililerin derhal gerekli adımları atmasını, yasal girişimlerin başlatılmasını beklediklerini ifade etti. Ayşe, “Patnos Cezaevi’nde ölüm orucunda olan tutsaklar tedavi edilmek istendikleri zaman idare ‘nasıl başladıysanız aynı şekilde bitirin bu bizim sorunumuz değil’  gibi bir yaklaşım gösterilmiştir. Bu sürecin hassasiyeti, açlık grevi yapanların sağlık durumları da dikkate alınarak herkesin sorumluluğunu yerine getirmesi çağrısını yapıyoruz” diye seslendi.    ‘Yanlışta ısrar ediliyor’   Ardından söz alan aynı zamanda hekim olan HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz açlık grevi sonrası neler yapılması gerektiğine ilişkin konuştu. Dünya Hekimler Birliği’ne ve uluslararası anlaşmalara göre açlık grevleri sürerken müdahale edilemeyeceğini hatırlatan Necdet, “Bittikten sonra tıbbi süreç başlar. Dünya tarihinde not düşecek düzeyde 3 bin kişiden bahsediliyor. 3 bin nüfus Türkiye’nin bir çok ilçesinden daha büyük, bunların yakınlarını ele aldığımızda ciddi bir nüfus. 3 bin kişiye hizmet verirken yanlışlardan kaçınmak lazım. Ama biz görüyoruz ki gerek partimizin ve STK’ların önerilerine rağmen kimi yerlerde art niyetli, kimi yerlerde bilinçsizlikten dolayı yanlışta ısrar ediliyor” dedi.    ‘Biz 10 günlük açlıktan söz etmiyoruz’   Herhangi bir kanama görüldüğünde, bir problem çıktığında hastanelere sevklerin yapılması gerektiğini vurgulayan Necdet, devamında şöyle konuştu: “ Her kim rahatsızlanırsa ambulans ile hastaneye sevk edilmelidir. Ring aracıyla hele hele kelepçelenerek sevk edilmesi kabul edilemez. Güvenliği gerekçe gösterecek yeni bir işkenceyi kimse yapmamalıdır. Bunu Sağlık personelini kullanarak, onları öne sürerek yapanlar bunu yapanlar daha kötü bir uygulamaya imza atmaktadır. Bu süreçte ele alınması gereken diğer önemli konu ise kişinin yatması gerekiyorsa mutlaka hastane koşullarında olması lazım. Biz 10 günlük bir açlıktan söz etmiyoruz. O nedenle bu süreci iyi takip etmek lazım, bizim isteğimiz Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile yaptığımız görüşmelerde bu süreçlerden sonra üçüncü  göz dediğimiz bağımsız heyetlerin cezaevlerini ziyaret etmesi lazım.”    'Tutsaklara yeni doğan bir bebek gibi yaklaşılmalı'   Tutsakların yeni doğan bir bebeğin anne memesinden kesildiğinde nasıl besleniyorsa öyle beslenmesi gerektiğine işaret eden Necdet, “Nasıl ki bir bebek baharatlı ve katı yiyecekler yiyemiyorsa öyle yaklaşmak lazım. Azar Azar 6-7 kez, gaz yapmaya neden olmadan, normal gıdaya yavaşça geçilmesi lazım. En büyük önerimiz şudur; daha önce beslendiği gıda porsiyonun yarısından başlayarak 3 hafta sonra normale dönmelidir. Nasıl ki bir bebeğe gazlı içecek içirmiyor ve katı gıda ile beslemiyorsak ona göre davranmak lazım” dedi.    ‘Bir cezaevinde tüberküloz vakası var, yayılmasına neden olabilir’   Aileler ve avukatlar aracılığıyla yapılan görüşmelerde herhangi bir sıkıntıya yol açmamak için kriz masalarına müracaat edebileceğini dile getiren Necdet, “Bir cezaevinde tüberküloz ile ilgili bir şey var. Bir tüberküloz meselesi aktifse ilerde bunun daha da yayılmasına neden olabilir. Hem hekimlerin hem de sağlık personellerinin ciddi sorumluluğu var bu süreçte” diye konuştu.