Mûş yasak tanımadı muhatabı işaret etti! 2024-03-23 14:16:43       MÛŞ- Mûş’ta Newroz kutlamasını yasaklayan valilik kararına tanıyan halk DEM Parti seçim bürosu önünde buluşma gerçekleştirerek, “Muhatap Öcalan” mesajı verdi.    DEM Parti’nin kitlesel halk buluşmasına yurttaşlar akın ederken, “Bizim önümüze engel olmak isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Yanlış hesaplar kötü niyetler bu halkı teslim almayacaktır” mesajı verildi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mûş İl Örgütü, günler öncesinde hazırlığı yapılan Tren Garı’nın yanında gerçekleştireceği Newroz etkinliğine Muş Vali’liği tarafından izin verilmedi. İptal edilen Newroz kutlaması DEM Parti tarafında halk buluşmasına çevrildi. Daha sonra Yeşilyurt Mahallesi’nde bulunan DEM Parti seçim bürosu önünde halk buluşması gerçekleştirildi. Buluşmaya Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, DEM Parti milletvekilleri Sümeyye Boz ile Sezai Temelli, Tevgera Jinên Azad (TJA), DEM Parti Mûş Belediye Eş Başkan Adayları Tuba Sayılğan ile Sırrı Söylemez’in yanı sıra onlarca kadın, genç ve çocuk ulusal kıyafetleriyle katıldı. Buluşmanın gerçekleştiği seçim bürosu önü DEM Parti bayraklarıyla donatılırken, yurttaşlar uzun süre halaya durdu. Hava koşullarının kötü olmasına rağmen yurttaşlar kararlılıkla alanda yerini aldı.   Alkış, zılgıt ve sloganların yükseldiği alanda yurttaşlar, zafer işaretleriyle coşkularını haykırırken,  “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” “Dema jinan vîna jinan DEM jiyan e”, “Her dem direniş her dem özgürlük” pankartları açıldı.  “Newroza azadiyê bi rihê Rewşanan”, Newroz pîroz be” dövizlerinin taşındığı buluşmada kitle sık sık "Jin jiyan azadî", " Bijî berxwedana zindanan", şeklinde sloganlar attı. Buluşma  demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından DEM Parti Muş İl Eşbaşkanları sahneye davet edilerek kitleyi selamladı.   ‘Öcalan’ın özgürlüğü tüm halkların özgürlüğü demektir’   İlk önce kısa bir konuşma gerçekleştiren TJA aktivisti Gülistan Atasoy, “Newroz’un aydınlığı direnişi  ve müjdesi üzerimizden eksik olmasın” diyerek, “Bizler yıllardır Newroz’u alanlara büyük bir zaferle taşıdık taşımaya devam edeceğiz. Direniş ateşini büyüten tüm yoldaşlarımızı ve Kürt halkının Newroz Bayramı’nı kutluyorum. Cezaevlerinde bedenini açlık grevine yatıran bütün yoldaşlarımızın Newroz’unu kutluyorum ve mücadelelerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Kürtler hiçbir zaman teslim olmayacaklarını Newroz alanlarında bir kez daha göstermiş oldular” şeklinde konuştu. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne de dikkat çeken Gülistan, “Sayın Öcalan’ın özgürlüğü tüm halkların özgürlüğü demektir. Bütün savaş ve tecrit politikalarına karşı bizler onurlu barışın yanında yer almaya devam edeceğiz” dedi.      ‘31 Mart'ın müjdesi’   Ardından konuşan DEM Parti Belediye Eşbaşkan Adayı Tuba Sayılğan, halka seslenerek, “Muş halkı! Bu Newroz Kürt halkı için çok daha önemli. Çünkü kültürümüz, varlığımız ve kimliğimiz üzerinde, işgalcilerin inkârı her geçen gün artıyor. Bu nedenle bu Newroz'un amacı kendi dilinize, kültürünüze ve kimliğinize sahip olmaktır. Yani anadilde kimlik ve kültür kazanma zamanıdır. Yani DEM işgale, zulme, soykırıma karşı tavırdır. Bu Newroz'u direniş ve özgürlük Newrozu'na dönüştürmeliyiz. Sevgili halkımız, Bizler bu toprakların en eski kökleri, dalları ve yapraklarıyız. Artık sert kış iyice yayıldı ve bahara çok yaklaştık. Ve bu yıl bahar seninle gelecek. Ve biliyoruz ki bunlar 31 Mart'ın müjdesi. Heyecanla ve Newroz ateşi ruhuyla sandık başına gideceğinizi, halkımızın coşkusu ve iradesiyle mutlaka kazanacağımızı biliyoruz” dedi.   ‘Yeni bir yaşamı inşa edecek olan DEM Parti’dir’   Daha sonra konuşan Eşbaşkan Adayı Sırrı Söylemez ise, baharı müjdeleyen Newroz Bayramı’nda yeni bir yaşamı kurmanın inancıyla alanları dolduracaklarını ifade etti. Kürt sorununda mutlak çözümü istediklerini kaydeden Sırrı, “Çünkü Newroz, Kürt sorununda çözümün pusulasıdır. Mezopotamya halkları için baharın başlangıcı, yeniliğin müjdecisi olan Newroz, Kürt halkında cisimleşerek yüz yıllardır süren bir direniş ateşine dönüşmüştür. Bu direnişle birlikte tüm dünyada tanınan, bilinen Kürt gerçekliği Orta Doğu’da barışın garantisi olmuştur. Bu Newroz, öfkenin umuda dönüştüğü bir bayram olacaktır. Bugünün Dehaklarını tarihin çöp sepetine gönderme Newroz’u olacaktır. Çünkü Newroz umudun adresine işaret ediyor. Ve umudun adresi 31 Mart’ta yapılacak seçimlerde yeni bir yaşamı inşa edecek olan DEM Parti’dir” şeklinde konuştu.    Abdullah Öcalan’ın mesajı okundu   Halk buluşmasında Abdullah Öcalan’ın daha önceki mesajı okundu. Mesajı Muş milletvekili Sümeyye Boz okudu. PKK Lideri’nin mesajı şu şekilde: "Newroz’u özgürlük ile anlamlaştıran, Zağros ve Toros dağ eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine; kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından tarım, köy ve şehir uygarlıklarına ANA’lık eden, halkların en eskilerinden olan mensubu olduğum Kürt halkına selam olsun!   Selam özgürlük ve eşitliği rehber edinen bu büyük özgürlük yolunun yolcularına!   Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla, dinlerle, mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan, birlikte inşa eden Kürtler ve kardeş topluluklar; siyasi baskılarla, dışardan müdahalelerle, grupsal çıkarlarla birbirlerine düşürülmeye çalışılmış; hakkı, hukuku, eşitliği ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşa edilmek istenmiştir. Son iki yüz yıllık fetih savaşları, emperyalist müdahaleler, baskıcı ve inkârcı anlayışlar, Arabi, Türki, Farisi, Kürdi toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara hapsetmiş; halklar suni problemlerle nefessiz bırakılmak istenmiştir.   Kapitalist moderniteye dayalı son yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları; halkı bağlamayan dar bir seçkinci iktidar elitinin, tüm tarihi ve de kardeşlik hukukunu inkâr eden çabalarını ifade etmektedir. Etnik ve tek uluslu coğrafyalar oluşturmak, bizim aslımızı ve özümüzü inkâr eden kapitalist modernitenin hedeflediği insanlık dışı bir imalattır.   Ama Orta Doğu ve Orta Asya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Kendi öz tarihine uygun, alternatif bir modernite ve demokratik düzen arıyor. Artık kökleri üzerinden yeniden doğmak, omuz omuza ayağa kalkmak istiyor.   