‘Bu halk kendi Önderini görmeli’

  • 09:02 17 Ağustos 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Türkiye’nin sürdürdüğü saldırıların tecrit ile bağlantısı olduğuna dikkat çeken kadınlar, “Bütün sorunların başında savaş ve tecrit geliyor. Önderimiz özgürlüğüne kavuşmadan hiçbirimiz özgür değiliz. Bu halk kendi önderini görmeli” diyerek tecrit kalkmadığı ve fiziki özgürlük sağlanmadığı sürece saldrıların durmayacağını, bunun için de bireysel değil topyekün bir mücadelenin gerekli olduğunu vurguladı. 
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutulan ve 41 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve mutlak iletişimsizlik hali hala devam ediyor. AKP-MHP iktidarı, bir yandan cezaevinde tecrit politikalarını sürdürürken, diğer yandan ise KDP işbirliğiyle Güney Kurdistan’ın Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine dönük saldırılarını genişleterek derinleştiriyor. 
 
Kadınlar hem PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması hem de Kürt sorununun çözümsüzlüğünü derinleştiren savaş politikalarına dair JINNEWS konuştu.
 
‘Artık sabrımız kalmadı’ 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 41 aydır haber alamama durumunu doğru bulmadığını söyleyen Nezime Dal, bu haber alamama durumunu ve tecrit politikalarını sürdüren AKP-MHP iktidarını “Düşmanımız barbardır” şeklinde tanımlıyor. Nezime, PKK Lideri başta olmak üzere cezaevlerinde sürdürülen tecridi kabul etmediklerini belirterek, “Cezaevlerinde tecrit, işkence ve zulüm var. Ben dün cezaevine görüşe gittim. Orada her türlü zulmü ve zorbalığı dayatıyorlar. Kılık kıyafetimizin tamamını çıkartıyorlar, onun için biz bunu asla kabul etmiyoruz. Biz anneler bu tecridi reddediyoruz. Çünkü tecrit insanlık suçudur. Tek davamız var, o da kimlik. Onlardan başka hiçbir şey istemiyoruz. Dilimizi, kültürümüzü, kimliğimizi, toprağımızı istiyoruz. Ne yerde ne de gökte artık sabrımız kalmamıştır. Tüm halkımızın bu tecride ses vermesi gerekiyor. Çünkü biz savaşı değil barışı istiyoruz. Zulmü değil adaleti istiyoruz. Çünkü bu ülkede adalet yok, ölüm var. Biz ölüm istemiyoruz” dedi.
 
‘Bu zulmü kabul etmeyeceğiz’
 
Tecridin ortadan kalkabilmesi için Kürt halkının birlik olması gerektiğine vurgu yapan Resime Karabaş, “Birlik ve beraberliğimiz olduğu sürece bu tecridi kırabiliriz” şeklinde ifade etti. Türkiye’nin sürdürdüğü savaş politikalarının tecrit ile bağlantısı olduğuna dikkat çeken Resime, “Bu savaş durmadığı sürece hepimiz tecrit altındayız. Önderimiz 25 yıldır cezaevinde. Savaşın bir an önce durdurulması ve adaletin sağlanması gerekiyor. Tecrit Önderimizle başladı, şu an Kürt halkının tamamına uygulanıyor. Tecrit esir altında olan halklara yapılıyor. Önderimiz olmazsa bizler de olmazdık. Bu böyledir. Bunu iyi okumalı ve iyi görmeliyiz. Onun öncülüğünde kendimizi tanıdık. Önderlik bize ‘Kendinizi tanıyın’ diyor ama Kürt halkı kendisini tanımıyor. Eğer ki biz kendimizi tanımazsak bu zulüm devam edecek. Biz kendimizi tanıdığımızda engelleri aşacağız. Erdoğan ne zamana kadar böyle devam edecek? Bize zulüm uyguluyor, biz bu zulmü kabul etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.
 
