Tarihi 2014 mesajı: Darbeler mi radikal demokrasi mi? 2024-03-12 09:02:06     HABER MERKEZİ - Amed’de 2014 yılında Newroz alanında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın milyonlarla paylaşılan mesajındaki, “Önümüzde en yakıcı bir şekilde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam ve radikal bir demokrasiyle mi yola devam edeceğimiz sorusudur” cümlesi, bugün de güncelliğini koruyor.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda geliştirdiği paradigması bugün tüm dünyada tartışılıyor. Başta Kürt sorunu olmak üzere Orta Doğu’da yaşanan sorunlara savaşlara çözüm için bir alternatif olduğu dile getiriliyor. 2024 yılı Newrozu’na doğru giderken, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü ve Kürt sorununun çözümü için de yeni bir tartışma süreci başlamış durumda. Kürt sorununun çözümü için de öncelikli adımın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiği küresel çapta ifade ediliyor.    2024 Newrozu’nun bu tartışmalarla karşılandığı bu süreçte Abdullah Öcalan’ın çözüm için milyonlarla paylaştığı Newroz mesajları da bir kez daha gündeme geliyor. Abdullah Öcalan’ın 2013 yılının ardından 2014’te Amed Newrozu’nda milyonlarla paylaştığı mesaj hem çözümü, hem Türkiye halkına seslenmesi hem de çözüme yanaşmayan iktidarın ağırdan alma tutumuna dikkat çekmesi açısından güncelliğini koruyor.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 2014 yılında Amed’de milyonlarla paylaştığı mesajı şu şekilde:    “Yüreği Newroz ateşiyle barış ve özgürlük için tutuşan bütün dostlar merhaba!   Medeniyetlerin beşiği olan Mezopotamya'da görkemli Newroz ateşini bir uyanış ve demokrasi şölenine dönüştüren halkımızı selamlıyorum.   Sizlerin şahsında ülkemin bütün gençlerine ve kadınlarına sevgilerimi gönderiyorum.   Yüreğinde barışa bir yer açan, sesimize kulak veren herkesi, tüm Türkiye'yi asırların dayanışma ruhuyla bir olmaya çağırıyorum.   Dünya medeniyetler tarihine beşiklik etmiş, kardeş Ortadoğu ve Asya halklarının da bayramını kutluyorum.   Hepinize yürek dolusu selamlarımı gönderiyorum. Merhaba!..   Bizler gencecik fidanları, canları, aşkları, emekleri kül eden savaş ateşini, yine böyle bir günde, geçtiğimiz Newroz’da söndürmüş ve barış için büyük bir dirilişin meşalesini yakmıştık.   Sevgili Türkiye halkı!   Tarih bize göstermiştir ki eğer kararlı bir barış önderliği sergilenmezse tarihsel sorunlar bildiğini okur ve genellikle çok kayıplı dönüşümlerle cevaplarını üretirler.   Önümüzde en yakıcı bir şekilde cevap bekleyen şey, birbirini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam ve radikal bir demokrasiyle mi yola devam edeceğimiz sorusudur.   Son Newroz'dan bugüne yaşadığımız güncel somut durum tam da çatallaşmaya başlayan bu yol ayrımını ifade etmektedir. Ya son 200 yıllık kapitalist moderniteye dayalı komplocu-darbeci rejim kendini yeniden restore ederek sürdürecektir ya da tarihsel rotasına oturtulmuş Türk-Kürt ilişkileri en kapsamlı demokratik reformlardan geçerek demokratik anayasal bir rejimle komplocu-darbeci mekanizmaları parçalayarak çözümlenecektir. Bütün ara yollar ve geçici biçimler artık miadını doldurmuştur.   