Orta Doğu'nun karanlık atmosferine karşı özgürlük meşalesi büyüyor! 2024-02-14 09:07:12     Dilan Babat   ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın bir çıkış gerçekleştirdiğini ve bu çıkışın, PKK Lideri'ni kısa bir sürede uluslararası güçlerin hedefi haline getirdiğini söyleyen siyasetçi Elif Akgül Ateş, “Sayın Öcalan’ın önderliksel çıkışı aynı zamanda dört parça Kürdistan’ı, aşiret bağlarını, ezilen toplumun kesimlerini harekete geçirdi” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası güçlerin de dâhil olduğu 15 Şubat komplosu 25’nci yılını geride bıraktı. Uluslararası güçler tarafından Türkiye’ye getirildiğinden bu yana bulunduğu İmralı Ada Hapishanesi’nde ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın demokratik modernite paradigması komploya dahil olan ülkeler tarafından görünmez kılınıyor ve uluslararası arenada bu hukuksuzluk meşrulaştırılıyor. Tüm hedeflere rağmen 2015 süreci ve öncesinde Türkiye’de barış ortamı yaratan Abdullah Öcalan’ın mutlak iletişimsizlik halinde tutulması ise tüm dünya tarafından tepkilerle karşılanıyor.   Siyasetçi Elif Akgül Ateş, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük komplonun siyasetteki yansımalarını değerlendirdi.   ‘1980 ‘de Kürt hareketinin doğuşu komplocu ülkeleri harekete geçirdi’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komployu lanetleyerek sözlerine başlayan Elif, komplonun PKK Lideri şahsında Kürt özgürlük iradesi ve umuduna karşı gerçekleştirildiğini belirtti. Elif, “Özgürlük arayışı içinde olan halklara yönelik bir komplodur. Komplo çok kapsamlı ve dört parça Kürdistan’ı kapsayan bir komplodur. Kürt halkının umudunu boşa çıkarmak, mücadele inancını ve direnişini kırmaya yönelik bir komplodur. 1980’lerde Kürt özgürlük hareketinin doğuşu ve Sayın Öcalan’ın ideolojik, felsefi ideolojisi doğrultusunda şekillenen bir özgürlük hareketinin Ortadoğu’da ve Kürdistan’ın dört parçasında etkin bir şekilde yükselişi komplocu ülkeleri ciddi bir anlamda dört parçaya da yönelmesini beraberinde getirdi” dedi.    ‘Sayın Öcalan yeni bir paradigma gerçekleştirdi’   Komployu aynı zamanda Kürt halkının iradesine yönelik bir saldırı olarak değerlendiren Elif, “ Kürt özgürlük mücadelesinin doğuşu ve Kürtlerin direnişi, Kürt halk önderi Sayın Öcalan’ın önemli bir misyona sahip olması, komplocuları temel hedefi haline getirdi. Türkiye tarihine baktığımız da onlarca ayaklanma, direniş baş gösterdi ancak bunlar ‘kanlı’ bir şekilde imha edildi. Bu anlamda baktığımız da bu hareketler Kürt aşiretler içerisinde gerçekleşti, halktan kopuk, gençliği ve kadını kapsamayan direnişlerdi. Sayın Öcalan, bu süreci tersine çevirdi ve halkların özgür, eşit bir şekilde birlikte yaşaması, Kürt halkının özgürlüğü için yeni bir paradigma geliştirdi” dedi.   ‘Kürt özgürlük çizgisi hedef alındı’   1968 ve 78 kuşağının Türkiye’de güçlü bir devrimci dalga yarattığını ancak sınıf çelişkisi üzerine bir mücadele yürüttüklerine dikkat çeken Elif, Abdullah Öcalan’ın “ulus özgür olmadan sınıflar özgür olmaz” tahlili sonucunda yeni bir paradigma geliştirdiğini, reel sosyalizmi sorguladığına dikkat çekti. Elif, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni ideolojik bir çıkış gerçekleştirdi. Bu çıkış Kürt özgürlük mücadelesinin kısa sürede büyük bir çıkış yaşamasını, Kürdistan’ın dört parçasında da örgütlenmeyi beraberinde getirdi. Sayın Öcalan’ın önderliksel çıkışı dört aynı zamanda parça Kürdistan’ı, aşiret bağlarını, ezilen toplumun kesimlerini harekete geçirdi. Cumhuriyet tarihi boyunca inkâr edilen Aleviler de bu dalgada yerini aldı. İnkâr edilen inançlarını yaşamaları noktasında bir örgütlülük sürecine girdi. Kürdistan’da sosyal yaşamı düzenleyen geleneksel hiyerarşi içerisinde kadının rolü de önemsenmiyordu, kadınlar mücadelenin dışına itilmişti. Kürt halk önderi Sayın Öcalan kadınları ve gençleri örgütleyerek, mücadeleyi çok daha ileri bir boyuta taşıdı. Türk ulus devleti yüzyıllık imha ve inkarcı politikaları bir noktada çıkmaza girdiği için Türk devleti Kürdistan’da imha ve inkar politikalarını yükseltmeye başladı. Bu saldırılar aynı zamanda Kürt halkı ve Ortadoğu halkının iradesine yönelik bir saldırıydı.”   ‘NATO Gladyosunun önünde bir engeldi’   Kürt hareketinin kısa sürede güçlenmesi ve Kurdistan’ın dört parçasında örgütlenmesinin Avrupa ülkelerini ciddi tedirginliğe sürüklediğine dikkat çeken Elif,  “NATO Gladyosu, ABD öncülüğünde bütün NATO ülkeleri buna karşı bir saldırı furyası geliştirdiler. Kürt halk önderi şahsında somutlaşan Kürt özgürlük çizgisi hedef alındı. Kürt özgürlük mücadelesinin simgesi Sayın Öcalan’da böylelikle hedef alındı. Neoliberal politikalar,  Ortadoğu savaşlarının önünde Sayın Öcalan’ı engel olarak görüyorlardı, Ortadoğu’da planlarını hayata geçirmek için Sayın Öcalan’a yönelik imha politikalarını hayata geçirdiler” diye belirtti.   ‘ABD ve Yunanistan’ın Türkiye için başka planları vardı’   Komploya dâhil olan ülkelerin PKK Lideri’ne yönelik bir “av” başlattığına dikkat çeken Elif, şöyle devam etti: “ABD ve Yunanistan Türkiye’nin güçsüz kılınması, Türkiye’de bir iç savaşın gerçekleşmesi için büyük bir çaba sarf etti. Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesi bu politikaların bir sonucuydu. Yunanistan Ege ve Kıbrıs’taki sorunun çözülmesi için büyük çaba sarf ediyordu, çıkacak bir savaşta Türkiye güçsüzleşecek, Türkiye ve Kürt halkları birbiriyle çatışacaktı. Yaşanan bu sorunlar karşısında Türkiye, kendi halklarıyla boğuşacaktı, bir kaosa sürüklenecekti. Bu savaş ortamının yol açtığı kaos Türkiye’yi güçsüzleştirirken, Yunanistan'ın kendi hedefleri noktasında elini güçlendirecekti. Bu komplo, Sayın Öcalan tarafından boşa çıkarıldı. Türkiye’ye götürülüşü ile Sayın Öcalan’ın ‘halkların kardeşliği’ perspektifi Yunanistan ve ABD’nin oyunlarını bozdu. Sayın Öcalan’ın bu perspektifi sayesinde, Türkiye’deki gerillalar sınır dışına çıkarıldı, barışın sağlanması için büyük bir çaba sarf etti ve bu barış süreciyle birlikte Türkiye halkları, Kürt halkının özgürleşeceğini ve güçleneceğini de dile getirmesiyle, komploya dahil olan ülkelerin planları da yerine gelmedi.”   ‘Öcalan’ın tezi bir kez daha anlam kazandı’   İsrail ve Filistin arasında yaşanan savaşa da değinen Elif, halkların birbirine karşı inkar ve imha politikalarına dayandığını dile getirdi. Hamas’ın İsrail’den geri kalmadığına dikkat çeken  Elif, “Hamas’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdikleri saldırıda yüzlerce insan yaşamını yitirdi. Bugün baktığımız da NATO ülkeleri bu saldırıların soykırım olduğuna dair kararlar alırken, Türkiye’nin Rojava’ya yönelik saldırılarını görmemezlikten geliyorlar. Bu savaşta aslında kaybeden halklardır, Sayın Öcalan’ın tezi bir kez daha anlam kazandı. İsrail’de yaşanılan bu çatışmaların tek çözümü Kürt halk önderi Sayın Öcalan’ın demokratik modernitenin kadın özgürlükçü toplum paradigmasıyla çözülebilir. Sayın Öcalan’ın Rojava’ya ilişkin geliştirdiği bu paradigma Rojava’da hayat buluyor. 2011 yılından bu yana süren Suriye savaşına karşı bu modelin uygulanmasıyla Suriye’deki savaşın sona ermesine neden olacaktır” ifadelerini kullandı.   ‘Çözüm demokratik toplum paradigması’   Uluslararası güçlerin PKK ve Abdullah Öcalan’a karşı düşmanlığının ve kendi içinde birbirileriyle bağları konusunda komployu etkili bir şekilde sürdürmeye devam ettiğini vurgulayan Elif, “ Sayın Öcalan üzerinde devam eden tecrit, Sayın Öcalan’ın fikirlerine yönelik yapılıyor. Rojava’da bugün siyasi soykırımların yapılması, yer altı ve üstlerin hedef alınmasına karşı NATO ülkelerin sessizliği de ortada. Tek çözüm Sayın Öcalan’ın demokratik toplum paradigmasının hayata geçirilmesidir.  Hegemonik güçler, Sayın Öcalan’ın geliştirdiği demokratik toplum paradigmasını kendileri için büyük bir tehlike olarak görmekteler. Rojava’da yaşam bulan bu proje emperyalist güçlerin çıkarına gelmemekte çünkü Ortadoğu’nun karanlık atmosferine karşı bu özgürlük meşalesi büyümeye devam ediyor” sözlerini kullandı.   ‘Sayın Öcalan’ın özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğüdür’   PKK Liderine yönelik geliştirilen söz konusu komplonun tüm hızıyla devam ettiğine işaret eden Elif, uluslararası zihniyetin hegemonik güçlerin desteği olmadan komployu derinleştiremeyeceğini kaydetti. Elif, “Sayın Öcalan’ın özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğüdür. Sayın Öcalan özgürleşmediği durumda ne Kürt halkı, ne Ortadoğu halkları nede dünyada ezilenlerin özgürleşmesi söz konusu değildir. Sayın Öcalan’a dönük tecrit politikalarının derhal kaldırılmasına yönelik bir özgürlük yürüyüşü gerçekleşiyor. Dört parça Kürdistan’da halklar birleşerek Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü talep ediyor. Kürt halkının büyük bir umutla bu kampanyalarda yer aldığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.