‘Önderimizin hakları yoksa bizim de haklarımız yok’
 
Kadınları katleden faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiğine işaret eden Resime, “Dört kadını katleden biri serbest bırakılıp her hakka sahip olabiliyor. Ama ‘ben Kürdüm’ dediğinde hiçbir hakkın olmuyor” dedi. Abdullah Öcalan’ın dünyada örnek bir “Lider” olduğunu anımsatan Resime, “Önderimiz özgürlüğüne kavuşmadan hiçbirimiz özgür değiliz. Cezaevlerinde Önderimiz başta olmak üzere tüm siyasi tutsaklarımız ne yaşıyor, bilmiyoruz. Bütün hakları ellerinden alınmış, Kürt halkı kendini iyi tanımalı ve dünyaya tanıtmalı; ancak bu şekilde Önderimizin özgürlüğünü sağlayabiliriz. Bu tecrit büyük bir hakarettir. Önderimizin hakları yoksa bizim de haklarımız yoktur” diye belirtti.
 
‘Bu halk kendi Önderini görmeli’
 
KDP’nin AKP ortaklığına işaret eden Resime, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toprak onun toprağı değil, götürüp askerleri oralara koyuyorlar. Kimyasal silahlar kullanıyorlar. Köyleri yakarak sivilleri öldürüyorlar. Sonra da çıkıp diyorlar ki ‘Biz teröristleri öldürdük,’ bu kabul edilemez. Bizim halkımız artık uyanmalı. Direnişini her alanda göstermesi gerekiyor. Bu halk kendi önderini görmeli. Bu halk işgal altında olduğunu görsün ve Önderimizin esir altında olduğunu görsün ki ayağa kalksın. Evimizde oturmayalım. Kürt halkı bu işgali kabul etmemeli. Tüm Kürt halkına sesleniyorum: Hepsi de ayağa kalkmalı ve devam eden bu savaşın önüne geçmeliler. Biz kalkmadığımız sürece ne Önderimizin üzerindeki tecrit kalkar ne de savaş durur.”
 
‘Toplum tecrit altında’
 
“Tecrit başlı başına bir suçtur” diyerek sözlerine başlayan Aliye Türk, Türkiye’de demokrasinin olmadığına dikkat çekti. Cezaevlerinde devam eden tecrit politikalarına karşı mücadelenin her alanda yükselmesi gerektiğini söyledi. Tecridin yaşamın her alanına sirayet ettiğini paylaşan Aliye, “Kadınlar, gençler, çocuklar tüm toplum tecrit altında. Ekonomi bile tecrit ile bağlantılı. Kadın katliamları tecrit ile bağlantılı. Uyuşturucu ve fuhuş had safhada. Bunların tamamı tecrit politikalarıyla ilgilidir. Hayatımızın her alanında tecrit var. Halk tecrit altında. Bu tecridi kırmak için de kadınlara ve gençlere çok görev düşüyor. Sistemin yarattığı baskı, işkence, gözaltı ve tutuklamalara rağmen halk hâlâ mücadelesini sürdürüyor. Çünkü her şey mücadeleden geçer. Devlet de hükümet de bu mücadelenin karşısında duramaz. Bireysel değil, topyekün bir mücadeledir. Bizim düşüncelerimizi toplumsal bir alana dökmek lazım” diye ifade etti.
 
‘Bir an önce demokrasi gelsin’
 
Aliye son olarak şöyle konuştu: “Türkiye’ye hak ve hukukun gelmesi gerekiyor. Hak ve hukukun olmadığı yerde ne özgürlük ne demokrasi var. Ekonomide, dilinde, kültüründe, kimliğinde özgür değilsin. Türkiye’ye hak, hukuk, adalet ve demokrasi gelsin. Bu tecrit kırılsın ve her insanın eşit yaşaması lazım. Biz savaşlardan yana değiliz. Biz insanlar ölsün istemiyoruz. Çünkü ölüm bir yıkımdır, savaş yıkımdır. Bütün sorunların başında savaş geliyor. Savaş ekonomiyi de bitirir, hak ve hukuku da bitirir, insanlığı da bitirir. Her şey demokrasiden geçer, onun için bir an önce Türkiye’ye eşitlik ve demokrasi gelsin.”