Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten saldırıya yanıt: Az kaldı güneş doğuyor

  • 21:04 16 Ağustos 2024
  • Güncel
ANKARA - Meclis’teki saldırıya ilişkin konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Az kaldı, güneş doğuyor, bu karanlık dağılıyor. Bunun bütün emareleri Türkiye halklarının mücadelesinde gizlidir” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, AKP’li Alpay Özalan’ın kendisine yönelik saldırı sonrası Meclis Genel Kurulu’nda konuştu. DEM Parti milletvekilleri Gülistan zılgıt ve alkışlarla destekledi.
 
Siyasi tutsak ve siyasetçilere yanı sıra hak ve hukuk mücadelesi yürütenleri selamlayarak konuşmasını sürdüren Gülistan, “Yirmi iki yıllık AKP iktidarının özeti nedir?” diye sordu. AKP’nin bu süre zarfında halkın haklarına saldırdığını, kürsü dokunulmazlığını yok saydığını, milletvekillerine saldırı düzenlediğini belirten Gülistan, “Sözü bitmiş, gidecek menzili kalmayan, her gün bu ülkede yaşanan hukuksuzluklara söz söyleyemeyen, iş veremeyen, ekmek veremeyen, adaleti hiç vermeyen, vermek istemeyen bu AKP iktidarının anladığı tek bir şey var o da mazlumun, masumun, emekçinin, yoksulun, çiftçinin, köylünün sesi olan bu Meclis’teki muhalefet milletvekillerinin sesini kısmak, onlara saldırmak. Ama buradan söyleyelim, bilmediğiniz bir şey var biz Denizlerin, Mazlumların, İbrahimlerin, biz Hakki Karerlerin, biz bu ülkedeki bütün devrimci dinamiklerin ve direnenlerin ardıllarıyız; ne sizin baskınıza ne de sizin zorunuza teslim olmadık, asla olmayacağız” dedi.
 
‘AYM bir karar verdi’
 
Can Atalay’a dair AYM’nin verdiği kararın uygulanmamasına dikkat çeken Koçyiğit, “AYM bir karar verdi, dedi ki: ‘Sizin yani Meclis’in Can Atalay'ın milletvekilliğini düşürmesi yok hükmündedir.’ “Bunu, yok hükmünde olması kararını düzeltelim.’ diye çağrı yaptık, umurunuzda mı? Hayır, değil. Şimdi soruyoruz: Anayasa yapmaktan bahsediyorsunuz, yeni bir anayasayı tartışmaktan bahsediyorsunuz. Ben size sorarım: Var olan, bizim beğenmediğimiz, her gün bizi biçen, her gün bizi cezaevine koyan, her gün bize zulüm uygulayan bu 12 Eylül anayasasını uygulamıyorsunuz ki yeni anayasayı nasıl yapacaksınız” diye sordu.
 
‘AİHM kararları sizi bağlamıyor mu?’
 
Gülistan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa madde 153 ne diyor: ‘AYM kararları gerçek ve tüzel kişileri, herkesi bağlar.’ AKP'yi bağlamaz diye bir madde mi var? Mehmet Uçum’u, sarayı bağlamaz diye bir madde var mı? MHP'yi bağlamaz diye bir madde var mı? Bu ülkenin Adalet Bakanlığı’nı yapan, Adalet Bakanlığı’nı bağlamaz diye bir madde var mı? Yok. Herkesi bağlıyor değil mi? Anayasa madde 90 ‘Usulüne göre yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler iç hukuk hükmündedir. İç hukuk hükmü ile uluslararası hukuk çeliştiğinde uluslararası sözleşmeler geçerlidir.’ diyor. AİHM kararları bağlıyor mu sizi? Bağlamıyor. AİHM’in Sayın Demirtaş, Sayın Yüksekdağ, Sayın Kavala hakkında verdiği kararları uyguluyor musunuz? Uygulamıyorsunuz. Neden? Çünkü siz bir çoğunlukçu rejimi, çünkü siz bir tekçi rejimi, çünkü siz yeni bir faşizmi inşa etmek istiyorsunuz.
 
Gezi’yi mahkum etmeye çalışıyorsunuz
 
Yargıyı araçsallaştırmışsınız, muhalefetin her türlü hakkını hukukunu yok ediyorsunuz, yoldaşlarımızı, partililerimizi her gün gözaltına alıyorsunuz, tutukluyorsunuz, cezaevine gönderiyorsunuz. Yetmiyor, kumpas davaları açıyorsunuz; kumpas davaları üzerinden aslında bu ülkenin onur tarihi olan işte Kobani’yle dayanışmamızı, IŞİD’e karşı mücadelemizi mahkûm etmeye çalışıyorsunuz. Bu ülkenin en büyük sivil itaatsizlik eylemi olan, bu ülkede 81 ilde milyonlarca yurttaşın, sokağa çıkıp ‘Ben bu iktidarın politikalarından razı değilim. Ben bu iktidarın yaşam tarzına karışmasından razı değilim. Ben bu iktidarın baskısına karşı söz söylüyorum diyen milyonlarca Gezi direnişçisinin direnişinden korktuğunuz için işte mahkeme kararlarıyla Gezi’yi mahkûm etmeye çalışıyorsunuz.
 
Hangi karara uyacaksınız?
 
