30 cezaevindeki ihlaller paylaşıldı

  • 13:30 30 Ağustos 2024
  • Güncel
 
ANKARA - İHD’nin İç Anadolu Bölgesi’ndeki 30 cezaevine dair hazırladığı 2024 Yılı Ocak-Haziran 6 Aylık Hak İhlali Raporu’na göre cezaevlerinde hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele giderek yaygınlaşıyor. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi Hapishaneler Komisyonu, “2024 Yılı Ocak-Haziran 6 Aylık Hak İhlali Raporu”nu İHD Ankara Şubesi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında açıkladı. Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı’nın da katıldığı toplantıda İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi (MYK) Nuray Çevirmen raporun detaylarını paylaştı. 
 
Derneğe gelen başvurular, avukatların cezaevleri ziyaretleri, tutsakların yolladığı mektuplar ve aile görüşmeleri sonucunda derlenen bilgiler sonucunda hazırlanan raporda, 2024 yılı Ocak-Haziran içerisinde İç Anadolu Bölgesi’ndeki 4 açık, 26 kapalı olmak üzere toplam 30 cezaevinden yapılan başvurular yer alıyor.
 
En az 21 tutsak yaşamını yitirdi
 
Ocak ve Haziran ayları arasında çeşitli cezaevlerinde en az 21 tutsağın yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Nuray, “Mahpuslar tarafından 2024 yılı içerisinde de açlık grevleri yapılmış ve kimi hapishanelerde açlık grevleri hala devam ediyor. İç Anadolu Bölgesinde 2024 yılı Ocak-Haziran ayları içinde 4 hapishanede yaşatılan hak ihlallerine karşı en az 6 mahpus tarafından süresiz-dönüşümsüz mahpuslar tarafından açlık grevi eylemleri yapılmıştır” dedi. 
 
İmralı tecridi
 
Nuray, şöyle konuştu: “Gerek hapishanelerde derinleşen işkence ve hak ihlallerinin gerekse de Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’ın üzerinde devam eden ağır tecrit koşullarının bir sonucu olarak mahpuslar 27 Kasım 2023 tarihinde; hapishanelerde yaşatılan hak ihlallerinin sonlandırılması ağırlaşan infaz koşullarının düzeltilmesi, İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulan Abdullah Öcalan üzerinde uzun zamandır sürdürülen tecrit koşullarına son verilerek aile ve avukat görüşlerinin sağlanması ve Kürt meselesine demokratik çözüm talebiyle süreli-dönüşümlü açlık grevlerine başlandı. Mahpuslar tarafından yapılan açlık grevi eylemi, 130. Gününden itibaren, 4 Nisan 2024 itibari sonlandırılarak; mahkemelere, telefon ve aile görüşlere çıkmama yönünde boykot eylemleri biçime dönüştürüldü. Bu eylem de yine basına yansıyan bilgilere göre 3 Temmuz 2024 tarihinde sonlandırıldı.”
 
1083 sağlık hakkı ihlali
 
Tutsakların sağlığa erişim haklarının engellendiğine işaret eden Nuray, “2024 yılı Ocak-Haziran Ayları arasında İç Anadolu Bölge Hapishanelerinde en az 1083 sağlık hakkı ihlali meydana gelmiştir” bilgisini verdi ve Kimi ihlalleri sıraladı:
 
“*Adli Tıp Kurumu tarafından, tam teşekküllü hastane ve üniversite hastaneleri tarafından 2hapishanede kalamaz raporları’ kabul edilmemiş ve ağır hasta mahpusların infazları ertelenmemiştir. ATK bu kararlarda tıbbi ve etik ilkelerin dışında politik karar süreci yürütmektedir.   
 
*Hasta mahpuslar, tek kişilik hücre bölmeli araçlarla sevk edilmekte, bu bölmeler çok küçük olup nefes almanın dahi imkansız hale geldiği, yazın sabahtan akşama kadar güneşin altında ve kışın da soğuk olan bu araçlarda bekletilmektedirler. Bu araçlar temizlenmediği için mikrop saçmakta ve hastaneye gidenlerin sağlığını da olumsuz etkilemektedir.
 
*Hastane sevkleri ya yapılmıyor ya da uzun zamanlara yayılarak yapılıyor, bu da hastalığın seyrinin ilerlemesine neden oluyor. Mahpuslar kelepçeli muayene edilmekte, kelepçeli olarak hastane sevkleri yapılmaktadır. Mahpusların diş tedavileri yapılmamaktadır. 
 
*Hasta mahpusların hastane sevkleri tek kişilik bölmeli, havasız ve sağlığı olumsuz yönde etkileyen ring araçlarıyla yapılmaktadır.”
 
Tutsakların çeşitli boyutlarda işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade eden Çevirmen, bu başlık altında aynı tarihlerde en az 620 ihlal meydana geldiğini ancak Adalet Bakanlığı’nın bu konudaki verileri paylaşmaması, haberleşmenin sürekli olarak engellenmesi, ve yetkili makamlara ve insan hakları örgütlerine iletmemesi nedeniyle işkence ve kötü muameleye maruz kalan tutsak sayısının belirtilen sayının çok üzerinde olduğunu ortaya çıkardığını belirtti. 
 
