Nasıl bir barış istiyorlar?

  • 09:02 30 Ağustos 2024
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Kurdistan’da kadınlar, “Nasıl bir barış istiyorsunuz?” sorusuna, “Eğer özgür bir Kürdistan'da ve özgür bir dünyada Önder Apo ile özgür yaşayamayacaksak barış gerçekleşmez” yanıtını vererek 1 Eylül’ü tanımladı.
 
1 Eylül Dünya Barış Günü yaklaşıyor ve dünyanın her yerinde savaş ve çatışmalar sürüyor. Orta Doğu ise savaş ve çatışmaların merkezi haline geldi. Kurdistan’ın dört parçasında da saldırılar, talanlar ve katliamlar bütün şiddeti ile devam ediyor. Böylesi bir dünya durumda Orta Doğu ve Kurdistan’da her yıl 1 Eylül’ün önemi ve anlamı üzerine geniş tartışmalar yapılıyor.
 
Peki, Kürt kadınlar nasıl bir barış istiyor? Bu konuda Kurdistan’daki kadınlar 1 Eylül’ün anlam ve önemine dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
Saldırılara karşı Êzidî kadınların direnişi
 
74 fermandan sonra Êzidî kadınlar, kendi savunma birlikleriyle eşit ve özgür bir yaşam için mücadele ediyorlar. Nahîde ve Nesrîn gibi yüzlerce Êzidî kadın en ön saflarda direniyor ve barışın önemine dikkat çekiyorlar.
 
‘Basına saldırıyorlar’
 
Şu anda dünyada barışın olmadığını belirten Nahîde Xelîl, “Her yerde savaş var. Özellikle de bize karşı bir saldırı var. Basına saldırıyorlar. Dünya Barış Günü'nde bu saldırıların durdurulmasını istiyoruz. Partimiz PADÊ’nin çalışmaları durduruldu ve partimiz kapatıldı. Bizim için ve toplumumuz için PADÊ'nin yeri ayrıydı ve bizim için her şeydi. PADÊ’de yer alan kadınlar halka öncülük yapıyordu. Sadece PADÊ’nin çalışmaları değil, PADÊ’deki kadınların çalışmaları da durduruldu. Ancak bilinsin ki biz Êzidî kadınlar olarak pes etmeyeceğiz. Kadınlar Önderlikten birçok şey öğrendiler ve kendilerini yönetmeye devam edecekler” dedi.
 
‘Önderliğin düşüncesi bir barış düşüncesidir’
 
Nesrîn Dexîl ise, Dünya Barış Günü’nün anlamlı ve önemli olduğunu ancak dünyanın hiçbir yerinde kalıcı bir barış sağlanamadığını ifade ederek, “Her yerde savaş ve saldırılar var. Bu yüzden biz dünya barış gününü unuttuk. Dünyada barış gününün anlamı kalmadı. Kendimizden örnek verelim. Êzidî toplumu olarak her zaman barış yanlısıyız. Sadece Êzidî toplumu için değil, tüm toplumlar için barış istiyoruz. Önderliğin düşüncesi bir barış düşüncesidir. Biz bu düşünceyi savunuyoruz, kendimizi eğitiyoruz ve barış istiyoruz. PADÊ, bizim ve Êzidîler için bir başarıydı, çünkü Êzidîlerin partisi, bir barış yanlısı partiydi. Bu parti sadece Êzidîler için değil, tüm halklar için barış yanlısıydı. Bir kez daha Êzidî toplumuna çağrıda bulunuyorum, PADÊ’ye sahip çıkın, Êzidîlerin başarısına sahip çıkın. Dünya barış günü diyorlar ama biz barış gününü görmedik. Ben bu yaşa geldim ama hep savaş ve saldırılar vardı. Aynı şekilde sadece Şengal’de değil, dünyada da aynı durum var. Biz Önder Apo’nun felsefesiyle her günü barış günü yapacağız. Onun düşüncesi barış ve özgürlük düşüncesidir, onun düşünceleriyle barış içinde yaşayacağımız günler olacak” cümlelerini kullandı.
 
Mexmûr’dan barış talebi
 
Yokluktan var edilen yerlerden biri olan Şehit Rustem Cûdî (Mexmur) Mülteci Kampı’ndan Helena ve Duygu’ya göre barış sadece sözde kalıyor ve pratikte gerçekleşmiyor.
 
‘Düşünsel bir savaş da var’
 
Helena Babat, dünyanın her yerinde sadece fiziki savaşın değil, aynı zamanda düşünsel bir savaşın da olduğunu vurgulayarak, “Toplumda, günlük yaşamda, aile ve toplumsal kurumlarda tüm hakların alınması ve hakların korunmasıdır barış. Halkların dil, kültür ve sanat yoluyla özgürlüklerini koruyabilecekleri yerler Kürt halkı için haklardan mahrum bırakıldıkları yerler oluyor. Mevcut iktidar devletler Kürt halkı için barış kelimesini hiçbir zaman kullanmadılar. Barış ve birlikte yaşamayı dile getiriyorlar ama pratikte Kürt halkı için bir hak olarak görülmüyor.  Şimdi Bakur Kurdistan'a bakalım, özellikle burada demokrasi ve barış kelimesi çok kullanılıyor. Türkiye'de ve Bakur Kurdistan’da yaşayan Arap ve diğer birçok halk ya topraklarından oluyor ya da toplumsal hayatta haklarından mahrum ediliyor. Ama bir Kürt burada Kürtçe konuştuğunda, bir Kürtçe şarkı söylediğinde tutuklanıyor ve bir hak olarak kabul edilmiyor. Barış tüm toplumlar için meşru bir haktır. Ancak iktidarlar bu kelimeyi sadece kendileri için bir hak olarak görüyorlar. Her yerde bu kelime kullanılıyor, doğru ama dünyanın her yerinde kadınlar, çocuklar ve canlılar öldürülüyor. Dünyanın her yerinde sadece fiziki savaş değil, aynı zamanda düşünsel bir savaş da var. Artık barışı anlamlı bir şekilde dile getiremiyoruz, çünkü dünyanın her yerinde kadınlara, çocuklara ve canlılara karşı ağır bir savaş var” şeklinde konuştu.
 