Şu ana kadar yürütülen bir diyalog süreciydi ve önemliydi. Bu süreçte iki taraf da birbirlerinin iyi niyetini, gerçekçiliğini, yeterliliğini test etmiştir. Bu testten hükümetin ağırdan alma, tek taraflı yürütme, yasal temelden kaçınma ve uzatma tutumuna rağmen iki taraf da barış arayışından kararlılıkla çıkmıştır. Gelgelelim diyalog süreçleri önemli olmakla birlikte bir bağlayıcılık içermezler. Bundan dolayı da kalıcı bir barış için yeterli güvence oluşturamazlar. Gelinen noktada müzakere sistematiği için yasal bir çerçeve kaçınılmaz olmuştur.   Barış savaştan daha zordur ama her savaşın da mutlaka bir barışı vardır. Biz direnirken korkmadık, barışırken de korkmayacağız.   Bizim direnişimiz kardeş halklara karşı değil, hegemonik karakterli, yok sayan, imha eden, inkar eden zulüm düzenine karşı olmuştur. Dolayısıyla barışımız da hükümetler ya da devletler için değil, bu toprakların binlerce yıllık kadim değerlerini özümseyen, dünya kültürel mirasının eşsiz hazırlayıcısı olan Anadolu, Kürdistan ve Mezopotamya halkları içindir. Hükümet ve devlet bu gerçekliğe uygun bir ciddiyet geliştirmekle yükümlüdür.   Bizim büyük barış yolculuğumuz Oslo'dan Paris'e, Gever'den Lice'ye, KCK operasyonlarından hasta tutsaklarımıza dönük zalim tutuma varana değin bir çok saldırıya maruz kalmıştır. İşte bütün bu kirli oyunları bozan, Uluslararası Gladio hakimiyetini sarsan ve  boşa çıkaracak olan da bu harekettir;  yani sizlersiniz. Bütün bölgedeki vesayet düzenlerinin etkisizleştirilmesinde bizim yürüttüğümüz mücadelenin çok büyük bir payı vardır. Türlü biçimlere bürünerek karşımıza çıkan uluslararası komplolara karşı yeterli dikkati göstermek tarihsel sorumluluğumuzdur.   Öte yandan sorumlu bir dil ve üslup birçok ırkçı psikolojik harp metotlarını boşa çıkaracağı gibi büyük barışımızın da temel karakteri olacaktır.   Bu barış, başta Rojava olmak üzere tüm bölgede ancak demokratik anayasal çözümlerle pekişecektir.   Kadınlar, biriktirdikleri büyük özgürlük ve eşitlik potansiyelinin yanında demokratik toplumsal gelişmeye ekledikleri yeni etik ve estetik değerlerle bu barışın asıl taşıyıcısı olacaklardır.   Hareketimiz bir gençlik hareketi olarak başlamış ve hep genç kalmıştır. Bu barışa yönelik saldırılara ve provokasyonlara karşı, barışın yılmaz savunucuları da yine gençlik olacaktır.   Başta Avrupa olmak üzere dünyanın dört bir yanına savrulmuş göçmen halkımız, dünyaya barışı ve onurlu özgür yaşamı haykıran sesimiz olacaklardır.   Umudun tükenmeye yüz tuttuğu her yerde eşsiz, emsalsiz iradeleriyle hayatını, sağlığını ve özgürlüğünü, gözünü kırpmadan veren bütün yoldaşlarımız temel dayanağımız olacaklardır.   Irkçı, ayrımcı, üstenci ve kan kokan nefret söylemlerine karşı bin yıllık kardeşlik serüvenimizle Türkiye halkları en etkili cevap olacaklardır.   Bütün inançların, halkların, kültürlerin ve emeğin kendisini özgür hissedeceği bir özgür ve tam demokratik ülkeye olan inancımla ve en devrimci duygularımla hepinizi selamlıyorum.   Kendini çağına ve insanlığa karşı sorumlu sayan herkesi büyük barışımızın yapı taşı olmaya çağırıyorum.   Selam olsun halkların kardeşliği için sorumluluk üstlenenlere.   Yaşasın Newroz!   Yaşasın halkların kardeşliği!”