Hukukçular: Boyun eğmeyeceğiz! 2024-02-13 14:11:09       İSTANBUL - ÇHD ve HHB üyesi avukatların 9 Şubat günü tutuklanmasına ilişkin açıklama yapan ÇHD ve ÖHD’li hukukçular, “Bir komplo ve kurgu ile karşı karşıyayız. Bu saldırılar karşısında boyun eğmeyeceğimizin, gerek meslektaşlarımızı gerekse mesleğimizi savunmayı sürdüreceğimizin altını çiziyoruz” vurgusu yaptı.   Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubeleri, 48 kişi ile birlikte Halkın Hukuk Bürosu ve ÇHD Genel Merkez üyelerinin de aralarında bulunduğu avukatların 9 Şubat günü tutuklanmasına dair Beyoğlu’nda bulunan dernek binalarında basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya, ÇHD ve ÖHD üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda hukukçu katıldı. Toplantının yapıldığı salona, “Avukatlığın Kriminalize Edilmesine İzin Vermeyeceğiz!” yazılı pankart asıldı.   ÇHD İstanbul Şube yöneticisi Çiğdem Akbulut, basın metnini okudu. Çiğdem, “Baskı ve zorbalıkla bizleri yıldıramayacaksınız. Yalan ve dezenformasyona karşı gerçeği savunmaya devam edeceğiz. 6 Şubat 2024 tarihinde Çağlayan Adliyesi önünde yaşanan çatışma sonrası siyasi iktidar içinde Halkın Hukuk Bürosu'nun da yer aldığı birçok yasal kuruma operasyon düzenleyerek 95 kişiyi gözaltına aldı. Derneğimiz Genel Merkez yöneticisi Av. Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, üyelerimiz Av. Didem Baydar Ünsal, Av. Seda Şaraldı ve Av. Berrak Çağlar da üç meslektaşımız hakkında bir gözaltı kararı dahi olmamasına rağmen gözaltına alındı. Halkın Hukuk Bürosu'na kapı kırılarak girildi, meslektaşlarımızın müvekkillerine ilişkin dosya içerikleri, evrak, CD gibi materyaller adeta yağmalandı” dedi.   Havuz medya iş başında!   Gözaltı işlemleri sonunda meslektaşları Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Didem Baydar Ünsal ve Seda Şaraldı ile birlikte toplam 48 kişinin gözaltına alındığını söyleyen Çiğdem, “Gözaltı ve sonrasındaki hukuki süreç tam bir keyfiyetle ilerletildi. Meslektaşlarımız sorgu hakimliğinde savunmalarını gerçekleştirirken salonda yüzlerinde kar maskesi olan silahlı terörle mücadele polisleri de hazır bulundu. Bu ölçüde keyfi bir sürecin sonunda meslektaşlarımız, Halkın Hukuk Bürosu'nda el konulduğu söylenen CD, flash bellek gibi materyallerin incelemesinin bitmemesi gerekçesi ile tutuklandı. Her ne kadar ana akım medya bu operasyonu ‘Çağlayan Adliyesi Operasyonu’ olarak adlandırıp, meslektaşlarımızın yaşanan çatışmayla bir ilgisi olduğu algısını yaratmaya çalışsa da, meslektaşlarımız hakkındaki tutuklama kararı da dahil evrak içeriğinde, bu tür bir delile dayanılmadığı gibi, böyle bir iddia dahi ileri sürülmedi. Ancak ana akım medya, siyasi iktidar eliyle kendisine servis edildiği şekliyle, masumiyet karinesini çiğneyerek, meslektaşlarımızla ilgili bu yalanı yaymaya inatla devam etti” ifadelerini kullandı.   ‘Mesleğimizi savunmayı sürdüreceğiz!’   Çiğdem, devamla şunları kaydetti: “Çağdaş Hukukçular Derneği olarak öncelikle bu saldırılar karşısında boyun eğmeyeceğimizin, gerek meslektaşlarımızı gerekse mesleğimizi savunmayı sürdüreceğimizin altını çiziyoruz. Siyasi iktidar ve onun maşası olmuş yargının zorbalığını ve keyfiyetini normalleştirmesine izin vermeyeceğiz. Meslektaşlarımıza hukuki süreç boyunca, Çağlayan'daki çatışmaya katılan kişileri tanıyıp tanımadıkları dışında bir soru yöneltilmemiştir. Bu bağlamda, Havana Kuralları olarak da bilinen avukatların rolüne ilişkin ilkelerin en temeli olan ‘avukatların müvekkilleri ile özdeşleştirilmemesi’ ilkesi henüz savcılık aşamasında ihlal edilmiştir. Meslektaşlarımızın bürosunda el konulan ve dijital materyal adı verilen CD ve flash bellekler, meslektaşlarımızın yürüttüğü dava dosyalarına ilişkindir. Dosyada bu dava dosyaları dışında, meslektaşlarımıza atfedilen tek bir delil söz konusu değildir.   