Prof. Dr. Özlem Azap: Hasta olmayanların maske ve eldiven kullanması daha riskli 2020-03-12 09:20:18   Habibe Eren   ANKARA - TTB Covid-19 İzleme Kurulu'nda yer alan Prof. Dr. Özlem Azap, 60 yaş üstü kişilerin, akciğer hastalığı bulunanların, organ nakli olanların ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananların risk grubunda olduğunu ve virüsün etkisinin daha ağır hissedildiğini dile getirdi. Özlem, kamuoyunda bilinenin aksine hasta olmayanların maske ve eldiven takmasının daha riskli olduğunu kaydetti.     Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve Covid-19 adı verilen hastalığa yol açan koronavirüs, Antarktika hariç tüm kıtalara ve 100'den fazla ülkeye yayılırken, 8 Mart itibarıyla virüs görülenlerin sayısı dünya çapında 119 bini aştı.   Birleşmiş Milletler'e bağlı Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 109 bin 405 kişide koronavirüs görüldüğünü, virüs nedeniyle ölenlerin sayısının 4 bin 300 olduğunu duyurdu.   Bakanlardan açıklama: Risk ciddi   Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Mart'ta gece 00.50’de yaptığı açıklamada Türkiye’de ilk vakanın tespit edildiğini duyurdu. Koronavirüs için alınan tedbirler kapsamında, yurtdışından son 14 gün içinde Türkiye'ye dönenlerin, ilk 14 günlerini evlerinde geçirmeleri gerektiğini söyleyen Bakan, virüsün ülkenin sınırlarına girdiğini ancak bunun bir salgın anlamına gelmeyeceğini belirtti. Günün ilerleyen saatlerinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın katılımıyla ortak basın toplantısı yapıldı ve koronavirüs riskinin ciddi olduğu açıklandı.   Koronavirüs nedir?   Koronavirüs dünyanın birçok bölgesine hızlıca yayılırken, insanlarda korku ve panik de artıyor. Peki koronavirüs nedir?   Corona (Korona) virüsü hayvanlar arasında yaygın olan büyük bir virüs grubudur. Nadir durumlarda, bilim insanlarının zoonotik olarak adlandırdığı durumdur, yani hayvanlardan insanlara bulaşabilirler.   Koronavirüsler (Cov), soğuk algınlığından Ortadoğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara neden olan bir virüs ailesidir. Yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda, SARS-CoV’un misk kedilerinden, MERS-CoV’un ise tek hörgüçlü develerden insanlara bulaştığı ortaya çıkmıştır. Henüz insanlara bulaşmamış olan ancak hayvanlarda saptanan birçok koronavirüs mevcuttur.   Korovirüslerin insanlarda dolaşımda olan alt tipleri (HCoV-229E, HCoV-OC43, HCoV-NL63 ve HKU1-CoV) çoğunlukla soğuk algınlığına sebep olan virüslerdir. SARS-CoV, 21'inci yüzyılın ilk uluslararası sağlık acil durumu olarak 2003 yılında, daha önceden bilinmeyen bir virüs halinde ortaya çıkmış olup yüzlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Yaklaşık 10 yıl sonra koronavirüs ailesinden, daha önce insan ya da hayvanlarda varlığı gösterilmemiş olan MERS-CoV (Middle East Respiratory Syndrome Coronavirus) Eylül 2012’de ilk defa insanlarda Suudi Arabistan’da tanımlanmış; ancak daha sonra aslında ilk vakaların Nisan 2012’de Ürdün Zarqa’daki bir hastanede görüldüğü ortaya çıkmıştır. 31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Wuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni koronavirüs (2019-nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı Covid-19 olarak kabul edilmiştir.   Koronavirüsler, Coronaviridae ailesi içinde bulunurlar. Başlıca dört türde sınıflandırılırlar. Bunlar: Alfa, Beta, Gama ve Delta koronavirüslerdir. İnsan, yarasa, domuz, kedi, köpek, kemirgen ve kanatlılarda bulunabilmektedirler (evcil ve yabani hayvanlarda). İnsanlarda koronavirüsün neden olduğu hastalık spektrumu basit soğuk algınlığından ağır akut solunum sendromuna (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS) kadar değişkenlik gösterebilmektedir. İnsan ve hayvanlarda çeşitli derecelerde respiratuar, enterik, hepatik, nefrotik ve nörolojik tutumlarda seyreden klinik tablolara neden olabilmektedir. COVID-19 virüsü, SARS-CoV ve MERS-CoV’unda içine bulunduğu beta- koronavirüs ailesi içinde yer almaktadır.   