15 günde devr-i Kurdistan! 2024-02-16 10:52:21     Rojda Aydın   AMED - İki koldan başlayan “Büyük Özgürlük Yürüyüşü” 15 günde devri Kurdistan yaptı.Her durakta heyecan coşku büyüdü ve herkesin isteği “özgür ve barış içinde bir yaşam” idi.    Gerçekten özgürlük nedir ve halklar için neden bu kadar gerekli? Ve neden yıllardır bu özgürlük isteğini yetkililer duymuyor? Tüm sorular cevabı İmralı Adası’nda. PKK Lideri Abdullah Öcalan 15 Şubat 1999’da uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirildiğinden bu yana ağır bir tecrit başlatıldı ve bu güne kadar da devam ediyor. Tecritten önce de sonrasında da Kürt halkının yıllardır özgür ve barışçıl bir yaşam talebi devam ediyor.    Tüm cezaevlerine de yayılan tecrit özellikle Kurdistan’ın her yerinde çok açık bir biçimde hissediliyor, kendisini gösteriyor. Bu da Kürt sorunundaki çözümsüzlüğü gösteriyor. Bu yüzden de Kürt sorununun çözümü ve Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için  sürekli eylemler gerçekleştiriliyor. Bunlardan biri de Büyük Özgürlük Yürüyüşü eylemi idi. Bu yürüyüş farklıydı. Çünkü bu yürüyüş iki koldan Qers ve Wan’dan başlatıldı. 15 gün sonra yana uluslararası komplonun gerçekleştiği günün yıl dönümünde sona erdi. Yürüyüşte ne öne çıktı, halkın isteği neydi peki? Ben de bir gazeteci olarak bu yürüyüşü ilk günden itibaren izledim, bu tarihi yürüyüş sürecine tanıklık ettim.    Her durakta farklı bir mutluluk   15 gün süren yürüyüş boyunca yürüyüşçüler her il, ilçe, belde, köyde farklı bir heyecan ve coşku ile karşılandı. Bu yüzden “Özgürlük Yürüyüşçüleri’nin” mutluluğu her durakta daha da arttı. Behdînan’dan Botan’a, Botan’dan Amed’e, Amed’den Amara’ya… Yürüyüşçülerin heyecanı daha da arttı.    Anneler ve beyaz tülbentleri Kurdistan illerindeki her durakta, her ilçede bu heyecan farklı idi. Serhat’tan Botan’a kar ve soğuğa rağmen yürüyüş devam etti. Buradan da Amara’ya kadar kararlılık bir an olsun eksilmedi. Her durakta anneler,  karanfil ve barışın simgesi olan beyaz tülbentleri ile barış ve özgürlük yürüyüşçülerini karşıladı. Çocuklarını kaybeden, çocukları tutsak olanlar, çocuklarının cenazelerini bulamayanlar yürüyüşün en ön saflarında yer aldı ve barış isteklerini tekrar tekrar dillendirdi. Annelerin bu kararlılığı yürüyüşçülere ayrı bir güç verdi ve onları duygulandırdı. Bu yüzden yürüyüşçüler, annelerin bu duyguları ve istekleri ile yürüyüşlerini daha da güçlendirdi. Yine her durakta davul zurnalarla, annelerin stranlarıyla, halaylarıyla yürüyüş büyük bir coşku ve renge büründü. Halk da bunu “özgürlük halayı” olarak tanımlıyordu. Bu yüzden de “özgürlük halayı” her kentte daha da büyüyordu.    ‘Özgür önderlik özgür ülke’ pankartı     “Çözüm sürecinin” sonlandırılmasına gerekçe yapılan yerde yani Serêkaniyê’de “Özgür önderlik özgür ülke” pankartı ile Abdullah Öcalan’ın posteri açıldı, bir kez daha burada çözüm süreci talebi dile getirildi. Burada muhteşem bir karşılama vardı, yürüyüşçüler uğurlanırken 8-9 yaşlarındaki bir çocuk zafer işaretleri ile konvoyun peşine takıldı. Bu da Serêkaniyê’nin serhildanının bir başka göstergesi oldu.    