'İktidar kadın düşmanı politikaları aile çalışması olarak gösteriyor' 2024-06-03 09:04:23       Melek Avcı   ANKARA - AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzası ile yayınlanan “aile” genelgesi  ile Meclis’e gelmesi beklenen 9’uncu Yargı Paketi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, “Aile politikaları adı altında kadın kazanımlarını gasp etmek ya da kadınlara yönelik çalışmaları, kadın düşmanı politikaları bir biçimde aile çalışması olarak göstermek bu iktidarın yaptığı bir şeydir. Bu şekilde kadınlar ve aile karşı karşıya getiriliyor” dedi.    Bu ay Meclis’e gelmesi beklenen 9’uncu Yargı Paketi’nde kadının kazanılmış haklarına saldırı niteliğindeki yeni düzenlemeler yer alırken geçtiğimiz haftalarda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi’ne yönelik genelge Resmî Gazete’de yayımlandı. İktidarın, bu genelge ile yerellerde kurulacak olan koordinasyon birimleri ile ailenin güçlendirileceği iddialarının aksine kadınlar söz konusu genelgenin kazanımlarını gasp edecek bir adım olduğunu dile getiriyor.    Halkların Eşitlik ve Demokratik Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü ve Amed Milletvekili Halide Türkoğlu, genelge ve Meclis’e gelecek 9’uncu Yargı Paketi’ne dair değerlendirmelerde bulundu.     “Bu vizyon belgesi oluşturduğu eylem planlarıyla birlikte hiçbir şekilde kadınlara veya kadın örgütlerine, STK’lere danışmadan, birlikte yol almadan oluşturmuş. Merkezine daha çok Diyanet’i koyan, Eğitim Bakanlığı’nı koyan, yeri geldiğinde İletişim Başkanlığı’nı koyan bir çalışma söz konusu.”     * Geçtiğimiz haftalarda “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi”ne yönelik genelge Resmî Gazete’de yayımlandı. Bu genelgeye göre bir koordinasyon kurulu kurulacağı duyuruldu. Bu karar çok tepkiyle karşılandı. Bu vizyon belgesi bize ne söylüyor?   Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının “aileyi güçlendirme ve koruma” eylem planı adıyla bir vizyon belgesi hazırladı ve bu vizyon belgesi geçmiş dönemlerde de AKP’nin kadına, aileye bakış açısını kapsayan bir belge. 23 yıl boyunca AKP iktidarının bu ülkede kadın politikaları veya aile politikaları nedir dersek burada bir özetini görmüş oluruz. O yönüyle bu vizyon belgesinin nihai hedeflerini görmek gerekiyor. Kendileri de aslında açıklıyor; her yönüyle bir aile inşası bulunan ve bu aile inşasını yaparken de iktidarın erkek egemenlikçi, cinsiyetçi politikalarından bağımsız da gelişmiyor. Bunu nereden anlıyoruz bakalım; birincisi, bu vizyon belgesi oluşturduğu eylem planlarıyla birlikte hiçbir şekilde kadınlara veya kadın örgütlerine, STK’lere danışmadan, birlikte yol almadan oluşturmuş. Bunu ilk defa yapmıyorlar. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, başından ‘kadın’ kavramını çıkardığı ilk günden itibaren kadın örgütleriyle hep bir mesafe içinde olan ve daha çok kadın kazanımlarını da tırpanlayan bir yerde ama bunu yaparken de sadece yasalarla oynamıyor. Toplumda, iktidarın o ‘makul’ diyebileceğimiz aile inşasını ortaya koymak istiyor. Tabi bunu yaparken şunu demiyor “ben kadınların haklarını gasp edeceğim” veya “benim inşa edeceğim ailede kadına yönelik şiddetle mücadele etmeyeceğim.” Fakat mevcut politikaların hepsine baktığımızda sonuçta burada bir takım çalışmalar var ve bu çalışmaları yaparken merkezine bir takım bakanlıkları koymuşlar. Bu bakanlıkların çalışma yapacağı alanların da yereller olduğunu söylüyor. Bir kere burada yerellere dair bir müdahale de var aynı zamanda. Yani merkezi hükümetin, merkezi bakanlıklarla yerellerde nasıl bir çalışma yürüteceği ama aynı zamanda yerel yönetimler alanına da kısmen de olsa bir müdahale söz konusu. Şu şekilde; belediyelerin yapacağı kadın çalışmalarının önüne geçme ve onun alternatifi olabilecek yerellerde aile politikalarını bakanlıklar eliyle hayata geçirme. Bunu yaparken de merkezine daha çok Diyanet’i koyan, Eğitim Bakanlığı’nı koyan, yeri geldi İletişim Başkanlığı’nı koyan bir çalışma söz konusu. Bunu neden söylüyorum çünkü bu, şunu gösteriyor, vizyon belgesinin inşa edeceği çalışmanın nasıl bir vizyona sahip olduğu ortada; Diyanet’in aile politikalarına bakışı bellidir. Bugün İletişim Başkanlığı’nın neyi sansür ettiği, neye karşı olduğu yine bellidir.     “Bu sadece AKP’nin makul aile inşasını oluşturma değil aynı zamanda sermayeye karşı da ihtiyaçlarını oluşturabilecek mekanizma oluşturmasıdır.”     * Bu genelgenin toplum içinde yaratacağı tehlikeleri ve kadın haklarına yönelik olası sonuçları neler olur?   Şöyle ki burada yine bir takım ifadeler var, örneğin aileye yönelik tehdit oluşturabilecek akımlara bir şekilde engel olmak. Bu aynı zamanda toplumda var olan o çok renkliliği, çok sesliği ortadan kaldıracak. Diyanet’in, AKP iktidarının bağlı bakanlıklarının kendi zihniyetiyle bir inşa çalışmasına giriyor olmaları durumudur. Bunu, şu noktada iyi değerlendirmek lazım eğer 22 yıllık AKP iktidarının politikaları kadını yok sayan, inkâr eden politikalarsa bugün yerellerde ve bakanlıklar eliyle yapılacak mesele de budur. Bir yandan kriz yaşıyorlar, bir ekonomik kriz, siyasi kriz söz konusu. Toplumda var olan ilişkiler bakımından da mevcut hükümetin bu kadar çok kutuplaştırıcı dili var ki buna dair de kendi ideolojisini inşa ediyor diyebiliriz. Bunu nasıl yapacak, elbette bu vizyon belgesiyle oluşturulan kurumlar eliyle yapacak. Bugün kadınlar iş yaşamına katılmak istiyorsa, bunun engelleyici olacağı mekanizma ne olacak, aile politikalarını güçlendirme olacaktır. Bir yandan erkeğin sermayeye bağlı çalışmasını makul gösterecek bir ev içi emek politikası ama diğer yandan kadınların iş gücüne katılımına ihtiyaç duysa dahi bunu ev ve iş arasında esnek çalışma haline getiriyor. Bu ne demek, kadınların hem iş gücü yaşamına dahil olması ama aynı zamanda ev içinde daha çok bakım dediğimiz alana sıkıştırılıyor olması. Yani iki yerden de bir sömürü düzenine giren bir şey. Bu sadece AKP’nin makul aile inşasını oluşturma değil aynı zamanda sermayeye karşı da ihtiyaçlarını oluşturabilecek mekanizma oluşturmasıdır. Bunu bu şekilde görmek gerekiyor çünkü sonuçta AKP iktidarı gerçekten kadınlar lehine bir şey yapmış olsa bugün sadece aile tartışmaları üzerinden bunu ele almayacağız.     “Bu politikaların bir hedefi olduğunu ama aynı zamanda bütüncül bir politika haline geldiğini de görmeli. O açıdan bu vizyon belgesi adım adım bir inşa süreci ise buna karşı 22 yıl boyunca nasıl mücadele ettiyse bugün de bu mücadeleyi vermek lazım.”     * İktidarın kadın ile yan yana getirdiği tek kavram aile oluyor fakat her gün kadın katliamları ile karşı karşıya kalırken ve bu şiddetin neredeyse çoğu aile içinden ve en yakınları tarafından gelirken böyle bir genelge yerine nasıl bir mücadeleye ihtiyaç var?   Kadına yönelik şiddetle mücadele adlı bir vizyon belgesine ihtiyaç var ama ne yazık ki AKP iktidarı hep kadın kazanımlarını gasp ederken, kadına yönelik şiddetin gün be gün artmasına sebep olan politikalar hayata geçiriyor. Şimdi Aile Bakanlığı geçenlerde kadına yönelik şiddetle ilgili açıklama yaptı, ‘kimse kadınlarla aileyi karşı karşıya getirmesin’ dedi. Bir kere kimse kadınlarla aileyi karşı karşıya getirmiyor ama aile politikaları adı altında kadın kazanımlarını gasp etmek ya da kadınlara yönelik çalışmaları, kadın düşmanı politikaları bir biçimde aile çalışması olarak göstermek bu iktidarın yaptığı bir şeydir. Bu şekilde kadınlar ve aile karşı karşıya getiriliyor ve kadına yönelik şiddetin gün be gün artması aile dediğimiz kurumun her geçen gün daha çok zedelenmesine sebep olan bir şey. O yönüyle de bu politikaların bir hedefi olduğunu ama aynı zamanda bütüncül bir politika haline geldiğini de görmek lazım çünkü sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sıkıştırılmış bir vizyon belgesi değil. Neredeyse bütün bakanlıkların devreye girerek yerellerde yapmaya çalıştığı bir çalışma var ve bir bütüncül çalışma bu. Bu yönüyle de dediğim gibi kadınlara yönelik değil, kadınlara, gençlere, çocuklara