Kurtuluşun yolu öz örgütlülük: Devletten dilenmek değil direnmek

  • 09:01 1 Mayıs 2018
  • Emek/Ekonomi
İZMİR - Ezen-ezilen ilişkisinde failin devlet olduğunu belirten Genç İşçi Derneği’nden Merve Demir, işçilerin karar alma süreçlerine doğrudan müdahil olmaları gerektiğini kaydetti. Merve, kurtulmanın yegâne yolunun ise öz örgütlülük olduğunu vurguladı.
 
Genç İşçi Derneği üyesi ve Meydan Gazetesi yazarı Merve Demir, sınıf mücadeleleri tarihinde önemli bir yere sahip olan anarşist işçi hareketlerini anlatarak, anarşist bakış açılarına göre işçi sınıfının bugünkü sendikacılığa bakışını değerlendirdi. 
 
'Haymarket devletin tarafını gösteren bir örnek' 
 
İşçi sınıfı tarihinde 1 Mayıs'ın önemli bir kırılma noktası olduğunu kaydeden Merve, 1886 yılında Chicago-Haymarket eylemleri ve onu örgütleyen anarşist işçilerin örneklerden sadece biri olduğunu hatırlattı. "Bu anarşist işçilerin başlattığı mücadele geleneğini anmak için değil aynı zamanda ezen-ezilen ilişkisinde devletin tarafını görmemiz açısından önemlidir" diyen Merve, devletin kapitalistleri koruyan siyasal iktidar olmasının yanı sıra ezen-ezilen ilişkisinde faili olduğunu vurguladı. Merve, anarşistlerin "devlet kapitalizmi" adı verdiği sosyalist devletlerin de yarattığı ekonomik gerçeklikle sömürünün bitmesine değil artmasına neden olduğunu ifade etti. 
 
'Sendika anarşizm için bir öz örgütlülüktür' 
 
Sendikanın anarşizm için bir öz örgütlülük olduğunu söyleyen Merve, bu öz örgütlülüğü de şöyle açıkladı: "İşçilerin karar alma süreçlerine doğrudan müdahil olduğu, kararlarıyla sendikanın stratejilerinin belirlendiği yani doğrudan demokrasinin işlendiği; doğrudan eylemle işçilerin hem içinde bulundukları sıkıntılara doğrudan ve hızlı bir tepki örgütleyebildiği bir yöntemin kullanıldığı hem de bu yöntemin uzun erimli hedefler için (yani fabrika işgali, özyönetimler vb.) kullanıldığı; sendika bürokrasisinin ve yönetiminin olmadığı, sendika içi hiyerarşinin olmadığı bir biçimin işlediği ve nihayetinde toplumsal devrim sürecinde üretim-tüketim-dağıtım mekanizmalarını örgütleyecek yani toplumsal devrimin işleyişini gerçekleştirecek bir öz örgütlülük." 
 
'İşçiler bir yandan patron bir yandan da sendika bürokratları tarafından eziliyor' 
 
Sendikacılıkta iki farklı eğilimin olduğunu kaydeden Merve, bir işçilerin öz örgütlülüğünü savunan eğilim olduğunu bir de işçi örgütlerinin partilere ya da onların programlarına bağlanmasını savunan, devleti, parti iktidarını varlığını sürdürmede bir aracı gören, otoriter ve merkeziyetçi eğilim olduğunu söyledi. Anarşizm ideolojisiyle örgütlenmiş işçilerin şu an işle(ye)meyen sendikal mücadelede olduğu gibi bürokratik ilişkilere ihtiyaç duymadıklarını aktaran Merve, "Çünkü anarşizm içinde öz örgütlülük barındırır ve işçiler ancak ve ancak kendi sorunlarını birlikte çözebilirler. Üst-alt ilişkisi kurulmadan yatay bir örgütlenmeye sahip oldukları ilişkide hiçbir şekilde ezilmişlik durumunu yaşamazlar. Oysa şu an yürütülen sendikal örgütlenmelerde işçiler bir yandan patron bir yandan da sendika bürokratları tarafından ezilmişlik yaşıyor" dedi.
 
'Üretim-tüketim-dağıtımın devletten koparılmadığı her çözüm bugünkü sendikacılığa dönüşür'
 
Devletin sözünün dışına çıkmayan sendikaların nasıl konumlandırıldıklarına ve sendikacılık anlayışlarına bakmak gerektiğini vurgulayan Merve, "İşçilerin öz örgütlülüğünde 'yeterli devrimciliği'  bulamayanlar, partisiz-öncüsüz-ilerici işçisiz sendikanın var olamayacağını düşünenler, işçi mücadeleleri tarihinden bihaber konumdadır. Üretim-tüketim-dağıtımın öz örgütlülükle devlet tekelinden kurtarılamayacağı her çözüm, bugünkü sendikacılığa evrilmeye mahkûmdur" diye konuştu. 
 
‘Devletten dilenmek değil adaletsizliğe karşı direnmek’
 
Ezilenlerin içinde bulundukları ekonomik, siyasi, toplumsal sorunlarına doğal olarak çare aradıklarını belirten Merve, "Sendikanın anlamı, hem içinde bulunulan sorunlara çözüm olmak hem de toplumsal devrimin koşullarını hazırlamaktır.  Toplumsal devrim gerçekleştiğinde, ekonominin örgütlenmesini falanca statüde insanlara, filanca statüde uzmanlara bırakmadan bilfiil işleyişi planlamak ve gerçekleştirmektir" diye vurguladı. 
 
1936'da İberya Yarımadası'nda anarşist bir sendika olan CNT'nin bunu gerçekleştirdiğini vurgulayan Merve, "İşimi geri istiyorum, ödenmeyen ücretler ödensin, iş yerinde mobbinge hayır gibi sloganlarla gerçekleşen eylemlerin, direnişlerin, grevlerin söylemlerinin ne olduğundan ziyade bunun ne amaçla gerçekleştirildiği önemlidir. Amaç devletten dilenmek değil adaletsizliğe karşı direnmektir" şeklinde konuştu.
 
'Sendikal eylemler sendika yöneticilerinin anını kurtarmaya hizmet ediyor'
 
Birçok söylem ve süreçlerin örgütlenirken herhangi bir strateji gütmeden, anı kurtarmak amacıyla gerçekleştirildiğini söyleyen Merve, sendikanın "yöneticiler ve işçiler diye ayrıldığı bir örgüte dönüştüğü" bir ortamda bu "anı kurtarma politikasının" işçilerin değil, yöneticilerin anını kurtarmayı hedef aldığını dile getirdi. 
 
Merve, sadece sendikal mücadelenin değil, ezilenlerin mücadelelerinde yaşanan sıkıntılardan kurtulmanın yegâne yolunun öz örgütlülük olduğunu ifade etti.