Dêrik’ten seslendiler: Direnmeye devam edeceğiz 2024-03-02 15:02:57       MÊRDÎN - Dêrik’te 8 Mart dolayısıyla Şahmaran Kadın Platformu öncülüğünde yapılan açıklamada, “Sadece Dêrik’te değil, kadın ve çocuklara karşı işlenen suçları sistematik hâle getiren zihniyete, cezasızlık politikalarına, tacizi tecavüzü meşrulaştıran erkek yargı kararlarına karşı direnmeye devam edeceğiz. Biz kadınlar örgütlü gücümüzü büyüterek yaydığınız karanlığın önünde durmaya devam edeceğiz” dedi.    Mêrdîn’in (Mardin) Dêrik (Derik) ilçesinde Şahmaran Kadın Platformu öncülüğünde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirildi. Arçelik Meydanı’nda yapılan açıklamada kadınlar,  “Kadınlar ve çocukların yanında karanlığın karşısındayız erkek egemen sistemi yıkacağız” açtı. Tevgare Jinên Azad (TJA), Eğitim Sen ve Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu’nun (KESK) katıldığı basın açıklamasında basın metinini Türkan Gündoğdu okudu    Kayyımın kadın kurumlarına saldırıları   Devlet şiddetine karşı Dêrik’te sözlerini söylemeye devam edeceklerini belirten Türkan, “Her gün, sayısı giderek artan kadın cinayetlerinin, kız çocuklarının şüpheli ölümlerinin, taciz, istismar ve cinsel saldırı suçlarının haberini alıyoruz. Kadınların özgürlüğünden taviz vermemeyi ilke edinen,  kadın ve kız çocuklarının yaşamı üzerindeki eril devlet tecridine karşı, insan haklarına sahip çıkan yurttaşlar olarak Dêrik’te sözümüzü söylemeye, sesimizi yükseltmeye geldik. Biliyoruz ki yerel halkın iradesine ket vurulan Dêrik ilçemiz ve onunla benzer kaderi yaşamaya zorlanan her yerde, kadınların ve kız çocuklarının yaşamı daha fazla tehdit altındadır. Halkın iradesi ile seçilen yerel yönetimlerin yerine kayyumların atandığı yerellerde, eşitlikçi yaşamı inşa etmek amacıyla kurulan tüm kadın kurumlarının içinin boşaltıldığı bir süreci yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz” diye konuştu.   ‘Çocukların yaşamına sahip çıkmak için bir araya geldik’   Bölgedeki saldırıların kadın düşmanı politikalardan bağımsız olmadığını vurgulayan Türkan, “6284 sayılı yasayı uygulamayan, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilen, canileri cezasızlık yaklaşımı ile ödüllendiren, kadın düşmanı zihniyeti eğitim politikaları ile yaygınlaştıran erkek devletin kadın ve kız çocuklarının savunmasız bırakıldığı bir toplum inşa etmeye çalıştığını, yıkıcı sonuçları ile Dêrik özelinde de görüyoruz. Bugün, Özel Savaş politikaları ile uygulamaya konulan bu yoz yaşama karşı direncimizi ortaya koymak için bir araya geldik. Çocukların yaşamına sahip çıkmak için bir araya geldik. Değerli Yurttaşlar, basına da yansıdığı üzere Dêrik’te geçtiğimiz ay lise çağında bir kız çocuğu, okul çıkışı kaçırılmış ve bulunamadığı 20 günü aşkın süre boyunca işkenceye, istismara maruz kalmıştır. Çocuğun kaçırıldığını öğrenen Platformumuz bileşeni Eğitim Sen üyesi öğretmenler, olayın peşini bırakmamış, duyarlı tüm kesimlere açık çağrıda bulunmuşlardır. Öğretmenlerin öncülüğünde kadın örgütlerinin ve platformumuzun sürece müdahil olması ile kolluk güçleri ağırdan aldıkları arama çalışmalarını hızlandırmıştır” sözlerini kullandı.   Açıklamanın devamında şunlar yer aldı:   “Buna rağmen çocuk, olayın basına ve kamuoyuna duyurulması ile ortaya çıkmıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, kadın örgütlerinin olayın üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğini fark ettiğinde sürece dahil olmuştur. 