Afganistanlı bir kadının hikâyesi... 2024-05-11 09:01:05     Melek Avcı   ANKARA - Birçok hayalle büyümüş fakat Taliban’ın ülkesine getirdiği kâbusla hayalleri ve idealleri kendisiyle birlikte başka bir ülkeye göç eden Shahira Delawarzada’nın hikayesi…   Afganistan’da 2021’den bu yana iktidarda olan Taliban, tüm kamusal alanları kadınlara kapattı. Ülkede yönetimde 3 yılını dolduracak olan ve bu süre zarfında birçok baskı ve yasak politikasını hayata geçiren Taliban’ın bu uygulamalarına karşı Avrupa ülkelerinden yeterli bir tepki geldiğini söylemek mümkün değil. Baskı ve şiddet ortamında kadınlar sokak eylemlerini ve eğitimlerini gizli mekanlarda gerçekleştirirken, Taliban tarafından takip edilen ve “siyasi olarak damgalanan” kadınlar tehdit ve şantajlara maruz kalıyor. Çoğu çareyi ülkeyi terk etmekte bulurken bunu gerçekleştiremeyen birçok kişi de yaşamına son veriyor.     Uluslararası kurumların sessizliği    Ülke içinde kendi kaderlerini yeniden yazmaya çalışan kadınlar örgütlenirken bir taraftan da, adaletsizliğin karşısında çıkarlarına dayalı cevap veren uluslararası kurumların desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Aslında ihtiyaçları, emperyalistlerin kendi eliyle besleyip silahlandırdığı grupların tekrar ortadan yok olması; yaratıcılarının, yarattıkları canavarları geldiği bataklığa geri göndermesi…   Yeraltı okullarında ders veriyordu    Kadınların ülke içindeki mücadelesi her ne kadar ses getirse de, eril ve kapitalist zihniyetin hâkim olduğu sınırlarda tek yetkili mecra olan Taliban’a karşı bu mücadele ve örgütlenme alanı bastırılıyor. Tüm ülkeyi kadınlar için zindana çeviren bu yapı nedeniyle göç eden kadınlardan biri Shahira Delawarzada. Taliban’a karşı kadınlara yeraltı okullarında ders vermeyi sürdürürken afişe oldu Shahira ve sonrasında göç yollarına düştü. Bu onun ve onun şahsında Afganistan’daki kadınların hikâyesi.   Taliban gelmeden önce Takhar’da bir yaşam   Shahira hikâyesini şöyle anlatmaya başlıyor: “Ben Shahira Delawarzada; 24 yaşındayım.  Birçok hayalle büyümüş bir Afgan kızıyım. Ailemle birlikte Afganistan'ın Takhar vilayetinde hayatımı sürdürüyordum.  Ta ki Taliban Afganistan’da iktidara gelene kadar…Taliban iktidara gelmeden önce iyi bir hayatım vardı. Takhar Üniversitesi'nde ekonomi bölümünü okudum. Üniversiteden mezun olduktan sonra işe başladım ve Takhar'da elektronik kimlik kartları yapımı alanında çalıştım. Ama ne yazık ki Taliban Afganistan'ı işgal edip iktidara geldiğinde Afgan kadın ve kızlarının durumu daha da kötüleşti.   Gizli eğitim kursları   Yaşam tam anlamıyla bir kâbustu.  Kadınlar üzerindeki baskı ve tehditler her geçen gün daha da arttı.  Kadınların okuma, eğitim görme ve çalışma hakları ellerinden alındı.  Ben her zaman adaletsizlik ve cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmeye çalışan kadınlardan biriydim.  Sessiz kalmamak için bazı aktif çalışan kadınlarla bir araya geldik ve farkındalık sahibi kadınlar ve kız çocukları için gizli eğitim kursları oluşturduk.   Taliban tarafından tehditlere maruz kaldı    Neyse ki ruh sağlığı alanında çalışan bir sivil toplum kuruluşunda gençlik eğitmeni olarak çalışmaya başladım ve bu sayede Afgan kadınları ve kız çocuklarını bilgilendirmek ve bu cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele etmek için bir yol açtım.  Bu kuruluş aracılığıyla kız çocuklarının ve kadınların toplandığı uzak bölgelere ve köylere giderek onları hakları konusunda bilgilendirdim.  Bu organizasyonda bir yıl boyunca çalıştım ve bu süre zarfında Taliban tarafından taciz edildim, tehditlere maruz kaldım.   Onlara boyun eğmedim!   Taliban üyelerinin birkaç kez ofise geldiğini ve faaliyetlerini durdurmakla tehdit ettiğini aktaran Shahira, sözlerine şöyle devam ediyor“Ancak onlara boyun eğmedim ve bir gün evime gelip babamı da yanlarına alana kadar gizlice çalışmaya devam ettim.  Babama, eğer faaliyetlerimi durdurmazsam beni ve babamı, kız çocuklarını ve kadınları Taliban'a karşı kışkırtmak suçundan hapse atacaklarını, ortadan kaldıracaklarını söylediler. Bunun sadece bir gözdağı ve sözden ibaret olmadığını biliyordum, çünkü her gün birçok kız çocuğu ve kadın sözde “çıplak oldukları” -başlarını örtmemeyi kast ediyorum ve sivil aktivist oldukları için tutuklanıyordu. Tutuklanan bu kadınlardan bir daha asla haber alınamıyor.  Başlarına ne geldiklerini tahmin etmek zor değildi fakat yine de ne olduğunu bilmiyoruz.”   Şiddet karşısında göç   Bu psikolojik baskı ve tehditler karşısında ailesi ile birlikte ülkeyi terk etme kararı aldıklarını söyleyen Shahira,  sözlerini şöyle sürdürüyor: “Afganistan'da hayat kadınlar için bir cehennem gibi. Taliban kadınlara işkence etmekten asla çekinmiyor. Mart ayının sonunda ailem ve ben ülkeyi terk ettik ve Tacikistan'da mülteci olduk.  Göçmen kabul eden ülkelere gitmenin bir yolunu bulana kadar burada kaldık.   Adalet için sesimi asla kısmayacağım   Sadece başımızı sokabileceğimiz küçük bir evimiz vardı ve yolculuk masraflarını karşılamak için onu da satmak zorunda kaldık.  Her şeyi kaybettiğimiz gün… Benim için çok zordu.  Akrabalarımdan ve arkadaşlarımdan uzak kalmak daha da zordu.  Şimdi ise güvenli bir ülkeye varmamın üzerinden sadece iki aydan az bir süre geçtiği için kendimi özgür ve güvende hissediyorum.  Umarım ailemle birlikte stres ve üzüntüden uzak, huzurlu ve mutlu bir hayat sürebilirim.  Ancak adalet için sesimi asla kısmayacağım ve mücadele etmeye devam edeceğim.”