Her hikaye bir kez daha canlandı     Her durakta farklı bir coşku olsa da talep tekti. Her durakta anneler sarı kırmızı yeşil flamalarıyla yürüyüşün önünde yer alıyordu. Gidilen yerde katledilenlerin mezarları, tarihi yerler ziyaret edildi. Bu 15 günlük yürüyüş boyunca denilebilir ki direniş tarihi bir kez daha canlandı. Kuşkusuz her yerde polis engeli vardı ancak özellikle anneler en önde yerlerini aldı ve hiçbir engel tanımayarak ablukayı kırdılar. Yıllardır devam eden direniş bir kez daha bu şekilde canlandı.    Adım adım Amara’ya     15 günün ardından yürüyüşçüler Riha’nın Xelfeti ilçesine ulaştı. Xelfetî’ye ulaşmadan Alîgor’da onlarca kişi yürüyüşçüleri bekliyordu. Yürüyüşçüler geldiğinde slogan ve çiçeklerle karşılandı. Burada bir kez daha talepler yinelendi. Ardından bu kez Xalfetî’ye doğru yola çıkıyoruz. Sanki Amara’ya değil de İmralı’ya doğru yola çıkıyoruz. Asker ve polis ablukası var. Yollar zırhlı araçlarla, TIR’larla kapatıldı. Ancak halk, gençler, kadınlar bu engeli tanımadı. 5 noktadan geçtikten sonra Xalfetî’ye 25 kilometre kala durduruluyoruz. Bir söre sonra parlamenterlerin araçları bırakıldı. Askerler  halkın geçişine izin vermedi. Ancak gençlerin uzaktan bize doğru geldiğini gördük. Birkaç dakika sonra bize ulaştılar. Nasıl geldiklerini sorduğumuzda “otobandan yaya olarak telleri aşıp geldik” dediler. Bu girişim ve yürüyüşleri güne ve yürüyüşe verilen anlamın gestergesiydi.   ‘Kahrolsun 15 Şubat Komplosu’ sloganı sokaklarda yankılandı   Xelfetî’ye ulaştığımızda “Güneşin doğduğu topraklara hoşgeldiniz” pankartı  açıldı. Siyah giysi giyen yurttaşlar dikkat çekiyordu. Komplo yıl dönümünde siyahlarla “isyanlarını” dile getiriyorlar ve bu yıl da bunu gösterdiler. Dün Xelfetî sokakları “İmralı’ya bin selam” ve “kahrolsun 15 Şubat Komplosu” sloganları ile yankılandı.     Milyonların yürüyüşü     Burada Özgürlük Yürüyüşçüleri Abdullah Öcalan’ın doğduğu topraklara ulaştığında Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı (DBP) Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu yürüyüş sadece yürüyen kişilerin  yürüyüşü değil, milyonların yürüyüşü. Sayın Öcalan’ın sesi herkese ulaşıncaya ve Kürt sorunu çözülünceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.     Açıklamadan sonra Amara’ya doğru yola çıkıldı. Ancak gazetecilere izin verilmedi. 15 günden bu yana gazeteciler bu yürüyüşü takip ettik, Amara’ya gitmemek elbette üzdü. Bir süre sonra parlamenterler ilçeye döndü. Bizler de bu arada öğreniyoruz ki Amara hala abluka altında. Tüm girişimlere rağmen parlamenterlerin Amara’ya gidilmesine izin verilmedi. Xalfetî’den artık ayrıldığımızda bir annenin “Güzel günlerde birbirimizi göreceğiz” sözleri hem duygulandırdı hem de mutlu etti.    Oradan ayrıldıktan sonra yönümüzü Amed’e veriyoruz. Yol boyu hafızamızda tekrar canlanan bu anılar yüzümüzü mutluluk ve sıcaklıkla gülümsetiyor.