Şarbon nedir ve nasıl korunulur? 2018-09-13 09:04:33   Habibe Eren    ANKARA - Son günlerde hızlıca yayılan şarbon hastalığına ilişkin bilgi veren ATO üyesi doktor Gül Bakır, cilt şarbonunun kolayca tedavi edilebildiğini belirtirken, akciğer ve sindirim sistemi şarbonunun ölümcül olabileceğini söyledi. Gül, şarbon hastalığından korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini de maddeler halinde sıraladı.    Ankara’da Et ve Süt Kurumu tarafından Kurban Bayramı öncesi Brezilya’dan Türkiye’ye getirilen 3 bin 959 büyükbaş hayvan kesilmek üzere satıldı. Daha sonra buradan Sincan’ın değişik bölgelerine götürülen hayvanların kesimi yapılırken, 28 Ağustos tarihinde bu hayvanlardan 50’sinin şarbon nedeniyle öldüğü belirlendi.  Ardından yurtdışından ithal edilen hayvanlarda görülen şarbon hastalığı birçok bölgede yayılmaya başladı. Hastalık en son İstanbul’da görülürken, Ankara, Sivas ve Bitlis gibi bölgelerde de çok sayıda kişi şarbon vakasıyla hastaneye kaldırıldı. Yetkililer, 4 ildeki şarbon ihbarlarının teyit edildiğini söylerken, uzmanlar ise şarbona yakalanan hayvan sayılarının artabileceği uyarısında bulunuyor.    Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Gül Bakır, şarbon tanımını yaparak korunmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı.    Şarbon nedir?   Gül, şarbon hastalığının tanımını şu şekilde yaptı: “Şarbon çok eski bir hastalıktır. Hayvanlardan insanlara geçer ve hastalık yapar. İnsandan insana geçmez. Genelde ot yiyen hayvan hastalığıdır. Üç çeşit bulaşma yolu vardır. Deri, akciğer ve mide bağırsak yoluyla sindirim sistemi ile bulaşır. Yüzde 90-95 oranında en çok görülen formu ise ciltten bulaşan deri şarbonudur. Akciğer ve sindirim sistemi ile bulaşan şarbon daha az görülür. Ama bunlar biraz daha tehlikelidir. Tedavi edilmezse öldürücü olabilir.”   ‘Akciğer şarbonu için laboratuvar testlerine ihtiyaç var’    Deri şarbonu tanısının kolay konulabildiğini belirten Gül, ciltte sivilce gibi başladığını daha sonra genişlediğini söyledi. Deride görülen şarbonun tipik özelliğinin ağrı yapmaması olduğunu kaydeden Gül, “Ortasında sert mikrofik ölü bir siyah alan oluşur. Etrafında daha sert ve kabarık bir alan oluşturan lezyonlar vardır” dedi. Akciğer ve sindirim sisteminde görülen şarbona tanı koymanın daha güç olduğunu ifade eden Gül, basit bir gribal enfeksiyon gibi başladığını ve akciğer enfeksiyon hastalığı gibi devam ettiğini vurguladı. Akciğer şarbonu için laboratuvar testlerine ihtiyaç duyulduğuna dikkat çeken Gül, sindirim sistemindeki şarbon için de hastanın detaylı öyküsünün alınması gerektiğini dile getirdi. Gül, sindirim sisteminde görülen şarbonun kanlı ishal ve kusma gibi tipik olmayan özellikleri de taşıdığını söyledi.   Risk faktörü daha yüksek olan meslekler    Bazı mesleklerde ve aktivitelerde şarbon hastalığının görülme olasılığının daha fazla olduğunu aktaran Gül, risk faktöründe bulunan meslekleri şöyle sıraladı: “Çobanlar ve hayvancılıkla uğraşanlar, hayvan bakıcıları, kasaplar, dericilikle uğraşanlar, yapı işleyenler,  veteriner hekimler, laboratuvar çalışanları, çiğ ya da az pişmiş et tüketen kişiler, gezginler.”   ‘Kişinin yaşına ve taşıdığı hastalığa göre şarbon ağırlaşabilir’   Özellikle cilt şarbonunun antibiyotik ile kolayca tedavi edilebileceğini söyleyen Gül, “Tabi bu hastalığın durumuna, yaşına göre ve taşıdığı sistemik hastalığa göre ağırlaşabilir ya da öldürücü olabilir. Akciğer ve sindirim şarbonu öldürücü olabilen şarbon tipleridir ancak bunlar yüzde 1 ve 2 oranında gözükürler” diye konuştu.   Nasıl korunulur?    Hastalığa yönelik özellikle çiftlik hayvanlarının takibe alınması gerektiğini vurgulayan Gül, şarbonla temas şüphesi olan hayvanların aşılanması gerektiğini de ekledi. Gül, “Şarbon mikrobu bulaşan yerler tamamen bu mikroptan arındırmalıdır. Hasta veya ölen hayvan veteriner önerisi olmadan kesilmemelidir. Hayvan cesetleri en az ki metre derinliğe gömülmelidir. Yurtdışından ithal edilen et ve canlı hayvanların kontrolleri uzmanlar tarafından mutlaka yapılmalıdır” dedi.   Koruyucu sağlık hizmetlerinin şarbon hastalığının önlenmesinde ciddi bir yeri olduğunu belirten Gül, “Çiftlik ve hayvancılıkla uğraşanların bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Bunun yanında iyi bir bildirim sistemi ve iyi bir laboratuvar ile olgu tanımlamaların çok iyi yapılması gerekiyor. Kontrolsüz et tüketimi büyük bir risk. En önemli koruyucu yöntem şarbon hastalığında aşıdır. Bunların devlet tarafından denetlenerek sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı   Gül, dikkat edilmesi gereken diğer noktaları da şöyle sıraladı:   * Mutfak tezgahının çok iyi yıkanması gerekiyor.   * Etler yenebilir ancak çok iyi pişirilecek.   * Şarbonun dirençli sporlarının ölmesi için eti en az 15 dakika pişirmek.   * Çiğ ete dokunan malzeme asla pişirilmek için kullanılmamalı.   * Eller çok sık yıkanmalı.   * Ete çıplak elle dokunulmamalı, eldiven kullanılmalı.   * Ete bulaşan eller ele ve yüze bulaştırılmamalı.   * Asla ve asla çiğ et tüketilmemeli.   * Şarbondan etkilenmiş sürüdeki diğer hayvanların sütleri mutlaka pastörize edilmeli.   * Sütün içine geçmez; ancak sağılırken dirençli formlar süte bulaşabilir. Sütler kaynatılmalı.   * Şüpheli hayvan cesetlerine kesinlikle dokunulmamalı, kesilmemeli.   * Şüpheli hayvan ölümlerinde yetkililere haber verilmeli.