Kayda geçmeyen savunma: Bu ülke gazeteci mezarlığına çevrildi 2018-12-08 10:37:09   "Ben 42 yaşındayım ve ilk kez cezaevine giriyorum. Durumum değerlendirilirken bunun da göz önünde bulundurulmasını istiyorum" diyor. Kibriye, "Bu ülke gazeteci mezarlığına çevrildi" diyerek son sözünü söylüyor. Kayda geçmiyorlar bu ifadeyi.    Bircan Değirmenci   Diyarbakır Adliyesi'ndeki baro odasının sigara içilen bölümü kalabalık. Önemli davalara bakan, simaları tanıdık avukatlar koyu bir sohbete dalmış. Sigarasını yakan avukat çakmağını cebine koyarken, çaycının getirdiği çayın şekerini geri uzatıyor. Şeker kullanmıyormuş artık. Sohbetin konusu mühim. Hamravat'taki evinden Dicle Vadi evlerine gittiği için pişmanmış. Mahrumiyet yeriymiş orası. Oysa ki Hamravat Villaları ilk yapılan evler olduğu için hem site profili hem de yönetim çok daha iyiymiş. "Hamravat'a ihanet ettik" diyor. Biri kadın diğer iki avukat da evlerinden şikayetçi. Gökkuşağı villalarının mimarisi iyiymiş ama site yönetimi kötüymüş. Allah başka dert vermesin diyerek, öyle bir eve sahip olmadığımız için seviniyoruz. Neyse ki bu avukatların hiçbiri Kibriye'nin avukatı değil.    Duruşmanın yapılacağı salonun önünde yığınla tanıdık yüze rastlıyoruz. Kibriye'nin annesi, ablası, kadın gazeteci arkadaşları. Milletvekilleri ve parti yöneticileri de orada. Annesi tedirgin ve heyecanlı. Av. Pirozhan Karaali geliyor. Birazdan duruşma başlayacak. İzleyici salonundaki yerimizi alıyoruz. Kibriye 4 jandarma arasında elleri kelepçeli getiriliyor. Saçlarını kestirmiş, küçücük bedeni biraz daha zayıflamış. Yazı yazmak için kullandığı ellerine bakıyorum, incecik bileklerindeki kelepçe çözülüyor, 'sanık' kürsüsündeki yerini alıyor. İlk işi dönüp annesine bakmak oluyor. "Ez baş im (iyiyim)" diyor. Arkadaşlarını gülerek selamlıyor. Mahkeme başkanı genç bir kadın. Kibriye'ye kimlik bilgilerini okuyor. Doğru mu? diye sorduğunda Kibriye Kürtçe 'rast e' (doğru) diyor. Savunmasını Kürtçe yapacağını söylüyor.  Tercüman gerekiyor, ancak tercüman başka bir duruşmaya girdiği için telefonuna yanıt vermiyor. Yeniden kelepçeleniyor Kibriye'nin elleri ve jandarma eşliğinde adliye nezaretine götürülüyor.    O arada heyet iki dosyaya daha bakıyor. Tutuksuz yargılanan iki kişi beşer dakika süren duruşma sonucunda FETÖ davasından beraat ediyor. Saat henüz 11 olmasına rağmen mahkeme öğle arası veriyor. Kibriye nezarette, yakınları adliye koridorunda bekliyor. Öğleden sonra duruşma tekrar devam ediyor. Bu kez tercüman Hıdır Karataş da hazır. Kibriye'ye söz veriliyor. Kafasında tuttuğu gözlüklerini takıyor, yazılı olan savunmasını okuyor. "Ben öncelikle gazeteciyim" diyor. Bu arada öğle yemeğinden dönen mahkeme heyetine çaycı, tepsi içerisinde çay getiriyor. Yedek üye eliyle geri çeviriyor. Görev aşkıyla yanıp tutuşan çaycı mahcup bir şekilde geri gidiyor. Kibriye devam ediyor. Her cümleden sonra susuyor. Tercüman çeviri yapıyor. Bir ara bir cümleyi yanlış çevirince, izleyici sıralarından biri düzeltme yapılıyor. Mahkeme başkanı kadın birden celalleniyor. "Kes sesini, sana mı kalmış yanlışı düzeltmek!"  Kibriye, savunmasını yaparken neden burada sorusuna yanıt arayalım.   JIN NEWS muhabiri Kibriye Evren, Diyarbakır merkezli, 9 Ekim günü yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınmış,  11 Ekim günü tutuklanarak Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderilmişti.  Kibriye hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak, 18 Ekim 2018 tarihinde iddianame hazırlandı. Cumhuriyet Savcısı Şahsuvar Yıldız tarafından "örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" suçlamalarıyla hazırlanan iddianame, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, ilk duruşma 6 Aralık 2018 olarak belirlendi.    