‘Hukuk dışı tecrit uygulamaları bir an önce kaldırılmalı’ 2024-09-30 15:37:07   HABER MERKEZİ - “Özgürlüğe ses ver” eyleminde konuşan DEM Parti İzmir İl Eşbaşkanı Vezan Karabulut, günümüzde cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin ilk olarak İmralı’da hayata geçirildiğini ve cezaevlerine yayıldığını ifade etti.    İzmir’de Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EGE- TUHAYDER) öncülüğünde tutsak yakınları tarafından başlatılan “Özgürlüğe ses ver” eylemleri devam ediyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan ve siyasi tutsaklar üzerindeki tecrit ve hak ihlalleri, Buca Kırıklar Yüksek Güvenlikli Cezaevi önünde protesto edildi. Eyleme Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il ve ilçe örgütleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Demokratik Alevi Derneği (DAD) İzmir Şubesi ve çok sayıda tutsak yakını katıldı. “Tecride hayır” yazılı önlüklerin giyildiği eylemde “Adalet için tecridi kıralım. Toplumsal barış için özgürlüğe ses ver” yazılı pankart taşındı. Eylemde sık sık “Bijî berxwedana zindanan” ve “Tecride hayır, tutsaklara özgürlük” sloganları atıldı.   ‘Tecrit uygulamaları tesadüf değil’   Burada konuşan DEM Parti İzmir İl Eşbaşkanı Vezan Karabulut, İmralı’dan başlayarak bütün cezaevlerinde yayılan tecrit uygulamalarının tesadüf olmadığını vurgulayarak, 2000’li yıllarda F Tipi cezaevleri ile tartışılmaya başlanan hücre tipi cezaevlerinin, izolasyonu hedefleyen yeni model ve versiyonlarıyla giderek yaygınlaştığını söyledi. Vezan, “Y tipi, S tipi ve Yüksek Güvenlikli Hapishaneler olarak adlandırılan bu cezaevleri, insanın fiziki yapısı üzerinde ciddi tahribatlara yol açmaktadır. Tutuklu ve hükümlüleri dış ortamdan izole ederek yalnızlaştırmayı, iradesini parçalayarak yok etmeyi, ruhsal ve bedensel olarak yavaş ve sessiz bir imhayı hedefleyen bu yapılar, tek kişilik odalar şeklinde kurgulanmıştır” dedi.   ‘İmralı, tecride dayalı yönetme tekniklerinin geliştirildiği yer’   Cezaevlerinde bu dönüşümün en ağır biçimiyle ilk uygulandığı yerin İmralı Ada Cezaevi olduğunun altını çizen Vezan, İmralı’nın tecride dayalı yönetme tekniklerinin geliştirildiği yer olduğunu belirtti. Bu durumun cezaevlerindeki binlerce tutsağı etkilediğini ifade eden Vezan, “Abdullah Öcalan’ın şahsına yönelik yapılan hukuki düzenlemelerin başlıcası ise koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanmaması ve ölünceye kadar ceza infaz kurumunda kalması yönündeki kanuni düzenlemedir. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 18 Mart 2014 tarihinde İmralı’da tutulan Öcalan’a şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapis cezası verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü maddesinin ihlali olduğuna hükmetmiştir” şeklinde konuştu.   ‘Tecrit insanlık suçudur’   İmralı’da fiili olarak devreye konulan birçok uygulamanın daha sonra kanunlaştırılarak diğer cezaevlerine yayıldığına dikkat çeken Vezan, mevcut iktidarın bu sorunları çözmeye yanaşmadığını kaydederek “Artık en kısa zamanda başta İmralı olmak üzere tüm cezaevlerinde uygulanan hukuk dışı tecrit uygulamalarının bir an önce kaldırılması için mevcut iktidarı bir kez daha uyarıyoruz. Tecrit bir insanlık suçudur. Tüm cezaevlerindeki tecrit kaldırsın. Siyasi tutsaklara özgürlük” diye belirtti.   Eylem, sloganlarla sona erdi.   Mêrdîn   Mêrdîn’de tutuklu yakınları ile Barış Anneler açıklama yaptı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada tutuklu yakınları adına Fettah Tekin konuştu.    Tecridin sonlandırılması çağrısında bulunan Fettan, iktidarın tecridin kaldırılması yönündeki taleplerine karşı sessizlikte ısrar ettiğine vurgu yaparak “Biz her zaman bu çağrımızı tekrar edeceğiz. Bu tecride son verin. Tecridi sonlandırmadığınız sürece insan haklarında, ekonomide ve siyasette hiçbir şey doğru gitmez” dedi. İsrail’in Gazze ve Lübnan ile Ortadoğu’nun diğer ülkelerine dönük gerçekleştirdiği saldırılara karşı hükümetin açıklamalarını takip ettiklerini belirten Tekin, “Türkiye Cumhuriyeti İsrail’e çağrı yapıyor ve saldırılarını durdurmasını istiyor. Peki, İsrail bu çağrılara karşı ne cevap veriyor; Dönün kendinize bakın. Siz de Kürtler üzerinde katliam politikaları yürütüyorsunuz” ifadelerini kullandı.    ‘Tecride son verin’   İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde PKK Lideri Öcalan ile beraber tutulan Veysi Aktaş’ın infazının yakılarak, tutukluluk süresinin uzatılmasına da dikkati çeken Fattan, “Bir şeye şahit olduğu için mi infazını yaktınız, serbest bırakmadınız” diye sordu. Cezaevlerinde tutuklular üzerinde yürütülen “infaz yakma” uygulamalarına dikkati çeken Tekin, “Biz buradan bir daha sesleniyoruz. Bu tecridi sonlandırın. Eğer ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu’da sözünün geçmesini istiyorsanız, Kürtlerle oturacaksınız, Kürtlerle barışacaksınız. Savaşta ısrar ettiğiniz sürece hiçbir şeyiniz doğru gitmez. Buradan çağrı yapıyoruz, çocuklarımızı, yoldaşlarımızı serbest bırakın. İnfazları neden yakıyorsunuz? Neyin pazarlığını yapıyorsunuz? Veysi Aktaş neye şahitlik etti? Bir an önce bu tecride son verin, Sayın Abdullah Öcalan bir an önce özgür olsun. Umut hakkını tanıyın. Kürt halkı olarak bunu kabul etmiyoruz. Bu tecrit devam ettiği sürece burada olacağız. Bu tecridi sonlandıracağız” diye konuştu.    Ardından söz alan tutuklu Delil Tekin’in annesi Gurbet Tekin de Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sürdürülmesine tepki göstererek oğlunun durumuna dikkati çekti.    Açıklamaların oturma eylemine geçildi.    Êlih   Êlih’ın Qûbîn (Beşiri) ilçesinde bulunan Batman T Tipi Kapalı Cezaevi önünde de eylem devam etti. Tutuklu Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri Meclisi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) il örgütleri ve tutuklu yakınlarının katıldığı eylemde, “Tecrit insanlık suçudur” yazılı önlükler giyildi. Eylemde, “Adalet için tecridi kıralım toplumsal barış için özgürlüğe ses ver” pankartı açıldı.   ‘Hak ihlallerinin en ağırı İmralı’da’   Eylemde konuşan DEM Parti Êlih İl Eşbaşkanı Mustafa Mesut Tekik,  yasaların hiçe sayılarak cezaevlerinde hukuksuzluğun devam ettirildiğini belirtti. Mesur, bunu kabul etmeyeceklerini ve geri adım atılıncaya kadar direnişlerine devam edeceklerini vurguladı. Ardından açıklamayı yapan TUAY-DER Êlih üyesi Veysi Atmaca, iktidarın siyasi tutsaklar üzerinden tüm toplumu “dize getirme” uğraşı içine girdiğini belirtti. Veysi, “İktidar fikirlerine hüküm kuramadıkları siyasi tutsaklar üzerinde fiziki bir hüküm kurmaya çalışsa da bilinmelidir ki bu insafsızca tutumlarla bir sonuç alamayacaklardır. Söz konusu hak ihlallerinin en ağırı da İmralı cezaevinde sürdürülmektedir. Sayın Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Veysi Aktaş Sayın Öcalan gibi hukuka aykırı bir şekilde tecrit altına alınmıştır. Veysi Aktaş, 30 yıllık cezası tamamlanmasına rağmen tahliyesi hukuka aykırı bir şekilde engellenmekte ve ailesi ile hiçbir şekilde görüştürülmemektedir. İki yıl önce de siyasi tutsak Veysi Aktaş babasını kaybetmiş buna rağmen babasının mezarına dahi getirilmesi engellenmiştir” hatırlatmasında bulunarak, tepki gösterdi.   ‘İktidar intikam peşinde’   İktidarın intikam peşinde olduğunu kaydeden Veysi, “İktidar adeta intikam hırsı ile fiziki özgürlükleri kısıtlanmış siyasi tutsakları terbiye etmeye kalkışmakta hukuku ve insan haklarını hiçe saymaktadır. 2015 yılından beridir aralıksız süren savaş ve şiddet sarmalının bir diğer alanı olan cezaevlerindeki ihlallere karşı tüm kamuoyunun hassas olması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki siyasi tutsaklar tüm toplum için mücadele yürüttüklerinden dolayı fiziki özgürlüklerinden yoksun bırakılmıştır” diye konuştu.    Eylem, “Bijî berxwedana zindanan” ve “Baskılar bizi yıldıramaz” sloganları ile son buldu.