O küller ki dara çeker yakanı yakılandan ötürü...

  • 09:25 2 Temmuz 2020
  • Kadının Kaleminden
“Biz yarının aydınlığına inan ve bu uğurda direnenler ortaçağın cehennem karanlığında cadılıkla suçlanan, yakılan kadınla semaha duran 33 Kızılbaş canın ve Cizre’de alevlere özgürlük çığlığı atan Kürdün acısını bir tutacağız. Yakılanın hesabını yakandan almadan aşılan zamanın hesabını sormadan kazandık demeyeceğiz.”
 
Derya Arslan
 
Gün tutuşur canım gece tutuşur yangınlarda tutsak canlar tutuşur, külüm toprak olur yele karışır akar gelir canlar tarih tutuşur...
 
Bir ateşin yakacakları çok sınırlıdır,eşyalar yanar,duvarlar,binalar ve bedenler yanar.Her biri bir çığlık atar yok edilmenin kül edilmenin isyanına.Tanıklıkları vardır onca yaşananlara, sesiz bir feryat kopar can verirken hepsinden .Birde ateşin yakamayacakları vardır ve bu yananların gizidir yakalara...İşte asıl direniş budur özünde.Peki nedir yanmayacak olanlar; yaşama sevgiyle bağlı ruhlar,yarınları hep hedefleyen umutlar,yana yana semahta özgürleşen inançlar..Lanetli bir çağın yok etme araçsalına dönüşmüş  ateş ile insanlığın kavim bir hukuku vardır.İnsanlık tarihinden günümüze kutsal saymış ve aydınlığının simgesi kılmıştır ateşi,ocaklar tütmüş varlık sürdürülmüştür ateşle,kimse kıyıp su dökmez üzerine ateşin,söndürmek var olmasına ihanettir.
 
İşte bundandır ki kutsal sayana minnet borcudur, ateşi yoketmemek. Küllerinden yeniden yaratır yakılanı. O küller ki hesaplaşır tarihle, o küller ki dara çeker yakanı yakılandan ötürü... Yüzlerine vurur lanetli alçaklıklarını. Zaman aşılır denilir ya bu tam bir yanılsamadır. Zamanın kalbine saplanır akrep ve yelkovan hesaplaşana kadarda orada kalır. Zaman dönüp onları her bulduğunda evrene bir gonk sesi yayılır. Acının anımsandığı, hesabın hatırlandığı bu ses küllerden geriye kalan 33 canın umududur aynı zamanda. “Alevlerin arasında semaha durmuş bedenlerimiz Madımak’ta hesap gününe dönüyor” derler. Zaman döngüsü onların semaha durduğu anı her tamamladığında, onlarda biliyor ki cellat devam etti katliamına dur durak bilmedi  yakılmalar ve dönüyor canlar, dönenler kervanına yenilerini katarak.Ekleniyor hesap defterine bir bir isimler,zalimin yaktığı ateşte küle dönen bedenler çoğalıyor her geçen gün. Şairin dediği gibi “külü külüne katılıyor” her birinin. Madımak’ta 33 cana Cizre’den selam yolluyor heval canlar. İnançla durduğunuz semahın ardıllarıyız diyorlar. Yakanı da harlayanı da gördük, bu coğrafyanın her köşesinde vuruyor bağlamanın teli, yalnız değilsiniz diyorlar.
 
Külleri karışıyor halkların birbirine ....Biz yarının aydınlığına inan ve bu uğurda direnenler ortaçağın cehennem karanlığında cadılıkla suçlanan, yakılan kadınla semaha duran 33 Kızılbaş canın ve Cizre’de alevlere özgürlük çığlığı atan Kürdün acısını bir tutacağız.Yakılanın hesabını yakandan almadan aşılan zamanın hesabını sormadan kazandık demeyeceğiz. Zülfikar adaletin simgesidir der Kızılbaşlar, adalet büyük mücadelelerle sağlanır buna inanırız. Zulmün şahlandığı ve kendine taht kurduğu bir dönemde kendiliğinden ve beklentili adalet beklemek ancak saf hane bir duygusallıktır. Diri diri ateşe atılan bedenlerin, biz kalanlardan beklentileri vardır, yarım kalan hayalleri ve o hayallerin bekçisi olduğuna inandıkları yarenleri vardır. Bundandır ki bunu bilen yarenlerden biri, tarihin acı akışını durdurmak için yakılanların ardından bir kadın aldı eline Zülfikar ve patikalardan dağların zirvelerine yürüdü. 
 
Ve söyledi son sözünü “Zülfikar dağlarda adaletin elinde zulüm diz çökecek” dedi.Tüm mazlumlar ve kadınlar için,yanıp yanıp semaha duranlar için,dara çekmek için zalimi...o kadınla beraber bir kez daha diyoruz ki direne direne hesap soracağız..