Adalet Bakanı ile görüşen Leyla Kuday: Sorunların kaynağı tecrit

  • 09:02 23 Haziran 2024
  • Güncel
 
Öznur Değer
 
MÊRDÎN – Adalet Bakanı ile görüşen ALS hastası ağır hasta tutsak Abdulkadir Kuday’ın eşi Leyla Kuday, “Tüm sorunların temel kaynağı tecrit. Tecrit kalkarsa tüm sorunlar kalkar. Artık sesimizin duyulmasını istiyoruz” dedi.
 
 “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası kapsamında cezaevlerindeki siyasi tutsakların 27 Kasım 2023 tarihinde başlattıkları açlık grevi eylemi 4 Nisan’dan bu yana aile görüşü, telefona çıkmama ve mahkeme protestoları ile devam ediyor. Aynı taleplerle tutsak yakınları da dışarıdaki eylemlerini cezaevleri, AKP binaları ve Adalet Bakanlığı önünde sürdürüyor. Tutsak yakınları gerçekleştirdikleri eylem kapsamında 12 Haziran’da Meclis’te Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşerek tutsakların durumunu aktardı. Görüşme gerçekleştiren tutsak yakınları Safure Akın, Leyla Kuday, Gurbet Tekin ve Hülya Taş’a Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Ali Bozan ve Newroz Uysal eşlik etti.
 
Görüşmecilerden 10 yıldır hapishanede tutulan ve tek başına yaşamını idame edemeyeceğine dair doktor raporları bulunan ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz-beyin ve omurilikte bulunan ve kasların hareket etmesini sağlayan sinir hücrelerinin hasar görmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalık) hastası Abdulkadir Kuday’ın (51) eşi Leyla Kuday (45), görüşmeye ve eşinin durumuna dair JINNEWS’e konuştu.
 
Ocak 2022’den bu yana Metris R Tipi Cezaevi’nde tutulan ve durumu giderek kötüleşen Abdulkadir Kuday 41 kiloya kadar düştü. Adli Tıp Kurumu (ATK), 30 Ekim 2023’te ağır hasta tutsak Abdulkadir’in tek başına yaşamını idame ettiremeyeceği yönünde rapor verse de Abdulkadir “toplum için tehlikeli” denilerek tahliye edilmiyor.
 
‘Ne olduysa ameliyattan sonra oldu’
 
Eşinin cezaevinde hastalandığını ifade eden Leyla, birkaç yıl önce Tekirdağ F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulduğu süreçte sırtından fıtık ameliyatı olduktan sonra hastalığının başladığını belirtti. Leyla, “Ameliyattan önce hiçbir şeyi yoktu. Ancak ne olduysa ameliyattan sonra oldu. İyi mi bakmadılar farklı ihmaller mi var bilmiyorum ama şu an durumu çok kötü. Yeme içmeden kesilmiş. Konuşamıyor, bir şey yapamıyor. Haftada bir kere 10 dakika arıyor. Geçen hafta aradığında telefonu kesildi. Nedenini sorduğumuzda konuşamadığını, nefes darlığı çektiğini bu nedenle telefonu kapatmak zorunda kaldığını söyledi. 10 dakika boyunca da bir şey anlamadık. Hastaneye gittiğinde ‘bir şeyin yok’ deyip gönderiyorlar. Ya da ilaç verip gönderiyorlar” dedi.
 
Adalet Bakanı’na ALS hastası eşini anlattı
 
Bir yıl önce konan ALS teşhisinin ileri bir noktaya geldiğini dile getiren Leyla, savcının, doktorun “Cezaevinde kalamaz” raporunu kabul etmediğini vurguladı. Tecrit ve hasta tutsakların durumuna ilişkin 12 Haziran’da Adalet Bakanı ile görüşmeye gittiklerini kaydeden Leyla, “Bakana eşimin durumunu detaylarıyla anlattım. Telefona dahi çıkamadığını, yemek yiyemediğini söyledim. Söylediğimiz her şeyi not alıyorlardı. Konuşmamı bitirdikten sonra bayramdan sonra yine görüşeceğimizi söyledi. Ben de eşimin durumunun çok acil olduğunu bayramdan sonra görüşemeyebileceğimizi söyledim. Bir saat boyunca görüştük. Tüm sorunlarımızı dile getirdik. Anneler de 6 defadır Meclis’e geldiklerini ancak Bakan’ın onları görüşmeye almadığını söylediler. Bakan ise bundan haberi olmadığını söyledi. Şimdi yeni görüşmenin gerçekleşmesini bekliyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘Artık sesimizi duyun’
 
Bir sonraki görüşmede tecrit ve hasta tutsaklar üzerinde görüşeceklerini ekleyen Leyla, görüşmenin bir an önce gerçekleşmesini ve sonuç alınmasını istedi. En önemli sorunun tecrit olduğunu aktaran Leyla, şunları söyledi: “Tüm sorunların temel kaynağı tecrit. Tecrit kalkarsa tüm sorunlar kalkar. Madem avukatların gitmesine izin vermiyorlar bıraksınlar biz anneler gidelim. Yeter ki tecrit kalksın. Artık sesimizin duyulmasını istiyoruz. Bakanların da sesimizi duymasını istiyoruz. Bunu ona da söyledik. Herkesin bir an önce cezaevinden çıkmasını istiyoruz. Artık cezaevlerinden cenazelerin çıkmasını istemiyoruz. Son zamanlarını da aileleriyle geçirsinler. Çıkacaksa da cenazeleri evlerinden çıksın. Bir hasta tutsak onlara ne yapabilir ki. Herkesin tutsakların sesi olması gerekiyor.”