Kadınları hedef alan politikalara karşı direniş her zaman... 2018-01-16 09:02:03   “Doğudan batıdan, kadınları hedef alan, kadınların hayatını zorlaştıran politikalara karşı bütün olumsuzluklara rağmen kadınların mücadelesi de sürüyor. Şayet baskının olduğu yerde direniş de her zaman vardır.”   Melike Gül Demir   Muhafazakâr politikalarda olduğu gibi AKP Hükümeti de kadınların haklarına ve kimliğine saldırarak erkekliğin güçlendirilmesi ve korunmasını öncelik alıyor. Son dönemde yasallaştırılan uygulamalar bu amaç üzerinde şekilleniyor. Bedenini nasıl örteceği ya da nasıl örtmeyeceğinden makyajına kadar... Geriye dönüp baktığımızda, aslında her şey vatan için; "vatansever" kadınların üç çocuk doğurmalarını salık vermesiyle başladı.   Kürtajdan sezaryene kadar kadın bedeniyle ilgili karar verme yetkisini kendinde bulan iktidara karşı, kadınlar artan taciz ve tecavüz vakalarına, kadın cinayetlerine karşı sokağa çıktı, kitlesel büyük gösteriler yaptı.   Renklerin yerini erkek dili aldı   2016 darbe girişiminden sonra, OHAL ile yönetilmeye başlanan ülkede hak kayıplarına karşı başta insan hakları kuruluşları, memur ve işçi sendikaları olmak üzere birçok kurum ve kuruluş derin bir sessizliğe büründü. Gezi sürecinden sonra  farklılıkların birlikte yaşama umudu ile renklenen sokaklar; yerini militarist, şovenist tek tipleştiren erkek diline bıraktı.   Sokaklar kadınların isyan alanı   Bu kasvetli havayı yaran, korkusuzca kitlesel olarak ilk kez sokağa çıkan, itirazını yükselten ve sokakta kalmaya devam eden kadın hareketi oldu. Yasaklara aldırmayarak malum darbe girişiminden hemen sonraki ilk 8 Mart'ında, kadınlar sokakları boydan boya itirazları, şarkıları ve renkleriyle inlettiler. "Korkmuyoruz, buradayız" dediler.   Kadın ve çocukları hedef alan başlıca politikalardan kürtaj, çocuk istismarı ve çocuk evliliklerinden, nikah kıyma yetkisinin devredilmesine kadar bu hep böyle oldu. Kürt illerinde yaşanan şiddete karşı da duyarsız kalmadılar. Barış diyenin dahi terörist diye kodlandığı bir ortamda, Kürt illerinde çatışmalarda hayatını kaybeden, işkence izleri ile dolu cansız kadın bedenlerini "zafer" diye sunan fotoğraf ve videolara karşı da isyanlarını gösterdiler.   Çatışmada öldürülen kadınların teşhiri   Uygulanan politikalar; özellikle batıda kadınların bedenine, yaşamına etki ederken;  doğuda ise kadın bedenine yönelen saldırılar çok daha ağır ve şiddetli yaşandı. Barış sürecinin sonlanmasından hemen sonra başlayan çatışmalarda yaralı ya da hayatını kaybeden kadınların bedeni üniformalı erkeklerin "zafer"inin yazıldığı bir alana dönüştü. Bu "zafer" dalga dalga sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarla salık verildi. Sosyal medyanın nasıl korkunç bir psikolojik savaş aygıtına dönüşebileceğine de böylece şahitlik ettik.   Çatışmalarda hayatını kaybeden, işkencenin izleri ile dolu kadın bedenlerinin fotoğraflarının yanı sıra canlı olarak yakalanan kadınların yaşamını sonlandıran işkence videoları da mevcuttu. Şiddetli çatışmaların yaşandığı bölgeden gelen bu görüntü ve videoların paylaşıldığı hesaplardan, devletin kaymakamının çocuklarla çekilmiş fotoğrafı bile "kazayla" paylaşılabiliyordu.   Ganimet olarak kadınlardan bugüne…    Yüzyıllardır savaşlarda "ganimet" olarak kullanılan, toprağı "fethedince" o topraklarda yaşayan kadının da sahibi olarak gören zihniyet "gelişmiş modern" dünyaya rağmen, hiç değişmeden varlığını koruduğunu gösterdi. 2002'den beri uluslararası mahkemelerde görülen savaş suçları kadın bedeninde pervasızca işlendi, yetmedi "zafer" kazanmış komutan edasıyla sosyal medya aracılığıyla belgelendi. Kadın silahlı olunca "efendinin" kini ve nefreti de o düzeyde artmıştı şüphesiz.   Eş başkanlık hedef alındı   "Toprağın ve kadının yegane sahibi kudretli efendiler", sadece silahlı kadınların "haddini" bildirmekle kalmadı, Kürt kadın hareketinin, erkek egemen sistemde zorla açtığı çatlaklardan ilerleyip elde ettiği kazanımlarına karşı da fütursuzca bir mücadele başlattı. Başta HDP eş başkanı olmak üzere, onlarca kadın eş belediye başkanı, il ve ilçe eş bakanları, siyasetçi ve aktivist tutuklandı. Eş başkanlık sistemini direkt hedef alan bu politikalar sonucu atanan kayyumlar da kadınları ve kadın kuruluşlarını hedef aldı.  Seçilmişlerin yerine atanan kayyumların ilk icraatlarından biri de ya kadınları işten çıkarmak ya da kadın kuruluşlarını kapatmak oldu.   OHAL'de erkek şiddeti   OHAL ortamında artan şiddet, baskı ve erkek dilinin toplumsal hayattaki yansıması 2017'de yansıyan rakamlarda çok ağır olduğu saptandı. Bir yandan kullanılan savaş dili, diğer yandan devam eden OHAL gerekçesiyle uygulanan politikalar ve yasalar kadın cinayetlerine ve yaşanan şiddetle paralellik gösterdi. Kadını koruyacak politikalar yerine kadını hedef alan politikalar, şüphesiz erkekleri cesaretlendirdi. Zira, 2016'da erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı 328 iken, 2017'de ciddi bir artışla bu sayı 408 oldu. Bu sayılar raporların yansıyanlar...   Doğudan batıdan, kadınları hedef alan, kadınların hayatını zorlaştıran politikalara karşı bütün olumsuzluklara rağmen kadınların mücadelesi de sürüyor. Şayet baskının olduğu yerde direniş de her zaman vardır.