İHD, TİHV ve TTB'den işkenceye karşı mücadele mesajı 2024-06-26 15:20:10 HABER MERKEZİ - İHD, TİHV, TTB, İnsan Hakları Kolu 26 Haziran İşkence Mağdurlarıyla Dayanışma Günü dolayısıyla açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada işkencenin önlenmesi için yapılması gerekenler ve talepler dile getirilerek, “Mücadeleye devam edeceğiz” denildi. İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipleri Birliği (TTB), barolar, kadın dernekleri ve sivil toplum örgütleri, “26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” dolayısıyla birçok kentte açıklama yaptı.    İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilciliği, Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu İstanbul Şubesi, 26 Haziran İşkence Mağdurlarıyla Dayanışma Günü dolayısıyla İHD İstanbul Şubesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya İHD İstanbul Şubesi, TİHV İstanbul Temsilciliği, Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu katıldı. Açıklamada “İşkencesiz dünya mümkündür” pankartı açılırken, basın metnini katılımcılar adına TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe okudu.   ‘Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu’   İşkence ve kötü muamelenin cumhuriyet tarihi boyunca sistematik bir devlet pratiği olarak varlığını koruduğunu söyleyen Ümit, “Ekonomiden toplum sağlığına, ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren mevcut siyasal iktidarın, her geçen gün daha da artan baskı ve kontrole dayalı yönetme tarzı sonucu, günümüzde tüm ülke adeta işkence mekânı haline gelmiştir. Türkiye’de işkenceye dair tespitler, mutlak yasağa ve insanlığa karşı bir suç olma vasfına rağmen işkencenin Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olduğunu ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.   ‘İşkence görmezden geliniyor’   Türkiye’de yaşanan çeşitli psikolojik ve fiziksel işkencelerin olduğunu ancak bunların görmezden gelindiğini belirten Ümit, “Özellikle son dönemde Kürtlerin yoğun yaşadığı il ve ilçelerin belediyelerine çeşitli gerekçelerle, yurttaş/seçmen iradesinin gaspına dayalı, ayrımcı, hukukun üstünlüğü ilkesine, insan hakları ve demokrasi değerlerine aykırı bir şekilde kayyum atanmasını barışçıl toplantı ve gösteriler yaparak protesto etmek isteyen çok sayıda kişi, kolluk güçlerinin müdahalesi sonucu işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalarak gözaltına alındılar, hatta yaralandılar” dedi.   ‘İmralı'da uygulanan izolasyonun özel biçimi kabul edilemez’   Cezaevlerinin işkencenin en yoğun yaşandığı yerler olduğuna dikkat çeken Ümit, “Son dönemde mimari yapısı ve gündelik uygulama rejimi ile izolasyon koşullarını daha da ağırlaştıran S ve Y Tipi ve yüksek güvenlikli yeni hapishanelerin açılması, bilhassa da Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporlarında da yer verildiği üzere İmralı Hapishanesi’nde uygulanan izolasyonun özel biçimi kabul edilemezdir” ifadelerini kullandı.   Ümit, açıklamanın devamında işkencenin önlenmesi için yapılması gerekenleri ve talepleri dile getirdi. Talepler şu şekilde:   “*İşkencenin Türkiye’de bu boyutta olmasının en temel nedeni, işkence yasağının mutlak niteliği ile bağdaşmayan çok ciddi bir cezasızlık kültürünün varlığıdır. Her şeyden önce cezasızlık politikalarına derhal son verilmelidir.   *Her düzeyde yetkililer işkenceyi ve işkenceciyi öven, teşvik eden söylemlerden vazgeçmeli, uluslararası mekanizmaların tavsiyeleri doğrultusunda işkence uygulamaları kamuya açık bir şekilde kesin olarak kınanmalıdır.   *Gözaltı koşullarında usul güvenceleri eksiksiz olarak uygulanmalıdır.   *Gözaltı süreleri kısaltılmalıdır.   *Mevcut Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) kaldırılmalı, BM İşkenceye Karşı Sözleşmeye ek Protokol (OPCAT) ve BM Paris Prensiplerine uygun, tümüyle bağımsız yeni bir Ulusal Önleme Mekanizması (UÖM) oluşturulmalıdır.   *İşkencenin belgelenmesi ve raporlandırılması bir BM belgesi olan ‘İstanbul Protokolü’ ilkelerine göre yapılmalıdır.   *İşkenceye ilişkin iddialar İstanbul Protokolü ışığında hızlı, etkin, tarafsız bir şekilde soruşturulmalı, bağımsız heyetlerce araştırılmalı, adli yargılama süreçlerinin her aşamasında uluslararası etik ve hukuk kurallarına uygun davranılmalıdır.   *Hapishaneler insan hakları, sağlık ve hukuk örgütlerinin bağımsız denetimine açılmalıdır.   *CPT raporlarının tümü açıklanmalı ve tüm tavsiyelere uyulmalıdır.”   *Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulları’nı yürütmeye doğrudan bağımlı kılan, adeta bir mahkeme gibi hareket ederek yargı yetkisi kullanmasına yol açan tüm düzenlemeler iptal edilmelidir.   ‘Mücadele etmeye devam edeceğiz’    Ümit son olarak şu ifadeleri kullandı: “İşkencesiz bir Türkiye ve dünyaya ulaşmayı amaçlayan kurumlar olarak, dün olduğu gibi bundan sonra da tüm örtbas etme, korkutma, susturma çabalarına karşın, başlarına geleni kader olarak kabul etmeyip, yüksek sesle haykırabilmeleri için işkence görenlerin her koşulda yanında olmaya; maruz kaldıkları işkenceyi belgeleyip raporlamaya; fiziksel ve ruhsal onarım süreçlerine destek vermeye; adalete erişimlerine yardımcı olmaya; yaşadıkları acıların bir daha asla tekrarlanmaması için cezasızlıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.”   Amed   Amed Barosu, Amed Tabip Odası,  Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Amed Temsilciliği, Rosa Kadın Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Amed şubeleri, İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Koşuyolu Parkı’nda bulunan İnsan Hakları Anıt’ı önünde gerçekleştirilen açıklama da, “İşkencesiz dünya mümkündür” pankartı açıldı.     Açıklama metnini imzacılar adına TİHV Amed Şube Temsilcisi Murat Aba okudu.    Êlih    Êlih’te ise İşkence Mağdurlarıyla Dayanışma Günü dolayısıyla İHD Êlih Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı okuyan İHD Şube Yöneticisi Sinan İslam Gegin, işkencenin her geçen gün artarak devam ettiğini belirtti. Sinan, “Kolluk güçlerinin, evrensel hukukta ve ülke yasalarında tanımlanan zor kullanma yetkisinin çok ötesine geçen, kural dışı, denetlenmeyen, cezalandırılmayan, siyasal iktidar tarafından görmezden gelinen, hatta teşvik edilen bu şiddeti sıradanlaşmış, gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir” diye belirtti.   Gözaltı esnasında gerçekleşen işkenceyi anlatan Sinan, özellikle son dönemde Kurdistan kentlerinde kayyım protestoları sırasında yaşanan şiddete dikkat çekti.    Mersin    Mersin’in Akdeniz ilçesinde İHD binasında açıklama yapıldı. İHD yöneticilerinden Hakkı Demir, “Türkiye’de hapishaneler, her dönem işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının yoğun olarak yaşandığı mekânlar olmuştur. Son dönemde mimari yapısı ve gündelik uygulama rejimi ile izolasyon koşullarını daha da ağırlaştıran S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli yeni hapishanelerin açılması, bilhassa da Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporlarında da yer verildiği üzere, İmralı Hapishanesinde uygulanan izolasyonun özel biçimi kabul edilemezdir” diye konuştu.   Adana   İHD Adana Şubesi de kendi binalarında basın toplantısı düzenledi. "Küresel insani krize karşı insan hakları değerlerine sahip çıkıyor, işkenceye hayır diyoruz" pankartının açıldığı açıklamada ortak basın metnini İHD Adana Şube Başkanı Yakup Ataş okudu.   Dîlok   İHD Dîlok Şubesi, şube binalarında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, şube üye ve yöneticilerinin yanı sıra Antep 78'liler Girişimi üyeleri ÖHD ve ÇHD Dîlok Şube üyeleri katıldı. Toplantıda konuşan İHD Dîlok Şube Eşbaşkanı Bahri Oğuz, işkenceyi önlemek ve insanlık onuruna sahip çıkmanın tüm toplumun sorumluluğu olduğunu vurguladı. Bahri, "İşkence görenlerin yüksek sesle haykırabilmeleri için onların her koşulda yanında olmaya, maruz kaldıkları işkenceyi belgeleyip raporlamaya, fiziksel ve ruhsal onarım süreçlerine destek vermeye, adalete erişimlerine yardımcı olmaya, yaşadıkları acıların bir daha asla tekrarlanmaması için cezasızlıkla mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.   Ankara   TİHV, İHD ve TTB, hazırladıkları 2023 ortak raporu İHD Genel Merkezi’nde açıkladı. İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, devlet kontrolünde bulunan merkezlerde işkence ve kötü muamelenin 2023 yıllında artış gösterdiğini söyledi. Hüseyin, yıl içinde 781 kişinin işkence ve kötü muamele nedeniyle başvuruda bulunduğunu aktarıldı. Bu işkence vakalarından 386 tanesinin emniyet müdürlüklerinde, 55’nin polis karakolunda, 68’inin ise jandarma gözaltı birimlerinde yaşandığını kaydetti. Küçükbalaban, ayrıca 311 kişinin de gözaltı işlemi veya nakil işlemi sırasında kötü muameleye maruz kaldığını kaydetti.     