yönelik bir çalışma ve bu çalışma temel gündem olan yaşanan krizler de dahil olmak üzere bunun da üstünü örtecek ve bu şekilde sisteme tekrardan entegre olabilecek bireyler inşa etmek istiyorlar. Burada kadın mücadelesi çok önemli çünkü sonuçta biz kadınların hayatlarına mal olan ve her gün en az 5 kadının katledildiği bir ülkede Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kadına yönelik şiddeti görmemesi ya da kadın kazanımlarına dahi tek bir söz dahi kurmayıp daha çok hedef alması bizim için daha çok mücadele etmemiz gereken bir mesele. O açıdan bu vizyon belgesi adım adım bir inşa süreci ise buna karşı 22 yıl boyunca nasıl mücadele ettiyse bugün de bu mücadeleyi vermek lazım. Ama bunu yaparken de iktidarın inşa ettiği bir sistem meselesi olduğunu da görmek gerekiyor. Daha çok bütüncül bir mücadele hattına ihtiyaç var çünkü onlar şuan bu vizyon belgesiyle çok başlı ve çok kapsamlı inşa sürecini ele alıyorlar ve biz de çok kapsamlı bir mücadele hattını örmek zorundayız.     “Kadınların kazanılmış haklarını gasp etme kendi “normalleri” olduğu için çok rahat söz kurabiliyorlar.  Çıkarılan her düzenlemede fail erkeği koruma kollama üzerinden yapılıyor.”     * Şimdi aile genelgesi dışında Meclis’e 9'uncu Yargı Paketi de geliyor. Bu paketin içeriğinde kadınların kazanımları açısından tehlikeli denilebilecek noktalar neler? Sadece soyadı alt tarafı diye çokça iktidar değerlendirme yaptı siz ne düşünüyorsunuz?   Öncelikle şunu söylemekte fayda var. Söz konusu AKP-MHP iktidarının getirdiği yasalar olunca kadınlar için her zaman tehlike barındırmaktadır. Nitekim Meclis’e getirecekleri bu düzenlemede kadınlar açısından tehlike barındırıyor. Özellikle kadınların evlendikten sonrada sadece kendi soyadlarını kullanabilme hakkına ve yine kadınların en büyük kazanımlarından bir olan 6284 sayılı yasada yapılmak istenen düzenleme de bu tehlikenin boyutunu gösteriyor. Elbette ki iktidarın “soyadı alt tarafı” söylemleri kendi erkek zihniyetlerinin dışa vurumudur. Kadınların kazanılmış haklarını gasp etme kendi “normalleri” olduğu için çok rahat söz kurabiliyorlar.  Kadının evlendikten sonra da sadece kendi soyadını kullanma hakkında yönelik yapılan bu düzenleme, bir bütünen yaratmak istedikleri “eril aileyi” dizayn etme çalışmaları ve kadına bu “aile” içerisinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerinden dayatılan rollerin bir parçasıdır. Kadını hiçbir zaman yaşamın öznesi olarak görmeyen iktidar bu düzenleme ile de bunu hedeflemektedir. Kadını erkek üzerinden tanımlama, aile reisliği kavramını güçlendirme ve kadını aile içerisinde “anne”, “eş” kavramlarının içine hapsetmesinden başka bir şey değildir.  Erkeği güçlendirme kadını aile içerisine hapsetme politikalarının bir devamıdır.   Yine 6284 sayılı yasada yapılmak istenen düzenlemeyi de bu politikalardan bağımsız düşünemeyiz. Çıkarılan her düzenlemede fail erkeği koruma kollama üzerinden yapılıyor.  6284 sayılı yasanın en temel işlevlerinden biri olan önleyici ve koruyucu tedbir kararlarına uymamanın yaptırımı olan ve zaten uygulamada çok istisnai şekilde karar verilen kısa süreli zorlama hapsi kararının verilmesinin iyice zorlaştırılmak isteniyor. Örneğin hakkında defalarca tedbir kararı verilmiş, uzaklaştırma verilmiş fail erkek bu kararlara uymadığı takdirde aynı suçu işlediği zaman zorlama hapis uygulanırken yapılacak düzenlemeyle bunun önünün alınması amaçlanmaktadır.   * Kadın kazanımların tek tek iktidar tarafından hedef olduğunu çokça gördük İstanbul Sözleşmesi nafaka hakkı, 6284 sayılı kanun. Buna karşı mücadele hattı ne olmalı?   Kadınların yaşamları üzerinden dizayn edilmek istenen bir rejim inşa etmek isteniyor. Kadınların kazanılmış haklarına yönelik saldırı karşısında elbette ki örgütlü bir kadın mücadelesi var. Ancak bu mücadele yaşamın her alanında büyütülmeli. Sokakta, evde, mahallede tüm kadınların gündemine girmeli ve örgütlülük büyütülmelidir. Mücadele hattını da buradan örgütlemek gerekiyor.