‘Toplumsal barış toplumun eşit özgür yaşamasıdır’ 2024-03-17 13:58:28     AMED - İHD’nin Barış Konferansı’nda kadınların barıştaki  rolüne değinilerek, “Toplumsal barış nedir dersek toplumun eşit özgür yaşamasıdır diyoruz” denildi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından dün başlayan “Kürt meselesinin çözümü ve barış konferansı” ikinci gününde de Amed’de bir otelde devam ediyor. Konferansa İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD yöneticileri, siyasi parti temsilcileri, aydın, yazar ve gazeteciler, kadın örgütleri ve çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı.    Kadınların barıştaki önemine değinildi   Fatma Bostan Ünsal, İrlanda’da yaşanan süreçlere değinerek, Kadın Koalisyonu Partisi’nin barış masasındaki önemine dikkat çekti.  Fatma, “Kuzey İrlanda’da kurulan barış masasında erkek üyeler kadınlara, ‘gidin evinize kek yapın, çocuk bakın’ demişti. Kadınların rollerine atıfta bulunulmayan İrlanda’da iki cumhurbaşkanı kadındı ve yapılan ‘Hayırlı Cuma’ antlaşmasında bu fark ortaya konuldu. Kuzey İrlanda toplumu son derece bölünmüş bir toplumdur. Birbirinin saldırılarına maruz kalmamak için ayrı mahallelerde oturuyorlar. Ya da birbirlerinin saldırılarından korunmak için aralarına duvar örüyor. Bir çocuk sadece kendi mezhebinde ise aynı mezhebinden biriyle okuyup oynayabiliyordu. O kadar bölünmüş toplum ki Katolik ve Protestanlar için bölünmüş bir toplum. Böyle bir toplumda sadece Katolik ve Protestan partiler var. Kadın Koalisyonu partisine başka partiye üye olsan dahi Kadın Koalisyonu’na da üye olabiliyorsunuz. Kadın Koalisyon Partisi seçimlere 8 hafta kala örgütleniyor. Sivil toplumda etkin oldukları için hemen örgütlendiler. Hem Katolik hem Protestanların dengede olduğu bir partidir. İki eşbaşkan var ikisi de kadındır. Seçimlere giriyorlar yüzde bir oy oranı var ve iki vekil çıkarıyorlar. Müzakere masasında çok önemli işler çıkarıyorlar. Kadınların bize dedikleri, ‘erkekler çocuk gibi sadece kendi söylediklerine odaklanıyorlar.' Koalisyondaki kadınlar üyeleri uzlaştırmak için farklı farklı diller kullanıyor ikna edilmek açısından” diyerek kadınların barışı inşa süreçlerindeki rolüne dikkat çekti.    ‘Kadın tanımı farklılık gösterebiliyor’   Kadın Akademisi’nden Figen Aras, her ne kadar özgürlük için mücadele eden alanlar olsa da, alanlar üzerindeki tanımlamaların parçalı ve kendine göre olan sonuçlara gidildiğini söyledi. Figen, “Kadın kimdir?” denildiğinde akla direkt olarak biyolojik anlam geldiğine dikkat çekti. Figen, “Kürt kadın hareketi kadını tanımlarken toplumsallığı inşa eden olarak görür. Kadının erkekliğin karşıtı olan cins olarak adlandırılır başka toplumlarda. ‘Barış olsun kadınlar da özgürleşin’ deniliyor fakat öyle değil, özgür kadınlarla barışa gidilmeli’ denilmelidir” dedi.   ‘Kadın kırımı deniliyor’   Figen, kadına yönelik açılan bir savaş olduğunu ifade ederek, “Buna kadın kırımı diyoruz. Belki tankla topla direkt olmuyor ama bu savaş cinayetle, tecavüzle, şiddetle, kapatmalarla, ideolojik baskılarla gerçekleşiyor. Topyekun bir saldırı oluyor ve buna savaş diyoruz. 24 saat boyunca yani uyandığımız andan itibaren her yönüyle saldırıya maruz kalıyoruz. Kadının değerinin, kazanımlarının elinden nasıl çalındığını görüyoruz. Kadınlar aslında iktidarın önündeki en büyük engeldir. Toplumsal barış nedir dersek toplumun eşit özgür yaşamasıdır diyoruz. Mesela ulus devletler cinsiyetçilik olmadan asla başarılı olmazlar. Cinsiyetçilik politikasıyla kendilerini beslerler. Yine kadınların doğa ile bağı nedir denildiğinde; Bir barış masası varsa ve o masa deriden ise hayvanlar öldürülüyor ve orada hala bir sorun var diyoruz. Kadın kimliği toplumsal barış açısından doğru tanımlanmalıdır. Binlerce yıldır çok büyük saldırılar altında yaşıyoruz. TJA diyor ki ‘ben illegal değilim kadın kurumu ve şahsiyetlerin bir araya geldiği topluluğum.’ Rosa Kadın Derneği her türlü yönelime karşı mücadele eden dernektir. Rosa’da cezaevine girmemiş arkadaş kalmamıştır” şeklinde konuştu.    ‘Orta Doğu’daki cadı avına benziyor’   Figen, konuşmasının devamında, “Tutuklanan kadınlara ‘sen yanlış yapıyorsun’ denilmiyor. Orta Doğu’daki cadı avlarına çok benziyor. Kürt kadınlarına ‘8 Mart’a katılmışsın, 25 Kasım’a katılmışsın, eylem etkinliklere katılmışsın, dernek açmışsın ama sen Kürt’sün yaptığın şey doğru ama sen değilsin’ deniliyor. Bu da toplumsal barışa ve özgürlüklere karşı var olan bir yaklaşımdır. Bunlar Jin jiyan azadî felsefesi ile bağlantılıdır. Neden kadın mücadelesi gereklidir, kadın neden barış inşasında öncülük etmelidir? Belki barış inşa süreci yani olurda gelişirse çok fazla tartışabiliriz. Kadınların kendi varlık, tarihi kazanımlarına dönük kurumsallaşma biçiminde toplumsal sözleşme hazırlanmalıdır. Bu tür konferanslar bu tür tartışmaların önünü açacağı yerlerdir” ifadelerini kullandı.   Avukat Ahmet Özmen’in moderatörlüğünü yaptığı son oturum forum olarak sona erecek.