Bakan ile görüşmeyi anlattı 2024-06-17 09:05:12     Öznur Değer   MÊRDÎN - PKK Lideri Abdullah Öcalan ve siyasi tutsaklar üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşen annelerden Gurbet Tekin, Bakanın kendilerini iyi ağırladığını ve bayram sonrası görüşme sözü verdiğini ifade ederek, “Bayram sonrası yine gideceğiz ve tecridin kaldırılması için görüşeceğiz. Önderimiz özgür olmalı. O özgür olmadıkça hiçbir şey olmaz. Anneler olarak Önderimizle görüşme talebinde bulunacağız” dedi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması ve özgürlük koşullarının sağlanması amacıyla siyasi tutsakların 27 Kasım 2023’te cezaevlerinde başlattıkları “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” talepli eylemleri sürüyor. 27 Kasım’dan 4 Nisan’a kadar dönüşümlü açlık grevinde olan tutsaklar eylemlerini 4 Nisan’dan sonra görüş ve mahkemelere çıkmama eylemine dönüştürdü. Barış Anneleri ile tutsak yakınları ise tutsaklarla aynı taleple başlattıkları Adalet Nöbeti’ni farklı eylemlere çevirdi. Buna göre her hafta tutsak yakınları cezaevleri önünde, AKP il binaları önünde ve Adalet Bakanlığı önünde tutsakların talebini dile getirerek Abdullah Öcalan’a özgürlük istiyor.   12 Haziran’da Adalet Bakanı ile görüşüldü   Eylemler devam ederken Mêrdîn ve Êlih’teki (Batman) tutsak yakınları 12 Haziran’da Ankara’ya giderek Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşme gerçekleştirdi. Meclis’te gerçekleşen görüşmeye tutsak yakınları Safure Akın, Leyla Kuday, Gurbet Tekin ve Hülya Taş katılırken, DEM Parti milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Ali Bozan ve Newroz Uysal da tutsak yakınlarına eşlik etti.   Görüşmede yer alan tutsak yakınlarından Gurbet Tekin, görüşmeyi anlattı.   ‘Eğer bir oyunun parçası değilse iyi ağırlandık’   Adalet Bakanı ile görüşebilmek için Mêrdîn’den Ankara’ya yola çıktıklarını ifade eden Gurbet, taleplerinin 39 aydır kendisinden hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması olduğunu dile getirdi. Gurbet, “Önderimiz Abdullah Öcalan 25 yıldır tecrit altında ancak 39 aydır hiç haber alınamıyor. Bu da endişe ve şüphelerimizi artırıyor. Sağlığı hakkında bilgi alamıyoruz. Bu nedenle Adalet Bakanlığı ile görüşmek için Ankara’ya gittik. Bir takım arkadaşlarımız da bakanlık müşahitleriyle görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeye katılmayan anneler ise yürüyüş gerçekleştirecekti. Ancak yürüyüşe izin vermediler. Anneler ise bu durumu protesto etmek için oturma eylemi gerçekleştirdiler. Biz de dört anne Adalet Bakanı ile görüşmek için Meclis’e gittik. Bakanın bizimle görüşmeyi kabul etmemesi durumunda eylem yapmayı düşünüyorduk. Ancak bakan bizi bekletmeden içeri aldı ve iyi karşıladı. Eğer bir oyunun parçası değilse iyi ağırlandık. Ancak yine de tam anlamıyla güven verdiklerini söylemek mümkün değil” ifadelerini kullandı.   