Biz, onlarca yılımızı tekçilik adına yok sayılan Kürt halkının varlığını kanıtlamak için feda ettik ve bu uğurda büyük bedeller ödedik. Kürtlerin tarihsel varlığına denk bir hukuki statüye kavuşma kararlılığını gösterdik. Sonu ne olursa olsun Hallacı Mansur gibi adalet, özgürlük ve yakıcı hakikat arayışından asla vazgeçmedik. Bu fedakârlıkların, bu mücadelelerin hiçbiri boşa gitmedi. Milyonlarca Kürt bugün Newroz meydanlarında öz benliğini, aslını ortaya koyuyor. 1973’lerde bir Newroz günü, yokluk sınırındaki Kürtlerin varlığını koruma direnişi ve özgürlüğünü sağlama kararlılığı ile yola çıkarak, Newroz’un direniş-özgürlük ruhunu yeniden dirilttik ve bugüne kadar getirdik.   Şahsıma yönelik uluslararası komplo da Kürt halkının özgürlük ruhuna yönelikti. İmralı sürecinde de bana dayatılan komplo, tıpkı halkıma dayatılan gibi umudun zerresini bırakmayan cinstendi. İmralı’da bulunduğum ilk günlerde şöyle bir düşüncem oluşmuştu: 'Milyonlarca kişiyi daracık bir odada nasıl tutabilirsiniz! Gerçekten Kürt Ulusal Önderliği olarak, zindana giriş koşullarında kendimi milyonların sentezi haline getirmiş veya getirilmiştim. İnsan, ailesinden ve çocuklarından yoksun kalmaya bile hiç dayanamazken ben, bir daha hiç kavuşmamacasına ölümüne birleşmiş milyonların iradesinden ayrılmaya uzun süre nasıl dayanacaktım!   Öyle büyük gerekçelerim olmalıydı ki tecride dayanabileyim, tecritte de olsa büyük bir yaşamın sergilenebileceğini kanıtlayayım. Şöyle düşünüyordum; Benim özgür yaşamı arzulamam için bağlı olduğum Kürt Toplumunun özgür olması, bir toplumsal statüye sahip olması gerekirdi. Fakat Kürtlerin yaşamı, etrafına duvar örülmüş zifiri karanlık bir zindandan farksızdı.   On yıllardır Kürtlerin özgür yaşam, özgür insan ve özgür toplum arayışını gözeten bir Kürt Aklını oluşturmaya çalışıyorum. Ama hala prangalarımızdan kurtulabilmiş değiliz. Bu koşullarda bir Kürt bireyinin, kendini dışarıda özgür sanarak yaşaması, büyük bir yanılgıdır. Yanılgı ve yalanın egemenliği altında geçecek bir yaşam, kaybedilmiş ve ihanete uğramış bir yaşamdır. Bundan çıkardığım sonuç, dışarıda ancak bir şartla yaşanabileceği, onun da günün yirmi dört saatinde Kürtlerin Varlık ve Özgürlüğü için savaşım içinde olmakla mümkün olabileceğidir. Ahlâklı ve onurlu bir Kürt için yaşam, kesinlikle günün yirmi dört saatinde Varlık ve Özgürlük Savaşçısı olmakla mümkündür.   İmralı’daki yaşamımla bağlantılı olarak halkımızca merak edilen bir soru, cezaevinden çıkış halinde nerede ve nasıl yaşayacağımla ilgilidir.   Pek hayalcilik yapacak bir kişilik değilim. Devrimci Gerçekçilik denilen bir yaşam tarzının sahibi olduğum çok iyi bilinmelidir. Çok kısaca özetlemeliyim ki benim için yaşam, özgür yaşandıkça mümkündür. İnsan yaşamı, ancak toplumsal olarak özgür, farklılık içinde eşit ve demokratik yaşanabilir. Bunun dışındaki yaşam biçimleri, sapaktır dolayısıyla hastalıklıdır. O halde olası bir cezaevinden çıkışta her nerede olursam olayım, hangi anda yaşarsam yaşayayım sonuna kadar gerekli olan her söylem ve eylem tarzıyla sürekli mücadele içinde olacağım doğaldır.   Dört duvar arasında bile her gün kendimi on defa yeniyor, yeniliyor devrimler gerçekleştiriyorum. Toplumsal sorunların tek bir tanesini on devrim gerekçesi olarak ele alıyorum. Bugün dışarıda olanlar, imkanı-koşulları olanlar sizlersiniz. Amed’e, Botan’a ve daha birçok yere selam söylemiştim. Ancak bilinmelidir ki önemli olan bu selamlarıma nasıl karşılık verildiğidir!   