Kwestan Dawudi’nin Yaşam Öyküsü: Elbette kazanacağız, çünkü direniş yaşamdır

  • 09:02 14 Haziran 2024
  • Jıneolojî Tartışmaları
 
“Kwestan Dawudi’nin siyasi mücadelesindeki sloganı, ‘Direniş yaşamdır’ ve ‘Elbette kazanacağız’idi. Bu sloganı her zaman gülümseyerek ve büyük bir ciddiyetle yaşamında esas kıldı.”
 
Necibe Qeredaxi
 
Yaşam; acıları, çelişkileri ve mücadeleyi birlikte yaşamak, hissetmek, o duyguyu bilince dönüştürmek ve adaletsiz, eşitsiz, baskıcı bir gerçeği değiştirmek için sorumluluk almak, öncülük etmektir... İnsanın oluşum diyalektiğini ispatlayan sürecin kendisidir bu. Baskı hissi, yaşam boyunca unutmayacağımız ilk tepkiye yol açar. Ama aynı tepki, daha ilk adımdan itibaren güzel, doğru ve iyi yaşamın hakikatine ulaşma tutkusunun da başlangıcı olur. Yaş kaç olursa olsun insanı enerjiyle dolu bir gençliğe çeken, bu tutkudur. Bu sayede zorluk ve zahmetler, işkence ve tüm engeller insanın gözünde bir seraba dönüşür, amaca ulaşma tutkusu içinde eriyip gider. Kwestan Dawudi’nin yaşamındaki döngü, gençliğinden beri böyle yol alıyor. Bu yüzden onun yaşam öyküsü, tarihin kıyısında kalmaya razı gelmeyen, duyguyla bilinçle, mücadeleyle, coşku ile tarihi kendi elleriyle yazmak isteyen kadınların öyküsüdür. Kendi ayakları üzerinde büyüyen bir tarihin yolunda oldu. Bu yüzden yola düştüğü ilk andan yaşamının son anına kadar “yaşamak direnmektir” şiarını esas alması ve son anlarında Doğu Kürdistan’da Jin, Jiyan, Azadî devriminin arifesinde “elbette kazanacağız” demesi tesadüf değil.
 
Kwestan Dawudi, dayatılan kadın kimliğinin ötesinde, tarihin derinliğini ve gerçek rolünü üstlenen hakiki kadın kimliğini yaratmanın peşindeydi. Yurtsever yönünü, işgalciye boyun eğmeyen direnişçi kimliğe sahip Mahabad şehrinden ve Çarçira Meydanı’ndan alıyordu. Yurtseverliği, kaçınılmaz bir ilke olarak görür, özgürlüğü dar bir çerçevede tanımlamazdı. Özgürlüğün kıymetini kadının, toplumun, toprağının özgürlüğüne bağlı olduğunu düşünürdü ki tamamı için özgür düşünce gerekir. Öğrenci olduğu zamanlar siyasi eylemlere başlar, Doğu Kürdistan’daki 1979 ayaklanmasına katılır, büyük bir cesaret ve kabiliyetle gizli bir örgüt olan Komala’da mücadelesini sürdürür.
 
İran takvimiyle 1357’de yani 1978’de İran Devrimi’nin patlak vermesi sırasında, diğer bazı Kürt kadınlar gibi Kwestan da Şah rejimine karşı isyan dalgasına katıldı. Şah hükümetine karşı devrimin gelişmesiyle birlikte, sonra da Komala olarak anılmaya başlanan, “İran Kürdistanı İşçilerinin Devrimci Örgütü’ne katıldı. Mahabad’daki örneğin “İki Katlı Lise’’ denilen kız lisesi ve “Kitap Sergisi” gibi ünlü grevlere en başından itibaren katıldı. Daha sonra Mücadeleci Öğrenciler ve Komünistler Birliği’nin faaliyetlerini destekledi. Başta Şah rejiminin hâlâ geçerli olduğu Mahabad olmak üzere, siyasi tutukluların serbest bırakılması için yapılan tüm eylemlere katıldı.
 
Kwestan Dawudi; “özgürlük mücadelesini bir erkek alanı değil, yeni bir kimlik mücadelesi alanı” olduğuna inanıyordu. Bundandır ki peşmerge saflarıyla ilişkilendi. Başlangıçta, ilk Peşmerge grubu olarak Zgdraw köyüne konumlandı ve ardından Qizilce köyünde kaldı. 1979 yılının sonlarında, başka bir arkadaşıyla birlikte eylem örgütlemek için Tahran’a giderken İslam Cumhuriyeti güçleri tarafından tutuklandı. Tahran ve Urmiye hapishanelerinde, ağır işkenceler altında yaklaşık beş yıl hapsedildi.
 
Kwestan, hapishanenin tüm zorlu koşullarına büyük bir cesaret ve kararlılıkla katlandı, örgütsel sırlarını sadakatle sakladı. Kwestan’ın birçok mahkûm arkadaşı, cellatların baskıları karşısında cesaretini bir an bile kaybetmeyen cesur, mutlu, baş eğmeyen bir genç kadına tanıklık ettiklerini söylüyor.
 
Güney’in sesini dünyaya duyurdu
 
1990’ların başında, Güney Kürdistan Baas Partisi’nin saldırısı altındayken Kwestan, Hangaw Radio’da Güney’in ünlü şahsiyetleri, Güney mücadelesinin tarihi ve ulusal baskı üzerine program yapıyordu. Siyasi, toplumsal faaliyetlerden bir an olsun uzak düşmüyor, Güney’in sesini dünyaya duyuruyordu. Halepçe’ye yönelik kimyasal saldırılarda, Enfal’de, işgalcilerin saldırılarında, iç savaş sırasında hep bağımsız bir ses ve yüz oldu. 
 
