Asgari ücret yetersiz, kadınlar daha da yoksullaşıyor

  • 09:03 28 Haziran 2023
  • Emek/Ekonomi
 
 
İZMİR - Asgari ücret zammının, alım gücünü artırmadığına işaret eden kadınlar bu durumdan en çok kendilerinin zarar gördüğünü söylüyor. Yaşlılık maaşı ve ölen eşinden kalan maaşla geçinmeye çalışan kadınlar ise asgari ücretin yarısını bile göremezken, öğrenciler ise geleceğe kaygı ile bakıyor.
 
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2023 yılının 2'nci yarısında geçerli olacak brüt asgari ücret tutarını 13 bin 414 lira, net asgari ücret tutarını ise 11 bin 402 lira olarak belirledi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise 15 Haziran’da yayınlanan Birleşik Metal-İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) Alım Gücü Araştırması Dönem Raporunda tespit edilen yoksulluk sınırı verisi 34 bin 838 Lirayı baz alarak bu rakamın en az 17 bin Lira seviyesinde olması gerektiğini beyan etmişti. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomi ve Tarım Komisyonu ise asgari ücretin, geçen dönem önerdikleri 12 bin 500 liralık net asgari ücretin yüzde 30 enflasyon farkıyla en az net 16 bin 250 liraya çıkması gerektiğini duyurmuştu.
 
Asgari ücret zammının enflasyonla eşdeğer olmadığını ifade eden kadınlar işsizliğe de işaret ederek bu durumdan en çok kadınların olumsuz etkilendiğini ifade ediyor. Yaşlılık maaşı ve ölen eşinden kalan maaşla geçinmeye çalışan kadınlar, asgari ücretin yarısını bile göremezken öğrenciler ise geleceğe kaygı ile bakıyor.
 
Asgari ücret satışlara yansıyor
 
Soyadını vermek istemeyen esnaf Kadriye, pazarda 10 yıldır çocuk kıyafetleri satarak geçimini sağlıyor. Kadriye, “Şimdi karımız düştü. Ekonomik kriz en çok kadınları etkiliyor. Pazara en çok kadınlar geliyor. Kadınların çocuğu eşlerinden para alıyor. Mutfaktan kısıyorlar. Önce yiyeceğini alıyor sonra kıyafet. Ev kiraları uçtu diyorlar. Benim kendim ama yettiremiyoruz. Mal alamıyoruz, eskisi gibi mal alsam satış yok. İnsanların ihtiyacı var, cebi doluysa alır. Asgari ücret yükselirse iyi olur. Çocuklarımızın torunlarımızın geleceği için iyi olur” diye belirtiyor. 
 
Asgari ücretin dörtte biri ile geçinmek
 
Yaşlılık aylığı ile geçinmenin mümkün olmadığını söyleyen 76 yaşındaki Sultan ise şunları dile getiriyor: “Yaşlılık maaşı 2 bin 600 Lira alıyorum. Elbise alayım, bir çift terlik alayım diyorum alınmıyor. Peynir bile kaç para. Eve kira ödemiyorum, ama zaten küçük bir kulübe. Bu  yaşımda yorgan dolduruyorum ki idaremi sağlayabileyim.”
 
‘17 bin lira bile çok az’
 
Bir süredir işsiz olduğunu ifade eden Songül Doğan ise, asgari ücret zammının yetersiz olduğunu dile getiriyor. Songül, “Ev kiraları 8-10 bin lira.  Asgari ücret 11 bin lira oldu diyorlar ama onun altında alıyor insanlar. Hakları da verilmiyor. İşsizlik çok uzun zamandır var, bu gidişle de çözülmez. İş imkanı olmadığı halde çalışanlar bile çıkarılıyor. Türkiye’de şartlar gittikçe zorlaşıyor. Normalde hayat standartları çok düşük, 17 bin lira bile çok az. 17 bin lira olsaydı insanlar kıt kanaat geçinirdi. Her şey göstermelik, şimdiye kadar ne yaptılar ki bundan sonra ne yapsınlar” sözleriyle tepki gösteriyor. 
 
