Kocaeli adayı Züleyha Gülüm: Birlikte yeni ve ortak bir yaşam kurabiliriz 2019-03-14 09:04:39   İSTANBUL- HDP, Türkiye’nin sanayi ve işçi kentlerinden biri olan Kocaeli’de Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak yıllarını kadın mücadelesinde geçiren Züleyha Gülüm’ü gösterdi. HDP’nin belediyeyi alarak yeni bir soluk getireceğini ve belediyecilikte batıya bir model oluşturacağını belirten Züleyha, tüm Kocaeli halkına “Gelin ortak bir yaşamı kuralım” çağrısında bulundu.    Halkların Demokratik Partisi (HDP), 31 yerel seçimlerine iddialı adaylarla hazırlanıyor. Türkiye’nin en büyük kentlerinden biri olan Kocaeli’de de hukukçu ve aktivist kimliğiyle kadınların yakından tanıdığı İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm aday gösterildi. Uzun yıllardır kadın mücadelesi içerisinde yer alan Züleyha, feminist örgütlenme içerisinde çeşitli kadın örgütleri ile çalışmalar yürüttü. Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG), Kadın Özgürlük Meclisi (KÖM), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu’nda ve avukatların kadın örgütlenmelerinde aktif yer aldı.    Yargı alanında, kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve boşanma davalarında gerçek adaletin tesis edilmesi için çalışan Züleyha, aynı zamanda HDP’nin kurucu üyelerinden biri. 24 Haziran Genel Seçimleri’nde İstanbul’dan Milletvekili seçilen Züleyha, şimdi ise Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı.   ‘Kocaeli’de betonlaşma dışında bir şey göremiyoruz’   Kocaeli’nin sanayinin kurulmasıyla birlikte farklı bölgelerden göç alan bir merkez olduğunu kaydeden Züleyha, iş olanakları ve İstanbul’a yakınlığından dolayı da çeşitli halk ve kültürlerden insanların yaşadığı bir il olduğunu söyledi. Züleyha, “Vanlı, Ağrılı, Gürcü, Boşnak, Roman birçok kesimden insanın ortak yaşam alanını kurabildiği bir yer. Aynı zamanda işçi ve emekçilerin çok yoğun olarak yaşadığı bir şehir. Tarihi doku olarak da korunabilseydi müthiş bir tarihi dokuya sahip bir bölge. Tüm bu özgünlüklerine rağmen Kocaeli’ne baktığımızda betonlaşma dışında hiçbir şey görmüyorsunuz. Halk sağlığının, doğanın korunmadığı bir şehir. Orada yaklaşım insana ve doğaya yatırım üzerine kurulmamış. Sermayenin ihtiyacı ve sermayenin çıkarları üzerine kurulu bir şehir haline gelmiş. Doğayla uyumlu, parkların, bahçelerin olduğu, ormanlık alanların kurulduğu bir şehir önceliği olmaksızın rant alanlarına çevrilmiş ve her taraf betonlaşmış” diye belirtti.   ‘İş cinayetleri çok yoğun yaşanıyor’   Kocaeli’nin aynı zamanda deprem riski olan bir bölge olduğunu hatırlatan Züleyha, 1999 Gölcük depremine dikkat çekti. Böyle bir deneyimi olmasına rağmen ondan sonraki süreçte deprem güvenliğini baz alan bir yapılaşmanın gerçekleşmediğini vurgulayan Züleyha, “Bunun önlemlerini alacak, deprem toplanma alanları sağlayacak hiçbir mekanizma üretilmemiş. Aslında insanları öldüren deprem değil, kentin kuruluş biçimindeki insan hayatına önem vermeyen politik yaklaşımların kendisidir. İşçiler açısından da sanayi bölgelerinin kuruluş şekli dolayısıyla iş güvenliğini sağlayacak hiçbir mekanizma kurulmamış. Dolayısıyla iş cinayetlerinin çok yoğun yaşandığı bir bölge.    Normalde bu sanayi havzalarının kent merkezlerine bir mesafede olması gerekiyor ama bunların hiçbiri dikkate alınmadan yapılaşmasına izin verilmiş. Meslek hastalıkları da çok fazla yaşanıyor” dedi.   ‘Kadınlar için yaşam alanları yok’   Kocaeli’nin kadının yaşam alanını öngören bir yerde durmadığına da değinen Züleyha, “Kadınların toplanabileceği, oturabileceği mekanlar yok. Onun dışında yoksulluk kadınlar açısından çok ciddi bir sorun. Ekonomik krizle birlikte yoksulluğu en fazla hisseden kadınlar oluyor. Kocaeli kadın cinayetlerinin de yaşandığı bir yer. Kadın platformu var ve platform bu cinayetleri takip ediyor. Ancak Alo Şiddet hatlarının çok fazla kullanıldığı bir yer değil. 6284 sayılı yasanın zorunlu olarak verdiği görevleri yerine getiren bir kaymakamlık, valilik, belediyeler sistemi yok. O yüzden kadınlar uğradıkları şiddetle baş başa kalıyor. Kadınlar için kültürel alanlar, kendilerini ifade edebilecekleri mekanizmalar yok” ifadelerini kullandı.    ‘Her mahallede ortak mekanizmalar kurulmalı’   Kente bütünlüklü bakmak gerektiğinin altını çizen Züleyha, parçalı çözümlerin başka sorunları açığa çıkaracağını söyledi. Züleyha, “Beton yığınakları halinde değil, yeşil alanlarıyla, parklarıyla, çocuk oyun odalarıyla kadınların yaşam alanlarını kurabileceği mekanizmalarla bir kentleşme modeli inşa etmek gerekiyor. Halka soran bir belediyecilik anlayışı yok. Bu denetim mekanizmalarını ortadan kaldırıyor. Halkın, kadınların, gençlerin yönetime katılmasının önüne engel olarak geçiyor. Yerel demokrasi dediğimiz şey halkın belediyenin tüm faaliyetlerini denetleyebildiği, oradaki mekanizmada neyin yapılacağına karar verebildiği bir demokrasi modelidir. Her mahallede kendi meclisiyle, demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla ortak karar verdiği bir mekanizmanın kurulması gerekiyor” dedi.    ‘Kocaeli batının örnek modeli olabilir’   Kocaeli’nde belediyeyi kazandıklarında, batıda bir örnek organize edebileceklerini dile getiren Züleyha, ortak bir yaşamın kurulduğu kenti yaratabileceklerini söyledi. Züleyha, şöyle devam etti: “Bu kentlerin, betonlaşmış hallerin, erkek egemen kentlerin kader olmadığını, başka bir hayatın mümkün olduğunu, kadın özgürlükçü demokratik, ekolojik, engellilerin engelsiz yaşam alanları bulabildiği bir kent yaratabileceğimizi gösterebiliriz. Kürdistan’da bu modelleri kurduk Kocaeli de bu modeli sunmak açısından önemli bir şehir. Kocaeli HDP açısından gittikçe büyüyen bir potansiyele sahip. İlişkilerde birbirine temas ettikçe, anladıkça, kavradıkça, iktidarın anlattığı gibi bir HDP olmadığını gören bir halkın olduğunu görüyoruz. Sokak sokak, ev ev gezerek, temas ederek bu işi yürütmeye çalışıyoruz.”    ‘Yan yana durarak birlikte kazanalım’   Tüm Kocaeli halkına, kadınlara, özgürlük, eşitlik ve demokrasi isteyen tüm muhalefete birlikte çalışma çağrısında bulunan Züleyha, “Gelin bu seçimi birlikte götürelim, birlikte kazanalım, birlikte de devam edelim. Yan yana durabilirsek, dayanışma ağları örebilirsek bir güç olabiliriz. Biz bu dönem ortaklaşma zeminini çok önemsedik. Dönemin ihtiyaçları açısından baktığımızda baskıcı, otoriter, faşizan bir iktidar kurumsallaşmaya çalışıyor. Bunun önüne birlikte geçmezsek özgürlük isteyen herkes bunun altında kalır. O nedenle bunun kanallarını birlikte açmamız gerekiyor. Tüm özgürlük isteyenlere dayanışma çağrısı yapıyorum” diye konuştu.