Bu geleneğe leke kondurmayacağız!   Meslektaşlarımız her gün adliyelerde görev yürüten, ofislerinin adresi herkesçe bilinen kişilerken, aleyhlerine tek bir delil de bulunmazken, bir takım dava dosyasının incelenmemiş olması bahane edilerek tutuklanmaları kabul edilmezdir. Bu uygulama en basit ifadesi ile kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlalidir. Kaldı ki, el konulan CD ve flash bellek içeriğinin meslektaşlarımızın müvekkillerinin dosyaları ile ilgili olduğu gözetildiğinde avukat-müvekkil ilişkisinin gizliliğinin de ihlal edildiği görülecektir. Meslektaşlarımız hakkında basına servis edilen yalan yanlış bilgilerle masumiyet karinesi hakları da ihlal edilmiştir. Çağdaş Hukukçular Derneği olarak bugüne kadar mesleğimizi ifa ederken hiçbir iktidar odağına tabi olmadık, boyun eğmedik. Benimsediğimiz ilkeler çerçevesinde, her daim savunma hakkına ve mesleğimize sahip çıktık. Halkın, ezilenlerin, işçi- emekçilerin, devrimcilerin, kadınların avukatlığını üstlendik, ve bundan da gurur duyuyoruz. Derneğimizin avukatlık geleneği, özünü adalet mücadelesinin yanında değil, tam da içinde yer almaktan beslenmektedir. Bu geleneğe leke kondurmayacağımız bilinsin.   Derhal serbest bırakılmalılar   Verilen hukuksuz ve adaletsiz tutuklama kararı mücadele kararlılığımızı arttırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. Av. Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Av. Didem Baydar Ünsal ve Av. Seda Şaraldı derhal serbest bırakılmalıdır.”   ‘Kurgu ile karşı karşıyayız’   Çiğdem, “Bu operasyon ile gözaltına alınan 95 kişiye emniyette ve savcılıkta yöneltilen sorular ile hiçbir delil olmaksızın operasyon yapıldı. Bir kurgu ile karşı karşıyayız. 6 Şubat’ta 11.30 sıralarında bir silahlı çatışma gerçekleşti. Ardından saat 15.00 gibi HHB’ye savcı eşliğinde bir polis operasyonu gerçekleşti. Hakkında sadece Seda Şaraldı’ya yakalama kararı ile geliniyor. Seda hakkındaki yakalama kararının da somut hiçbir dayanağı bulunmamakta. Bu eylemle ne tür bir bağ kurulduğuna dair hiçbir gerekçesi olmayan bir karar. Büroda diğer üyelerimiz ve Genel Merkez yöneticimizi de de gözaltına alıyorlar. Görme engelli meslektaşımız Berrak da tutuklandı. Operasyon sırasında da ne ile suçlandıklarına dair hiçbir ayrıntı verilmemişti. Ve emniyette diğer avukat arkadaşlarımız hakkında da yakalama kararı çıkartılarak gözaltı yapıldı” dedi.   Tutuklama gerekçesi materyallerin çözümlenmemesi!   Gözaltındaki avukatlara çatışmadaki kişileri tanıyıp tanımadığının sorulduğunu dile getiren Çiğdem, “Büroda ele geçirilen dava dosyalarına dair yazılı içerik, görüntü ve dijital materyallerdi. Bunun dışında bir soru sorulmadı. 9 Şubat’ta adliyeye çıkartıldıklarında, bir yöneticilik suçlamasında bulunuldu ve 6 Şubat eylemini gerçekleştirenleri tanıyıp tanımadıkları soruldu. Hiçbir delil yok ellerinde. Bu eylemle hiçbir alakalarının olmadığını, ne üyelik ne de yöneticiliğin söz konusu olmadığını ve hiçbir delilin olmadığını da savcılık aşamasında belirttik. Çok ağır bir suç isnadı ile karşı karşıyayız. Tutuklama gerekçesine dahi HHB bürosundaki dijital materyallerin henüz çözümlenmediği yazıldı. Bir komplo ile karşı karşıyayız. Karşımızda çok arsızlaşmış bir kolluk ve iktidar güdümünde yargı söz konusu. Geçerli delil dahi bulma, yaratma kaygısına bile girmemişler. Bunun bir kurgu olduğunu, arkadaşlarımızı beraat alıncaya kadar söylemek istiyoruz” şeklinde konuştu.   Ardından toplantı sona erdi.