31 Mart Yerel Seçimlere doğru: Değişen tek şey kayyımın kendisi olacak! 2019-01-16 09:06:36   Gülistan Azak   DİYARBAKIR - Siyasi partiler 31 Mart yerel seçimlerin startını verirken, önemli merkezlerden biri olan Diyarbakır’da sokağın nabzını tuttuk. Seçimlerin sonuçlarını şimdiden görebildiklerini ve 1 Nisan günü kentte değişen tek şeyin kayyımın kendisi olacağı hususunda hem fikir olan Diyarbakırlılar, “Kayyımların Diyarbakır'da sayılı günleri kaldı” dedi.    Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın AKP Hükümeti’nin operasyonuyla tutuklanmalarının üzerinden 2 yılı aşkın süre geçti. Eşbaşkanların tutuklanması ardından Belediye’ye Cumali Atilla’yı kayyım olarak atayan AKP, 31 Mart yerel seçimleri için de adayının Cumali Atilla olduğunu ilan etti. Bu süre zarfında tek icraatı asfalt ve kaldırım çalışması olan Cumali,  bunları reklam panolarında göstermekten de geri durmadı. Diyarbakır’da adaylık çalışmalarına başlayan Cumali’ye zırhlı araçlar eşliğinde korumalar eşlik ediyor.    Diyarbakır’ın en işlek yerlerinden olan Dağkapı Meydanı ve Ofis Sanat Sokağı’nda mikrofon uzattığımız halka, kayyımı ve yerel seçimlerden beklentilerini sorduk.    ‘Belediyeyi alacağımız günü bekliyoruz’   Belediyeyi geri alacakları günü iple çektiklerini belirten Ayhan Turgut, “Özellikle Diyarbakırlı kadınlar için konuşacak olursak, kadınlar haklarını gözeten, özgürlüğüne önem veren, halkçı bir parti olan HDP'nin seçimden galibiyetle çıkacağına yönelik büyük bir ümidi var. HDP ile her şey mümkün. HDP için söylenecek çok şey var lakin röportaja sığmaz" dedi.    'Gün mücadele ve kazanım günüdür'   Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın HDP’yi kastederek sarf ettiği, "Sandıktan yeniden çıkacak olurlarsa kayyım tayinleriyle yolumuza devam ederiz" sözlerini anımsatan Nupelda Akbaba, "Aman ha ‘zaten kayyım atanacakmış ne gerek var’ diye düşünenler varsa onlara sesleniyorum; 31 Mart bizler için çok önemli. Bizler ‘inadına mücadele’ diyenleriz. Gün mücadele ve kazanım günüdür. Sandığa giderken, seçilmişleri ve atanmışların icraatlarını düşünerek gidin. DBP zamanında gidebildiğiniz ancak kayyımdan sonra polis bariyerleri ile halktan uzaklaştırılmış belediyeleri düşünün" çağrısında bulundu.    ‘Tehditle Kürtleri kıskaca alacaklarını zannediyorlar’   Fadime Varlı ise, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "yeniden kayyım atarız" sözlerinin Kürt halkına yönelik tehdit ve irade gaspı olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Fadime, "İrademize ikinci bir kayyım atanması ihtimaline dahi tahammül edilmemeli ve karşı durulmalı. Kayyım tehdidi ile Kürtleri kıskaca alacağını zannedenlere aldırmadan mücadeleye sahip çıkmalıyız. Ben inanıyorum ki Diyarbakır halkı tüm tehdit ve baskılara karşı seçilmişlerinin arkasında olmaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.    ‘Kaldırımları yıkıp yapmak belediyecilik mi?’   Kayyımın halkın talep ve gereksiniminden tamamen uzak icraatlarda bulunduğuna vurgu yapan Gülten Akkaş, kayyımın tek icraatının yol ve asfalt yapmak olduğunu kaydetti. “Ne yani kayyım kaldırımları kırıp yeniden yapmayı belediyecilik mi sanıyor?” diye soran Gülten, şöyle dedi: “AKP'nin belediyeciliğine ihtiyacımız yok. Bizleri anlayan ve taleplerimize cevap olan tek parti vardır o da HDP'dir. Biz Diyarbakırlılar elbette ki bizi temsil edene oy vereceğiz. Bizlerin dilini bilmeyen, bizden uzak olan biri ne bizi anlar ne de biz onu. O nedenle herkesin 31 Mart yerel seçimlerde HDP'ye oy vermesini istiyorum.”   'Tepkimizi demokratik yollarla gösterelim'   Kayyım yönetimine karşı olduğunu dile getiren Gülçiçek Can, "Seçilmişlerin yerine kayyımın bir kenti yönetmesini doğru bulmuyorum. Kayyıma karşıyım. Kayyıma karşı sessiz kalmayalım. Tepkimizi de demokratik yollarla gösterelim" diye belirtti.    'Kayyımın usulsüzlükleri ayyuka çıkmış durumda'   Kayyımların Diyarbakır'da sayılı günlerinin kaldığını söyleyen bir başka yurttaş ise, “Kürt halkı sonuçları şimdiden görüyor. Diyarbakır halkı oylarında ısrarcı. 2017 Sayıştay raporları ortada. Kayyımların usulsüzlükleri ayyuka çıkmış durumda. Ülkeler şuan üniter veya yerel sistemlerle yönetiliyor. Demokrasinin daha yoğun olduğu ülkelere baktığımızda yerel sistemlere daha yetki verildiğini görürüz. Ve halkında bu yerel yönetimleri desteklediği görülmektedir. Hiç kimse bürokrasinin daha fazla olduğu bir yerde yaşamak istemez. Türkiye'de zaten yerel yönetim ve demokrasi bir nebze veriliyorken, atanan kayyımla bu durum hepten kesilmeye ve ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Bunu Sayıştay raporlarında görmek mümkündür. Kayyım atanan belediyelerin tamamının Sayıştay raporuna takılması tesadüf müdür? Yani hepsinin de aynı usulsüzlüklerde bulunması tesadüf müdür?" diye sordu.