'İktidar başarısızlığını örtbas etme çabası içinde' 2024-08-16 09:06:16     Melike Aydın    İZMİR - Dijital medya engelleri, tutuklamalar ve halayların cezalandırılmalarının, iktidarın özellikle Kurdistan’daki başarısız politikalarını örtbas etme çabası olduğunu dile getiren DEM Partili Gül Ekici, bireylerin ifade hakkına kadar daralan baskıya karşı birleşmek gerektiğini vurguladı.   Dijital medya platformu Instagram’a 2 Ağustos’ta “katalog suçlar” işlendiği gerekçesiyle 8 gün boyunca yasak getirildi. Bir başka gerekçe olarak da İran’da öldürülen Hamas Lideri İsmail Haniye için yapılan paylaşımların kaldırılması gösterildi. 8 günün ardından Instagram ile anlaşan Türkiye’de “Propaganda yapan hesapların kapatılması” söz konusu oldu. Ancak propaganda, katalog suçlar arasında yer almıyor. Ayrıca, 7 Ağustos'ta oyun uygulaması Roblox, LGBTİ+’ları özendirdiği ve çocuğu hedef alan uygulamalar bulunduğu gerekçesiyle kapatıldı. Son olarak da Dilruba K. isimli yurttaş, cumhurbaşkanını eleştirdiği için gözaltına alındı. Öte yandan, Instagram ile yapılan anlaşmanın hemen ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Aliağa İlçe X hesabı erişime engellendi.   Kapatmalar ve yasaklarla ifade özgürlüğüne baskıların giderek arttığını, iktidarın baskısını aktif siyasette olmayan muhalif bireylere kadar yaymaya çalıştığını dile getiren DEM Parti önceki dönem İlçe Eşbaşkanı ve şu an Ekoloji Komisyonu üyesi Gül Ekici, devletin Kürt politikalarında düştüğü boşluğun ve başarısızlığının, baskılarda etkili olduğunu kaydetti. Yoksul, işsiz ve gelecekten umudu olmayan halkın sözünü başkalarına duyurmasının ve örgütlenmesinin önüne geçilmek istendiğine de dikkat çeken Gül, parçalı mücadelelerin yerine birlikte ve genişleyen bir mücadele hattının örülmesi gerektiğini ifade etti.   ‘İktidar, yenilgi ve sonrasında halkı pasivize etme çabasında’   İktidarın bu tutumunun geçmişten süre gelen faşist bir davranışın devamı olduğunu ve yerel seçimlerde özellikle Kurdistan’da aldığı yenilgiyle de ilgili olduğunu dile getiren Gül, “Bu yenilginin hemen arkasından savaş politikalarına hız verdi. Buradan da somut bir başarı elde edemedi. Savaş politikalarındaki ısrarı halkın yoksulluğunu sefalete doğru sürükledi. Bütün bunlar birleşince küçük halk kitlelerinin tepkilerini, muhalif olma halini gözdağı vererek pasivize etme çabasında. ‘Yönetim ben de istersem sesinizi kısarım, sizi içeri alırım’ gibi bir baskı ile muhalif ama aktif siyasetin içinde olmayan kitlelerle başlamak üzere birtakım yasaklamalarda ve engellemelerde bulunmaya başladı” diye ifade etti.   ‘Gündemleri kaçırıyoruz’   İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ile başlayan sürecin, LGBTİ+’ların hedef gösterilmesi, sokak hayvanlarının katliamının önünün açılmasıyla devam ettiğini belirten Gül, sürecin Instagram gibi dijital medya araçlarının kapatılmasına evrildiğini dile getirdi. Kürt mücadelesinin yerel seçimde Kurdistan’da büyük başarı elde ederek tepkilerini gösterdiğini kaydeden Gül, “Şimdi, Nisan ayında başlattığı operasyonlarla ciddi bir boşluğa düşüyor iktidar. Karşılığını bulamıyor. Kültürel değerlerinden, dilinden, yaşam biçimlerinden başlayarak toplumda yasaklamaya, apolitikleştirmeye itiyor. Bir yandan da birleştirmemize izin vermiyor. Bunun üzerine o kadar çok gündem ve siyaset yürütüyor ki farklı gündemleri kaçırıyoruz. ‘Halayını çekmeme, türküsünü söylememe, dilini konuşturmama’ üzerinden Kürt halkına uyguladığı baskı bir yandan, bir yandan da talan, yağma, maden ocakları, enerji santralleri projeleri yürütüyor. Bizi bir yere doğru politika yapmaya zorluyor, yelpazeyi genişletmemize izin vermiyor. Birleşmemize izin vermiyor. Bu da bir tehlike” dedi.    ‘İktidar halkı bölüyor’   İşçi sınıfının ve diğer halkların Kürt halkının yanında durmasının mücadelenin en temeli olduğunu, ancak iktidarın bunun da önüne geçmeye çalıştığını kaydeden Gül, “Toplum sanki beşe, altıya bölünmüş. Herkes kendi alanında ayrık bir mücadele yürütüyor gibi oluyor. Bir taraftan dili yasaklanan, insani değerleri elinden alınan Kürt halkı var. Halkları da bir arada tutmanın önüne geçiyor. Bunu da sosyalist bakış açısından görüp buna göre de politika örmeliyiz” sözlerine yer verdi.   ‘Kendi tabanını konsolide ederken Instagram’ı anlaşmaya zorladı’   AKP-MHP iktidarının İsrail’le devam eden ticari ilişkileri sürdürürken, Instagram yasaklarıyla Filistin’in yanında duran tabanına onların yanındaymış gibi bir izlenim yarattığını söyleyen Gül, “Tabanına ‘biz Filistin liderlerinin cenazesini de anıyoruz, Filistin halkının yanındayız’ gibi bir mesaj vermiş oluyor. Uluslararası bu tarz ticarethanelere de ‘bu ülkedeki bir takım şeyler benim kontrolüm altındadır, buradaki varlığını sürdürebilmen için uzlaşalım’ diyor. Bazı hesapların kapatılması, engellenmesi gibi anlaşmalarla bu yayınla devam edebilirsin diyor. Uluslararası ülkeler de mücadele etmek zorunda, mülteci sorunu, Suriye’nin paylaşılması gibi durumlarda Türkiye’nin küçük isteklerini yerine getiriyor. Ama bizim için çok büyük, çünkü iletişim özgürlüğümüz elimizden alınıyor. Bunun da Instagram’ın popülist yapısı nedeniyle tepkiler sessiz kaldı. Düşünce özgürlüğümüzü savunanlar tepki gösterdi. Ama çok tepki olmadı, sadece ne zaman açılacak diye beklediler” diye belirtti.   ‘Muhalif hesaplar kapatılıyor’   Genelde muhalif ama özellikle Kürt muhalif kesimin hesaplarının hedefe konduğunu dile getiren Gül, “DEM Aliağa X hesabı kapatılmış. Bir paylaşımdan olabilir diye düşünüyoruz, bilmiyoruz. Muhalif hesaplar kapatılıyor. Partinin programlarını kendi kitlemize oradan duyuramayacağız” ifadelerini kullandı.    ‘Bireysel tepkilerin önüne geçilmek isteniyor’   İktidarın bireysel tepkilerin de önüne geçmeye başladığını, İzmir’de sokak röportajında cumhurbaşkanını eleştiren bir kadının tutuklandığını hatırlatan Gül, “İçinde bulunduğun cendere o kadar korkunç ki işsizsin, açsın, düzgün bir yaşantın yok, gelecekle ilgili kaygıların çok, kaosun içindeyiz halk olarak. Öte yandan ses çıkarınca sözünü etrafa da yayarak söylemenin, birleşmenin önüne geçmeye çalışıyor. Nereden nasıl tutuklanacağını bile bilemiyorsun, masum bir sokak röportajı bile ne hale geldi. Politik yaşamın içinde olmayan kadın arkadaşımız belki 4-5 ay tutukluluk süreci olacak. Bunu gören muhalif olan ama aktif siyasetin içinde olmayanlar sessizleşiyor. Dolayısıyla aktif siyasetin içindekiler de yalnızlaştırılıyor, azalıyor. Bu da tabi toplumun kurtuluşunu geciktiriyor. Toplumda bölünmeler de başladı, nefret söylemleri oluştu” diye kaydetti.   ‘Mücadele hattını genişletmenin yollarına bakılmalı’   Verilen mücadelenin bölünmüş halde olduğunun altını çizen Gül, “Hayvan hakları için alanlara çıkanların çoğu kayyım direnişinin yanında durmuyor. Bursa’da çiftçiler yol kapatmış ama bu zamana kadar Kürt mücadelesini, kadın veya LGBT mücadelesinin yanında olmadıkları için yalnız kalmış oldu. Sonuç yok. Hattı genişletmenin yol ve yöntemlerini konuşmalıyız” sözlerine yer verdi.    ‘Birleşik mücadele verilmeli’   Ana muhalefet partisinin son 5 ayda iktidara can suyu verdiğine dikkat çeken Gül, durumdan memnun olmayan tabanının partisine basınç uygulaması gerektiğini vurguladı. Halkın örgütlü mücadele içinde bulunması gerektiğini, hiçbir gerekçe olmaksızın faşizme karşı bir arada olunması gerektiğini söyleyen Gül, “Bugün seküler bir kadın ‘gece sokağa çıkabilmeliyim’ derken, bir yandan da ‘Kürt halkı dilini konuşabilmeli, halayını çekebilmeli, belediyeleri gaspa uğramamalı’ diyebilmeli. Bunu aşabildiğimiz zaman faşizmi çok kolay yıkabiliriz. Kürt halkının mücadelesine omuz verebilecek halk gücü var. Devrimleri gerçekleştiren halkların mücadelesi olmuştur. Biz de Orta Doğu’da bunu yapabiliriz. Umutlu ve bir arada olmak gerekiyor. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” diye konuştu.