‘Kadınların hayatı abluka altına alınmak isteniyor’

  • 09:04 28 Ağustos 2024
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Kadınlara karşı oluşturulan “Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu”nu değerlendiren EŞİK gönüllüsü Özgül Kaptan, "Kadınların hayatı abluka altına alınmak isteniyor. Çok ciddi bir direniş gerekiyor” dedi.
 
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu” oluşturulduğunu duyurmuştu. Söz konusu kurul ile nafaka hakkı, velayet hakkı gibi pek çok konunun tartışılacağı belirtilmişti. Mayıs ayında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nı yayımlamıştı. Adalet Bakanının kurduğu bu kurul da görevleri açısından bunu yapacak bir mekanizma olarak kurulduğu yönünde yorumlanmakta. 
 
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Özgül Kaptan, kurulla beraber kadınların ne ile karşı karşıya kaldığına dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Değerlendirme kurulu değil topyekün yanıltma kurulu’
 
Aile Hukuk Değerlendirme Kurulu’nun sadece yeni kavramlar kullanılarak yaratılan aldatmaya dayalı bir kurul olduğunu dile getiren Özgül, “Anayasa Mahkemesi Kanun Hükmünde Kararname ile bu tip kurulların oluşturulmasını iptal etmişti. Daha önceden ‘aile hukukunu sil baştan’ dedi Adalet Bakanı,  Bilim Kurulu adıyla bir kurul oluşturmuştu, şimdi farklı bir şey söyleniyor ama yapılmak istenen şey aynı. Yapılmak istenen kim olduklarını bilmediğimiz sözde uzmanlar, sivil toplum temsilcileri, bilim insanları aracılığıyla eşitlikçi aile hukuku, medeni kanun, kadınların hayatı abluka altına alınmak isteniyor. Aile meselesi kadın haklarının önüne koyulmaya çalışılıyor. Korumak istedikleri aile değil Türkiye’nin Talibanlaşmasına yol açacak niyetleri yasal hale getirmek istiyorlar. Aile arabulucuğunu resmileştirmek istiyorlar. İstanbul Sözleşmesi kesin olarak aile arabuluculuğu meselesini yasaklıyor. Aslında değerlendirme kurulu değil topyekün yanıltma kurulu. Bu niyet yeni değil 22 yıllık bir niyet aslında. 2010’dan itibaren çeşitli adımlarla bunun işaretleri verildi. 2016 yılındaki boşanma komisyonu raporu yazıla hale getirilmiş ilk niyet beyanıydı” dedi.
 
‘Toplumun kafasından eşitlik fikrini silmek istiyorlar’
 
Eşitliğin oluşması konusunda kararlı olmak gerektiğini belirten Özgül, kadın katliamının eşitliğin önünde oluşturulan engellerden dolayı gerçekleştiğini söyledi. Özgül, “Müftülük nikahı medeni kanuna açılmış önemli bir delik zamanında yeteri kadar karşı çıkılmadığı için diğer müdahalelerin önü açıldı. Toplumun kafasından eşitlik fikrini silmek istiyorlar. Boşanma rejimini kadın aleyhine zorlaştırmak ve erkek lehine kolaylaştırmak istiyorlar. Kurulla birlikte kamuflajlı süslü cümleler yazacaklar.  Diyaneti baş köşeye oturtmanın süslü hukuki zeminini hazırlayacaklar. Nafaka hakkına saldıracaklar. Ekim ayında vahim bir paketle karşı karşıya kalacağız. Soyadı hakkı, nafaka hakkı, boşanma rejimi, arabuluculuk gibi konular bu paketin içerisinde ve yeni bir af daha geliyor. Ama kadınlar bunlara karşı direniyor bunu herkesin görmesi lazım” diye belirtti.
 
‘Çok ciddi bir direniş gerekiyor’
 
Oluşturulan kurulun içerisinde kadın örgütlerine, feministlere yer verilmediğini ve bu durumun yıllardır süregelen bir karar olduğunu ifade eden Özgül, “Kadın örgütlerine marjinal, terörist, feminist azgınlar diyerek toplumun gözünde bir yere koymaya çalışıyorlar ama başarılı olamıyorlar. Kadınlar uzun yıllardır ortak mücadelesini ortaya koydu. Ama artık daha farklı şeyler gerekiyor. 22 yıldır kadın-erkek eşitliğini yok etmek isteyen programla karşı karşıyayız onun oraya bir şey anlatma şansımız yok kitleye, kadınlara yani herkese bunları anlatmamız gerekiyor. Bu yaşananlara bir demokrasi sorunu, ekonomik sorun olarak bakılması lazım. Bunun için sadece kadın örgütlerinin mücadelesi yeterli değil. Çok ciddi bir direniş gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Devrim lafını kirletilmesine karşı çıkmamız lazım’
 
Kuruldan “devrim” olarak söz edilmesine karşı çıkan Özgül, son olarak şu ifadeleri dile getirdi: “İktidara gelirken kendi kitleleri için devrim sayılabilecek bir şey yaptılar. Kadınları evlerinden çıkartıp seçim çalışması yapmasına devrim diyeceksek bunu yaptılar. Başörtüsü mücadelesini kullandılar. Karşı devrim yapmaya çalışıyorlar. Devrim lafını kirletilmesine karşı çıkmamız lazım. EŞİK olarak Kurulun maskesini su yüzüne çıkarmaya çalışacağız. Meclis ne kadar işlevsizleştirilmiş olursa olsun meclisteki partilerle diyaloglarımızı sürdüreceğiz.  Toplumsal cinsiyet sadece kadınların hayatını zehir etmiyor erkeklerinde hayatını zehir ediyor. Eşitlikçi aile modelini geçerli kılan her türlü çaba toplumunda yararına bunu anlatmaya çalışacağız.”