Kibriye'nin gazetecilik faaliyetleri ve sosyal medya paylaşımlarının suç unsuru olarak görüldüğü iddianamede, gizli tanık beyanları, yurtdışı giriş çıkış kayıtları ve elektronik ihbarlar soruşturma için yeterli görülmüştü.    İddianamenin 11 sayfalık bölümünde KCK'nin yapılanmasından, 6 sayfada ise bununla ilişiği olduğu iddia edilen kurumlardan söz edilerek, yaptıkları her türlü çalışmanın illegal olduğu savunulmuştu.   Yine iddianamede TJA'nın kadın sorunu, erkek şiddetine dönük eylem ve etkinlikleri, "örgüt lehine illegal eylem ve etkinlikler" olarak lanse edilmişti. Bu iddia; aklıma geldikçe güldüğüm, Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü'ne internet üzerinden ve kimden geldiği bilinmeyen şu ihbara dayandırılmıştı: "TJA merkez, memur bey iyi akşamlar. Size PKK hakkında bir kaç şey anlatacağım. Bunların kadınlarının takıldığı KJA vardı, mühürlenince TJA oldu. Kadınlar burada toplanır. Ofis tarafında. İşleri güçleri toplantı yapıp, Öcalan ve tecrit konuşmak. En azılıları buraya gider. Başka bir şey duyarsam tekrar mesaj atarım."    İddianamede, Kibriye hakkında soruşturmanın başlatılmasına gerekçe olarak Ezel, Firar ve Cesur Yürek isimli gizli tanıkların Cumhuriyet Savcısı'na vermiş olduğu ifade ve teşhis beyanı ile sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlar gösterilmişti.    Ayrıca arkadaşları ile pikniğe giden Kibriye'nin çektiği fotoğraf da dosyaya suç delili olarak eklenmişti.    Bunları hatırladıktan sonra tekrar duruşmaya dönüyoruz ve Kibriye savunmasını sürdürüyor. Mahkeme heyeti tercümanı pür dikkat dinlemeye devam ediyor :"Gazetecilik benim mesleğim. Kendi çevremde de bu şekilde tanınıyorum. Gazetecilerin görevi haber yapmaktır. Haber kaynaklarıyla görüşmeler yaparlar. Hukuk, siyaset, STK alanlarında pek çok kişiyle görüşmeler yapmaktayım. Ben basında kadın alanında çalışmaktayım. KJA bir kadın kurumudur. Onlarla da görüşme yapmam ve bu görüşmeleri haberleştirmem normaldir. 2012 yılında memleketteydim ve çalışmalarımı burada yapıyordum. Ben mesleğim gereği birden fazla kez yurtdışına çıktım."    Kibriye, "Gizli tanık beyanlarını kabul etmiyorum" dediğinde aklıma Cesur Yürek isimli gizli tanık geliyor. Ve ismini aldığı Mel Gibson'ın rol aldığı film. İskoç halkının kurtuluşu için İngilizlerle savaşan kahramanın filmin sonunda çarmığa gerilirken "Özgürlük" diye haykırışını hatırlıyorum. Şimdiyse adı gizli tanık olarak geçiyor, ne büyük bir tezatlık.    "Ben yasal bir kurumda çalışıyorum. Üzerime ifade verenler benim işimi illegal göstermeye çalışıyorlar" diyor Kibriye. Mahkeme başkanı tutanağı yazdırırken "PKK terör örgütüyle bağlantım yoktur" deyince Kibriye kabul etmiyor. "İllegal bir faaliyetim yoktur. Yaptıklarım yasaldır. Ben sadece haber yaptım" diyor.   "Ben 42 yaşındayım ve ilk kez cezaevine giriyorum. Durumum değerlendirilirken bunun da göz önünde bulundurulmasını istiyorum" diyor. Kibriye, "Bu ülke gazeteci mezarlığına çevrildi" diyerek son sözünü söylüyor. Kayda geçmiyorlar bu ifadeyi.    Ardından Av. Pirozhan Karali savunmasını yapıyor. "Kibriye Evren gazetecidir" diyor ve yaptığı haberlerin bir kısmının bulunduğu dosyayı heyete sunuyor.    Savcı Mehmet Karababa, tutukluluk halinin devamını mütalaa ediyor. "Bir ara verelim" diyorlar. Mahkeme heyeti ara kararında; Kibriye'nin tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 10 Ocak tarihine erteliyor.     Kibriye "Gazeteciler mezarlığına" dönen ülkesinde yeniden cezaevine götürülürken, annesi gözyaşlarını daha fazla tutamıyor. Kış kapıdaydı artık. Sahi, cezaevi soğuk muydu yoksa Hamravat villalarının yalıtımı daha mı iyiydi? Dicle Vadi Evlerine taşınarak kötü mü etmiştik?