11 tutsak darp edildi
 
Nuray, tutsakların maruz bırakıldığı kötü muamelelere dair örnekler verdi. Nuray, Ereğli Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutsak M. T. A’nın hastane sevki esnasında jandarma tarafından işkenceye maruz bırakıldığını aktardı. Öte yandan, Samsun Kavak S Tipi Kapalı Cezaevi’nde 4 Mart tarihinde sabah sayım için gelen infaz koruma memurlarının ‘sayım var, arama var’ diyerek koğuşlara girdiğini, 11 tutsağın darp edildiğini, 7-8 saat boyunca 11 tutsağa yemek dahi verilmediğini açıkladı. 
 
Doğrudan kişi güvenliği hakkını ve sağlık hakkını ihlal eden uygulamalar dışında cezaevi yönetimlerinin çok çeşitli yöntemlerle baskı kurmaya çalıştığını aktaran Nuray, iletişim yasakları ve diğer sorunlara dair en az 1573 ihlal meydana geldiğini söyledi. 
 
Sevk ve sürgünler
 
Son yıllarda cezaevlerinde en yoğun hak ihlali yaşanan başlıklarından birisinin zorunlu sevkler olduğuna dikkat çeken Nuray, “Sevkler öncesi kısa sürede mahpusların bilgilendirilmesi, kimi durumlarda hiç haber verilmeden başka gerekçelerle koğuş ve hücrelerden çıkarılarak gerçekleştirilmesi, sevk edildikleri halde eşyaları verilmeyen, eşyalarının bir kısmı eski hapishanede bırakılan çok sayıda mahpus bulunmaktadır. Sevk edilen mahpuslar hapishanelere girişlerde çıplak arama uygulamasına maruz bırakılmakta, kabul etmeyen mahpuslar darp ve şiddete maruz kalmaktadırlar. İç Anadolu Bölge Hapishanelerinde en az 140 mahpus kendi istekleri dışında sevk ve ailelerinden uzak yerlerde tutulmalarından kaynaklı olarak hak ihlali yaşamaktadır” dedi.
 
Maddi destek ve hukuki talepleri
 
Nuray, İç Anadolu Bölge Cezaevlerinde tutulan 3 tutsağın maddi destek talebinde, 3 tutsağın ise hukuki destek talebinde bulunduğu bilgisini paylaştı. 
 
İç Anadolu Bölgesinde bulunan açık cezaevlerinden toplam 62 başvuru alındığını kaydeden Nuray, 250 hak ihlali tespit edildiğini, yabancı uyruklu mahpuslar tehdit ve hakarete maruz kaldığını ve izin haklarının kullandırılmadığını ifade etti. 
 
‘Sorumlular hakkında cezai yaptırımlar uygulanmalı’
 
Nuray’ın ardından söz alan Yazmacı ise raporun sonuç ve öneriler kısmını paylaştı: 
 
“*Ulusal ve uluslararası insan hakları hukukunda; mahpusların hakları ile ilgili oldukça gelişmiş standartlar olmasına karşın mahpuslar ilgili hakları ve düzenlemeleri doğrudan kullanamamakta, tutuldukları yerlerde bulunan yetkililer aracılığı ile ancak kullanabilmektedir. 
 
“İç Anadolu Bölgesindeki cezaevlerinde insanlık onuruna yakışır muamele yapılmamakta ve mahpuslar şiddet, hakaret ve kötü muameleye ve hak ihlallerine maruz kalmakta, hasta olanların tedavileri aksatılmakta, iletişim ve bilgi edinme hakları engellenmektedir.
 
*Cezaevlerinde son dönemlerde artış gösteren işkence-darp vakalarına son verilmeli, sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma açılmalı ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
 
*Hapishanelere bağımsız sağlık kurumlarının girmesine ve inceleme yapmasına izin verilmelidir. Hapishanelerin denetiminde başta meslek kuruluşları ve insan hakları örgütleri olmak üzere ilgili kuruluşların yer alacakları şekilde yasal düzenlemeler yapılmalıdır. 
 
*Hakkında yasaklama, toplatma kararı olmayan gazetelerin hapishanelere alınmasının önündeki engeller kaldırılmalı ve temini sağlanarak gazeteler mahpuslara verilmelidir. 
 
*Ailelerinden uzakta olan mahpusların, maddi koşullar ve hastalıklar nedeniyle gelemeyen ailelerine yakın cezaevlerine nakil talepleri kabul edilmelidir. 
 
*Cezaevlerinde meydana gelen intihar vakalarının önüne geçmek için mahpusları ruh ve bedensel bütünlüklerine yönelik tehditler ortadan kaldırılmalı, insan onuruna yaraşır uygulamalar geliştirilmelidir. Gerekli önlemi almayan ve etkisi olan kişiler varsa etkin soruşturmalar yapılmalı ve yaptırımlar uygulanmalıdır.
 
*Sağlık sorunları olan mahpuslar, doktorlarca reçete edilmiş yiyecekleri alma hakkına sahiptirler. Cezaevi idareleri tarafından hasta tutuklu veya hükümlülere diyete uygun yemek sağlanmalıdır. 
 
*Hastaların revire çıkarılmaları, hastaneye sevkleri hızlandırılmalıdır. Teşhis, tedavi ve kontrollerinin uzman hekimler tarafından yapılması sağlanmalıdır. Kelepçeli muayene ve tedavi yöntemi uygulamasından vazgeçilmelidir. Bu uygulama nedeniyle birçok hasta mahpusun tedavisi yapılamamaktadır. 
 
*Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların acil ve kalıcı tedavileri yapılmalı, hapishane koşullarında tedavisi yapılamayan/yapılmayan hasta mahpusların da acilen infazları durdurulmalıdır.”
 
İHD’nin hazırladığı raporun tamamına alttaki link üzerinden ulaşilabilir.