‘Önder Apo ile özgürlük ve barış’
 
Barışın günümüzdeki önemine dair ise Duygu Benek, şu sözleri kullandı: “Gerçekten dünyaya baktığımızda bir barış yok. Dünyada kadınlar, gençler ve çocuklar katlediliyor. Doğa yok ediliyor ve ormanlar yakılıyor. Hayvanlar ve tüm canlıların hayatına son verilmeye çalışılıyor. Mevcut iktidar devletler barış diyorlar ama kendileri barışı yok ediyorlar. Şu anda yapılan bu işgaller barışı yok ediyor. Kürtler için asla barış olmadı, hep zulüm, öldürme, saldırı ve işgal vardı. Ancak Kürt halkı her türlü saldırıya karşı direndi ve direniyor da. Eğer işgal, ormanların yakılması ve saldırılar durursa barış sağlanacaktır. Eğer biz özgür bir Kürdistan’da ve özgür bir dünyada Önder Apo ile özgür yaşamazsak barış olmaz. Biz direnişimizi sürdüreceğiz.”
 
Rojava’da barış inşası!
 
Kuzey ve Doğu Suriye’den kadınlar, direnişleri ve kendi öz yönetimlerini kurmalarıyla dünya kadınlarına örnek oldular. Burada yaşayan kadınlardan Avîsta ve Gulistan’a göre barış ancak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüyle sağlanacak.
 
‘Abdullah Öcalan her zaman barış çağrısı yaptı’
 
Avîsta Mihemed, barışın anlamı konusunda, "Biz Kürtler için 1 Eylül Dünya Barış Günü sadece kulağımıza çarpıp geçen bir esinti misali. Hiçbir zaman bundan payımıza bir şey düşmedi. Kürt halkı, özellikle Kurdistan coğrafyasında yaşıyor, sürekli savaşlarla yüz yüze kalıyor, çünkü Kurdistan coğrafyası yer üstü ve yer altı zenginliklerine sahip olan bir ülke. Bu yüzden bütün işgalciler Kurdistan’ın zenginliklerinden faydalanmak istiyorlar. Dünyada gerçekleşen o kadar savaşa rağmen hiç kimse dünya barışının inşası için bir şey yapmadı. Dünya çapında barışın sağlanması için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan girişimlerde bulundu ve her zaman barış çağrısı yaptı. Ancak barış çağrısı ve evrensel barışı istediği için tutsak edildi. Barış nerede kaldı? Tüm devlet ve kuruluşlara çağrımız bu günün kıymetini bilsinler, savaşı durdursunlar. Dünya barışının ve özgürlüğün Önderi Abdullah Öcalan’a sahip çıksınlar, çünkü Önderliğin özgürlüğü herkesin özgürlüğüdür” dedi.
 
'Hiç kimse bu güne sahip çıkmıyor'
 
1 Eylül’ün önemine dair Gulistan Mihemed  şunları dile getirdi: "Uluslararası kuruluşlar 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü ilan etti ama neden hâlâ bugün savaş devam ediyor? Kimse bu güne sahip çıkmıyor. Neden bu günün hakkını vermiyorlar? Kürt halkı da bu güne sahip çıkmalı. Aynı şekilde bu günün anlamına uygun yaşayabilmeli. Barışı en çok hak eden isimlerden biri de Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’dır ama uluslararası kurum ve kuruluşlar neredeler?"
 
Savaşın sebepleri 
 
Kurdistan kentlerinden Wan’da mikrofonumuza konuşan kadınlar,  savaşın sebeplerine değindi. 
 
‘Savaş olduğu için ekonomide gerideyiz’
 
 Betül Akkuşçi, din ayrımcılığı ve Müslümanların istenmemesinin de barışın sağlanmamasının nedenlerinden olduğunu kaydederek,, “İsrail’de yaşanan savaş da bu sebepten var. Barışın sağlanması için devlet büyüklerinin bir araya gelip anlaşma imzalamaları gerekiyor ve bu anlaşmalarla savaşın son verilmelidir. Savaşlar durursa ve barış sağlanırsa birçok sorun çözülür ve ülkemizde devam eden ekonomik kriz sorunu da çözülür. Savaş olduğu için ekonomide de gerideyiz. Bu şekilde devam ederse barış da sağlanamaz” sözlerini paylaştı. 
 
‘Barış birlik ve beraberlik ile sağlanabilir’
 
Barışın umut olduğuna vurgu yapan Hevler Kiyağ, barışa hasret duyduklarını ve barış ne kadar özlenirse o kadar umuda dönüştüğünün altını çizdi. Hevler, “Biz halk olarak barışı göremediğimiz için onu özlüyoruz ve hayal ediyoruz. Bu konuda bazen umutsuzluğa düşüyoruz ve bu da bizi daha çok cesaretlendiriyor. Savaşlar her zaman var ve insanlar her zaman acı çekiyor. Maalesef buna engel olan hiçbir şey yok ve maalesef biz buna engel olamıyoruz. Barış birlik ve beraberlik ile sağlanabilir. Savaş ortamı herkes üzerinde olumsuz etki yapıyor ve en çok da çocuklar üzerinde travma oluşturuyor” diye konuştu.