‘Yargılanmak istenen halkın avukatlığıdır’ 2024-12-06 15:00:55        İSTANBUL – “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın duruşmasında, savunmasını yapan ÇHD Yöneticisi Betül Vangölü Kozağaçlı, “Zulmedenlerden olmaktansa zulüm görenlerden olmayı tercih ederim. Yargılanmak istenen halkın avukatlığıdır” diyerek savunmasını yaptı. Mahkeme heyeti, Betül Vangölü Kozağaçlı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı ertelendi.   Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Yöneticisi Betül Vangölü Kozağaçlı’nın “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla yargılandığı davanın 2’nci duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu yargılanan Betül Vangölü Kozağaçlı duruşmaya, jandarmalar eşliğinde getirildi. Duruşmayı, çok sayıda yurt içi ve yurtdışından hukukçu izledi. Duruşmada ilk olarak dosya tanıklarının "sağlık mazereti" nedeniyle hazır olmadığı bilgisi paylaşıldı.   ‘Uzun namlulu silahlarıyla polisler büromuza geldi’   Ardından Betül Vangölü Kozağaçlı’nın savunmasına geçildi. Dayanışma gösteren herkese teşekkürlerini ileterek savunmasına başlayan Betül Vangölü Kozağaçlı, “Daha önce cemaatçi polislerin iddialarıyla yargılandım, o davada avukatlık faaliyetlerimi anlattım” dedi. Eşi Avukat Selçuk Kozağaçlı dahil birçok meslektaşının tutuklu bulunduğunu ifade eden Betül Vangölü Kozağaçlı, “6 Şubat gününden önce onu görmek ve mesleki faaliyetlerim için İstanbul'daydım. Ayrılmadan önce büromuza uğradım. İstanbul Adliye’si önünde bir çatışma olduğu haberi tarafımıza geldi. Çeteler arası çatışma mıdır, nedir öncelikle anlamadık. Adliyede bulunan duruşması olan meslektaşlarımla görüştüm, onlardan ve sağlıklarından haber aldım. Biz bunlarla ilgilenirken, bazı müvekkillerimiz ve kurumlara polis operasyonu yaşandığı bilgisi geldi. Biz bunlarla ilgilenirken uzun namlulu silahlarıyla polisler bizim de büromuza geldi. Meslektaşlarım ile birlikte büroda iken içeri giren savcı, Avukat Seda Şaraldı hakkında yakalama kararı olduğunu söyledi. Daha sonra bizim de kimliklerimizi aldı ve gözaltı kararı verdi. Neden diye sorduk, ‘TCK 314/2 falan deriz, bir şeyler buluruz’ denildi” diye belirtti.   ‘Bu acizliktir’   Emniyette de “işkenceli” bir süreç yaşadıklarını ancak bunu anlatmayacağını belirten Betül Vangölü Kozağaçlı, şu savunmada bulundu: “Amaç adli yöntemlerle suçu ortaya çıkarmak değildi. Kamuoyuna gözaltı sayısı ile gösteri yapmak amacıyla ters kelepçe, omuzlarımıza bastırarak görüntü vermekten ibaretti. Bu acizliktir. Adliyeye geldiğimizde savcılığın ‘314 falan’ lafının TCK 309'a dönüştüğünü gördüm. Bunun tek delili ise ne olduğu belirsiz bir şemadan ibaretti. Ben o gün büroya uğramamış olsam ne böyle bir delil, ne de böyle bir suçlama ile karşılaşacaktım. Böyle bir delili kolluk hazırlar, aşinayız. Ama bir savcının, bir yargılama makamının bu nasıl bir delildir, bu olay öncesi böyle bir şey varsa nasıl bir şey yapmazsınız, demesi gerekirdi. Ama denmedi. Ya kötü niyettir ya da savcı işinde uzman değildir.”   Müvekkil görüşmeleri kriminalize edildi   Avukatların müvekkilleriyle görüşmesinin suç sayıldığını dile getiren Betül Vangölü Kozağaçlı, “Bütün müvekkillerimden bahsetmek istemiyorum. Ama birinden bahsetmek istiyorum. Ayten Öztürk, meslek hayatımın ilk müvekkillerindendi. Örgütün Türkiye sorumlusu olduğu iddia ediliyor. Ayten Öztürk'ten uzunca bir süre bilgim olmadı. Birkaç yıl önce ailesi, ‘Ayten'den haber alamıyoruz, sırra kadem bastı’ dedi. Bir gece ‘Ayten Öztürk gözaltında, gelin görüşün’ dediler. Gittik ve gördük ki vücudunda yüzlerce yara iziyle aylardır işkence görmüş. Hakkında işkenceyi gizlemek için onu tutuklu tuttular. Davasının sonunda iki ağırlaştırılmış müebbet hapis verildi ve tahliye kararı kuruldu. Ayten Öztürk'ün işkencesi için onlarca suç duyurusu oldu, yargılandığı süreç devam ediyordu ve ev hepsiyle tahliye edildi. Böyle bir müvekkiliniz varsa ve size gelemiyorsa, siz ona gitmelisiniz. Ben de kendisiyle görüştüm. Bu avukatlıktır. Avukat müvekkil ilişkisi tam da budur. Kolluk bunu kriminalize eder, ancak bunu hakimler savcılar yapmamalıdır” ifadelerine yer verdi.   ‘Ben avukatlığımı bildiğim gibi yapmaya devam edeceğim’   Betül Vangölü Kozağaçlı: “Ben tutuklandım ve hakkımda tanık lazım oldu. Tesadüf eseri 2 ay sonra hakkımda peş peşe 2 tanık ifade verdi. Dedikleri de avukatlığımdan başka bir şey değildi. Benim gerçeğim bu, 7 yaşında avukat olmak istedim ve hep avukat kalacağım. Bundan 5 yıl sonra tutuklansam benim avukatlığıma şahitlik edecek onlarca kişi yine bulunur. Ben avukatlığımı bildiğim gibi yapmaya devam edeceğim” dedi.    ‘Kimse bana susma hakkını öğretemez’   Gözaltına alındığı avukatlık bürosunda ele geçirilen dava dosyalarının “örgütsel doküman” şeklinde raporlandığını söyleyen Betül Vangölü Kozağaçlı, “Dosya içerisinde bulunan belgelerin büroda olmasından daha doğal ne olabilir. Hakkımda sosyal medya paylaşımlarını bilmem, takip de edemem. Barolar, milletvekilleri, basın kuruluşları açıklamalar yapmışlar, ben bunlara ancak teşekkür ederim. Ama hiçbirine müdahale edemem. Yine ‘Örgütsel tavır’ denen bir şey olduğu ve bir kitapçıkta yazdığı söyleniyor. Mesleki birikimime hakaret kabul ederim, kimse bana susma hakkını öğretemez. Kimse haksız ve hukuksuz gözaltı süreçlerinde nasıl davranılacağını bana öğretemez. Susmak, haktır, müvekkillerime de tavsiye etmişimdir. Tartışmam. Ama ben o gün susma hakkı kullanmadım, avukatlık Kanun gereği bana tanınan hakkı kullandım ve tutanağa şerh düştüm. Bunun bile farkında değil, soruşturma makamı” ifadelerini kullandı.   ‘Zulmedenlerden olmaktansa zulüm görenlerden olmayı tercih ederim’   Betül Vangölü Kozağaçlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pislik içinde bir nezarette, tuvalet kağıdı dahi vermezken, berbat bir yiyeceği size yedirmeye çalışıyorlar. Bunu reddedince de açlık grevi yaptı deniyor. Bizim savunman olduğumuz dosyalarda delil yaratılıyor, biz şikayetçi olduğumuzda delil karartıyorlar. Düzen bu dişliyle dönüyor, işte avukat bu dişliye çomak sokuyor. Biz bu nedenle saldırıya uğruyoruz. Biz nasıl avukatlık yapıyoruz? Ezenin değil, ezilenin avukatlığı. İşkencecinin değil, işkence görenin avukatlığı. Doğayı talan edenin değil, direnen köylünün avukatlığı. Bundan vazgeçecek değiliz. Berkin Elvan, katledilen bir çocuktu. Biz ve meslektaşlarımız o davalarda TOMA kameralarından gözümüz kör olana kadar defalarca izleyerek delil topladık. Berkin'i vuran böyle ortaya çıktı. Bu kolluğun görevidir normalde ama yapmıyorlar. Biz yapıyoruz. Yargılanmak istenen halkın avukatlığıdır, devrimci avukatlıktır. Bu nedenle Halkın Hukuk Bürosu hedef haline getirilmiştir. Üyesi ve yöneticisi olduğum ÇHD, bu yıl 50. yılını kutluyor. Onur duyuyorum. Depremde suç duyurusunda bulunmaktan ibaret değildir işimiz, enkazdan delil toplamaktır. Bu yüzden kolluk ÇHD'ye de düşman. Hapishanede ülkeyi takip etmek daha çok mümkün oluyor. Sağlık sistemimiz, eğitim sistemimiz, çocuklarımız. Daha kötüye gidiyor. Edip Cansever'in sözleriyle 2013'te bitirmiştim savunmamı, ‘Gülmek bir halk gülebiliyorsa gülmek’ diye. Biz yıllardır gülemiyoruz. Ama zulmedenlerden olmaktansa zulüm görenlerden olmayı tercih ederim. Gerekirse bedel ödemeye de razıyım.”   Duruşma ertelendi   Avukat Murat Yılmaz ise Betül Vangölü Kozağaçlı’nın mesleki faaliyetleri nedeniyle yargılandığını ifade etti. Dosyaya dair tanıkların oluşturulması için “tanık yaratma çalışması” yürütüldüğünü ifade eden Murat Yılmaz, “İki tanıkta Betül Vangölü Kozağaçlı ile ilgili özel hiçbir suçlama yok, söyleyemiyorlar. Çünkü böyle bir suçlama yok. Yalnızca avukat deyip teşhis ediyorlar” dedi. Murat Yılmaz, Betül Vangölü Kozağaçlı’nın tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı.   Ardından söz alan iddia makamı, Betül Vangölü Kozağaçlı’nın tutukluluk halinin devamını ve tanıkların dinlenmesini istedi.    Kararını açıklayan mahkeme, Betül Vangölü Kozağaçlı’nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme heyeti, tanıkların dinlenmesi için bir sonraki duruşmayı 12 Şubat 2025 tarihine erteledi.