İhanete karşı uçurumda Berîtan'ın zılgıtı olmak… 2017-10-25 09:01:36 "Ardından bir uçurumu güzelliğiyle boğan Berîtan'ın zılgıtı salonu doldurmuş ve tüm kadınlar bir ağızdan zılgıtına eşlik etmişti. "   Bêrîtan Hevî   Erkek egemen sisteme karşı direnen Kürt kadınlarının mücadelesi elbette son 40 yıldan ibaret değil. Her ne kadar tarih onları yazmasa da kendi dönemlerinde büyük zafer ve kahramanlıklar elde eden Kürt kadınları, sosyal yaşamdan siyasal yaşama, kültür sanattan yaşamın birçok alanına kadar önemli başarılara imza attı.   25 Ekim 1992'de Güney Kürdistan'a bağlı Xakurkê alanında girdiği bir çatışma sonucu teslimiyeti kabul etmeyerek kendini kayalardan atarak eylem yapan PKK komutanlarından Gülnaz Karataş (Berîtan Hêvi) ölümünün 25. yıldönümünü geride bıraktı. Kürt Kadın Özgürlük tarihinde direniş geleneğinin oluşmasında tarihi bir rol oynayan Gülnaz Karataş, Xaxûrkê'de KDP peşmergeleri ile son mermisine kadar savaşıyor. 1992 senesi Kürtlere karşı Kürt işbirlikçiliğinin yoğun saldırılarla yöneldiği bir dönem. Kürt işbirlikçilerin görüldüğü o senelerde ihanete ve işbirlikçi ilkel milliyetçiliğe karşı bir kin büyüttü içinde Berîtan. Ya onları alt edecek ve geri püskürtecekti, ya da teslim olmayacaktı...   Teslimiyete karşı boyun eğmeyen bir kadın   Teslim olmadı... Teslim olmayı seçmeyecek kadar yiğit olan Berîtan, "Teslimiyet asla" ruhunu kuşanarak 25 Ekim ruhunu içselleştirdi. KDP peşmergelerinin, "Teslim ol, bir şey yapmayacağız. Biz de Kürdüz" demelerine rağmen, "Kürt gericiliğine teslim olmam" demiştir. Ardından kayalardan kendini aşağıya atan Berîtan zılgıtıyla bir özgürlük çizgisinin yaratıcısı oldu. Berîtan'ı en iyi tanımlayan ve teslimiyete asla boyun eğmeyeceğini gösteren satırlarından birinde "Savaş gülüm, sıkı savaş, savaştıkça varız biz. Savaştıkça güzelleşir çoğalır, savaştıkça, severiz. Umuttan, sabahtan, ateşin çocuklarından korkan düşmanı vurmaya gidiyorum" diyerek baş eğmezliğin simgesi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.    'Aydınlık bir geleceğin isyanı kopacak dağlarda'   Savaştıkça var olmanın umudunu taşır Berîtan. Berîtan Kürt halkına ve kadınına reva görülen kölelik, soykırım ve katliam yolunu parçalama yemini eder. Berîtan Kürt olarak kendi kimliğiyle var olabilmek ya da Kürt olduğunu ifade etmek için büyük işkenceleri, zulümleri ve ölümü göze alarak yola koyulur. Dersim'in asi kızı olarak bilinen Berîtan, 38 katliamında kendilerini uçurumdan atan yüzlerce kadının çığlında kendisini arar. Dersim dağlarında kendilerini uçurumlardan atan kadınların çığlıklarıyla öfkesini bileyen Berîtan, "Yakında aydınlık bir geleceğin isyanı kopacak dağlarda, acının isyana dönüştüğü gün geldi" diyerek yönünü dağlara döner. İlk olarak Binevş ismini kullanan Berîtan, aynı ismin bir başkasında olmasından kaynaklı yaşanan karışıklığa karşı ismini Berîtan Aşiretine olan ilgisiyle değiştirir ve aşiretin ismini kullanır.    Uzun bir süre PKK'de basın işleriyle de uğraşan Berîtan, bu çalışmada yer almak istemez. Daha çok savaş alanında yer almak isteyen Berîtan, tüm ısrarlara rağmen Güney Kürdistan'da başlayan saldırılara karşı en önde yer alır. Halil Dağ'ın kamerasında yaşam bulan Berîtan'ın hikayesi, aslında kulaktan kulağa dolanan o anların bire bir aynısı olarak Kürt halkıyla buluşmuştu. Filmin ilk gösterime girdiği anlara tanıklık edenlerden biri olarak salonda gözyaşlarına hakim olabilen tek bir kişi görememiştim. Ardından bir uçurumu güzelliğiyle boğan Berîtan'ın zılgıtı salonu doldurmuş ve tüm kadınlar bir ağızdan zılgıtına eşlik etmişti. Berîtan'ın zılgıtına onlarca kadın eşlik ederken herkesin aklında kalan tek sahne ise Berîtan'ın KDP'nin ihanete bulanmış zihniyetine karşı verdiği, "Siz düşmanla işbirliği yaptınız, Güney'den Kuzey'in devrimine saldırıyorsunuz, hainsiniz, size teslim olmam" cevabının yansıdığı sahne olmuştu.    Berîtan, ihanetin yaşam bulduğu 1992 yılında duruşuyla binlerce peşmergeyi etkilemekle kalmamış, Kuzey Kürdistan'da da tüm ailelerin çocuklarında kendisini yaşatmıştı. Bugün 92 ihaneti yine Güney Kürdistan'da hayata geçirilmeye çalışılırken, Berîtan'ın ihanete karşı duruşunun bir kez daha hatırlanmasında fayda var diye düşünüyorum…