‘ILO 190 Sözleşmesi’ne imza atmayan ülkeler tecavüzü onaylıyordur’

  • 09:04 19 Aralık 2021
  • Emek/Ekonomi
 
İSTANBUL - ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin Türkiye tarafından onaylanması için başlattıkları kampanyaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Disk Genel İş İstanbul Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak, “Bu sözleşmeye imza atmadığınız zaman tacizi, tecavüzü, şiddeti koruduğunuz anlamına geliyor. ILO 190 Sözleşmesine imza atmayan hangi ülke olursa olsun bilin ki tecavüzü onaylıyordur” dedi.
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Kadın Komisyonu, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 190 Sayılı İşyerinde Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi'nin onaylanması talebiyle 22 Kasım’dan bu yana bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında kent kent kampanyanın duyurusu yapılırken, işyerlerinde de farkındalık yaratmak adına bilgilendirme yapılıyor.
 
Başlattıkları kampanyanın kapsamına ilişkin konuşan Disk Genel İş İstanbul Konut İşçileri Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin, “Bize hiçbir şey altın tepside sunulmayacak. Biz bunu mücadele ederek kazanacağız. Tarihte bunu gösteriyor kadınlar mücadele ile kazanım elde etmiştir” diyerek haklarını kazanana kadar mücadele edeceklerini ifade etti.
 
Pandemide 158 milyon kadın işsiz kaldı
 
ILO 190 Sözleşmesi’nin 2019 yılında bütün ülkelerin katıldığı konferansta imzalandığını ancak 9 ülkenin uygulamaya koyduğunu, 20 Avrupa ülkesinin de sözleşmeyi uygulamaya koymak için hazırlık yaptığını belirten Nebile, “Kadınlar olarak şiddetin, tacizin her türlüsünü yaşıyoruz ama paylaşamıyoruz. Paylaştığımızda KOD-29 ile işimize tazminatsız son veriliyor. Ülkelerin ekonomik kriz yaşadığı dönemlerde kadınlar iş yaşamından çeşitli nedenlerle uzaklaştırılıyor. Pandemiyle birlikte 158 milyon kadın çalışma hayatından uzaklaştırıldı. Türkiye’de yüzde 30’un üzerinde kadın işini kaybetti. Krizler ve savaşlar olduğu zaman ilk işini kaybeden kadın oluyor çünkü ‘evin reisi’ değil işsiz kalabilir mantığı var. Bunun çözülmesi gerekiyor. Bu çözüm de bunları görünür kılmak, hükümeti zorlamak ve mücadele etmektir. Bundan dolayı DİSK olarak ILO 190 Sayılı Sözleşmeyi Türkiye’nin uygulaması gerektiğini düşünerek bu kampanyayı başlattık. ILO 190 Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi ile eş değerdir” dedi.
 
‘Kampanya bizimle sınırlı kalmamalı’
 
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) yaptığı açıklamada, ILO 190 Sayılı Sözleşme’nin tüm ülkelerde uygulamaya geçirilmesi için sendika ve sivil toplum örgütlerine çağrı yaptığını belirten Nebile,  “Biz iş yerinde iş hayatında kendimizi korumak istiyoruz. Bunun yolu Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası sözleşmeleri etkin bir biçimde uygulaması. Bu kampanyanın bizimle sınırlı kalmaması gerekiyor. Gönül isterdi ki Türkiye’nin en büyük konfederasyonu (TÜRK-İŞ) bu kampanyanın parçası olsun. Sermaye ve hükümet politikaları ile ortak çalışan kurumlar ‘emek örgütleri’ olduklarından dolayı tercihlerini güçten yana kullanıyorlar. Bu güç emek, kadın düşmanı bir güçtür. AKP’nin muhafazakar politikaları kadınları çalışma hayatından uzaklaştırıyor eve kapatıyor” diye ifade etti.
 
