Avukat Gizem Miran: S ve Y tipleri boşaltılmalı

  • 09:02 21 Şubat 2024
  • Hukuk
 
 
AMED - S ve Y tipi cezaevlerinin artırılmasındaki temel amaçların başında insansızlaştırma politikalarının geldiğine vurgu yapan ÖHD Amed Şube Eşbaşkanı Gizem Miran, “Bir an önce S ve Y tiplerinin inşası hemen durdurulması, diğerlerinin de boşaltılması gerektiğinin altını çiziyoruz” dedi.
 
Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde siyasi tutsaklar için şartlar her geçen gün daha zorlaştırılarak tecrit sürdürülüyor. İktidarın artırmayı planladığı S ve Y tipi cezaevleri ile tutsaklar için tecrit üzerine inşa edilmiş bir cezalandırma sistemi inşa edilmeye çalışılırken, ortalama kapasiteleri 300-400 olan bu cezaevleri ile tutsakların güneş göremedikleri, birbirleri ile temas kuramadıkları tamamen sosyal yaşamdan izole etme amaçlanıyor. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Hapishane Komisyonu’nun Y tipi, S tipi ve yeni tip yüksek güvenlikli cezaevlerine dair 2023 yılında açıkladığı raporuna göre Türkiye’de en az 16 yüksek güvenlikli, 4 tane Y ve 6 tane S tipi cezaevi bulunuyor. Y tiplerinin yüksek güvenlikli cezaevleri ile mimari farklılıklar taşındığı kaydedilen raporda, bu nedenle tecridin, hak gasplarının ve ihlallerin de daha yoğunluklu yaşandığına dikkat çekildi.
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şube Eşbaşkanı Gizem Miran, S ve Y tipi cezaevlerinin artışına ve bunun tutsaklar üzerindeki etkisine dair konuştu.
 
‘Devlet kurumlarına başvurularda bulunmaktayız’
 
Hak ihlallerinin gün geçtikçe arttığını vurgulayan Gizem, tutsaklarla yakından ilgilendiklerinin altını çizerek, açlık grevi sürecine işaret etti. Grev eyleminin hem Kürt sorununun demokratik çözümü hem de Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması talebiyle sürdüğünü kaydeden Gizem, “Biz de dernek olarak açlık grevine giren mahpusların hem fiziki hem de başka iyilik halleri açısından zaman zaman hapishaneleri ziyaret etmekte, ilgili raporları yayınlamaktayız. Bununla ilgili birçok devlet kurumuna başvuruda bulunmaktayız. Sivil toplum örgütleriyle de aynı şekilde demokratik kamuoyuna, ilgili idari kanunlara bir an önce bu yasal, meşru talebe cevap olunması gerektiğinin altını çizen başvurular yapmaktayız” dedi.
 
‘Hücreler güneş almayacak şekilde konumlandırıldı’
 
S ve Y tipi cezaevlerinin arttığına dikkat çeken Gizem, bu cezaevlerinin F tipinden daha ağır bir infaz rejimi haline geldiğini belirtti. S ve Y tiplerinde izolasyon sisteminin amaçlandığını vurgulayan Gizem, “Hücrelerin güneşi almayacak şekilde konumlandırıldığı, güneşe karşı ters bir şekilde konumlandırılarak inşa edilen bir hapishaneden bahsediyoruz. Aynı şekilde hapishanelerin dışarıya bakan pencerelerinde güneşin daha az girmesi için daha sıkı örülmüş tel örgülerden bahsetmek mümkün. Burada bulunan tüm mahpuslara günlük bir buçuk saat havalandırmaya çıkma hakkı veriliyor. Oysa ki kanun bu noktada çok açık, ağırlaştırılmış müebbet alan kişiler hariç diğer kişilerin ceza infaz sistemi içerisinde infazı yapılırken sabah sayımında havalandırma kapısının açılacağını, akşam sayımında da kapanacağını öngörmüştür ama buna rağmen S ve Y tiplerinde süreli hapis cezası alanlar günlük 1 saat havalandırmaya çıkmaktadır. Bu uzun vadede işkence haline gelmektedir” sözlerine yer verdi.
 
