Sağlık emekçileri 14 Mart’ı ‘iş bırakma eylemi’ ile karşılayacak 2022-03-13 09:05:10     Öznur Değer   ANKARA - SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, 14 ve 15 Mart’ta gerçekleştirecekleri iki günlük iş bırakma eyleminde halka ve demokratik kitle örgütlerine dayanışma çağrısında bulunarak, “Eğer taleplerimiz karşılanmazsa Nisan ayından sonra grev diye tanımlayacağımız süresiz bir iş bırakmayı alanımızda tartışacağız. Çünkü ‘Bıçak kemikte’ diyorduk ama artık ‘Bıçak kemiği deldi geçti” dedi.   Tüm dünyayı olduğu gibi ülkeyi de iki yılı aşkın süredir etkisi altına alan Covid-19 salgını yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor. İktidar yetkilileri ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yaptığı açıklamalar ile “normalleşmeye” geçildiğini ifade edip, salgın tehdidinin ortadan kaldırıldığını iddia etse de bu durumun en ağır faturası sağlık emekçilerine kesiliyor. 14 Mart Tıp Bayramı’na (Sağlık haftasına) doğru giderken, sağlık emekçileri 1 Mart’ta yaptıkları bir açıklama ile “Emek bizim söz bizim” şiarıyla 14 ve 15 Mart’ta iki günlük grev (iş bırakma eylemi) gerçekleştireceklerini duyurdular.   14 Mart Tıp Bayramı’nda sağlık emekçilerinin maruz kaldığı ihlaller ile taleplerine dair Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Selma Atabey değerlendirmelerde bulundu.   ‘Hastalar müşteri olarak görülüyor’   Yaklaşık iki yıldır sağlık alanında ciddi krizler yaşandığının altını çizen Selma, “Sağlıkta dönüşüm programı” ile birlikte ucuzlatılmış emek gücünün tahsis edildiği bir sağlık hizmeti verilmeye çalışıldığını ifade etti. Hastanın müşteri olarak görüldüğü ve sağlık alanlarının ise sermayedarlara teslim edildiğini kaydeden Selma, “Bu koşullarda sağlık hizmeti sunmak hepimiz için zorlu koşulları yaratan bir süreçti. Bu iki yıl içinde de halkın gözü sağlık hizmetlerine döndü. Bizler de sesimizi en yüksek perdeden ifade etmeye çalıştık. Sadece kendi sorunlarımızı dile getirmedik, halkın da sağlık hizmetleri konusunda yaşadığı zorlanmaları ifade ettik” şeklinde konuştu.   ‘540 arkadaşımız yaşamını yitirdi’   Son zamanlarda “beş dakikada bir muayene” olgusunun oturtulmak istendiğine işaret eden Selma, insanların kendini beş dakikada ifade etmesinin mümkün olmadığına dikkat çekti. Bu konuda sağlık hizmetlerinde ciddi engellemelerle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Selma, “Randevu sistemiyle daha önce hastanelerde sağlık hizmeti almak isteyen halkımız sıraya girerken, şimdi evde telefon başında randevu almaya çalışıyor ve 3-4 ay sonraya randevu veriliyor. Son iki yılda yaklaşık 540 arkadaşımız, alınmayan tedbirlerden kaynaklı yaşamını yitirdi” ifadelerini kullandı.   ‘Sorunlar çözülmek istenmiyor’   Pandemi sürecinde sağlık emekçilerine dönük ihlallerin Sağlık Bakanı’nın sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunları görmemesi ve inkar etmesiyle başladığını kaydeden Selma, SES olarak bununla mücadele ettiklerini vurguladı. Pandeminin başından bu yana sağlık emekçilerinin bir dizi zorluk yaşadığını aktaran Selma, sağlık emekçilerinin evlerine gidemediği, çok yoğun çalıştığı bir süreç yaşadıklarını belirtti. Selma, “ ‘Sağlıkta dönüşüm programıyla’ ‘çok az sağlık emekçisiyle çok iş yapma’ politikası yürütüldü. 7-24 sağlık hizmeti sunmaya çalışan, hafta sonu nöbet tutmaya çalışan bir sağlık ekibiyle karşı karşıya kaldık. Yine o süreçte birçok arkadaşımızın izin hakkı, özlük hakkı ve emekli olma hakkı ortadan kaldırıldı. Yaklaşık iki yıldır sağlık emekçileri seslerini duyurmaya çalışıyor. Sağlık emekçileri ‘ölüyoruz, tükeniyoruz’ diyorlar. Ama bunları ne gören ne duyan ne de çözmek isteyen var” sözlerine yer verdi.   