‘5 bin lira ile geçinmeye çalışıyor’
 
İsmini vermek istemeyen bir ev emekçisi ise, zengin ve fakir arasındaki makasın giderek açıldığını belirterek, “Zengin arabasını dağdan aşırıyor, fakir yolda yürürken şaşırıyor. Ben Sivas’tan 39 yıl önce geldim. Eşim vefat etti, tek kızım var o da evlendi. Yalnız geçinmeye çalışıyorum. Eşimden 5 bin TL kaldı.”
 
‘Kaşıkla verdi, kazanla geri alıyor’
 
Temel ihtiyaçlara gelen zamlar ile asgari ücreti karşılaştıran kuaför Berrin Ozan ise şu sözleri kullanıyor:  “Kiralar 7-8 bin lira, elektrik, su internet derken 11 bin liradan bin 200 lira kalıyor. Bununla mı geçinecek halk? Emekli zaten zor durumda. Bir şeyleri değiştirmek istedik ama olmadı. Kaşıkla verdi ama kazanla geri alıyor. Zengine bir şey olmuyor. Özel hayat, tiyatro bitti. İnsanlar artık bakımını bile evde yapıyor. Ben mecburen zam yapıyorum. İnsanlar 30-40 lira boya alıp boyuyor. Hiçbir durumdan memnun değilim.”
 
‘Herkes ücret artışı için mücadele etmeli’
 
Sendikalı bir öğretmen olarak mücadele ettiklerini ve verilen zammı yeterli bulmadıklarını belirten Gülay Uzun ise, “Geçen yıllara kıyasla iyi bir artış gibi görünse de her şeyin fiyatındaki artış aslında alım gücümüzün zayıfladığını gösteriyor. Markete giderken, kıyafet alırken düşünüyoruz. Öğretmeniz kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz ama şansımız yok. Kredi kartlarına dayalı yaşıyoruz. Aslında hep borçluyuz. Kiralar çok fazla. Gidişattan pek de memnun değiliz. DİSK’in aldığı kararın bile az olduğunu düşünüyoruz. Bizim asgari ücretin üç katı kadardı memur maaşları. Şimdi neredeyse başa baş bir maaş alıyoruz. Geçinemiyoruz. Asgari ücret zaten yeterli koşulda değil. Herkesin ücret artışı için mücadele etmesi gerektiğini düşünüyorum. Asgari ücretin artmasını bizlerin de daha iyi alması gerektiğini. Mutfağın kadına dayalı olmasını savunmuyorum ama eskiden kadınlar hiç olmazsa domates soğandan para artırabiliyordu. Şimdi imkanı yok. Kadın maddi olarak daha güvencesiz. Asgari ücret artırılmalıdır” sözlerini kullanıyor. 
 
‘Geleceğimizden kaygılıyız’
 
Enflasyondaki gidişatın endişe verici olduğunu dile getiren üniversite öğrencisi Ilgın Sabuncu ise şunları söylüyor:  “Yeterli bir sınırda değil asgari ücret. Ankara’ya okumaya gittim. Gittiğimde 2011 yılıydı ve ekmek 1 Lira 25 kuruştu. Şimdi ise 5 Lira. Ekmekte bile absürt zamlar oldu. Yol ücretleri de kötü, ailemin yanına gidemiyorum. Bilet 150 Liradan 400- 500 Liraya çıktı. Biz öğrenciyiz sosyal faaliyetlere ihtiyacımız var, ama yol masrafını bile zor buluyoruz. KYK burslarımız bin 200 Lira hiçbir şey demek bu, üstelik geleceğe borçlanıyoruz. Aileye dayanmak zorunda kalıyoruz. Kaygı, var olan atamaların belirsizliği, hükümetin siyaseti kendine kullanması bizim gelecek kaygımızı arttırıyor. Bizi kategorilendiriyorlar. Geleceği düşünürken zorlanıyorum.”