Ayfer’in mirasını ardılları sürdürüyor

  • 09:01 21 Temmuz 2024
  • Portre
 
 
HABER MERKEZİ – Ayfer Serçe, katledilişinin 18 yılını geride bırakırken, Ayfer’in ardılları mirasını sürdürmeye devam ediyor. Ayfer, özelde Kürt kadınlarının üzerinde uygulanan politika ve katliamlara ilişkin birçok gerçeği gözler önüne serdi.
 
Gazeteci Ayfer Serçe ya da bir diğer adıyla Şilan Aras, kadın katliamlarını araştırmak için gittiği İran’da 19-23 Temmuz 2006 tarihleri arasında İran rejimi tarafından katledildi. Riha’nın (Urfa) Wêranşar (Viranşehir) ilçesinde 1974 yılında doğan Ayfer, daha gençlik yıllarında gazeteciliğe merak salar. Lise yıllarında Karacadağ Radyosu’nda sunuculuk yapan Ayfer, Çukurova Üniversitesi’nde İşletme bölümünü okur. Ayfer, arayışta olduğu bu süreçte, 1998 yılında Kürt kadın mücadelesinde aktif olarak yer alır. Gazeteciliğe olan tutkusunu bırakmayan Ayfer, 2000'li yılların başlarında Mezopotamya Haber Ajansı'nda (MHA) muhabirlik yapmaya başlar ve ajansın 2005 yılında kapanmasının ardından aynı yıl yayın hayatına başlayan Fırat Haber Ajansı'nın (ANF) Ermenistan muhabirliğini yapar. Burada 3 yıl kalan Ayfer, daha sonra önce Güney Kurdistan’a, buradan da Rojhilat’ın Urmiye ve Mahabat kentlerine geçerek artan kadın intiharlarını araştırmaya koyulur.
 
Yayınlanmamış Ermenistan araştırması
 
Ayfer, Ermenistan’da da uzun yıllar Kürt kültürü ve kadınlar üzerine araştırmalar yapar. Henüz yayınlanmamış bu araştırmalarından birinde Ayfer, Ermenistan’daki Kürt kadınlar için yaptığı gözlem ve görüşmelerden elde ettiği sonuçlara ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “…bu kentlerde gerçek yaşam arayışında olan Kürt kadının yüz binlercesinin gerçek yaşamlarını çırılçıplak, çıkarsız görüyoruz. Yüreklerinin derinliklerindeki sevgiye her zaman flaşları tutuyoruz. Kadın için özgürlük esip geçen ve bir daha tutulmayacak olan bir rüzgar mıydı gerçekten? Tabii ki değil...
 
Kadınlara zorlanmalar dayatılıyor
 
Her halkın kendine göre gelenek, görenek, örf ve adetleri vardır. Bu gelenekler bin yıllardır süre gelmekte. Belki bazı yerlerde bunlar yer yer etkisizleşmiş de olabilir. Fakat bilimin bu kadar geliştiği, artık insanların eskisi gibi gözü kapalı bazı tabuların kurbanı olmaktan kurtuldukları bir çağda, halen de bazı yerlerde insanlar bazı tabuların kurbanı olmaktadırlar.  Kaba fiziki bir imhayla, insanların yok edilmelerinden ziyade, eskilerden kalma bazı anlayışlarla kadın üzerinde halen şiddetin, baskının, sindirmenin vb. sürdürüldüğünü söylemek abartı olmaz. Ermenistan’da yaşayan Kürt insanlarımız, asırlardır sürdürdükleri bazı gelenek ve görenekler adı altında; kadına birçok zorlanmayı dayatmaktadırlar.
 
Maddi yoksunluk
 
Burada yaşayan halkımızın az bir kesimi şehirlerde yaşarken; büyük nüfusu kırsalda yaşamakta. Genelde Kürtler arasında kız çocuklarını daha küçük yaşta evlendirmek büyük bir marifet sayılmaktadır. Kız çocuklarının evlilik yaşları on dört ile on sekiz yaşları arasındadır. On sekiz yaşını geçen kızlar ‘evde kalmış’ kızlar olarak nitelendirilirler. Bir kızı beğenen erkek, istediği zaman kızı kaçırmayı kendisinde hak görüp, kızın istemi olmadan kaçırabilir. Kız kaçırmanın en büyük nedenlerinden sadece biri; maddi yoksunluktur.”
 
Ayfer’in kaleminden peşmergelik ve savaş gerçekliği 
 
Ayfer, gazetecilik yıllarında araştırmaları ve yaptığı haberleri ile kadınların sesini duyurmak ister. Katledilişinden önce Güney Kurdistan’da 26 yıl peşmergelik yapan Xeyal ile yaptığı söyleşide Ayfer, bölgede uzun yıllardır Kürt halkına yönelik sürdürülen savaşı şu sözlerle anlatır: “Dünyaya gözünü açan ve kendini savaşın içinde bulan nice çocuk, savaşçı olarak büyütülüyor ve savaşçı olarak ölüyor buralarda. Kürdistan coğrafyasının dört parçasından biri olan Güney Kürdistan’da çocuklar silahlarla büyütülüp, büyüyünce savaşçı yani peşmerge olarak hayalini kurar tüm yaşamının. Çünkü peşmergelik herkesin ekmek kapısı, peşmergelik herkesin aç kalmama korkusunun tatlı düşü. Ama sadece bir düş, çünkü insanlar artık barış içinde bir dünya yaratmak isterken, çılgın savaşlara yöneltmenin anlamsızlaştığı günümüzde acı da olsa, peşmergelik adı altında insanlar ister çocuk, ister genç, yaşlı olsun peşmergelik maaşına bağlanıyorlar ya da bağlanmak zorunda kalıyorlar. Çünkü insanların çalışacak, üretecek hiçbir iş alanları yok, kendisini üretici kılabilecek hiçbir saha bırakılmamış.”
 
Cenazesi hala bulunamadı
 
Ayfer, 3 haftalık araştırmasının ardından 19-23 Temmuz 2006 tarihleri arasında Türkiye-İran sınırındaki Kelareş bölgesinde İran ordusu tarafından düzenlenen bir pusuda katledilir. İran, Ayfer’in katledilişi ile ilgili şimdiye dek herhangi bir açıklama yapmazken, aradan geçen 18 yıla rağmen cenazesinin nerede olduğu hala bilinmiyor.
 
Ardılları mücadelesini devraldı
 
Ayfer’in ardılları devraldıkları özgür basın geleneğini sürdürmeye devam ediyor. Ayfer’in kadınlara ait bir ajans fikri 2012 yılının 8 Mart’ında Jin Haber Ajansı’nın (JINHA) kurulması ile hayat buluyor. Özgün basın geleneği bugün JINNEWS, JIN TV, Newaya Jin, NUJINHA ve Jin Dergi gibi yayın organları ile kadınların sesini duyurmayı sürdürüyor. Kadın gazeteciler bulundukları her mecrada Ayfer’den devraldıkları mirasla sözlerini söylerken, erkek-devlet sistemine karşı kadın mücadelesini de büyütüyor.