‘Görüşlere ciddi engeller oluşturuluyor’
 
Gizem, S ve Y tipi cezaevlerinde hücrelerin, insansızlaştırmaya yönelik şekillendirildiğine dair aktarımlarda bulunurken, “Mahpuslar, S ve Y tiplerinde hastaneye sevklerde veya duruşmalara getirildiğinde tek kişilik ring araçlarında getiriliyorlar. Tamamıyla hapishanenin genel yapısı sosyal izolasyona dayalı bir tecrit sistemine dönüşmekte. Hapis cezası demek cezalandırma aracı demek, hapishaneler bu mantıkla oluşturulmuş. Ancak bu tip hapishanelerle ceza içinde cezaya dönüştürülen insanlık dışı bir muameleye dönüşen bir infaz sürecinden bahsetmek mümkün. Bu tip hapishaneler özellikle şehirden çok uzağa konumlandırılmış durumdalar. Şehirden izole bir ortamda bulunduğu durumu kişiler üzerinde bir psikolojik baskı da yaratmakta. Bununla birlikte görüşlerin önünde ciddi bir engel oluşturmakta. Hapishane komisyonumuzun ziyaretlerinde öğreniyoruz ki ailelerin birçoğu hem hava koşulları hem de hapishaneye erişmek oldukça zor olduğundan görüşe dahi gidememekte” şeklinde konuştu.
 
‘İnsanlık dışı muamele’
 
S ve Y tipi cezaevlerinin artırılmasındaki amaca dair değerlendirmelerini aktaran Gizem, “İnsanlığa karşı suç” diyerek bu hapishanelerin büyük tahribatlara yol açtığına dikkat çekti. Gizem, “Demokratik siyasetin kapısının kapatıldığı dönemlerde ülkenin birçok kesiminde hak ihlalleri yoğunlaşır. Kişiler baskı ortamı içerisinde yaşamaya devam eder. S ve Y tipleri de bunun bir parçası diyebiliriz. Ülkedeki tecrit politikası derinleştikçe, demokratik siyasetin önü kapandıkça kişilerin hakları, örgütlenme özgürlüğü, toplantı, gösteri, yürüyüşü hakkı, adil yargılanma hakkı gibi birçok başlıkta ele alabileceğimiz hakları kısıtlandıkça bunun da bir örneğini tabii ki hapishanelere yansıması olarak görüyoruz. S ve Y tiplerinin günümüzde yoğunlaştırılması, sevklerin buraya yoğun bir şekilde yapılması zaten infaz rejiminin kendisinin insan ruhunda, insan bedeninde yarattığı büyük tahribatlar varken, bu tahribatları daha da arttıran, insanlığa karşı suç, insanlık dışı muameleye işkence diye tabir edebileceğimiz sonuçları ortaya çıkarmakta” ifadelerini kullandı.
 
‘Bir an önce inşası durdurulmalı’
 
Söz konusu cezaevlerinin hasta tutsaklara etkisine değinen Gizem, şu sözlere yer verdi: “Güneş görmeyen, havalandırmaya çıkamayan nemli ıslak çamaşırlarını rutubetli bir ortamda kurutmaya maruz kalan insanlar uzun vadede hele ki hasta, kronik rahatsızlıkları varsa insan bedeninde yaratacağı tahribatlar oldukça fazla. Bizlerin bile güneş ışığına maruz kalmadığımızda bedenimizde, ruhumuzda yarattığı etkilerini görmezden gelmek oldukça zor. Hastaneye erişimleri daha az, hastaneye çıkarılırken tekli ring aracında hastanın götürülmesi bir sorun. Ayrıca hapishane koşulları içerisinde sadece bir buçuk saat havalandırmaya çıkıyor oluşu, güneş görmeyen yerde kalıyor oluşu hasta mahpus açısından oldukça zor bir durum. S ve Y tiplerini genel olarak sosyal izolasyonun bir yansıması olarak görmek mümkün. S ve Y tiplerinin hem mevzuata hem evrensel hukuka aykırı olduğunun bir kez daha altını çiziyoruz. Bir an önce S ve Y tiplerinin inşası hemen durdurulmalı, diğerlerinin de boşaltılması gerektiğinin altını çiziyoruz.”