‘Sözleşme tüm çalışanları koruyor’
 
ILO 190 sayılı Sözleşmenin hükümet tarafından imzalanmasının zor olacağını aynı zamanda imzaladıktan sonra uygulama noktasında da sorunlar yaşanabileceğini ifade eden Nebile, Türkiye’nin imzaladığı daha sonra çekildiği İstanbul Sözleşmesi’ni de Avrupa’daki fonları almak için imzaladığını ama uygulamadığını hatırlattı. Nebile, “ILO 190 Sözleşmesi sadece hükümetin sorumluluğunda değil, işverenlerin, sendikaların sorumluluğundadır. Çünkü iş yerindeki şiddeti, tacizi önlemesi bizzat işverenin görevidir. Bu durumdan üç sorumlu var; sendika, işveren ve hükümettir. Sözleşme sadece kadınları değil tüm çalışanları, günü birlik çalışanı, seyyar satıcılık yapanı ya da sadece iş görüşmesine gittiği iş görüşmesinde tacize maruz kalan kişileri de kapsıyor. Yani çok kapsamlı. Çalışma hayatında antidemokratik uygulamalara, ayrımcılığın her türlüsüne karşı çıkacak bir sözleşmedir. Bunun için bu sözleşme hükümet tarafından uygulamaya koyulduğu zaman kadınların, işçilerin hakları korunacaktır” dedi.
 
‘Kadınlar tacizciyi teşhir ettiği için işten çıkartılmayacak’
 
Kadınların iş yerinde dezavantajlı durumda olduğunu ve ayrımcılığın her türlüsünü yaşadığının altını çizen Nebile, ILO 190 Sözleşmesi’nin kadının işten çıkartılmamasını sağladığını ifade etti. Nebile, devamında, “Kadınlar savaşlardan ya da ekonomik krizlerden dolayı yine işten atılabilir ama tacize, şiddete uğradığını söylediği için işten atılmayacak. Bu sözleşme biraz bunu sağlıyor. Mesela pandemi dönemde işten çıkarma yasağı geldi ama aynı zamanda iş verenlere KOD-29 ile işten çıkarma rahatlığı verdi. KOD-29 en çok kadınları işten çıkarmak için kullanıldı” diye ekledi.
 
‘İşverenlerin keyfi işten çıkarmalarının önü kesilecek’
 
Kadının çift mesaili olarak evde ve iş yerinde çalıştığını ifade eden Nebile, Sözleşme’nin işçinin evde maruz kaldığı şiddetin önlenmesi için etkin bir mücadele yürütülmesini ve yasalardan faydalanılması gerektiğini söylediğini belirtti. Nebile,“Bu sözleşme çok boyutlu. İşverenlerin keyfi işten çıkarmalarının önü kesilecek. Çalışma hayatında ki başta kadınlar olmak üzere herkesi güvence altına alıyor. Bu sözleşmeye imza atmadığınız zaman tacizi, tecavüzü, şiddeti koruduğunuz anlamına geliyor. ILO 190 Sözleşmesi’ne imza atmayan hangi ülke olursa olsun bilin ki tecavüzü onaylıyordur” diye konuştu.
 
‘Kampanya Sözleşme imzalanana kadar devam edecek’
 
Kadın düşmanlığının devam ettiğini ve gittikçe kadın haklarında gerileme olduğunu vurgulayan Nebile, son olarak şu değerlendirmede bulundu: “Bize hiçbir şey altın tepside sunulmayacak biz bunu mücadele ederek kazanacağız. Tarihte bunu gösteriyor, kadınlar mücadele ile kazanımlar elde etmiştir. Ama kadınların birleşik mücadeleye ihtiyacı var. Bunun için kampanyamızı 22 Kasım’da başlattık ve sözleşme imzalanana kadar kampanyamıza devam edeceğiz. Bu konuyu siyasi partilerinde gündemine koyacağız. Çünkü bu ülkenin yüzde 90’ı emeğiyle geçinen insanlar bunların emeği tehlike altındadır. Sokağı kullanacağız, iş yerlerinde başta kadın işçiler olmak üzere herkesi bilinçlendireceğiz. Güvenceli iş istiyoruz kadınlara tam zamanlı iş değil yarı zamanlı evden yapılan işler veriliyor biz bunları istemiyoruz. Eşit işe eşit ücret istiyoruz. Ebeveyn izni erkeğe de verilsin sadece kadın çocuğa bakmak zorunda bırakılmasın. Kreşler açılsın ki kadın iş hayatından kopmasın. İstihdam artırılsın çünkü kadınlar güvencesiz işlerde çalışıyorlar. Taleplerimiz çok fazla bu taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz.”