Kwestan Dawudi, Kürdistan’daki olumsuz siyasi durum nedeniyle yönünü İsveç’e verdi; ama o sadece fiziksel olarak İsveç’teydi. Ruhunu ve duygularını Kürdistan’da bırakmıştı. Bir süre yurt dışında özellikle kadın hakları ve mazlum Kürdistan halkının hakları için çalışmalarını yüksek bir enerjiyle sürdürdü. 
 
Politik kimliğin tutkunuydu 
 
Kwestan, Kürdistan’ın neresi olursa olsun, Kürdistan’ı bölen sınırlara bakmaksızın, nerede mücadele imkânı varsa orada halkının özgürlüğü için istekle, gönüllü ve bilinçli olarak mücadele eden kadındı. Kwestan, ne istediğini bilen bir kadındı. Eşitlik, adalet ve özgürlük hayallerini gerçekleştirecek politik kimliğin tutkunuydu her zaman. 
 
Kwestan, uzun yıllar Kürdistan Ulusal Kongresi üyeliği yaptı, aynı zamanda aktif bir şekilde diplomasi çalışmalarına katıldı. Son yıllarda Kürdistan Ulusal Kongresi’nin yönetim kurulu üyesi olarak aktif ve fedakâr bir şekilde çalıştı.
 
Ulusal birliğe inandı 
 
Kwestan, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesini Kürt halkının kurtuluş mücadelesinden koparmadan ele alıyordu. Eşitliğe, sosyal ve ekonomik adalete, sekülerliğe ve ulusal birliğe inandı. Ne yaptıysa inanarak gönüllü bir şekilde, bütün enerjisini katarak yaptı. Kadın katılımının ve toplumsal bilincin ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Bu doğrultuyla ulusal sorun, kadın, edebiyat ve kültür üzerine dikkat çeken yüzlerce konuşma, radyo ve televizyon röportajları yaptı. Bu konuda ne coğrafi ne de toplumsal olarak Kürdistan halkları ve bölgeleri arasında hiçbir ayrım yapmadı.
 
Efrîn’deki direnişe destek verdi
 
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Kadın Komisyonu heyetinde yer aldı. Topluma yönelik devlet saldırılarına karşı başta kadınlar olmak üzere halkın mücadelesine destek vermek için Kuzey Kürdistan’ı ziyaret etti. Özellikle Kobanê’nin özgürlüğü hamlesi olmak üzere Batı Kürdistan’a destek kampanyalarında aktif olarak yer aldı, daha sonra Efrîn’deki direnişe destek verdi, halkın ulusal bilinçle Efrîn’i sahiplenmesi için canla başla çalıştı.
 
Kwestan, iradesi güçlü, sadakati, konuşkanlığı ve güler yüzüyle çalışkan bir kadındı. Bir anne ve eş olmasına rağmen, özgür eş yaşam modelini düşünsel ve pratik olarak somutlaştırdı. Eşi ve oğulları için bir arkadaştı. Özgür ruhluydu ve yaptığı her şeyde etrafındakileri etkilerdi. Kwestan Dawudi hayata bağlılığı, mücadelesi ve savunma ruhu güçlü bir kadındı, nerede olursa olsun enerji doluydu ve herkesi düşünmeye ve harekete geçmeye zorlardı.
 
‘Direniş yaşamdır’
 
Kwestan’ın Jîna devrimi için son planı, kırmızı Kurdi kıyafetleri içinde diğer kadınlarla bir yürüyüş düzenlemek, yürüyüşteyken o güzel sesiyle bir marş söylemekti. Ne yazık ki hastalığının ağırlığı bunu yapmasına engel oldu. Kwestan Dawudi’nin siyasi mücadelesindeki sloganı, “Direniş yaşamdır” ve “Elbette kazanacağız” idi. Bu sloganı her zaman gülümseyerek ve büyük bir ciddiyetle yaşamında esas kıldı.
 
Hiçbir zaman şikayet etmedi 
 
Kwestan Dawudi, siyasi mücadelede nasıl cesaretliydiyse aynı cesaretle yaklaşık 19 ay kanserle mücadele etti. Hiçbir zaman yüzünü ekşitmedi, şikâyet etmedi. Aklı, gönlü her zaman bu hastalığın pençesinde kalan yoksullardaydı. Her zaman şikâyetim yok, yaşıyorum derdi!
 
26 Ocak 2023 sabahı yaşadığı Süleymaniye kentinde yaşamını yitirdi. Son sözleri olan “Direniş yaşamdır!”, “Elbette kazanacağız!” ile Seywan’daki şehitlikte toprağa verildi.
 
Jineolojî Dergisi’nde bu direnişçi kadının yaşam öyküsünü paylaşarak son sözündeki umudu ve inancı çoğaltmak istedik. Kwestan Dawudi’nin 2016 yılında bir Jineolojî panelinde yaptığı sunumu olduğu gibi paylaşarak Kwestan’ın duygu ve düşünce dünyasını daha yakından tanımak, mücadelesini anmak ve kadının yazısız tarihine bir yazıyla kaydetmek istiyoruz.
 
* Kwestan Dawudi’nin 19 Haziran 2016 tarihli tarihli Jineolojî Paneli’nde Yaptığı Sunumun 1. Bölümü haftaya yayınlanacaktır. 
 
* Bu yazı, Jineolojî dergisinin “Rojhilat” dosya konulu 28. sayısından kısaltılarak alınmıştır.