Mesela ben olsaydım, kendi köyüme, Cudi Dağına, Cilo Dağı eteklerine, Van Gölü çevresine, Ağrı, Munzur ve Bingöl dağlarına, Fırat, Dicle ve Zap kıyılarına, Urfa, Muş ve Iğdır ovalarına kadar yolum nereye düşerse düşsün, her yerde sanki korkunç tufandan çıkan Hz. Nuh’un gemisinden inmiş gibi davranır, Hz. İbrahim’in Nemrutlardan, Hz. Musa’nın Firavunlardan, Hz. İsa’nın Roma İmparatorlarından ve Hz. Muhammed’in cehaletten kaçması misali kapitalist moderniteden kaçar, bu tarihsel kişiliklerden ve toplum gerçeklerinden ilham alarak işlerime koyulurdum.   Sizleri bu düşüncelerle; bedenen, ruhen ve zihnen varoluş felsefesi temelinde benimle yol yürümeye, yeterli yoğunluk ve irade ile eşlik etmeye, Demokratik Modernitemizi inşa etmeye çağırıyorum. Selam olsun özgürlüğe güç verenlere, Bitmeyen sevgi ve selamlarımla… Bijî Newroz!”   ‘Muhatap Öcalan’dır’   Son olarak da DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır konuştu. Halkın Newroz Bayramı’nı kutlayarak sözlerine başlayan Keskin,  Muş Vali’sinin Newroz kutlamalarına izin vermemesine tepki gösterdi. “Vali izin vermemiş” diyen Keskin, “Bizim önümüze engel olmak isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Yanlış hesaplar kötü niyetler bu halkı teslim almayacaktır” dedi. Keskin, “Kürt halkı kendi özgürlüklerini ve kendi iradeleriyle Newroz alanlarını dolduruyor. Dört parça Kürdistan’da Newroz kutlandı. Kürt halkı alanları doldurdu taşırdı” sözlerine yer verdi. İmralı Adası’nda tutulan ve 36 aydır kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a işaret eden Keskin, “Her şeyin muhatabı Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’dır. Biz çözüm istiyoruz.  Bizim esas muhatabımız Öcalan’dır. Biz bu savaşın önünde duracağız” dedi.   ‘Zulmün yanında yer alanlar katliamlarının ortağıdır’   Devletin yıllardır Kürt halkına yönelik savaş yürüttüğüne vurgu yapan, Keskin, “Siz yüz yıllardır her şeyi yaptınız. Ama Kürt halkının başını eğemediniz. Kürt halkı barıştan yana oldukça onlar savaştan yana oldular. Bunun için gün çözüm günüdür. Hadi kalkın gün Kürt halkının günüdür. Gün Muş’un günüdür. Ahlak ve vicdan ile bizim siyasetimizin önünü tutamayacaklar. Ahlaksızlıkla bizim önümüze geçmeye çalışıyorlar. Ama bunu başaramayacaklar” ifadelerine yer verdi.     ‘DEM Parti mührü ile donatalım’   31 Mart’ta son bir hafta kaldığını ve çalışmalarını her alanda hızlandırmaları gerektiğine dikkat çeken Keskin, “Hazır mısınız cevabımızı verelim.  Bu ahlaksızlığa karşı her gün, her saat, her saniye çalışmamız gerekiyor. Mesele belediye değil. Mesele Kürt sorunudur, mesele haksızlık, ahlaksızlık ve hukuksuzluktur. Bu saatten sonra bu zulmün yanında yer alanlar bu katliamların ortağıdır. Buradan sesleniyorum. Bu güne kadar bizim yanımıza gelmeyenler bu saatten sonra barış ve kardeşliğe elimizi uzatalım. Hakikatin ve kardeşliğin yeri buradadır. Herkese sesleniyorum! Sizinle hep birlikte Muş’u ve ilçelerini DEM Parti mührüyle donatacağız. 31 Mart’ ta kadar siz hazır mısınız gün be gün çalışalım. Sizin bu heyecanınız bu coşkunuz ve mücadeleni Muş’a kazandıracak” dedi.   Halk buluşmasında yurttaşlar alkış, zılgıt, sloganlarla halaya dururken, Mezopotamya Kültür Merkezi (NÇM) Sanatçıları Nuray Balık ile sanatçı Arhat sahne aldı. Buluşmanın sona ermesiyle halk “Bijî Serok Apo” sloganlarıyla dağıldı