SKM’den ‘Direnişin sınırsız mekanları’ söyleşisi 2024-07-13 20:39:29 İSTANBUL- SKM, Direnişin sınırsız mekanları” şiarı ile gerçekleştirdiği söyleşide konuşan siyasetçi Sebahat Tuncel, “Kardeşlik köprüsünün kurulmasını engellemek istiyorlar. Kadınlar olarak barış hareketini örmemiz gerekiyor” dedi. Sosyalist Kadın Meclisi (SKM), “Direnişin sınırsız mekanları” şiarı ile Kadıköy’de bulunan BEKSAV’da söyleşi gerçekleştirdi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) PM üyesi Semiha Şahin, Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel ve ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş’ın konuşmacı olarak yer aldığı söyleşide “33’lerin baktığı yerden direnişin sınırsız mekanları” pankartı asıldı.   Söyleşi, Suruç’ta yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.   ‘Gazze, Rojava, Bakur ve Başur’daki direniş de bizlerin direnişidir’   “Meseleyi sadece Gazze olarak ele almamak gerekiyor” diyen DEM Parti  MYK üyesi Semiha Şahin, El Aksa eylemin ardından 40 bine yakın kişinin katledildiğini hatırlatarak katliam yaşandığını söyledi. Semiha, “Bu savaşı HAMAS’ı yok etme üzerinden güvenlik sorunu olarak tarifleniyor. Halkların özgürlük, işgalden kurtulma talebinin ardından gerçekleşen eylem bir gerekçe haline gelmiş durumda. Filistin meselesini daha çok İslami hareketlerle özdeşleştirerek katliama yabancılaşma halini yaşıyoruz. Filistin’deki direniş 14 direniş örgütü tarafından sürdürülüyor. Yenilmez denilen İsrail gerçekliğine karşı büyük bir cüret hareketi. Kronolojik tarihe baktığımızda her ay İsrail’in saldırdığını görüyoruz. El aksa eylemi İsrail’in saldırısı için bir gerekçe değil İsrail’in sürdürdüğü işgal politikalarına bir tepki. Gazze’ye karşı durulan nokta turnusol kağıdı görevi görüyor. Yaşananı sadece İsrail ve HAMAS savaşı olarak tariflemek oradaki halkın özgürlük talebini örten bir şey. İsrail Filistin’de işgalcidir. HAMAS öne çıkartılarak biz halka karşı değil HAMAS’a karşı savaşıyoruz deniliyor ama İsrailli yetkililer tüm Filistinliler gidene kadar savaşın bitmeyeceğini söylüyor. Ezilenlerin uğruna savaştıkları düşünce ile bakmak zorundayız. Ortadoğu’da gerçek barışın olması için halkların taleplerine ve mücadelelerine kulağımızı açmamız gerekiyor. Gazze’deki, Rojava’daki, Bakur’daki, Başur’daki direnişte bizlerin direnişidir bunlara sahip çıkmamız gerekiyor” dedi.   ‘İdlib’te, Afrin’de ne işin var?’   Ardından söz alan Kürt siyasetçi Sebahat Tuncel, Kurdistan ve Filistin sorunun Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için çözülmesi gereken acil bir sorun olduğunu bu sorunlar çözülmeden barıştan bahsetmenin mümkün olmadığının altını çizdi. Sebahat, “Kürt halkı Rojava’da yeni yaşam kuruyor bu çok anlamlı. Rojava devrimi ile Ortadoğu’da yeni yaşam filizlendi ve bunu bütün halklar beraber yapıyor. Kobane son dönemde yargılama ile gündeme geliyor bu yargılama özünde dayanışmayı yargılamak için kurgulanmış bir dava. Kobane insanlığın kurtuluşudur, dünyadır. ‘Biz ülkelerin üniter yapısına saygı duyuyoruz’ diyorlar o zaman İdlib’te, Afrin’de ne işin var? Bunları kimse sorgulamıyor. Türkiye İŞİD ile işbirliği yapmayı Kürtlerle işbirliğe yapmaya tercih etti. 100 yıldır bu ülkede Kürtlerin dili, kültürü, ülkesi yasak böylesi bir gerçeklik yaşıyoruz ne kadar insan bunun farkında? Kürtler 4 parçaya ayrılmış coğrafyası bütün bunlara rağmen Kürtler 21’nci yüzyılda dilini, kültürünü, varlığını koruyabilmiş” diye belirtti.   ‘Niye hiç kimse kardeşlik köprüsü kurmuyoruz demiyor?’   “Katil dedikleri Esad ile görüşmenin yollarını arıyorlar. Peki, bu görüşmeyi ne üzerinden yapacaklar? Halkların barışı üzerinden mi ?” diye soran Sebahat, “Niye hiç kimse kardeşlik köprüsü kurmuyoruz demiyor? Denizlerin Hakkari’de kurduğu kardeşlik köprüsünü yıktılar o zamandan beri o köprüyü kuramadık. Türkiye Suriye ile ilişkiler kurmalı ama bir halkı yok sayma yönünde değil herkesin varlığını tanıyarak demokratik, özgürlükçü sistemi nasıl kurabiliriz meselesi üzerinden bu ilişkiler gelişmeli. Sosyalistler Kobane halkı ile dayanışmak için gittiğinde İŞİD bombaları patladı. Patlatılan bombalar kardeşliğimize yönelik patlatılan bombalardır. Kardeşlik köprüsünün kurulmasını engellemek istiyorlar” diye ifade etti.   ‘Savaşa karşı ses çıkarmamız ve barış hareketini örmemiz gerekir’   Sebahat son olarak şu ifadeleri dile getirdi:“Dayanışmayı aştık birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Biz birlikte hayatı kuracağız. Bu mesele hepimizin meselesi. Kadınlar olarak savaş karşı ses çıkarmamız ve barış hareketini örmemiz gerekir. Yarayan bir yaramız var ve bu yaramız görünüyor. Bu yarayı sarmak Kürtler olarak bizim asli görevimiz peki sosyalistler, insan hakları savunucuları. Barış için imza attılar Türkiye’de aydın kalmadı. Aydını olmayan bir toplumun geleceği olabilir mi? Özgür yaşam için beraber mücadele edeceğiz.  Kobane tüm dünyaya başarabilirizi gösterdi. Umudu diri tutmak gerekiyor. Jin Jiyan azadi diyoruz kadınlar olarak yaşamı birlikte örgütleyelim ve özgürlüğümüzü kendimiz sağlayalım.”   ‘Halklar olarak birlikte yaşamayı var ettiği bir devrim Rojava’   Son olarak söz alan ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, “Suruç Kobane’nin karşısında bir ilçe. Rojava devrimi birleşik mücadele merkezi oldu. emperyalist devletlere karşı bir devrim vardı. Halkların 3’ncü seçeneği inşa ettiği, halklar olarak birlikte yaşamayı var ettiği bir devrim Rojava. Suruç Türkiye ve Kurdistan halklarının ortak yaşam umudunu aradıkları, devrime sahip çıktıkları, bir bölgeydi. Savaşa karşı bir duruşu örgütleme yeriydi Suruç. Halklar savaş için yaşam için orada duruyorlardı. Suruç’taki sadece dayanışma hareketi değildi bu topraklarda halklarımızın birlikte yaşam umudunu ördüler. Bize düşen görev işgal altında tutulma tehlikesi olan Rojava ile dayanışmak, Colemerg ile kayyum ile mücadele etmek, mülteci ile dayanışmak” diye konuştu.