92’de açlık grevindeydi bugün Adalet Nöbeti’nde! 2024-01-25 09:02:17     Öznur Değer   MÊRDÎN - İlk kez 1992’de açlık grevi eylemlerine katıldığını o günden bu yana mücadelesini sürdüren Barış Annesi Sultan Acıbuca, bugün de Adalet Nöbeti’nde. Sultan, “Dünyaya gözlerimi bu davayla açtım ve bu davayla kapatacağım. Hepimiz anneyiz ve her sabah buraya büyük bir moral ve coşkuyla geliyoruz. Ele ele vererek bu nöbeti özgürlüğe ve başarıya taşımalıyız” dedi.   Kurdistan ve Türkiye’de 27 Kasım 2023’te 100’ü aşkın cezaevinde “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası kapsamında başlatılan açlık grevi eylemleri devam ederken, tutsak yakınları ise aynı taleple Adalet Nöbeti’ne başladı. Amed, Wan, Adana, Mersin, İstanbul ve İzmir’in ardından Mêrdîn’de de başlayan Adalet Nöbeti tutsak yakınları ve Barış Anneleri başta olmak üzere toplum tarafından sahiplenirken, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için taleplerde bulunulmaya devam ediliyor.   Adalet Nöbeti eylemcilerinden Barış Annesi Sultan Acıbuca (74), mücadele yaşamını ve Adalet Nöbeti’nin bir gününü anlattı.   İlk açlık grevine 32 yıl önce girdi   25 yıldır mücadelenin aktif bir üyesi olan Barış Annesi Sultan, 30 yaşından sonra kendini tanımaya ve tanımlamaya başladığını söyledi. Devleti de bu şekilde tanımaya başladığını ifade eden Sultan, “Yıllardır nerede eylem varsa oradayım. Nerede açlık grevi varsa oradayım. 92’deki ilk açlık grevi eylemine Mêrdîn’de katıldım. Kızım o zaman bir buçuk yaşındaydı ve ben kızımı evde komşulara bırakıp 3 günlük açlık grevi eylemine katıldım. 40 kişi eyleme girmiştik o zaman. Bir salonda açlık grevine başladık ama salonun etrafı polislerle doluydu ve salondan dışarı çıkanı gözaltına alıyorlardı. Eylem yapmamıza izin vermiyorlardı. Biz de bulunduğumuz salonun kapısını kilitlemiştik ama hiçbir ihtiyacımızı da gideremiyorduk. Bize saldırdıklarında biz de sandalyelerle özsavunmamızı yapıyorduk. Ne yaptılarsa da oradan çıkmadık. Kendi imkanlarımızla ihtiyaçlarımızı gideriyorduk. Bir gece boyunca orada kaldık. Sonraki gün ise Ankara’dan heyet geldi ve müzakereler sonucunda açlık grevi serbest hale geldi” sözlerini kullandı.     ‘Seni kendimize, kızını da komutanımıza götürüyoruz’   1992 yılında evi basılarak eşi ve çocuklarıyla birlikte işkenceyle gözaltına alınan Sultan, “Önce eşimi alıp götürdüler. Ben de pencereden ona elbiselerini vermek istedim. Odada dövdüler, işkence ettiler, sonra bahçeye götürüp dövdüler. Ahırda dövdüler. İşkence ile vücudunu deldiler. Ardından götürdüler. Evde aranmadık yer bırakmadılar. Didik didik ettiler her şeyi. Evdeki ilaçlara kadar her şeyi sordular. Sonraki gün de tekrardan evi bastılar. Bu defa da beni gözaltına aldılar. Bir gün önce didik didik ettikleri evi gün boyu kızımla temizledik ama sonraki gün yine aynı şekilde dağıttılar. Evde biraz paramız vardı onu da aldılar. Beni itirafçılığa bilmediğim, görmediğim şeyleri söylemeye zorladılar. Yolda gözümü kapatıp ‘Seni kendimize götürüyoruz, kızını da komutanımıza götürüyoruz’ dediler” şeklinde konuştu.   ‘Günde 3-4 defa işkenceden geçiyorduk’   16 gün boyunca gözaltında işkencede kaldığını belirten Sultan, “Bana işkence ettiler. Dövdüler. Ağıza alınmayacak şeyler söylediler. ‘Bu konuşmuyor’ diyorlardı. Bana yapmadıkları işkence kalmadı. Sırtıma bastılar. Ve o şekilde 16 gün geçirdim işkencede. Ama arkadaşlarımı işkence odasına aldıklarında çığlıkları, sesleri gökyüzünde yankılanıyordu. O çığlıkları duyduğumda üzerimden kaynar sular dökülüyormuş gibi hissediyordum. İşkencede üzerimize soğuk sular dökülüyordu ve üşümeye başlıyorduk. Günde 3-4 defa işkenceden geçiyorduk. Toplam 3 kadın arkadaştık. İşkenceden sonra mahkemeye çıkarıldık. Eşimi benden bir gün önce gözaltına alıp bir gün önce mahkemeye çıkarıp tutukladılar. Gördüğüm işkencelerin ardından yıllardır hala tedavi oluyorum ve hala iyileşemedim” dedi.   ‘3 gün işkencede kaldı, 3 ay cezaevinde kalır gibiydi’   Sultan, yalan bir ihbar üzerine tüm ailesinin gözaltına alındığına işaret ederken, “Oğlumu da gözaltına almışlardı. Ve onda sağlam bir yer bırakmamışlardı. Elektrik vermişlerdi. Her türlü işkence yapmışlardı. 3 gün işkencede kaldı, 3 ay cezaevinde kalır gibiydi. Kardeşimi de işkenceye almışlardı ve ondan önce bir süre kaçak yaşadı. Ben de hem kendi çocuklarıma hem de kardeşimin çocuklarına bakıyordum” şeklinde konuştu.    7 yıl ceza verilir   Yine İzmir’de 8 Mart’a katıldığı için gözaltına alındığını hatırlatan Sultan, “Kadına yönelik şiddete dikkat çektiğim ve sahnede konuştuğum, savaşın bitmesini istediğim için sonrasında gözaltına alındım ve 7 yıl hapis cezası aldım.  Ardından cezam bozuldu” ifadelerini kullandı.   ‘Bu eylem çok kutsal bir eylem’   Mêrdîn’de şimdi başlattıkları nöbetin anlam ve önemine işaret eden Sultan, Barış Anneleri olarak, tutsaklar ve önderliklerinin özgürlüğü için eylemde olduklarının altını çizdi. Sultan, Abdullah Öcalan’ın 24 yıldan bu yana İmralı’da tutulduğunun 3 yıldan bu yana da hiçbir haber alınmadığını belirterek şöyle dedi: “Onu bir an önce aramızda görmek istiyoruz. Bu eylem çok kutsal bir eylem. Tutsakların özgürlüğünü istiyoruz. Yüreğimizle onların ve eylemlerinin arkasındayız. Önderliğimiz özgür olana kadar bu nöbeti sürdüreceğiz. Her gün gelip burada oturacağız. Biz bütün annelerin acısı birdir. O nedenle bunu tüm anneler adına istiyoruz. Bütün annelerin el ele vermesi gerekiyor. Anneler, ‘Çocuklarımız cezaevinde değil’ demesin. Herkes bu eyleme sahip çıksın. Ele ele vermeliyiz. Herkes el ele verirse bu nöbeti zafere taşıyabilir ve önderliğimizi özgürleştirebiliriz” sözlerine yer verdi.   ‘Kanımızın son damlasına kadar bu davayı sahipleneceğiz’   Savaşın sonlanmasını istediklerini kaydeden Sultan, “Biz barış istiyoruz. Halk üzerindeki baskılar sona ersin. Tutsaklar üzerindeki haksızlık son bulsun. Din, iman, vicdan kalmadı mı? Biz de insanız. Allah bize bu dili verdi. Dilimiz dışında başka bir dil bilmiyoruz. Dilimizin her yerde, okullarda serbest olmasını ve çocuklarımızın kendi dilleriyle eğitim görmesini istiyoruz. Devletin bu haksızlıktan vazgeçmesi gerekiyor. Önderliğimiz özgür olmadan biz de özgür olmayacağız. Canımızdaki son damla kana kadar bu davayı sahipleneceğiz. Bu dava yüzyıllardır süren bir dava. O nedenle bu davanın bir an önce sonuçlanmasını istiyoruz. Artık yeter. Bu haksızlığın sona ermesini istiyoruz. Bizler özgürlük için Adalet Nöbeti’ndeyiz. Genç yaşında cezaevine girenlerin saçı ağardı ama hala bile 30 yılını doldurmuş insanlara ‘ya pişmanım diyeceksiniz ya da sizi bırakmayacağız’ diyorlar. Biz herkesin özgürlüğünü istiyoruz. Tutsakların yanında olmaya devam edeceğiz. Cezaevlerinden cenazeler çıkmadan bu nöbete ses verilmesi lazım” ifadelerini kullandı.   ‘Gözlerimi bu davayla açtım ve bu davayla kapatacağım’   “Dünyaya gözlerimi bu davayla açtım ve bu davayla kapatacağım” diyen Sultan, son olarak Adalet Nöbeti’ndeki bir günü şu sözlerle anlattı: “Hepimiz sabah erkenden kalkıyoruz. Saat 10.00’da ise burada oluyoruz. Hepimiz anneyiz ve her sabah buraya büyük bir moral ve coşkuyla geliyoruz. Yine erkek arkadaşlar da bize burada destek oluyor. Eylemimize katılıyor. Günümüz çok güzel geçiyor. Her şeyi birlikte yapıyoruz. Öğlen burada yemek yiyoruz hep beraber. Sonra çay içiyoruz. Gün içinde çok sayıda ziyaretçi gelip bizi ve eylemimizi ziyaret ediyor. İnsanlar bizi destekliyor. Günde onlarca defa ziyaret ediliyoruz. Böyle olmaya da devam edeceğiz. Omuz omuza vereceğiz. Herkesin eylemimize destek vermesini istiyoruz. Şarkılar söylüyoruz. Sohbet ediyoruz. Ele ele vererek bu nöbeti özgürlüğe ve başarıya taşımalıyız.”