Kayıp yakınları: Dosyalar zaman aşımı riski ile karşı karşıya 2024-09-07 12:32:58   HABER MERKEZİ - İHD ve kayıp yakınları bu haftada alanlara çıkarak, kayıplarının akıbetini öğrenmek ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanmasını istedi. Eylemde, kaybedilenlerin ve katledilenlerin dosyalarının zaman aşımı riski ile karşı karşıya olduklarına dikkat çekildi.    İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınlarının, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganıyla Amed, Êlih, Gever ve İzmir'de her hafta gerçekleştirdikleri eylem, bu hafta da devam etti.    Amed   İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 813’üncü haftasında Amed’in Rezan ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eyleme Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed İl Eşbaşkanları Gülşen Özer ve Abbas Şahin ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu üyeleri de katıldı.  Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde bu hafta, 4 Eylül 1993 tarihinde Êlih’te bulunan Elmalı Sokak’ta esnaf ziyareti gerçekleştirilirken Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili Mehmet Sincar'ın katledilişi hatırlatıldı.    Mehmet'in katlediliş hikayesini, İHD Amed Şube sekreteri Ömer Saman okudu.   Eylemde ilk olarak Mehmet'in eşi Cihan Sincar söz aldı. Mehmet’in insan hakları için yaşamı boyunca mücadele ettiğini, katledilme sebebinin de bununla bağlantılı olduğunu kaydeden Cihan, “Mehmet Sincar’ın da ilk işi insan haklarını aramak oldu. O yüzden Kurdistan’ın her yerinde katledilen insanlar varken kan dökülmesin diye çabalarken kanı döküldü. Bu katliamları yapan ne insanlık biliyor ne de hak biliyor. Şu ana kadar bu katillerin bulunmasını istedik. Herkes bilsin ki bütün kayıplar bizim için Mehmet Sincar'dır. Biz de Mehmet in ailesi olarak İHD’ye teşekkür ediyoruz ve elimizden gelen ne varsa tek bir damla kanımız kalana kadar mücadele edeceğiz. Bu davayı zaman aşımına uğratmak istiyorlar. Ape Musa’ya da onu yapmışlardı. Kürt olduğumuz için bunlar yapıldı. Ölene kadar da mücadeleye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.   Dosyası zaman aşımı ile karşı karşıya   Ardından Ömer, Mehmet'in katlediliş hikayesini şu sözlerle anlattı: "Mehmet Sincar, 1953 yılında Mardin’in Ömerli ilçesi İkipınar köyünde dünyaya gelir.  İlkokulu doğduğu köyde, ortaöğrenimini Mardin’de tamamladıktan sonra lise eğitimi için Adana’ya gider. 1973 yılında Ankara Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’ni kazanır ve 1978 yılında mezun olur. Sonrasında öğretmen olarak Dersim’e tayini çıkar. Yaklaşık olarak bir sene çalıştıktan sonra, Maraş katliamı boykotu nedeniyle sürgün edilir. Sürgün edildiği ilçede sağcı gruplar tarafından tehditlere ve saldırılara maruz kalır ve daha görevine başlamadan ailesinin yanına dönmek zorunda kalır.    Sincar, 1991 yılında Demokrasi Parti’den milletvekili seçilmiştir. Derneğimiz üyesi olan Sincar, dönemi itibariyle Mecliste özellikle bölgedeki faili meçhul cinayetler, JİTEM, Hizbullah’ın gerçekleştirdiği katliam ve cinayetlere ve köy korucularının saldırılarına karşı aktif çalışmalarda bulunmuştur. Demokrasi Partisi (DEP) Mardin Milletvekili Mehmet Sincar’ın, Parti Meclisi üyeleri Habip Kılıç ve Hikmet Kılıç’ın 'faili meçhul' bir şekilde katledilmesine dair incelemede bulunmak amacıyla gittiği Batman’da, İl Örgütü yöneticileri olan Metin Özdemir ile birlikte 4 Eylül 1993 tarihinde Elma Sokak’ta uğradığı silahlı saldırıda katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti."    Ömer devamında Mehmet’in katledildiği sürece dair şunlar dile getirdi: “Türkiye’de 90’lı yıllar, OHAL rejiminin yürürlükte olduğu, zorla kaybetme, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler gibi insanlığa karşı suçların yaygın ve sistematik bir saldırının bir parçası olduğu dönemdir. O dönemde yaşanılan ağır insan hakları ihlalleri ile ilgili açılan soruşturma ve dava dosyaları, zaman aşımı devreye konularak adliye raflarında çürümeye bırakılmakta, dosyalar kapatılmaya çalışılmaktadır. Bunun son örneklerinden biri de üyemiz Mehmet Sincar’ın dosyasında karşımıza çıkmaktadır. Dosya, zaman aşımı ile karşı karşıyadır. Bilindiği üzere zorla kaybetme, yargısız infaz ve faili meçhul cinayetler gerek uluslararası insan hakları hukuku gerek uluslararası ceza hukuku sözleşmelerinde, suçun nitelikleri itibariyle insanlığa karşı suç olarak tanımlanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 7. Maddesinin 2. Fıkrasında insanlığa karşı işlenen bir fiil nedeni ile evrensel hukuk kurallarına göre fail/failler her zaman yargılanabilir, cezalandırılabilir, zaman aşımı söz konusu olamayacaktır."   