Görüşmeyi anlattı   Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un kendilerini “Buyurun annelerin yeri başımızın üstünde” diyerek içeri aldığını aktaran Gurbet, “Bakan bize, ‘Size kapılarımız her zaman açık’ dedi. Konuşmaları olumluydu, biz de bir adım atılacağını düşündük. Talebimizi sordu. Biz de Önderlik üzerindeki tecridin kaldırılmasını talep ettiğimizi, çocuklarımızın da bu tecritten etkilendiğini bunun için görüşmeye geldiğimizi belirttik. Çocuklarımızın görüş, telefon ve mahkemelere çıkmama eyleminde olduğunu söyledik. Çocuklarımız üzerindeki baskıları anlattık. Çocuklarımızın hücrelere atıldığını ve çeşitli işkence ve ihlallere maruz kaldığını anlattık. Bunun da temel sorumlularının Bakanlık olduğunu ifade ettik. Bizlerin de burada çocuklarımızla aynı acıyı yaşadıklarımızı dile getirdik. Çocuklarımızın görüşüne gidemediğimizi söyledik” sözlerine yer verdi.      ‘Anneler olarak biz görüşme talebinde bulunacağız’   Bakanın, söyledikleri her şeyi not aldığını belirten Gurbet, “Diyarbakır Annelerini” ziyaret ettiğini söylediğini kaydetti. Kendilerinin ise “Cumartesi Annelerini de ziyaret ettiniz mi” diye sorduğunu paylaşan Gurbet, anneler arasında ayrım yapılmaması gerektiğinin altını çizdi. Adalet Bakanı’nın Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na (İHİK) katılacak olmasından dolayı kendileriyle bayramdan sonra görüşme sözü verdiğini aktaran Gurbet, “Biz İHİK öncesi kendisiyle görüşerek tecritten bahsettik, ancak bizden sonra katıldığı İHİK’te tecridin olmadığını ifade etmiş. Bu bir kandırmacadır. Umutlarımızla oynuyor, ancak biz umudumuzu ve inancımızı yitirmeyeceğiz. Avukat ve ailesiyle görüşülmesine izin verilmiyorsa biz anneler olarak gidelim. Bizim gitmemize izin verilsin. Önümüz açılsın, biz gidip görelim. Bir kelimesi bile bize yeter. Bir sözü bile tüm dünyayı etkiler. Ama onlar da bundan korkuyorlar. Bu nedenle izin vermiyorlar. Biz de elimizden geldiğince bu noktada ısrarcı olacağız ve anneler olarak biz görüşme talebinde bulunacağız” dedi.   ‘Neden CPT raporlarının açıklanmasına izin verilmiyor?’   “Madem tecrit yok neden CPT raporlarının açıklanmasına izin verilmiyor” diye soran Gurbet, tutsakların eylemine rağmen bir adım atılmadığını ifade etti. Gidip gelmekten yorulmadıklarını ancak artık sonuç almak istediklerinin altını çizen Gurbet, “Bakanın ‘Bayramdan sonra gelin görüşelim’ demesi de bizim için kıymetli. Buna da anlam veriyoruz. Biz her zaman hazırız. Gelin dediği gibi gideriz. Biz çözüm istiyoruz. Akan kanın bir an önce durmasını istiyoruz. Sadece biz değil Türk anneleri de çocuklarını kaybediyor. Bu gençlere kıyılmasın artık. Biraz empati kursunlar, kendilerini bizim yerimize koysunlar. Gece uyuyamıyoruz. Uyku bizim için hasret oldu” şeklinde konuştu.   Bayram sonrası yine gidecekler   Çocuklarının ne koşullarda olduğunu bilmediklerinin altını çizen Gurbet, keyfi uygulamaların yapıldığını vurguladı. Görüşmede infaz yakmaları ile hasta tutsakların durumuna da dikkat çektiklerini anlatan Gurbet, şöyle devam etti: “Ne hak var, ne hukuk ne de adalet. Tek amacımız bunların sağlanması ve tecridin kaldırılması. Bayram sonrası yine gideceğiz ve tecridin kaldırılması için görüşeceğiz. Önderimiz özgür olmalı. O özgür olmadıkça hiçbir şey olmaz. Biz ne yaparsak yapalım devlet tek adım atmıyor. Neden, ne yaptık biz onlara? Mallarına mı göz diktik ne yaptık? Bizi yok sayıyorlar, inkar ediyorlar. ‘Kürtler benim gibi olsun’ diyorlar. Ancak biz onlar gibi olamayız. Her ırk kendi diliyle bilinir. Biz de kendi dilimizi kullanmak istiyoruz. Biz de buna izin vermeyeceğiz. Ve bu anlamda elimizden geleni yapacağız.”