KESK Amed Kadın Meclisi 8 Mart startını verdi 2024-03-01 12:55:45       AMED - KESK Amed Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün startını verdi. Açıklamada konuşan KESK Amed Kadın Meclisi Dönem Sözcüsü Leyla Hatun Tuncer, “Mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz” dedi.   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Amed Kadın Meclisi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün startı için Amed Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 1 No’lu Şubesinde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın gerçekleştiği salona “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizim; mücadelede kararlı, özgürlükte ısrarcıyız” ve “Jin Jiyan azadi” pankartı asıldı. Açıklamayı KESK Amed Kadın Meclisi Dönem Sözcüsü Leyla Hatun Tuncer okudu.   ‘Genç kadın işsizliği yüzde 41’   “Emeğimiz bedenimiz kimliğimiz bizim; mücadelede kararlı özgürlükte ısrarcıyız” şiarıyla 8 Mart’a gittiklerini dile getiren Leyla, yaşanan krizlerin faturasının kadınlara ödetilmeye çalışılmasına dikkat çekti. Leyla, “Türkiye’de de uzunca bir zamandır etkisi açıkça hissedilen neoliberal politikalardan en fazla kadınlar etkileniyor. Çalışma biçimlerinin esnekleştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, iktidarın ekonomik, siyasal ve sosyal politikaları kadınların ev içindeki ve emek piyasasındaki konumunu olumsuz etkiliyor. Kadınların hane içindeki bakım görevlerini aksatmadan istihdam edilebilmelerini sağlayacak bir yöntem olarak kadınlara ataerkil ile kapitalizmin çıkarlarını kesiştiren bir çalışma alanı yaratılıyor. Bu koşullar altında her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı istihdama erişebiliyor. Güncel verilere göre, genç işsizliği yüzde 32,3 iken genç kadın işsizliği yüzde 41,1. Kadınların eğitime katılım oranı artıyor ancak işsizlik oranında ciddi bir değişim olmuyor” dedi.   ‘Ucuz emek gücü’   6 Şubat depreminin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hayatı sürdürmek için gereken asgari koşulların oluşturulmadığını belirten Leyla, ayrıca özelleşme ile artan sorunları ifade etti. Leyla, “İşyerlerimizde mobbing, şiddet ve taciz yaygınlaşıyor ama örgütlenme ve hak arama olanaklarımız kısıtlanıyor. Engelli kadın kamu emekçileri işyerlerinde sağlamcı ve cinsiyetçi söylemler ile katmerli bir ayrımcılık ve emeklerinin görünmemesi durumuyla karşı karşıya kalıyor. Her geçen gün yoksullaşıyoruz, kadınlar büyük ölçüde herhangi bir sosyal güvence olmadan, kayıt dışı çalıştırılıyor, ‘ucuz emek gücü’ olarak görülüyor ve eşit değerde işe eşit ücretten yoksun bırakılıyor” sözlerine yer verdi.   ‘Şartlar daha da ağırlaşıyor’   “AKP/MHP iktidarı ve yanına aldığı ittifaklar Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıktı, 6284 Sayılı Kanun’un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren AKP-MHP iktidarı, gerici-milliyetçi yeni ittifakı ve medyasıyla kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını, nefret söylemini yaygınlaştırıyor” diyen Leyla,  kadınların katledildiğini ama faillerin cezasızlarla korunduğunun altını çizdi. Leyla, “MEB yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler özellikle kız çocuklarını evlilik adı altında istismara maruz bırakarak eğitimden koparıyor; ÇEDES gibi projelerle bilimsel eğitim yok ediliyor; çocuklara çok küçük yaştan itibaren katı cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üretecek pratikler öğretiliyor. Fetvalarla, Diyanet’le bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor. Uzun süredir Ortadoğu’da; Suriye’de, Irak’ta, Yemen, Sudan’da ve Ukrayna’da devam eden çatışma ve savaş hali ekonomik krizleri derinleştirirken, emekçiler, halklar ve kadınların içinde bulunduğu şartlar daha da ağırlaşıyor” dedi.   ‘Mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz’   Yaşanan baskıları, cezaevlerindeki hak ihlallerini dile getiren Leyla tecrit politikaları ile yaşam koşullarının zorlaştırıldığını ifade etti. Leyla, “Eşbaşkanlığı gerekçe göstererek kayyım atayan, halkın iradesini gasp eden AKP/MHP iktidarının kadın adayı yok denecek kadar az. Bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları seçimle değil, mücadeleyle, direnişle elde ettik. Bundan sonra da mücadele etmeye, direnmeye devam edeceğiz. Kürt kadınlarının bir yaşam felsefesi olarak sloganlaştırıldığı ‘Jin, Jiyan, Azadi’ şiarı tüm dünyaya yayılmış ve küresel çapta kadın mücadelesine ivme kazandırmıştır. Bu 8 Mart’ta da kamu emekçisi kadınları ‘Emeğimiz bedenimiz kimliğimiz bizim; mücadelede kararlı özgürlükte ısrarcıyı’ şiarı ile işyerlerimizde, alanlarda yaşadığımız her yerde mücadele etmeye, eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış ve laiklik için yıllardır verdiğimiz mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz” diyerek 8 Mart startını verdi.    Leyla, son olarak taleplerini dile getirdi. Talepler şu şekilde:    "* İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Yasa’nın etkin bir şekilde uygulanması için alanlardayız.    * Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılığın terk edilmesi, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmesi, ILO’nun İşyerinde Taciz ve Şiddeti Önlemeye yönelik 190 sayılı Sözleşmesinin onaylaması için alanlardayız.   * Güvenceli iş, güvenli gelecek demek için, insanca yaşamaya yetecek ücret için alanlardayız    * Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyet sağlanması için alanlardayız!   * Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımının kamusal hizmet olarak sunulması, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikaların yapılması ve hayata geçirilmesi için alanlardayız!   * Kapatılan kamu kreşlerinin yanı sıra tam zamanlı, ücretsiz, nitelikli ve anadilinde hizmet veren kamu ve mahalle kreşlerinin açılması için alanlardayız.   * 8 Mart’ın kadınlar için ücretli izin günü sayılması için alanlardayız.   * Kadınlar ve LGBTİ+’lara yönelik her türlü ayrımcılığı ve şiddeti önleyen yasal düzenlemeler yapılması için, Kadın Bakanlığı kurulması, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarının yapılması ve hayata geçirilmesi için alanlardayız.    * Eşit ve özgür olduğumuz, sömürünün baskının ortadan kaldırıldığı bir gelecek için alanlardayız.   * Savaş ve işgal politikalarına geçit vermemek için; barış içinde bir arada yaşamak için alanlardayız.   * Doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız."