Colemêrg’de direniş sürüyor: Halkımıza, gücümüze güveniyoruz 2024-06-04 14:41:56     COLEMÊRG - Colemêrg’de kayyım kararına karşı başlatılan direniş 2'nci gününde polis saldırısına rağmen sürerken yürüyüş sonrası yapılan açıklamada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Türkiye’nin demokratik bir şekilde yönetilmesini isteyenlerle beraber direneceğiz” dedi.    Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın gözaltına alınması ardından gerçekleşen kayyım atamasına ilişkin Colemêrg merkezde siyasi parti temsilciler ve demokratik kitle örgütleri öncülüğünde yürüyüş düzenlendi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ile Keskin Bayındır, Emek ve Özgür İttifakı bileşenleri, CHP heyeti ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi eyleme katıldı.     Gaz bombaları ile saldırı   Kitle, kent merkezinden gasp edilen belediye binasına doğru yürüyüş gerçekleştirdi. Kitle, yapılacak açıklamanın ardından kent merkezinden gasp edilen belediye binasına doğru yürüyüşe gerçekleştirecek. Yürüyüş sırasında sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Hırsız başkan istemiyoruz’’ ve “Bijî berxwedana Hekkarî” sloganları atıldı.  Tülay ve beraberindekiler ardından oturma eyleminin yapıldığı Bulvar Caddesi’ne geldi. Polis burada gaz bombalarıyla yurttaşlara saldırdı. Gençler, bazı sokaklarda polis saldırısında taşlarla karşılık verdi.    Sırtlarını polise döndüler    Tülay, “İsrail’in Filistin'i işgal ettiği dönemde, Ebu Hanzala adlı çocuğu herkes tanır ve bilir. Hanzala onları protesto etmek için yüzünü güneşe dönmüştür. Biz de burada sırtımızı İsrail’in zulmüne ve buradaki temsiliyetine karşı yüzümüzü güneşe çeviriyoruz” dedi.    Bu sırada çok sayıda baro başkanı da partililerin yanına geldi.    ‘Kürtlere savaşla Türkiye’ye huzur gelmez’   DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, “Halkın iradesine yine kayyım atandı. Biz bu atamayı kabul etmiyoruz. Bu sistem Kürt halkının direnişi sayesinde çökecektir. Yüzyıldır Kürtlerin iradesi kabul edilmiyor. Bugün bile Bahçeli, Kürt halkının iradesini tanımayacağını söyledi. Kürtlerin tarihine baksınlar, Bahçeli ve Erdoğan gidecek ama Kürtler yüzyıllarca olduğu gibi yine burada olacaklar. Biz irademiz, gücümüzle onların sistemine yeneceğiz. Onların zulmü mutlaka sona erecek ve halkımızın kesinlikle bunu inanması gerekiyor. Çünkü onların sonu geldi. Türkiye’ye huzur Kürtlere savaş olmaz. Burada politikaları devam ettikçe orada da huzur olmayacaktır. Bu talancılara artık son vermek için direneceğiz. Biz halkımıza, gücümüze güveniyoruz” diye konuştu.    ‘Devleti çetenin yönettiğinin göstergesidir’   Siyasi bir darbenin yaşandığı bir kentte olduklarını söyleyen Tülay da şöyle konuştu: “Belediye eşbaşkanımız Wan’da gözaltına alınıyor ve gayri resmi bir şekilde yerine kayyım atanıyor. Önce kayyım atanıyor, kolluk kuvveti belediyeyi sarıyor. İçişleri Bakanı kayyım kağıdını daha sonra gönderiyor. İşte bu, devleti çetenin yönettiğinin göstergesidir. Bu devletin bir hukuk bir kanun gözetmediklerinin göstergesidir. Hakkari’de bu durum bir kez daha yaşandı. Değerli Türkiye halkları, onlar sizleri yanıltıp çeşitli açıklamalar yapıyorlar. Eş Belediye başkanımız 2014’te hakkında açılmış bir dava üzerinden şimdi yargılanmak üzere gözaltına alınıyor. 2014’te açılmış olan dava dosyasını Mehmet başkan belediye eşbaşkanı olana kadar bekletiyorlar. Hukuken önce soruşturma açılır ve süreci takip edilir. Nihai karar yani hukuken bütün süreçler tamamlanana ve nihai karar açıklanana dek belediye başkanı görevinden el çektirilemez. Sonuç itibariyle bir hüküm giyerse o belediye başkanı onun yerine o kentin belediye meclisinden yeni bir belediye başkanı seçilir. Oysa bunlar bütün bu aşamaları, yerine getirmeden daha kayyımın atandığı kağıt bile gelmeden, belediyeyi polis kolluk kuvveti kontrol altına alıyor. Bunlar AKP’nin bu ülkeyi yönetme biçimidir. Bunun adı faşizmdir, darbedir. Bu siyasi darbeyi burada bir kez daha protesto ediyor ve kabul etmeyeceğimizi bu alanda bu meydana haykırıyoruz.”    ‘Bölücülük yapan kendileridir’   Kürtlere seçme ve seçilme hakkının tanınmadığını ifade eden Tülay, “AKP iktidarı Kürde kayyım atayarak, ‘senin seçme ve seçilme hakkın yoktur, Sen bu ülkenin asli yurttaşı değilsin’ demiş oluyor. Burada bölücülük yapan, burada Kürdü Türk’ü birbirinden ayıran burada Hakkâri’yi Diyarbakır’ı Van’ı Mardin’i ve sayamadığım birçok Kürt ilini Türkiye illerinden ayıran kendileridir. Bugün Bahçeli çıkmış DEM Partiye laf atıyor. İçişleri Bakanını kutluyor. Çeteleri, kendisi gibi olanları kutluyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. Çete hukukunu reddediyoruz. Bu ülkede demokrasi kazanacak halk kazanacak hukuk kazanacak özgürlükler kazanacak. Bizler kazanacağız. Halk kazanacak. Bugün Hakkari’ye kayyım atamak sadece siyasi iradeye sadece Kürdün siyasi iradesine kayyım atamış demek değildir. Türkiye demokrasisine Türkiye’deki anayasası da Türkiye’deki hukuka da yerel yönetimler kanununa da kayyım atanmış demektir. Bu kayyımcı zihniyete karşı, bütün demokrasi güçleri hep birlikte en güçlü tutumu sergilemektedir” dedi.    ‘Belediyeleri kendi çetelerine peşkeş çekmek istiyorlar’   AKP’nin belediyenin kaynaklarına kendilerine ve yandaşlarına peşkeş çekmek için kayyım atadığını ifade eden Tülay, “AKP iktidarı belediyelerden yeni kaynaklar yaratmak istediği için sadece ve sadece bu hırsız iktidar çetevari yönetimle belediyelerimizin kaynaklarını kendi yandaşlarına ve kendi çetelerine peşkeş çekmek istiyor. Bunu asla kabul etmiyoruz. Hakkari halkı bunu kabul etmeyecek. Alkış ve zılgıtlarımızla bu kayyımcı zihniyeti hep beraber kınıyoruz. Son sözümüz şu olacak; bizler direneceğiz, bizler kayyımcı anlayışa karşı tüm Türkiye halklarıyla, Türkiye’de ezilen ve sömürülenler, adalet isteyenlerle, Türkiye’nin demokratik bir şekilde yönetilmesini isteyenlerle beraber direneceğiz. Zannetmesin ki Saray’da oturan o küçük ortağıyla beraber Kürt halkının iradesine Saray’dan ipotek koyacak. Onlar Hilvan seçimlerini yine çetevari yöntemlerle sandık yakarak bizden çalmaya çalıştılar. Kazandığımız halde seçimleri iptal ettiler, fark 500 iken 3 bine çıktı. Bu ne demektir? Demek ki halkın iradesini gasp etmeye kalkarsan halk sana en güçlü şekilde cevabı verecektir. Bizler bu uygulamayı normalleşmeye, demokratik anayasa yapımıyla alakası olmadığının altını bir kez daha çiziyoruz. Bir kez daha diyoruz ki direnenler kazanacak. Faşizme karşı omuz omuza direnenler kazanacak” diye bitirdi.