‘Diyarbakır’da test sayıları düştü kuyruklar oluşmaya başladı’ 2020-08-19 09:03:01   DİYARBAKIR - Vaka sayısının arttığı Diyarbakır’da önlem alınmamasını ve test sayılarının düşmesini değerlendiren SES üyesi Gönül Adıbelli, “Test yapan hastanelerde yoğunluk arttı. Kuyruklar oluşmaya başladı. Hükümetin bu konuda sorumluluğunu alması gerekir” dedi.   Ülkede ve bölgede artan koronavirüsün (Covid-19) yoğun görüldüğü kentlerden biri de Diyarbakır. Günde yaklaşık olarak 250 kişinin test sonucunun pozitif çıktığı kentte, kitler yetersiz kalırken, yapılan test sayısı ise çok düşük. Hastaneye başvuran yurttaşlarda ağır semptomlar görünmediği taktirde test yapılmadan yeniden evlerine gönderiliyor. Bu da vakanın çevresine virüsü yaymasına yol açıyor. Buna karşı kentte ve bölgede alınan önlemler ise çok yetersiz.   Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi Gönül Adıbelli, vaka sayılarının artışını ve test sayılarının düşmesini değerlendirdi.   ‘Kuyruklar oluşmaya başladı’   1 Haziran’ın ardından başlayan normalleşme sürecinin ardından vaka sayılarının arttığına dikkat çeken Gönül, vaka artışlarını test yetersizliğinden kaynaklandığını belirtti. Öncesinden herkese test yapılabildiğini belirten Gönül, son çıkan genelge ile birlikte testlerin, semptom gösterilmediği müddetçe kimseye yapılmadığına işaret etti. Gönül, Diyarbakır’daki test yetersizliklerine değinerek, “Diyarbakır’da Eğitim ve Araştırma Hastanesinde testler yapılıyor şu anda. Bu da yetersiz kalıyor. Test sayısı ve test yapan hastane sayısı da az olduğu için hastanelerdeki yoğunluk artmaya başladı. Kuyruklar oluşmaya başladı. Hasta başvuru sayısı çok fazla. Testler yeteri kadar yapılmıyor. Çünkü test için belirtilerin olması esas alınıyor. Şu anda yapılan testler de yoğunluktan kaynaklı geç çıkıyor. Eskiden 24 ile 48 saat arasında çıkarken şu anda 4, 5 günde çıkabiliyor” ifadelerinin altını çizdi.   ‘Hükümetin sorumluluğunu yerine getirmemesi vakaları artırdı’   Dicle Üniversitesi Hastanesinde, cihaz bozukluğundan kaynaklı birkaç gün test yapılamadığını kaydeden Gönül, tekniki arızanın daha sonra giderildiğini dile getirdi. Gönül, hastanelerde oluşan yoğunluğun normalleşme sürecinin ardından başladığını ifade ederek, “Hükümetin, siyasi iktidarın ve yurttaşların üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemesinden kaynaklı vaka sayıları artmaya başladı. Normalleşme süreci kademeli bir şekilde yapılmış olsaydı bugün o kadar yoğunluk olmayacaktı. Test yapan hastanelerde yoğunluk her gün artıyor ve yurttaşlar hastane önlerinde, koridorlarında kuyruk oluşturuyor. Pozitif olmayanlar da bu test kuyruklarında beklerken virüs kapıyor. Sorumluluğu sadece yurttaşa yükleyip siyasi iktidarın ve yapıların, bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmemesi, pandemideki yanlış politikaların sonucu olarak değerlendirebiliriz” vurgusunu yaptı.    ‘Sağlık mı, geçim derdi mi?’   Başka ülkelerde normalleşme sürecinin kademeli bir şekilde yapıldığının altını çizen Gönül, Türkiye’de ise aksinin yapıldığını söyledi. Gönül, “Sanki aşıyı bulduk, iyi sonuçlar elde ettik, ölüm ve bulaş vakalarını çok aza indirgemişiz gibi bir şeyle hareket ettiğimizden, ekonomik kaygıdan kaynaklı yurttaşı kendi haline bıraktık. İnsanlar, ‘Geçim mi, pandemi mi?’ gibi bir tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Ne yazık ki ekonomik kaygılardan kaynaklı insanlar sağlıklarından vazgeçebilme durumuyla karşı karşıya. ‘Sağlık mı, geçim derdi mi?’ dendiğinde bazı yerlerde geçim derdi daha ön plana çıkabiliyor. Vatandaşın hijyen ve maske takma dışında yapabileceği bir şey yok. Yapılması gerekenler hükümetin görevidir. Sağlık riske atılabilecek bir şey değildir. Bu noktada hükümet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Koruyucu sağlık hizmeti çok önemli. Sağlık hizmetlerinin de ücretsiz olması gerekir. Önemli olan hasta olmasını engellemektir. Sağlık emekçileri de yoğun tempoda çalıştığı için risk altındalar. Sağlık emekçilerinin sayısı artırılmalıdır” şeklinde konuştu.