1857’den bu yana isyan var! 2024-02-25 09:01:11     HABER MERKEZİ - İlk kez 1857’de New York’ta özgürlük için direniş kıvılcımını yakan kadınlar o günden bu yana mücadelelerini, erkek egemen sisteme karşı isyanlarını ve itirazlarını yükseltiyor.    8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü karşılamaya hazırlanıyor dünyanın her yerinde kadınlar. Alanlara çıkıp özgürlük mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini dile getirecekler bir kez daha  dünyanın her yerinde . Toplumsallaşmayı, yaşamı inşa etmeyi, örgütlenmeyi, paylaşımı geliştiren buna öncülük eden kadınlar, tarihsel süreç içerisinde yaşamın dışına itildi. Adı, kimliği, varlığı, emeği görülmez oldu, tarihten silinir oldu neredeyse. Tam da burada başladı kadının mücadelesi. İşte bu tarihsel dönemeçten biri 8 Mart. Peki nedir 8 Mart, neden Dünya Kadınlar Günü ve nasıl bir mücadele hattına girdi kadınlar?   Evet 8 Mart 1857, dünyadaki tadınlar için bir dönemeç, yeni mücadelenin fitilinin ateşlenmesi.  Peki nasıl başladı bu öykü?  8 Mart 1857 'de New York’ta 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları talebi, emek sömürüsünün önünü almak, eşit işe eşit ücret talepleri  ile greve gider. Ancak eyleme geçen kadınlara karşı erkek egemen zihniyet ve sömürünün  temsilcisi patron,  greve giden kadınlar ve onlara dışarıdan destek veren diğer kadınların, işçilerin bağını kesmek, dayanışmasını engelemek için fabrika kapısını kilitler. Fabrikada yangın çıkarılır ve bu yangın sonucunda fabrika içerisindeki kadınlardan 129’u katledilir. Kadınların  yaktığı bu kıvılcım dünyanın dört bir yanında, her kıtada farklı bir isimle, farklı bir şekilde kendisini örgütledi, büyüdü.    Sendikal mücadele ve beyaz fosforun yasaklanması   8 Mart 1857’de kadınların başlattığı emeklerine sahip çıkma yürüyüşü ardından farklı direnişlerle devam etti. İngiltere’nin başkenti Londra’da  1889’da Bryant ve May fabrikalarında ağır koşullarda çalışan kadınlar beyaz fosforla çalışmanın sonucu olarak çene kemiği hastalıklarına yakalanıyorlardı. Çene kemikleri çürüyor ve yemek yiyemiyorlardı. Çalışma koşullarının düzeltilmesi için yaptıkları grev kitlesel destek gördü. 1908'de, "beyaz fosfor" maddesi,  sendikal hareket tarafında verilen mücadele sonucu yasaklandı.    Dokuma işçisi kadınların mücadelesi   Emek sömürüsüne karşı  1908’de, yine dokuma işçisi kadınlar grev başlatarak, işyerlerini işgal etti. Kadınlar taleplerinin sınırlarını daha da genişletir: "8 saatlik işgünü, çocuk emeğinin sömürülmesine son verilmesi ve kadınlara oy hakkı tanınması."    20 bin gömlek işçisinin grevi   1909'da Manhattan'da 20 bin gömlek işçisi kadının grevi, diğer fabrikalara da yayılır. Polis saldırısında yüzlerce kadın yaralanır ve bir çoğu tutuklanır. Grev talepleri kabul edilinceye kadar, yaklaşık iki ay sürer.    İkinci Enternasyonal   1910’da Danimarka'nın Kopenhag kentinde toplanan ve 17 ülkeden 100 delegenin katıldığı İkinci Enternasyonal’in Kadınlar Konferansı'nda, Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart "Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü" olarak ilan edilir. Clara’nın  konferansta sarf ettiği, "Kadının özgürlüğü, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla gerçekleşecektir. Onlardan, daha çocukken, insanın inancı uğruna ölmeye hazır olması gerektiğini öğrendim" sözleri tarihe bir not düşer.    