20 günlük süre boyunca ilgili devlet kurumlarının eli kolu bağlı beklemesi ihmal değil de nedir? Dêrik gibi küçük bir ilçede kaçırılan bir çocuğun bu kadar uzun süre bulunamaması akıllara, bu vahşete göz yumulduğunu getirmektedir. Çocuğun yaşamı, eril zihniyetin toplumsal aygıtları aracılığıyla pazarlığa konu olmuş, bu çirkin sürece dur denilmemiştir. Üstelik biz kadınları “Artık susmayacağız!” demeye iten sebepler yaşanan bu son vahşetle sınırlı değildir. Geçtiğimiz yıllarda, Diyarbakır Barosu Çocuk Merkezi tarafından takip edilen, uyuşturucu etkisinde yüze aşkın çocuğun istismara maruz kaldığını gösteren video skandalının üstü, ailelere yönelik baskılar sonucu kapatılmıştır.   Çocuklara bir ‘yok oluş’ dayatıldı   Uyuşturucu ve cinsel istismarın sistematik şekilde  yaygınlaştırıldığı süreçte, dönemin Dêrik kayyumu, halkın artan tepkisi karşısında sessiz kalamamış, göstermelik bir toplantı düzenlemiştir. Düzenlenen toplantıya,  kamuoyunda N. Ç. davası olarak bilinen davanın hükümlüsü ‘akîl insan’ sıfatıyla davet edilmiştir. Yurttaşların vicdanını yaralayan bu durum, bölgede yürütülen özel savaş politikalarının kanıtıdır. Son yıllarda, Dêrik dahil olmak üzere, özel savaş politikalarının yürütüldüğü bölge kentlerinde yerel devlet idarelerinde ve özellikle  eğitim öğretim kurumlarında gerici odaklara üst düzey görevler verilmiştir. Ülke genelinde yürütülen kadın düşmanı, ayrımcı  politikalara paralel olan bu  saldırı yöntemleriyle; halklara, kadınların kamusal alandan uzaklaştırıldığı, kız çocuklarının okullaşma oranlarında çarpıcı düşüşün yaşandığı, yaşı büyütülerek evlendirilen kız çocuklarının sayısında artış ve şüpheli çocuk intiharı vakalarının arkasının kesilmediği bir ‘yok oluş’ dayatılmıştır.   Çocuk yaşta evlilikler    Tüm uyarılara karşın  4+4+4 sistemini getirerek kız çocuklarının eğitim öğretimden el çektirildiği, çocuk yaşta evliliklerin meşrulaştırıldığı zemini yaratan Milli Eğitim Bakanlığına ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne soruyoruz, özellikle Dêrik’te kız çocuklarının yaşamının karartılmasında pay sahibi olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Bir çocuğun okul önünden kaçırılması karşısında suskun kalmanızın sebebi nedir? Dêrik’te özellikle kadın öğretmenlere uygulanan mobbing ile kız çocuklarına, öğrencilere yaşatılan bu vahşet arasındaki paralelliği açıklayabilecek misiniz? Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Dêrik dahil olmak üzere yaşı büyütülerek, aile zoruyla evlendirilen kız çocukları ile ilgili şimdiye kadar neler yapmıştır? Yanı sıra İlgili tüm mercilerinin yanıtlaması istemiyle soruyoruz;   Vahşet toplumun inşasına Dêrik’ten mi başladınız?   Yaşanan son kaçırılma ve işkence vakasında, çocuğun yaşamı ve korunmasından sorumlu her bir fert ve kurumun hesap vermesini sağlayabilecek misiniz? Yoksa önceki olaylarda olduğu gibi göstermelik bir yargı sürecinin ardından yaşananların unutulması yönünde mi çalışacaksınız? Bir soru daha kadınların ve çocukların yaşamını cehenneme çevirerek inşa etmeye çalıştığınız vahşet toplumun inşasına Dêrik’ten mi başladınız? Şahmaran Kadın Platformu ve platformun tüm  bileşenleri olarak bu sorulara gerçek yanıtlar verilene kadar meselenin peşini bırakmayacağız. Sadece Dêrik’te değil, kadın ve çocuklara karşı işlenen suçları sistematik hâle getiren zihniyete, cezasızlık politikalarına, tacizi tecavüzü meşrulaştıran erkek yargı kararlarına karşı direnmeye devam edeceğiz. Biz kadınlar örgütlü gücümüzü büyüterek yaydığınız karanlığın önünde durmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşam için; Yaşasın Kadın Mücadelesi; jin jiyan azadî.”