Cezasızlık politikaları ve zaman aşımı   İnsan hakları savunucuları olarak adalet ve hakikat arayışının süreceği mesajını veren Ömer, “Özetle ifade ettiğimiz günümüzde yaşanan olaylar dahil olmak üzere hala sürdürülmeye çalışılan zaman aşımı vb. cezasızlık zırhları ile failleri yargılama dışında bıraktırmanın insancıl hukuk kurallarına ve sözleşmelerine aykırı olduğunu biliyoruz. Burada Mehmet Sincar nezdinde tüm kayıpları, faili meçhul cinayetlerle katledilenleri anarak, insan hakları savunucularının adalet ve hakikat arayışının asla bitmeyeceğinin de altını çiziyoruz” dedi.    Açıklama, 1 dakikalık oturma eylemi ile sona erdi.    Êlih   Êlih’te de kayıp yakınları ve İHD, eylemlerinin 649’uncu haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eylemde, 28 Ağustos 1994 tarihinde Hezo (Kozluk) ilçesinde özel timlerin evden alarak infaz ettiği Mehmet Emin Çelik’in failleri soruldu.    Mehmet Emin'in hikâyesini okuyan İHD Êlih Şube Yöneticisi Rezan Baytar, Hezo ilçesinde ikamet eden Mehmet Emin Çelik ve Mehdi Çelik’in, Yeni Mahalle’de bulunan akrabaları Muzaffer Durmaz’ın evine misafirliğe gittiği belirterek, gece saat 23.30’da eve gelen özel timlerin “ifade vermeleri lazım” gerekçesiyle M. Emin ve Mehdi Çelik’i evden dışarı çıkardığını söyledi. Yaklaşık 15 metre uzaklaştıktan sonra Mehmet Emin'in uzun namlulu silahlarla taranarak katledildiğini Mehdi Çelik’in ise karanlık olması sebebiyle kaçarak kurtulmayı başardığını ifade eden Rezan, Mehmet Emin'in cenazesinin bir gün sonra toprağa verildiğini kaydetti.    Rezan, failler bulunana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.    Açıklama, oturma eylemi ile son buldu.    Colemêrg   İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla eylemlerinin, 139’uncu haftasında Gever ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde Gever’ bağlı Esendere beldesinde 1991 yılında katledilen Daryoş Aygöl için bir araya geldi. Eylemde "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartı açılırken, katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Gever İlçe Örgütü yöneticileri, Gever Belediye Eşbaşkanları ve çok sayıda yurttaş katıldı.   Açıklama metnini ise İHD Colemêrg Kayıplar Komisyonu'nda yer alan ve Daryol Aygöl’ün abisi olan Kuruş Aygöl okudu.   O dönemlerde katledilen, gözaltında kaybedilen ve ateşli silahlarla yok edilen insanlar için durmadan adalet talep edeceklerini belirten Kuruş, “Daryoş Akgül henüz 16 yaşındaydı. Ailesinin geçimini sağlamak için sorumluluk alarak İran İslam Cumhuriyeti'nden günübirlik alış verişler yaparak hayatını kazanmaya çalışıyordu. Ailesinden akrabaları da İran İslam Cumhuriyeti'nde yaşamaktadırlar ve aynı zamanda vatandaşıdırlar. Bu vesile ile akrabaları gümrük sahasından geçirdikleri yasal ürünleri Daryoş Akgül’e teslim ettikten sonra Daryoş’ta şehir merkezi Yüksekova ya getirip perakende satıp kazanç elde etmektedir. Babası Ali Akgül’ün ölümünden sonra sıklıkla gittiği Esendere’de rutin yaptığı günübirlik ticaretin haricinde bir aile ziyaretine gitmiştir bu sefer. Amcaoğlu Dinar da vardır beraberinde. Ziyarette bulundukları aile ile yemek yiyen Daryoş ve kuzeni, Yemek yedikten sonra araç yoluna gelmeleri için hazırlanan atların iplerinden kurtulduğu ve sınır boyuna doğru gittikleri söylenir” ifadelerini kullandı.   ‘Baskı ile birlikte gözaltına alınanlara işkence yapıldı’   Sınır boyuna doğru çıktıktan yaklaşık bir saat sonra sınır boyundan silah sesleri gelmeye başladığını dile getiren Kuruş, “Sınır karakolunda yapılan ateşte Daryoş yaralanır. Peşinden giden kuzeni Dinar, Daryoş’a ulaştığında henüz yaşamaktadır ancak yaralıdır ve kan kaybetmektedir. Kokep köyünden, Köylülerle birlikte Daryoş’un yaralı bedeni Yüksekova şehir merkezindeki hastaneye getirilmek üzere taşınmaya başlandığı sırada Karakoldan gelen askerler,  Dayoş’un yaralı bedenini köylülerden alır ve hastane yerine karakola götürür. Aynı zamanda köylüler ve kuzeni Dinar da gözaltına alınır. Kendilerine Daryoş ile birlikte kaçakçılıktan geldiği yönünden ifade vermeleri istenir ve bu konuda baskı ile birlikte gözaltına alınanlara işkence yapıldı” dedi.   ‘Tüm kayıplarımız için adalet talep ediyoruz’   Ailenin tüm girişimleri sonuçsuz kaldığını söyleyen Kuruş, “Başvurular kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sümen altı edildi. Yapılan operasyon ve gerçekleştirilen cinayetin gerçekliği göz ardı edildi. Türkiye yargısı göz göre göre katledilen 16 yaşındaki gencecik bir insanın akıbetini faili meçhul bırakmak istedi. Bugün buradan tüm yetkinlere bir daha sesleniyoruz; Daryoş Akgül ve tüm faili meçhul cinayete kurban gidenlerin akıbeti açıklansın, sorumluları bir an önce adil bir yargı sistemi karşında yargılansın. Daryoş Akgül ve tüm kayıplarımız için adalet talep ediyoruz” sözlerini kulandı.