Yıl içinde 6 kişinin gözaltında şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini dile getiren Hüseyin, TİHV verilerine değinerek yıl içinde 63’ü çocuk olmak üzere 3 bin 595 kişinin işkenceye maruz kaldığı, 45 kişinin bundan dolayı yaralandığını, 2024 yılının ilk beş ayında en az 77 çocuk olmak üzere bin 592 kişinin işkence ve kötü muameleye maruz kaldığına aktardı.    Hüseyin, yıl içinde en az 6 kişinin polis veya tespit edilemeyen güçler tarafından kaçırıldığı veya kaçırılmaya çalışıldığına dikkat çekerek, bu yıl içinde ise bir kişinin kaçırıldığını, 134 kişinin ise ajanlaştırılamaya çalışıldığına dikkat çekti.    Hüseyin, 2016’dan 2023’e kadar 5 bin 553 kişinin TİHV’e başvurduğunu, bu kişilerden 2 bin 729’unun işkenceye maruz kaldığını söyledi.    Wan   Wan Emek ve Demokrasi Platformu, İşkence Görenlerle Dayanışma Günü dolayısıyla basın açıklaması düzenledi. Sanat Sokağı’nda düzenlenen basın açıklamasında, "Küresel insanı krize karşı insan hakları değerlerine sahip çıkıyor, işkenceye hayır diyoruz" pankartı taşındı. Açıklamayı THİV Wan Temsilcisi Sevim Çiçek okudu.    'Hapishanelerde 2015’ten bu yana işkence arttı'   Türkiye’de hapishaneler, her dönem işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarının yoğun olarak yaşandığı mekânlar olduğunu söyleyen Sevim, "Özellikle de 2015 Temmuz’unda Türkiye’nin yeniden çatışma ortamına girmesiyle başlayan, ardından OHAL ilan edilmesiyle devam ederek günümüze varan süreçte hapishanelerde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında ileri düzeyde artışlar yaşanmaktadır" dedi.   'Hapishanelerde izolasyon kabul edilemez'   Sevim, "Hapsetmenin doğası başlı başına acı veren travmatik bir süreçtir. Hapsedilen kişiler ayrıca bir cezalandırmaya tabi tutulamaz. Mahpusların fiziksel ve psikolojik bütünlüklerinin ciddi şekilde zarar görmesine neden olan tek kişi ya da küçük grup izolasyonu uygulamaları ise işkence ve diğer kötü muamele niteliğinde bir cezalandırmadır. Son dönemde mimari yapısı ve gündelik uygulama rejimi ile izolasyon koşullarını daha da ağırlaştıran S tipi, Y tipi ve Yüksek Güvenlikli yeni hapishanelerin açılması, bilhassa da Avrupa İşkencenin ve insanlık dışı veya onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) raporlarında da yer verildiği üzere İmralı Hapishanesinde uygulanan izolasyonun özel biçimi kabul edilemezdir" ifadelerini kullandı.    'İşkenceyi önleyin!'   "Endişe verici bu gerçeklik uluslararası önleme mekanizmalarının ve insan hakları kurumlarının raporlarına da yansımaktadır" sözlerine dikkat çeken Sevim, "Ne var ki, Anayasa başta olmak üzere hiçbir kural ve normla kendine sınırlandırmak istemeyen siyasal iktidar, uluslararası mekanizmaları, onların yaptığı eleştiri ve uyarıları dikkate almamakta, işkenceyi önlemeye yönelik iyileştirmeleri yapmamaktadır. Aksine, mevzuatta işkence yasağının mutlak niteliğine aykırı düzenleme ve değişiklikler yaparak cezasızlığı 'güvence' altına almaya çalışmakta, ihlalleri görünür kılmaya çalışan insan hakları savunucularına yönelttiği tehdit ve tacizlerle işkenceye karşı mücadeleyi engelleyebileceğini düşünmektedir" diye konuştu.   "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "Kayyımlar gidecek halk gelecek " sloganları ardından açıklama son buldu.   İzmir   TİHV İzmir Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Halkların Köprüsü Derneği, İmece Dostluk ve Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen açıklamada “Küresel insani krize karşı insan hakları değerlerine sahip çıkıyor işkenceye hayır diyoruz” pankartı açılırken sık sık “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Susma haykır işkenceye hayır” ve “Tecride hayır” sloganaları atıldı.    Çok sayıda sivil toplum örgütü, siyasi parti ve yurttaşın katıldığı açıklamada basın metnini kitle adına TİHV Genel Sekreteri Coşkun Üsterci okudu.   Açıklama sloganlarla sona erdi.