İhraçlara karşı yeni bir mücadele yöntemi: Örgütlü örgü

  • 09:07 8 Şubat 2018
  • Emek/Ekonomi
Melike Aydın 
 
İZMİR - İhraçlara karşı kendi alternatifini oluşturmaktan geri adım atamayan sendikalı kadınlar, ‘örgütlü örgü’ ismini verdikleri el emeği ürünleri satışa çıkarıyor. “Dayanışma, bizim kültürümüzde var” diyen kadınlar, kolektif üretim ile devlet politikalarına karşı mücadele ediyor. 
 
İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Şube’ye üye kadınlar, ihraçların asıl amacının kadınları sendikal mücadele alanlarından uzaklaştırmak olduğuna dikkat çekiyor. Buna karşın farklı alanlardan memur kadınların katılımı ile örgütlü mücadeleyi daha yükselttiklerini belirten kadınlar,  her hafta sonu bir araya gelerek ‘örgütlü örgü’ örüyor. Kolektif üretim ile motive olan ve ihraçlar ile dayatılan ekonomik sıkıntılara da bu şekilde çözüm bulan kadınlar, bu ürünleri ise haftanın belirli günleri belediye standında satışa sunuyor. 
 
‘Daha fazla sokakta olduk’ 
 
İhraçlarla sendikal alanda mücadele etmenin ‘tehlikeli’ olarak yansıtılarak aslında ‘garantili meslek’ olarak görülen memuriyetin ‘tehlikeli alan’ haline getirildiğini söyleyen Eğitim Sen 2 No’lu Şube Kadın Genel Sekreteri Dilek Kanlıbaş Demir, yaşanan süreçte Eğitim-Sen’in direnci örgütlediğini söyledi. Dilek, kadınları kamusal alandan uzaklaştırmayı hedefleyen hükümet politikalarına karşı daha fazla sokaklarda olduklarının altını çizdi. 
 
‘Tavrımız var oluşumuzu kanıtlıyor’
 
Kadın memurların, ihraçlardan sonra sendikal alanda mücadeleye daha çok anlam biçtiklerini ifade eden Dilek, “Devlet, ideolojisi gereği kadınları kamusal alanın dışına itmeyi amaçlıyor. Belki okullara gidip ders veremiyoruz ama duruşumuz ve tavrımız ile var oluşumuzu kanıtlıyoruz” dedi. 
 
Beraber örgü örerek bir dayanışma kanalı açtıklarını dile getiren Dilek, “Sadece sendika içinde değil, sivil toplum kuruluşları da dayanışma ağına katıldı” diye belirtti. 
 
‘Amaçları dayanışma kültürünü kırmak’
 
İhraç edilen öğretmenlerden Ebru Dinçel Metin ise kadınların her dönem hayatın zorluklarına göğüs gerdiğine dikkat çekerek, ilk stant açtıklarında sivil ve üniformalı polislerin tacizi ile karşılaştıklarını söyledi. Ebru, “Ebru “Amaçları var olan bir dayanışma kültürünü kırmaktı. Bana stantta ne yatığımızı sorduklarında ‘ben de örgütlü örgü örüyoruz’ dedim ve bu bizim sloganımız oldu” dedi.
 
‘Mücadele bizim kültürümüz’
 
Darbe girişiminin ardından devletin muhaliflere, barış isteyen akademisyenlere devrimcilere feminist ve yurtseverlere yöneldiğini söyleyen Ebru “KESK’li kadınlar her zaman kadına yönelik şiddete, çocuk istismarına, tacize, tecavüzü, savaşa karşı oldu. Dayanışma ve örgütlü mücadele bizim kültürümüzde var” diye konuştu.
 
Sendikada yaptıkları üretim sayesinde birbirleri ile olan bağlarının da güçlendiğini söyleyen Nazan Türk, dayanışma ağı içine giren herkesin emek verdiğini belirtti. Halen bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapan Nazan, “Başkalarının sıkıntılarını kendi sıkıntımız gibi hissedebildiğimiz kadar insan olabiliriz. İhraç edilen arkadaşlarımızla neler yapabiliriz diye düşündük. Birçok kadın kurumunun da yanımızda olduğunu gördük” dedi.