Aynaya sırtını dön ve kendi yüzünü asla unutma… 2021-06-02 09:05:06     “Kendini yeniden yaratma! Bir kadının içsel yolculuğu, kendi geçmiş ve geleceğinin tam ortasına dalması demektir. 'Bütün öğretilmişliklere inat kendini araması,  kendi varlığını sorgulaması, ben kimim?' sorusunun peşine düşmesi, özü açığa çıkarmanın bir adımıdır. Cesaretli ol ve bir adım at! Kendinle tanış.”   Rozerin İldan   Reform veya yenilikçi devrim 16. yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa’yı etkilemiş ve Katolik Kilisesi’ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir. Bu hareket Avrupa'nın değişim ve dönüşümüne sebep olmuştur. 1350 ve 1750’ler sonrasındaki gelişmeleri içeren tarih aralığı olarak bir yandan durmak bilmeyen savaşların, sık sık yaşanan kıtlığın, salgın hastalıkların her tarafı tuttuğu, köylü ayaklanmalarının olduğu, etnik ve dini azınlıklara zalimce infazlar uygulandığı bu dönem, bir yandan da dinin sorgulandığı, bilimin geliştiği, sanat, müzik ve mimari alanında muhteşem eserlerin üretildiği bir çağ olarak tarihe geçmiştir. Ortaçağda kadınlar her açıdan erkeklere tabiydi, yasa, toplum ve gelenekler tarafından kısıtlanıyordu. Bundan dolayı hem en kötü çağ hem de en iyi çağ olarak tanımladı Erasmus. Kitleler için kötü günleri barındıran bu yıllarda saraylarda eğitim alan, sanat bilim ve edebiyat alanında kabiliyetli kadınlar da yetişti. Bunlar kuşkusuz toplumun üst kesimlerinde bulunan kadınlardı. Ama bazı kadınlar çağa bilim, sanat edebiyat ve reform edilmiş dini inanış aktivisti olarak damga vurmayı başardılar. Her çağda kadın varlığını bir şekilde ortaya koymaya, kadınlar sınıflara sıkışarak kendilerini var etmeye çalışıyorlardı. Bitmek bilmeyen varlık yokluk mücadelesi her yerde kendini açığa çıkarıyordu. Her dönem kendi kadınlarını dışa vuruyordu.   Kadın, kendi değerlerine ulaşabilmek ve hakikati yeniden açığa çıkarmak için tırnaklarıyla kazıyor    Çağlar kendi tarihini yazıyor, yok sayılan bir varlık olarak kadın satır satır, yok sayılanı, talan edileni açığa çıkartıyor tarihsel değerlerini korumak için bütün bedenini ortaya koyuyordu. Geçmişle gelecek bir oluyor, an’da var olarak, insanlığın başlangıcından bugüne kadar yazılan anlatılan ne varsa kendi gerçekliğini açığa çıkarmak için büyük çıkışlar yapıyorlar. Arkeolojik kazıyla, her çağda yaşam değerlerine toprak atılan kadın, kendi değerlerine ulaşmak tüm hakikati yeniden açığa çıkarmak için tırnaklarıyla kazıyor. Her katmanda güçlü kadın gerçeği açığa çıktıkça, direnen, baş kaldıran, kabul etmeyen kadın gerçekliğiyle karşılaşıyoruz. Karanlık çağ olarak da bilinen ortaçağ destanlarına bakmak bu gerçekliği birazda olsa açığa çıkarmaktadır. Çünkü her çağ bir sonraki çağın özünü inşa etmektedir. Önemli destanlara sahip olan 13. yy’da isveç ortaçağ tarihi için bir kaynak olarak kullanılan efsanevi bir Norse Destanı olan  Hervarav Saga’ da, her zaman savaşlara katılan ve korkmayan genç bir kadın varmış.  Savaşçıları yenilmez kılan Hervor, tyrfying adında büyülü bir kılıçla savaşırmış. Tyrfying, daime güneş ışığı gibi parlıyormuş. Tıpkı Güneş ‘in yaptığı gibi kılıfından çıkarılıp kenarları ortaya çıktığında her zaman birinin öldüğü bilinirmiş. Kılıç tarafından yapılan en ufak yarada bile yaşayabilecek tek bir canlı yokmuş. Genç kadının gücü, güneşle bir olunca karşısında hiçbir güç duramazmış.  