SARS olarak da bilinen Şiddetli Akut Solunum Sendromu, diğer türlerine göre daha ciddi semptomlara neden olabilen diğer bir Corona/Covid-19 türüdür. İlk olarak Güney Çin’deki Guangdong Eyaleti’nde tespit edildi. DSÖ'ye göre solunum problemlerine neden olmasının yanı sıra ishal, yorgunluk, nefes darlığı, solunum sıkıntısı ve böbrek yetmezliğine neden olabilir. Hastanın yaşına bağlı olarak, SARS ile ölüm oranı vakaların yüzde 0-502'si arasında değişmekte olup, yaşlılar en riskli ve savunmasız durumda olan hasta grubudur.   Virüsün semptomları   Enfeksiyonun yaygın belirtileri solunum semptomları, ateş, öksürük ve nefes darlığıdır. Daha ciddi vakalarda pnömoni, ağır akut solunum yolu enfeksiyonu, böbrek yetmezliği ve hatta ölüm görülebilir. Ancak eldeki veriler doğrultusunda hastalığın şiddeti konusunda yorum yapılamamaktadır.   ‘Eller mutlaka sık sık yıkanmalı’   Yeni tip koronavirüse karşı alınması gereken önlemler neler ve risk grupları kimlerden oluşuyor? Türk Tabipleri Birliği Yeni Tip Koronavirüs (Covid-19) İzleme Kurulu'nda yer alan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı bölümünden Prof. Dr. Özlem Azap, virüse ilişkin değerlendirmelerde bulundu.   Koronavirüse ilişkin alınması gereken önlemlere değinen Özlem, hasta kişiye bir metreden az yaklaşılmaması gerektiğini belirterek, virüsün hapşırık, öksürme ve elle temas ile geçtiğini kaydetti. Özlem, virüsün özellikle virüs kapmış elin yüze, göze ve ağıza götürmesi ile bulaştığını vurgulayarak, “Bundan korunmak için hasta kişi maske takmalı, hasta olmayan kişiler ile el sıkışmamalı, sarılmamalı, ayrıca kişiler mutlaka el yıkamalı. Özellikle dışarıda bulunan kişiler her temasta mutlaka ellerini yıkamalı. Eğer yıkama koşulları uygun değilse el antiseptiği bu da yoksa kolonya kullanılabilir. Bu şekilde korunmak mümkün” bilgisini verdi.   ‘Testler her hastanede yapılmıyor belirli merkezler var’   Her ilde testlerin yapılacağı merkezlerin belli olduğunu ve testlerin her hastanede yapılmadığını aktaran Özlem, kamuoyunda sayının çok daha fazla olduğu iddialarına, “Saklanılması mümkün değil” cevabını verdi. “Ama hepimiz biliyorduk ki Suriye hariç tüm komşu ülkelerde görülen bir hastalığın Türkiye’de görülmemesi garipti. Her an görülmesi beklenirdi” diyen Özlem, Türkiye’de dün ilk vakanın tespit edildiğini ancak bu durumun beklenmedik ya da korkutucu bir durum olmadığını kaydetti.     ‘İtalya’da logaritmik olarak katlandı’   Koronavirüsün en hızlı yayıldığı ülkelerden olan İtalya’yı örnek veren Özlem, “Olgular logaritmik olarak katlanarak artabilir. Üç beş gün içinde bin katına çıkıyor olgular. Bunu azaltmaya yönelik önlemler alınması önemli. Hastalıktan korunma yöntemleri noktasında doğru kaynaklara başvurmak da yarar var. TTB’nin Sağlık Bakanlığı’nın ve uzmanlık derneklerinin web sayfalarından yararlanılabilir” diye konuştu.   ‘Hasta olmayanların maske ve eldiven kullanması daha riskli’   Virüs hakkında çok fazla bilgi kirliliği olduğuna dikkat çeken Özlem, bu konuda alınması gereken önlemlerin çok net olduğunu ifade etti. Hasta kişilerin mümkün olduğu sürece toplum arasına çıkmaması gerektiğini vurgulayan Özlem, kamuoyunda bilinenin aksine hasta olmayan kişilerin maske ve eldiven kullanmaması gerektiğini, kullanmaları dahilinde kendilerini daha fazla riske atacaklarını kaydetti.   Riskli gruplar   Son olarak 60 yaş üstü, akciğer hastaları, organ nakli olanların ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananların risk grubunda olduğunu ve virüsün etkisinin daha ağır hissedildiğini dile getiren Özlem, “Mümkünse bu kişiler bu süreçte dışarı çıkmasın. Çıkması gerektiğin de bir yere temas etmemesi gerekiyor. Gün içinde telefona, kapıya her yere temas ediyoruz. Böylesi durumda ellerimizi yıkamak ve etrafımızı dezenfekte etmek çok önemli” şeklinde konuştu.