Şimdi, Can Atalay meselesine gelecek olursak, bakın, Anayasa 83'üncü madde şöyle diyor: ‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.’ Peki, siz bunu dikkate aldınız mı? Hayır, hiçbir şekilde dikkate almadınız; bütün hukuk usullerini altüst ettiniz ve sevgili Hatay halkının iradesi olan, milletvekili olan Can Atalay’a on sekiz yıl ceza verdiniz. Buna karşı ne oldu? Buna karşı tabii ki Can Atalay’ın milletvekilleri AYM’ye başvurdu. AYM kaç defa daha, kaç defa daha size Can Atalay'ın Hatay halkının iradesi olduğu kararını gönderecek, kaçıncıda uyacaksınız? Buradan soruyoruz: Kaç defa daha Hatay halkının iradesi olduğunu tescil edecek ve siz hangi karara uyacaksınız?
 
Topluma halka savaş açmışsınız
 
Yapay bir kriz çıkardınız. Bakın, AYM kararını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi uygulamadı. Ne oldu? Tekrar Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay yetki aşımı yaptı, yetki gaspı yaptı ve döndü, AYM’nin hukuksal olarak varlığını sorguladı. Yetmedi, o kararı veren AYM üyeleri hakkında gitti, suç duyurusunda bulundu. Biz bunu burada dedik, ‘Anayasal darbedir.’ dedik. “Bu demokratik düzene bir darbedir.’ dedik, hiç alakalı olmadınız. ‘Hayır efendim’ dediniz ‘İki yüksek yargı birbirini yanlış anlamış, birbiriyle anlaşamamış’ Bu iki yüksek yargı arasındaki sorunu gidermek lazım.’ Ne alakası var? Ne alakası var? Anayasa’nın maddesi çok açık -demin de söyledim- Anayasa madde 153  ‘Bütün AYM kararları herkesi bağlar.’ diyor, ‘Yargıtay’ı bağlamaz’da demiyor ama siz bunun üzerinden iktidarınızı tahkim etmeye çalışıyorsunuz. 2028 ya da olası erken seçimdeki yol yürüyüşünüzü sağlama almaya çalışıyorsunuz. Topluma, halka bir savaş açmışsınız, muhaliflere bir savaş açmışsınız ve bu savaşın bir tarafı, bir aracı da şu anda emir eriniz olan yargıdır. Yargı üzerinden siyaseti dizayn ediyorsunuz, yargı üzerinden toplumu dizayn ediyorsunuz, yargı üzerinden muhalefete hiza vermeye çalışıyorsunuz, yargı üzerinden temel hak ve özgürlükleri askıya almışsınız.
 
Sicilinizi çok iyi biliyoruz
 
Tabii, sizin demokrasi sicilinizi çok iyi biliyoruz. 2015 yılında bu ülkede Türkiye halkları demokrasiye yelken açtı, Türkiye halkları HDP’yi 80 milletvekiliyle parlamentoya gönderdi. Ne yaptınız? Hükûmeti kurdurmadınız ve 1 Kasım sopalı seçimlerini yaptırdınız. O gün bugündür -sizi iktidardan düşürdüğümüz günden beri- düşman hukukunu Kürtlere, HDP’ye ve bu ülkedeki devrimcilere, demokratlara karşı uyguluyorsunuz. Neden? Çünkü biz bu tekçi rejime karşı halkların, inançların eşit ve özgür olduğu bir sistemi kendi partimizde inşa ettik; yetmedi, bunu Parlamentoya taşıdık ve Türkiye’nin her halkından, her inancından milletvekili buraya geldi, söz söyledi. İşte, korkunuz o; yeniden bir 7 Haziran yaşamak istemiyorsunuz, yeniden bu ülke halklarının ve muhalefetinin, demokratik muhalefetinin yan yana gelip sizin o iktidarınızı yerle yeksan etmesinden korkuyorsunuz; bunun için baskınız, bunun için zorunuz. Bunun için sabah akşam Anayasa'yı yok sayıyorsunuz, darbe üzerine darbe yapıyorsunuz. Darbeyi sadece yapmıyorsunuz; kendiniz yapıyorsunuz, yetmiyor Meclisi ortak ediyorsunuz, yetmiyor yargıyı da darbenin aparatı hâline getiriyorsunuz. O anlamıyla bir darbeci iktidarsınız, 12 Eylülün devamcısısınız. Zihniyetiniz, kökleriniz Kenan Evren’in zihninde gizli, 12 Eylül cuntacılarıyla aynı zihniyetten besleniyorsunuz.
 
Karanlık dağılıyor
 
Az kaldı, güneş doğuyor, bu karanlık dağılıyor. Bunun bütün emareleri Türkiye halklarının mücadelesinde gizlidir. Buradan, iktidarınızı sonlandıracak olan, sizi ilk seçimde tarihin çöp sepetine gönderecek olan Türkiye halklarına seslenmek istiyorum: Umudu karartmak yok; dün direndik, bugün direniyoruz ve yarın da bu zulme, bu zulüm politikalarına, bu baskıya karşı hep beraber yan yana, kol kola direneceğiz. Bu ülkeyi çürüttünüz, bu ülkeyi yıkıma götürdünüz, uçuruma götürdünüz ama inanıyorum ki en kısa sürede ülkeyi uçurumdan alıp demokrasiyle buluşturacağız.”