ÖHD’den ‘Aile, Devlet ve Mücadele Pratikleri’ paneli 2025-12-13 14:00:58   ANKARA - ÖHD Ankara Şubesi Kadın Komisyonu'nun düzenlediği panelde, 11. Yargı Paketi’nin toplumun çoğunluğunun bastırılması için çıkarılan düzenlemeler olduğu belirtilirken, genç kadınların devlet kurumlarında karşılaştığı şiddet ve özel savaş politikalarıyla fuhuşa ve uyuşturucuya sürüklenmesine dikkat çekildi.   Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi Kadın Komisyonu, “Aile Yılında Toplumsal Cinsiyet Adaletini Sağlamak: Aile, Devlet ve Mücadele Pratikleri” konulu panel düzenledi. Mülkiyeliler Birliği'nde düzenlenen panelin ilk oturumunda, “Aile Yılı ve Anti-LGBTİ+ Hukuk Rejimi” başlığında Bağımsız Araştırmacı Remzi Altunpolat aktarımlarda bulunurken, “Mücadele İçinde Genç Kadın Olmak: Erkek Devlet Şiddeti” başlığıyla ise Hakların Demokratik Kongresi (HDK) Genç Kadın Meclisinden Dilara Ercanlı konuşma yaptı.   ‘Yargı Paketleri rejimin şiddet belgesidir’   Devletin hukuksal görünüm adı altında şiddet ürettiğine dikkat çeken Remzi Altunpolat, “Şiddet hukuk tarafından meşrulaştırılır. 11. Yargı Paketi rejimin şiddet belgesidir. Bir yeni düzen ihtisas ediyor. LGBT+’ların ve onunla başlayacak biçimde kadınların ve toplumdaki çoğunluğun bastırılmasına dair bir adım. Yasal düzenlemeler sadece LGBT+’lara yönelik saldırılar anlamına gelmiyor. Toplumsal çoğunluğun bastırılması için olan düzenlemelerdir. Kadınların kazanılmış haklarını gasp etmeye çalışıyorlar. Bunları bir bütün içerisinde görmemiz gerekiyor. Bir toplumsal düzen için kurulmuş yasa kurucuyu şiddet olarak görmemiz gerekiyor” dedi.   ‘MESEM’lerde gençler sömürülüyor’   Üniversitelerde yaşanan kadın katliamlarına dikkat çeken Hakların Demokratik Kongresi (HDK) Genç Kadın Meclisi üyesi Dilara Ercanlı, “Erciyes Üniversitesi'nde katledilen genç kadın ve Boğaziçi Üniversitesi'nde 15 yaşında bir kız çocuğunun öldürülmesini görüyoruz. Bunun üniversitelerde kayyumluklar eliyle mümkün kılındığını görüyoruz. Üniversite içinde tacizin, tecavüzün, şiddetin devam ettiğini görüyoruz. Bunun bir diğer kısmını aslında liselerde, MESEM’lerde görüyoruz. MESEM’lerde çalışan genç kadınlar, genç çocuklar ya da üniversite okurken çalışmak durumunda kalan genç kadınlar iş yerlerinde sömürülmelerinin dışında patronların istismarına, tacizine uğruyorlar. Aslında geçtiğimiz günlerde mecliste yaşanmış olan cinsel istismar vakası bunun çok somut ve yeni yakıcı bir örneği olarak karşımıza çıktı” dedi.   ‘Özel savaş politikalarıyla kadınlar fuhuşa sürükleniyor’   Türkiye'deki devrimci yurtsever mahallelerde ve Kürdistan'ın her yerinde uyuşturucuya ve fuhuşa sürükleme ile yapılan özel savaş politikalarının özellikle genç kadınlar üzerinde döndüğünü vurgulayan Dilara Ercanlı, genç kadınların politikleşmesinin, devrimleşmesinin en büyük korkulardan biri olduğunu söyledi. Dilara Ercanlı, erkek devlet pratiğiyle kadınların erkek şiddetine her alanda maruz bırakılarak sindirilmeye çalışıldığını belirterek, “Erkek polislerin yaptığı gözaltılar da kadınlara yönelik hakaret, tecavüz tehdidi, taciz, şiddet oldukça fazla bir şekilde devam ediyor ve aslında bu gözaltıların kendisi hukuksuz, yapılma şekli hukuksuz, erkeklerin yapıyor olması ayrıca hukuksuz. Bunu da ayrı bir yıldırma politikası olarak aslında genç kadınların üzerinde bir tahakküm olarak kuruluyor” diye belirtti.   ‘Genç kadınların örgütlenmesinden korkuyorlar’   Kürdistan'da mücadele içindeki genç kadınların yaşadıklarının çok daha ağır bir boyuta evirildiğini söyleyen Dilara Ercanlı, genç kadınların örgütlenmesinden korkulduğunu söyledi. Kürdistan’da baskıyla, takiple, tacizle, ajanlaştırma, uyuşturucu ve fuhuşa sürüklenme çabalarıyla özel savaş pratiklerinin tek tek denendiği ve genç kadınlar üzerinde kullanılmaya çalışıldığı bir noktada olunduğunu belirtti. Aile Yılı'nın şiddetin kurumsallaşmasının birçok adımından bir tanesi olduğunu söyleyen Dilara Ercanlı şöyle devam etti: “Kadınları her alanda, her yerden sıkıştırmaya çalışırken, ailenin içine kadını tekrar kapatmaya çalışıyorlar. Kadının bugüne kadar edindiği bütün kazanımları tek tek saldırmaya çalışıyor. Ama bunların gerçekten olabildiğince bulunduğumuz bütün alanlarda anlatılarak aslında bütün mücadeleye de bu hattan devam etmemiz gerekiyor.”   Panel, ikinci oturum ile devam ediyor.