Helin ve annesi ‘mücadele’ demişti şimdi sıra bizde…

  • 13:07 17 Ekim 2017
  • Kadının Kaleminden
Adile Doğan 
“Zaman geçti ama acıları geçmedi sadece biraz dindi. Saadetin kızları bu acıyla büyüdü. Gözleri annelerine benzeyen pırıl pırıl iki genç kızdılar artık. Helin 17’sinde cıvıl cıvıl bir genç oldu”
 
Saadet fabrika işçisiydi. Genç ve güzel bir kadındı. İki çocuk annesi merhametli duyarlı ve mücadeleciydi. 
 
Çalıştığı fabrikada kadınların kötü çalışma koşullarını konuşmak ve çözüm bulmak için sık sık bir araya gelirdik. Toplandığımız günler iki kızını da yanında getirirdi. Yine birgün aynı fabrikada çalışan başka bir işçi kadının evinde bir araya gelmiştik. Saadet hızlıca eve gidip kızlarını da aldı beraber yürüdük. Eve vardığımızda diğer kadınlar hemen mutfağa girmiş yemek hazırlıklarına başlamışlardı. Yemeğin hazırlanması uzun sürünce büyük kızı annesinin kulağına eğilip “çok acıktığını” söyledi. Bunu duyunca biz daha hızlı davrandık. Sohbetimiz yine kadınların dertleri sorunlarıydı. 
 
Saadet söze “işe giderken kızlarımı bırakacak bir yerim olmadığı için sabahın köründe onların kahvaltısını hazırlayıp saçlarını bile taramadan işe gidiyorum” diye başladı. “Kızlar birbirilerine bakıyor. Annelerinin hazırladığı kahvaltıyı toplayıp birbirlerinin saçını tarayıp okula gidiyorlarmış. Akşam kızlar okuldan döndüklerinde saatlerce annelerini bekliyorlarmış. Saadet en çok çalışma saatlerinden şikayet ediyordu. “Biz kadınların hayatı çok zor. Ben kızlarımın sabahları saçlarını taramayı özlüyorum” demişti. Büyük kızı Helin çok hastalık atlatmıştı. Saadet Helin’i yaşatmak için doktor doktor gezdirmiş. “Benim kızlarım benim baharım. Helin’im hastayken bahar gelsin istemiyordum. Benim kızım solarken niye bahar gelir, niye çiçekler açar ki diye dertlenirdim. Ama şükürler olsun ki Helin iyileşti” diyordu. 
 
Saadet bizle bunları paylaşırken Helin fısıldayarak “Aman annem duymasın. Biz kız kardeşimle sabahları kahvaltı yapamıyoruz çünkü annemiz olmadan yiyemiyoruz. Ama o üzülmesin diye yedik diyoruz. Bir de akşamları onu beklerken çok acıkıyoruz bunu da ona söylemiyoruz. Çünkü çok koşturuyor yoruluyor annem” dedi. Bizimle yaptığı konuşmadan sonra Evrensel gazetesine kendi duygularını ifade eden bir mektup yazmıştı. Mektubunda çalışma saatlerinden yakınmış “annemiz çok çalışmasın diğer anneler de” demişti. Kadınların haklarından ve mücadele etmeleri gerektiğinden bahsetmişti. 
 
Kızlarının saçını taramaya doyamadı
 
Bu sohbetimizden bir hafta sonra Saadet’i kaybettik. Akşam işinden eve dönerken bir trafik magandası onu aldı aramızdan. Saadet kızlarının saçlarını taramaya doyamadı. Aslında kızlarının sabahları kahvaltı yapmadığını biliyordu. Kızlarının doya doya kahvaltı yaptığını görmek için hafta sonlarını bekliyordu. Artık hiç gelmeyecekti Helin ve kız kardeşi için o hafta sonları. Helin ve kız kardeşi annelerinin gidişini kabullenemediler. “O küçücük bedenleri yürekleri acıya nasıl dayansın ki” diyorduk. 
 
...Zaman geçti ama acıları geçmedi sadece biraz dindi. Saadetin kızları bu acıyla büyüdü. Gözleri annelerine benzeyen pırıl pırıl iki genç kızdılar artık. Helin 17’sinde cıvıl cıvıl bir genç oldu. Lise üçüncü sınıftaydı okulunu bitirmeye çalışıyordu. Ama cuma günü Helin’i de bir erkek şiddeti sonucu kaybettik. 
 
Dün Helin’i son yolculuğuna yüzlerce kişi uğurladık. Sınıf arkadaşları, öğretmenleri, sevenleri, ailesi küçük kız kardeşi ve onu hiç tanımayanlar bir araya gelip henüz 17’sinde bu genç kadını hep beraber toprağa verdik. Elbette öfke hakimdi. İsyan ettik. Bir kez daha kadın cinayetlerine sessiz kalanlara “Artık Yeter!” dedik. Şiddet o kadar yakınımızda ki “bu kadar da olmaz” diyebileceğimiz bir olay kalmadı. Helin ve annesi kadın mücadelesi olmak zorunda demişti. Şimdi söz sırası bizde. Kadınlar olarak başka Helin’ler olmasın yaşam hakkımız için birlikte mücadele edeceğiz. 
 
*Adile Doğan erkek şiddeti sonucu  katledilen Helin’in annesinin arkadaşı ve Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği Başkanı
 
*Bu yazı ilk olarak Ekmek ve Gül’de yayınlanmıştır.