Duramaz ! Bugün kadının elinde olan muazzam güç yaşamın her alanını kaplamış durumda. Kadınsan ve şiddete maruz kalıyorsan, yaşamak için cesaretine sığın. Kadınsan ve yaşamak istiyorsan güneşin eli her zaman yanı başında. Güneşe yüzünü dön.     Kadın topluma güç veriyor   Güneş nasıl ki doğaya güç yaşam veriyorsa, kadında bulunan toplumsal hafıza toplumun tüm dinamiklerine hatta her hücresine kadar güç veriyor. Tarihsel özü taşıyan, kendinde bütün yaşamı barındıran bir cinsin vücut bulmuş haliyiz. Yüzyıllar boyunca üstü örtülmeye çalışılan, değerleri altüst edilen, emeği yok sayılan kadınlar bugün kendi varlık gerekçeleriyle bu çürük düzene karşı başkaldırıyor. Toplumun ona dayattığı bütün rollerden sıyrılıp kendisini yeniden inşa ediyor. Bu yeniden inşa sürecinde, suyunda toprağında, demirinde kendinden bir parça olduğunu bilerek emin adımlarla yol alıyorlar. En önemlisi bütün bildiklerini haykıra haykıra anlatıyorlar! Susmuyorlar! Sistemsel tüm baskılara rağmen seslerini her zamankinden daha güçlü çıkarıyorlar.    Her canlı baskı altına alınmaya çalışılıyor   Toplum olarak büyük bir cendere altında yaşadığımız bu coğrafyada herkes her canlı, baskı ve itaat altına alınmaya çalışılıyor. Erk egemen zihniyet kendi kendini itaat altına almış kendi düşüncelerinin kölesi olmuş durumda. Bu muazzam kölelik fırtınası insanların içine ilmek ilmek işlenmiş, herkes kendinden zayıfını itaat altına, baskı altına almaya çalışıyor!  Zirvede olan da kendini düşünceleri altında eziyor. Kof bir özgüvenle, hücrelerine kadar sinmiş kölelikle böbürlene böbürlene geziyor. İyi gez, hoş gez, ama yavaş gez... karşında kadın var! Karşında tarih var! Karşında yaşam var! Bu yaşama karşı gerçekleştirilmek istenen her şiddet ve baskı her an verilen mücadeleyle ve kadının özüyle, kendisini bulmasıyla boşa çıkmaktadır.    Geleceğimiz için ilmek ilmek zaferi öreceğiz   Şiddet, sistemsel bir sapmadır. Erkek egemen zihniyetin kendi iktidarını kanıtlamak için başvurduğu bu yöntem binyıllardır kılık değiştirerek devam ediyor. Maskesiz tanrılar çağında yaşayanlar olarak, tahakkümü, şiddeti, tecavüzü, tacizi, baskıyı, yok sayılmayı bu kadar iyi maskeleyen tanrıların kurmaya çalıştığı yaşamı boşa çıkarmak bu kadar kolay mı? Değil. Ama biz kadınların mücadele gerekçesi zoru başarmak ve maskeleri teker teker indirmektir. Biz bu yaşama karşı sorumluyuz, geleceğimiz için ilmek ilmek başarıyı ve zaferi öreceğiz.  Kendimizi yeniden yaratacağız.   Aynaya sırtını dön ve kendi yüzünü asla unutma   Kendini yeniden yaratma! Bir kadının içsel yolculuğu, kendi geçmiş ve geleceğinin tam ortasına dalması demektir. Bütün öğretilmişliklere inat kendini araması,  kendi varlığını sorgulaması, ben kimim? Sorusunun peşine düşmesi, özü açığa çıkarmanın bir adımıdır. Cesaretli ol ve bir adım at! Kendinle tanış. Aynadaki varlığınla, hissettiklerinle karşı karşıya gel. Aynaya sırtını dön ve kendi yüzünü asla unutma. Yaşadıklarını sana yaşatılanları ve yaşatılmak istenilenleri asla unutma!    Kadınsan ve şiddete baskıya maruz kalıyorsan, yaşamak için kendini anlat!  susma, haykır, çünkü kadınlar birlikte güçlü!