‘Ekonominin çarklarının dönmesi için normalleşmeye gidildi’ 2021-03-06 09:06:26   Öznur Değer   ANKARA - Pandeminin ardından geçen bir yılı ve yapılan yetersizlikleri değerlendiren TTB Merkez Konseyi üyesi Deniz Erdoğdu, yanlış politikalar üretildiğini dile getirerek bölgeler arası eşitsizliğe dikkat çekti. Deniz, “Anormal koşullar altında ekonominin çarklarının dönmesi için normalleşmeye gidildi. Bu durumu riskli ve tehlikeli buluyoruz” dedi.   Neredeyse bir yıl önce tüm dünyaya hızla yayılmaya başlayan ve dünyanın temel sorunu haline gelen koronavirüs (Covid-19) pandemisinin Türkiye’de görülmesinin üzerinden bir yıl geçti. Salgın boyunca ülkede binlerce insan yaşamını yitirirken, dünyada 2 buçuk milyonu aşkın insan hayatını kaybetti. Pandemi sürecinde yine tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sağlık hizmetlerinin yetersizliği bir kez daha ortaya çıktı. Öte yandan 1 Mart itibariyle AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ikinci kez “normalleşme adımlarının” hayata geçirileceği duyuruldu.   Türkiye’nin birçok kentinde mutasyonlu virüse rastlanırken, aşılamanın yetersizliği de tartışmalar arasında. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi Deniz Erdoğdu, pandemiyle geçirdiğimiz bir yıl ve son süreçlerinde yaşanan eksikliklere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   ‘Dünyanın ikinci küresel olayı’   Salgın nedeniyle ülkenin ve tüm dünyanın olağandışı bir yıl yaşadığına dikkat çeken Deniz, küreselleşmenin etkisiyle virüsün tüm dünyaya yayıldığına işaret etti. Uzmanların, virüsü 65 milyon yıl önce bir gök taşının dünyaya çarpması sonucu bazı türlerin yok olmasından sonra gerçekleşen en küresel olay olarak değerlendirdiğini kaydeden Deniz, daha önce bölge veya kıtalarda yaşanan veba, tifüs, kolera gibi çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği salgınları hatırlattı. Deniz, “SARS-CoV-2 virüsüne bağlı salgın tüm dünyayı etkisi altında aldı. Toplumsal ve ekonomik hayatı olumsuz anlamda etkiledi. Tüm dünyada 120 milyona yakın insan Covid’e yakalandı, 3 milyon kişi yaşamını yitirdi. Türkiye’de ise 3 milyona yakın insan Covid oldu, 30 bin kadar yurttaşımızı kaybettik” sözlerine yer verdi.   ‘Derin bir yoksulluk ortaya çıktı’   Sağlık emekçilerinin topluma göre on kat daha fazla enfekte olduğunu vurgulayan Deniz, bu süreçte 317 sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiğini anımsattı. TTB’nin süreci çok yakından takip ettiğinin altını çizen Deniz, sürecin doğru yönetildiğini düşünmediklerini belirtti. Deniz, bilimsel kararların alınmadığını kaydederek, “Sürveyans, filyasyon çalışmalarında eksiklikler, hatalar oldu. Veriler düzgün açıklanmadı, önlemler alınmadı. Baştan ekonomik, sosyal destekler olsaydı, tedbirler zamanında alınıp uygulansaydı bu kadar kaybımız olmayacaktı. Derin bir yoksulluk ortaya çıktı. Yüz bin esnafın dükkan kapattığını biliyoruz. Yüz kişiden fazla müzisyen intihar etti, enstrümanlarını satmak zorunda kaldılar. 6 milyon hane yoksullaştı, 25 milyon insan yapar.  Halk bu kadar zor durumdayken, hükümet holdingleri destekledi. Vergi indirimleri, prim afları ve başka teşvikler hep onlara yapıldı. Bu yönüyle de iyi uygulamalar değildi” ifadelerini kullandı.   ‘Cami açılışları, parti kongreleri engellenmiyor’   Salgının birinci piki bitmeden, ikinci, üçüncü dalgaların yaşandığını aktaran Deniz, 1 Mart itibariyle şehirlerdeki risk durumuna göre normalleşme sürecinin başlatıldığına değindi. Özellikle Karadeniz, Konya, Adıyaman ve Trakya gibi yerlerde yüksek vaka oranlarının ‘alarm’ verdiğine  dikkat çeken Deniz, günlük vaka sayısının 6 binlerden 9 binlere kadar çıktığını kaydetti. Test sayılarının da 100 binlere kadar düştüğünü belirten Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü:  “300 bin test yapılacak ki gerçek vakaları yakalayabilelim ve ona göre süreci yönetelim. Bu anlamda doğru işler yapılmıyor. Yoğun bölgelerden daha risksiz şehirlere geçişler olabilir, bunları önleyecekler mi? Okullar açılıyor, yeterli önlemler alındı mı? Belli gruplara yasaklar var, onlar çok bunaldılar, bunaltıldılar. Belli etkinliklerde hiçbir sınır yok. Cami açılışları, parti kongresi, cenazeler bunlar insanın kafasını karıştıran ve ikilik yaratan durumlar. Bunlar engellenmezken, buralarda herhangi bir kısıtlılık ortaya konmazken, biz TTB olarak Bakanlık önüne gidip sağlık çalışanı arkadaşlarımızı kaybettiğimiz ve yasımız olduğu için anma yapmak istedik, ancak engellendik. Sosyal mesafeye dikkat etmediğimiz gerekçesiyle yığınla polis bizi dağıtmaya çalıştı. Bu tür çelişik durumları görüyor ve eleştiriyoruz.”   Yüzde 2 aşılandı   Aşılamada gecikildiğine işaret eden Deniz, altyapının oluşturulmadığını belirtti. Aile hekimlerine “İstersek günde 2 buçuk milyon insanı aşılatırız” denildiğini aktaran Deniz, bu süreçte Aile Hekimlerinin görüşünün alınmadığını sözlerine ekledi. Deniz, şöyle devam etti: “Aşılar için bir bekleme salonu yok. Alerji ve istenmeyen yan etki geliştiğinde aşı sonrası müdahale edebilecekleri ortam kısıtlı. Hekim ve hemşire eksiklikleri var. Bunlar takviye edildikten sonra hızla aşılamaya başlanabilirdi. Günlük 200 bin aşı deniyordu, şimdi 100 bine kadar düştü. Toplamda toplumun yüzde 10’u aşılanmış gibi ama ikinci doz yapılanları düşündüğümüzde bu yüzde 2’yi bulmuyor. Bu şekilde gidersek tüm toplumun aşılanması bir buçuk yılı bulacak. Biz bağışıklamayı sağlamak istiyorsak toplumun, yüzde 90’nını aşılayacağız. Nisan sonuna kadar temin edileceği söyleniyor ama aşılar hep açıklanandan sonra ve söylenenden az miktarda geldi. Bu da bir güvensizlik oluşturdu.”   ‘Eskiden aşı reddi vardı şimdi aşı tereddüdü var’   “Eskiden aşı reddi vardı şimdi aşı tereddüdü var” diyen Deniz, aşı konusunda bölgeler arasında eşitsiz bir durum olduğunu kaydetti. Kocaeli’de toplumun yüzde 14’ü aşılanırken bu rakamın  Şırnak’ta yüzde 1,4 olduğunu aktaran Deniz, “Anormal koşullar altında ekonominin çarklarının dönmesi için normalleşmeye gidildi. Bu durumu riskli ve tehlikeli buluyoruz. Varyant virüsleri mutasyona uğramış haliyle yayılıyor ve bunu test eden laboratuvarların sayısı çok az. Varyant virüs olduğu zaman elindeki aşı etkili olmayabilir. Fazla sayıda ve çeşitli aşımız yok. Bu koşullarda biz normalleşmeye gidiyoruz. Çok yanlış ve riskli bir durum” dedi.