AKP’li cumhurbaşkanına: Bu söylem ‘ölürseniz ölün’ demektir   AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hekimleri hedef alan “Açık konuşuyorum, gidiyorlarsa gitsinler” şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren Selma, sözlerini şöyle sürdürdü: “ ‘Hekimler gidiyor’ yaygarası kopardık. Çünkü artık sadece var olan hekimler değil tıp öğrencileri bile çalışma koşulları, maruz kaldıkları angarya, itibarsızlaştırılmaya çalışılmaları ve bunun sonucunda şiddete maruz kalmalarıyla durumdan şikayetçi ve kaygılı. Cumhurbaşkanı bunu sadece ekonomik bir talep olarak ele alıp, ‘Giderlerse gitsinler’ cümlesini çok rahat kurarken, buna biraz mercek tutabilse, bunun sadece ekonomik bir talep olmadığını, sosyal ve demokratik bir hak olduğunu görebilirdi. O söz sadece hekimlere değil bütün sağlık emekçilerine söylendi. Halka da ‘ölürseniz ölün’ denmek istendi. Eğer profesyonel sağlık emekçileri bu alanları terk ederse bu süreci yürütebilecek yeterli ekip olmayacaktır. Sağlık hizmetindeki nitelik daha fazla düşecek, halkın sağlığa erişiminde de ciddi engeller yaşanacak.”   ’14 Mart’ta talebimiz karşılanmazsa süresiz iş bırakmaya gidebiliriz’   Emek sömürüsünü ortadan kaldırmak için eylem ve etkinlikler gerçekleştirdiklerini ifade eden Selma, yıl boyunca 6 Aralık, 15 Aralık ve 8 Şubat olmak üzere 3 defa uyarı grevi yaptıklarını hatırlattı. Taleplerini yaptıkları eylem ve etkinliklerle duyurduklarını sözlerine ekleyen Selma, “14 Mart Tıp Bayramı’nda sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sorunlarını ifade ederek iki günlük iş bırakma kararı aldık. Bu sorunlarımızın bir an önce çözülmesini istiyoruz. Bu sistemsel bir sorun. Ekonomik taleplerimiz düzelse bile özlük haklarımızla ilgili sorunlarımız var. Özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz karşılansa bile demokratik haklarımızla ilgili sorun var. Tamamıyla sistemsel bir sorun. O yüzden ‘Yeni bir sağlık sistemi mümkün’ şiarıyla bu yolda yürümeye çalışıyoruz. 14 ve 15 Mart’ta aciller açık olmak ve diyaliz hastalarını mağdur etmeyecek şekilde iş bırakacağız. Çünkü bu hem halk sağlığı için büyük bir ihtiyaç hem de sağlık emekçilerinin hak ettiği her şeyden önce itibar, değer, şiddetten arınmış bir çalışma koşulu, ekonomik ve özlük taleplerimizi ifade etmeye devam edeceğiz. Eğer taleplerimiz karşılanmazsa Nisan ayından sonra grev diye tanımlayacağımız süresiz bir iş bırakmayı alanımızda tartışacağız. Çünkü ‘Bıçak kemikte’ diyorduk ama artık ‘Bıçak kemiği deldi geçti’ biz bu süreçte sağlık hizmeti sunamaz hale geldik” dedi.     Sağlıkçılar Hacettepe heykelinin önünde olacak    Bu sorunun yalnızca sağlık emekçilerinin sorunu olmadığının altını çizen Selma, demokratik kitle örgütlerine, siyasetçilere ve halka eylemlerine destek verme çağrısında bulundu. Selma sözlerini şöyle sonlandırdı: “Halkımız hastanelere gitmesin ve eylem alanlarında yanımızda olsun. Mesajımız çok net. Bizler bu ülkenin sahipleriyiz, emekçileriyiz. Biz hiçbir yere gitmiyoruz, gitmesi gerekenler bu sözü söyleyenlerdir. Halkımızla birlikte o alanları doldurup taleplerimizi haykırırsak bazı sorunların çözüleceğine inanıyoruz. Ciddi bir ekonomik kriz var ve insanlar sağlık hizmeti alırken, 14 kalemde ek ücretler alınmakta ve insanlar sağlık hizmeti almak için düşünür oldular. En evrensel ve insani hakkımız olan sağlık hakkına ve sağlık emekçilerine hep beraber sahip çıkalım. Ankara’daki halkımızı yarın saat 12’de Hacettepe Hastanesindeki heykelin önüne bekliyoruz. Hep birlikte mücadele edersek kazanacağımıza inanıyorum.”