Sedef hastaları sedef romatizmasıyla da mücadele ediyor 2019-09-29 09:03:20   HABER MERKEZİ - Sedef hastalarının beşte birini etkileyen ‘Psöriatik artrit’ yani sedef romatizması, vücuttaki tüm eklemleri etkileyebilen bir romatizma çeşidi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Umut Kalyoncu, 28 Eylül Psöriatik Artrit Farkındalık Günü kapsamında hastalık hakkında dikkat çekici bilgiler paylaştı.   ‘Psöriatik artrit’ veya diğer adıyla ‘sedef romatizması’, sedef hastalarında görülebilen bir romatizma çeşidi. Sedef hastalarının yaklaşık beşte birini etkileyen hastalığın her yaştan kişide ortaya çıkabilme ihtimali olsa da 40-50 yaşlarındaki hastalarda daha sık görülüyor. Psöriatik artrit hastalığının başlıca nedeni ise bağışıklık sisteminin uygunsuz çalışması. Kalıtsal bir tarafı da olduğu düşünülen sedef romatizmasında, hastaların üçte birinin aile üyeleri ve yakın akrabalarında sedef veya sedef romatizması olduğu biliniyor.   ‘Sedef romatizmasında asıl şikayet topuk ağrısı’   Sedef hastalığı Türkiye’de yüzde 1-2 arasında bir yaygınlıkta görülüyor. Buradan yola çıkarak Psöriatik artrit sıklığının yüzde 0,2-0,4 arasında olduğunun varsayılabileceğini bildiren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Türkiye Romatoloji Derneği üyesi ve Hacettepe Romatoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Umut Kalyoncu, hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi: “El küçük eklemleri, el bileği, omuz, ayak parmakları, ayak bileği, diz, kalça, omurga; diğer bir deyişle vücuttaki tüm eklemleri etkileyebilen Psöriatik artrit hastalığında eklemlerin yanı sıra tendonların kemiğe yapıştığı alanlarda da iltihaplanma olabilmektedir. En büyük tendonlardan biri olan aşil tendon sıklıkla etkilenmektedir ve hastalıkta asıl şikayet topuk ağrısıdır.”   ‘Her eklem tutulması Psöriatik artrit değil’   Umut, dikkat edilmesi gereken bir noktanın yüzde 10'luk bir hasta grubunda deri bulguları ortaya çıkmadan önce eklem bulgularının görülebildiğini belirterek, “Sedef hastalığı ve sedef romatizmasını aynı hastalığın parçaları olarak değerlendirmek gerekmektedir. Her eklem tutulması Psöriatik artrit değildir. Özellikle sabahları eklemlerde tutukluk olması ve eklemde şişlik bulunması ayırt etmede önemlidir. Ancak her durumda eklem şikayetlerinin konu hakkında uzman bir hekim tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir” dedi.    ‘Romatizma ve cilt doktoru tarafından ortak takip edilmesi gerekiyor’   Romatizmal hastalıklarda muayenenin tanısal yöntemlerin başında geldiğini belirten Umut, “Psöriatik artrit hastalarında romatoid faktör gibi kan tetkikleri genelde negatiftir. Bu hastaların cilt ve romatizma doktoru tarafından ortak takip edilmesi son derece önemlidir. Önemli bir kısım hastada ilk bulgu sedefe bağlı cilt döküntüleri olduğu için hastalar sıklıkla cildiye (dermatoloji) bölümünde takiplerine devam etmektedir. Bu hastalarda eklem şikayetleri geliştiğinde romatizma doktorundan görüş alınması gerekmektedir” diye konuştu.    ‘Tedavi ile eklemdeki iltihaplanmanın kontrol altına alınması mümkün’   Hastalığın tedavisinin mümkün olduğunu ve bu tedavinin tutulan eklemin yeri, ciddiyeti, deri tutulumu, omurga tutulumu gibi birçok faktör hesaba katılarak belirlendiğini söyleyen Umut,  yapılması gerekenleri şöyle aktardı: “Özellikle verilen tedavi ile eklemdeki iltihaplanma kontrol altına alınmalıdır. Eklem ve çevre kas dokusunun sağlıklı olması adına günlük egzersizler mutlaka önerilmekte ve hastanın yaşamın içinde kalması sağlanmaya çalışılmalıdır. Birinci tedavi seçeneği sentetik olarak hastalık düzenleyici ilaçlardır. Bu tedavilerin birine veya birkaçına yeterli yanıt alınamadığında biyolojik hastalık düzenleyici ilaçlar veya hedefe yönelik hastalık düzenleyici ilaçların kullanımı gündeme gelmektedir. Şu anda ülkemizde yukarıdaki saydığım gruplar eşliğinde 12 farklı ilaç seçeneği bulunmaktadır. Ancak asıl sorun tanıdaki gecikmelerden kaynaklanmaktadır. Yeterli tedavi edilmeyen bazı olgularda eklem hasarlanması ve etkilenen eklemin istenildiği şekilde kullanılamaması ne yazık ki halen görülebilmektedir.”    ‘Tedavi seçimleri ve tedavi cevapları üzerinde çalışıyoruz’    Türkiye’de sedef romatizması hastalığının tedavileri üzerine çalışan gruplar olduğunu belirten Umut şu bilgileri verdi: “2014 yılında Hacettepe Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim dalı önderliğinde ülkemizdeki 30 farklı romatoloji merkezinin katılımıyla bir çalışma grubu kurulmuştur. Bu çalışma grubu hastalığın genel özellikleri, hasta üzerindeki olumsuz etkileri, tedavi seçimleri ve tedavi cevapları üzerine çalışmalarına devam etmektedir.”   Kilo vermek, hastalığın bulgu ve şiddetini baskılıyor   Türkiye’de ve dünyada yapılan çalışmalara göre ise anksiyete ve depresyon sıklığının sedef romatizması hastalarında artıyor. Hastaların yarısından fazlasını etkileyen yorgunluk da bu ruhsal durum üzerine olumsuz etki yapıyor. Hastalığa yakalanmamak için ise enfeksiyonlardan korunması ve sigaradan uzak durulması gerekiyor. Sedef romatizması hastalığında şeker ve tansiyon yüksekliğine genele göre daha sık karşılaşılıyor. Diğer romatizmal hastalıklardan farklı şekilde sedef romatizması hastalarında oldukça yüksek oranlarda obezite görülüyor. Özellikle obez hastaların kilo vermesiyle eklem şikayetlerinin gerilemesi veya tamamen ortadan kalkması mümkün olabiliyor.