Erkekler katlediyor, aşiret koruyor, devlet susuyor! 2024-09-21 09:01:37     Rabia Önver    COLEMÊRG - Colemêrg ve ilçelerinde yaşanan şüpheli ölümlerin arkasında devlet, aile ve aşiretler işbirliği yaparken, şüpheli ölümlerde açılan soruşturmalar ise cezasızlıkla sonuçlanıyor. Valiliğin kent girişine yazdığı “Hakkari’de hayat var” yazılamasının karşılığı ise doğa katliamı, şüpheli ölümler ve fuhuş…    Kadına yönelik şiddet ve katliamın arttığı Kurdistan ve Türkiye’de neredeyse her gün bilançoya yeni isimler ekleniyor. Mahkemelerde failler cezasızlıkla ödüllendirilerek kadına yönelik işlenen suçlar meşrulaştırılırken, kadınlar ise adliye koridorlarında hukuk mücadelesi vermek zorunda kalıyor. Şüpheli kadın ölümlerinin en çok arttığı kentlerden biri ise Colemêrg. Yaşanan şüpheli kadın ölümlerinin sayısı arttıkça, iktidar gölgesindeki yargının açtığı soruşturmalar sonuçsuz kalmaya devam ediyor.   Kurdistan ve Türkiye'de kadın katliamları kırım boyutuna gelirken, yargı ise kararlarını failleri destekler nitelikte veriyor. Kadınlara yönelik yürütülen özel savaş politikaları devam ederken, kadınlar neredeyse her gün ekonomik, cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. Öte yandan medyada yer alan veriler, tablonun küçük bir kısmını yansıtırken, şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınların ölümü ise "intihar" adı altında kapatılıyor. Kadına yönelik şiddet ve katliam davalarında yargının cezasızlık politikası ve iyi hal indirimleri şiddetin önünü açarak meşru kılıyor.   Hakkari’de festival var!    Yürütülen özel savaş politikalarından biri ise Hakkari Valiliği tarafından kent girişine yazılan “Hakkari’de hayat var” cümlesi. Özel savaşın en önemli merkezlerinden biri olan Colemêrg’de halk “Hakkari’de hayat var” cümlesini özel savaşın bir boyutu olarak ele alıyor. Belirtilenin aksine kentte hayatın olmadığını her gün gözlemleyebiliyoruz. Kentte artan özel savaş politikaları kapsamında gün geçtikçe uyuşturucu, fuhuş, şüpheli kadın ölümlerinin artışı söz konusu. Yine valilik tarafından düzenlenen birçok festival ise belirtilen özel savaş uygulamaları kapsamında Colemêrg halkını olumsuz etkiliyor.   Festival adı altında kadınlar taciz ediliyor   Bunlardan biri 27-30 Haziran’da Çelê’de düzenlenen “Çukurca 5. Foto Safari ve Doğa Sporları Festivali." Dört gün süren festivalin son gününde festivale katılan iki kadının uzman çavuşlar tarafından taciz edilmesi, festivalin anlam ve amacını bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Çevredekilerin uzman çavuşların kadınlara yönelik tacizini görmesi ile uzman çavuşlar halk tarafından darp edildi. Halkın tepkisini toplayan bu olay üzerine gözaltına alınan iki uzman çavuş, ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı. Haklarında herhangi bir işlem yapılmayan uzman çavuşlara yönelik tepkilerin artması üzerine DEM Parti Colemêrg İl Örgütü açıklama yapmış, milletvekilleri ise konuyu Meclis gündemine taşımıştı.     TÜİK’e göre Colemêrg intiharda ikinci sırada   Bir yanıyla taciz ve tecavüzün hedef aldığı kadınlar, öte yandan ise çeşitli nedenlerle intihara sürükleniyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 14 Haziran'da açıkladığı "İntihar İstatistikleri"ne göre, Colemêrg 2009-2023 yılları arasında intihar oranının en yüksek olduğu ikinci kent konumundadır.   