İlk kutlamalar   Daha sonrasında  8 Mart, cinsel ve sınıfsal sömürüye karşı, mücadele günü olarak dünyada kutlanır oldu. 1911’de, 1910 Kopenhag Konferansı'nda alınan karar uyarınca, 8 Mart ilk kez Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de yüz binlerce kadın ve erkeğin katılımıyla kutlandı.    Şiire ilham kaynağı olan pankart   Soz konusu  kutlamalardan 1 hafta sonra 25 Mart'ta New York’ta çıkan Triangel yangınında 140 kadın işçi yanarak yaşamını yitirdi.  Bu olay Amerika’da çalışma koşullarını büyük ölçüde etkiledi. 1912’de Massahucettes Eyaleti'ndeki büyük yün merkezi Lawrence'de, 20 bin işçi, ücretlerinin azalmasını protesto etti. Bunun üzerine büyük New England Tekstil Sanayi'ni sarsan işi bırakma olayı gerçekleştirildi. Grevcilerin yaptığı pek çok yürüyüşünden birinde, bir grup genç kız "Hem ekmek hem de gül istiyoruz" yazılı bir pankart taşıdı. Bu James Oppenheim'in ünlü "Ekmek ve Gül" şiirine ilham oldu. 1857’de başlayan mücadele bu kez 1917’de Rusya'da kadınların, savaşa ve sefalete karşı "Ekmek ve Barış" yürüyüşüne dönüştü.   Ekim Devrimi ve sonrası   Kadınların mücadelesi sonucu Ekim Devrimi’nin ardından 8 Mart Sovyetler Birliği’nin tamamında bir mücadele günü olarak kutlandı. Reel Sosyalizmin çözülmesinden ve Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra da 8 Mart Kadınlar Günü olarak kutlandı ve resmi tatil günü olmaya devam etti.    Giderek yayıldı, büyüdü….   1962’de İngiltere'de 200 bin kadını temsil eden 19 sendika, işverenle eşit ücret sözleşmesi yaptı. 1960'larda batıda gelişen Kadın Kurtuluş Hareketi eski feminizmin (İngilterede sufrajetler) aksine diğer ezilenlerin mücadeleleri ile ortak bağlama sahipti. Vietnam, Küba, Cezayir gibi emperyalizme karşı mücadele eden halkların mücadelelerinden etkilenen sisteme muhalif, barış yanlısı çeşitli radikal hareketlerle etkileşim içinde doğdu ve gelişti.    BM kabul etti   1970'de Londra'da gece temizlik işçisi kadınlar sendika için mücadele ettiler. 1972'de İngiltere'de, Goodman'da çalışan kadınlar eşit ücret için grev yaptı. 1973'de yine İngiltere'de, çoğu kadın yüz binlerce hastane işçisi ilk ulusal grevlerini yaptı. 1973'de çorap fabrikasında çalışan Asyalı kadınlar ırk ayrımına karşı gösteri yaptılar. 1975 'de İngiltere'de, eşit ücret için Heywood'da kadınlar 11 hafta grev yaptı. 1975 yılı Birleşmiş Milletlerce (BM), Eşit Haklar, Gelişme ve Barış için Uluslararası Kadınlar Yılı, 1975-1985 dönemi ise Dünya Kadın On Yılı olarak ilân edildi. 1977'de ise BM, 32/142 sayılı genel kurul kararı ile 8 Mart'ı Dünya Kadın Günü olarak kabul etti.   Özgürlükte ısrar sürüyor   New Yorklu kadınların direnişin ilk kıvılcımını yakmalarından bu yana geçen süre boyunca da, kadınlar direniş, mücadele ve özgürlükteki ısrarını sürdürüyor, erkek egemen sistem ve zihniyetine karşı itirazlarını yükseltmeye devam ediyor.