Bir yılda 7 kadın intihara sürüklendi   Yine İnsan Hakları Derneği (İHD) Colemêrg Şubesi’nin 2023 raporuna göre, kentte 2023 yılında 25 kişi intihara sürüklendi. TÜİK de bu rakamı 24 olarak açıklamış ve bu kişilerin 17’sinin erkek, 7’sinin ise kadın olduğunu belirtmişti. Ancak, resmi verilerin yanı sıra çok sayıda kayıt dışı verinin olduğu da tahmin ediliyor. İHD raporuna göre, intihar vakalarının çoğunluğu Colemêrg merkez, Şemzînan (Şemdinli), Çelê (Çukurca) ve Gever’de (Yüksekova) gerçekleşti. Verilere göre intihara sürüklenenlerin çoğu 17-30 yaş aralığındaki genç kadın ve erkeklerden oluşuyor.   İntiharların yüzde 59’u ‘diğer bilinmeyen’ sebeplermiş!   TÜİK istatistiklerinde intiharın nedenleri arasında “hastalık, aile geçimsizliği, geçim zorluğu, ticari başarısızlık, hissi ilişki ve istediği ile evlenememe, öğrenim başarısızlığı” gibi nedenler olarak sıralansa da yüzde 59,2 gibi yüksek bir oran ile “diğer bilinmeyen” adı altında intiharın sebebinin açıklanmaması dikkat çekiyor. Yüzde 59,2 gibi yüksek bir oranın nedeni açıklanmazken, gözler devletin özel savaş politikalarına çevriliyor.        Uyuşturucu kullanım yaşı 14’e düştü   Bunun yanı sıra, Kurdistan’da özel savaşın yoğun olduğu kentlerden biri olan Colemêrg ve ilçelerinde, 2016’da yaşanan özyönetim direnişinin ardından devreye konulan özel savaş politikaları en çok gençler ve kadınları etkiliyor. Kentte özyönetim direnişinden sonra fuhuş, uyuşturucu bağımlılığı, intihar adı altındaki şüpheli ölümlerin sayısı oldukça arttı. Kentteki uyuşturucu kullanma yaşının 14-15 yaşlarına kadar düştüğü görülürken, birçok şüpheli ölümün ise uyuşturucu kullanımından kaynaklandığı öne sürülüyor.    ‘Uyuşturucu veriyorlar, ajanlık dayatıyorlar’   İHD raporlarına da yansıyan uyuşturucu kullanımı, kentte en çok rahatsızlık uyandıran özel savaş aparatlarından biri halini aldı. İHD’nin raporlarına yansıyan ve madde bağımlılarıyla yaptıkları görüşmelerde konuşan bir uyuşturucu bağımlısının ifadeleri şu şekilde: “ ‘Uyuşturucuyu 6 ay kullandım. Son iki aydır bir abimin desteği ile bıraktım. Hiçbir tedavi almadım. İnsanın kafasında bitirmesi gerekiyor. Uyuşturucu kullanımı gördüğünüzden daha fazla. Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Uyuşturucuyu hiç beklemediğin insanlardan temin edebiliyorsun. Bir bakıyorsun en yakının, bir bakıyorsun sana getiren ya da arkadaşların aldığı kişiler polis. Bu aralar uyuşturucuyu artık polisler de getirmeye korkuyor. Süleyman Soylu döneminde onun kendi çetesi vardı. Hepsinin amacı belliydi. Hepimizi burada zehirle öldürmek istiyorlardı. Yalandan bazen arkadaşları alıyorlardı emniyete haberlerde iki manşet atıyorlardı. Uyuşturucu operasyonu diye sonra herkesi 2 saat içinde serbest bırakıyorlardı. Süleyman Soylu elini ayağını çekti. Şimdi sınırlı sayıda polis kaldı uyuşturucu dağıtan. Şimdi burada kim nedir necidir anlayamıyorsun. Sana uyuşturucu veriyorlar ajan olmayı dayatıyorlar. Yapmadığın zaman da seni bir güzel dövüyorlar sonrasında da gözünün önünde başka arkadaşına uyuşturucu veriyor ve sen izlemek zorunda kalıyorsun. Tabi sadece polis dağıtmıyor onlara bulaşan bir sürü insan var. Bazen onlara veriyorlar onlar dağıtıyor bazen de kendileri gelip kontrol ediyorlar. Ben kurtardım kendimi darısı diğerlerinin başına’.”   ‘Partiye gitmesine karşı olduğumuz tüm gençler uyuşturucu bağımlısı oldu’   Yine İHD raporuna yansıyan başka bir görüşmeci ise tanıklığını şöyle anlatıyor: “ ‘Bizim evimizin bahçesine bazen gelip oturuyorlar. Bizim gençlerimizdir, kovamıyoruz da. Hiçbir zararları yok. Bizlere zarar vermiyorlar ama kendilerine zarar veriyorlar. Üzülüyoruz tabi elimizden bir şey gelmiyor. Sorumlularını Allah’a havale ediyorum. Gerçi biz kim yapıyor çok iyi biliyoruz. Her gece buraya gelen ekipleri de görüyoruz. Onları görünce ‘Türk gençleri naber’ diye seslenenleri Allah’a havale ediyoruz. Çocuklarımızı bu hale getirenler onlar. Gençlerin yiyecek ekmeği yokken nereden bulsunlar bu zehri. Aklı olan biraz düşünür. Burada iş de yok. Nasıl oluyor da bunlar bu zehire para veriyorlar. Eskiden gençlerimiz partiye gider korkardık başlarına bir şey gelir, bir yerde katledilir diye şimdi partiye gitmesine karşı olduğumuz tüm gençler uyuşturucu bağımlısı oldu. Keşke partide kalsalardı. Onların da asıl amacı buydu. İstediklerini yapıyorlar.’”   Kadınlar intihara sürükleniyor   Yürütülen özel savaş politikalarının sonucunda kadınlar uyuşturucu bataklığına ve fuhuşa sürükleniyor. Yürütülen cezasızlık politikası ile beraber uyuşturucu ve fuhuşa sürüklenen kadınlar ise çekilen özel görüntüleri ve kullandıkları maddelerle çekilen fotoğraflar üzerinden tehdit ediliyorlar. Tehdit edilen kadınların bir kısmı fuhşa sürüklenirken, bir kısmı ise bunları kabul etmeyerek aile ve devlet baskısından ötürü intihara sürükleniyor.   Soruşturmalar sonuçsuz kalıyor   Colemêrg’de 2016 yılından itibaren artan şüpheli kadın ölümlerinin büyük bir kısmı aile, aşiret, devlet ve feodal bağların sonucunda gerçekleşiyor. Şüpheli ölümlerin üstü kapatılarak, hem halkın hem de basının duyması engelleniyor. Yaşanan şüpheli ölümlere ilişkin açılan soruşturmalar sonuçsuz bırakılırken, aile ve aşiretler de bu ölümleri bastırmak ve üstünün kapatılması amacıyla adımlar atıyor. Kadınları intihara sürükleyen kişi veya kişilerden ‘kan parası’ alınırken, bu durum, söz konusu kişilerin cezasız kalmalarına neden oluyor.   Öte yandan yaşanan şüpheli ölümlerin bir kısmı basına yansıyor. 2024 yılının başından bu yana geçen 8 aylık süre zarfında basına yansıyan şüpheli kadın ölümlerinin bir kısmı şu şekilde:   *Colemêrg’de  Zilan .F, yaşadığı evde şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş olarak bulundu.   *Colemêrg’de Fatma Nur Bezen, kimliği tespit edilemeyen kişi ya da kişilerce kesici aletle katledildi.   *Colemêrg’de Kübra Gültekin, Zap Suyu’nda şüpheli şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu.   *Colemêrg’i Gever ilçesine bağlı Bulgurlu (Navdiyan) köyünde ikamet eden 16 yaşındaki Helin. Ç evlerinin arkasında bulunan ahırda şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu.   *Colemêrg’in Çelê ilçesinde 17 yaşındaki Avzem Parlak 26 Mayıs'ta evinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulundu.   Basına yansıyan ve soruşturma başlatılan kadınların şüpheli ölümlerine ilişkin henüz bir ilerleme kaydedilmiş değil. Mevcut iktidarın gölgesindeki yargının başlattığı soruşturmalarda bir türlü sonuca varılamaması ise dikkat çekiyor.